27 entry daha
  • değişime aç insanı, bu yüzden insanın hayatına birşeyler kabul ettiğini, ancak bu seylerin zararını fark edip baska yönde degisiklikler yapmak yerine, ileri götürdüğünü, değişimi kötü yönde kullandığını anlatır bu sarkı. kısacası göz göre göre girdiğimiz bataklıkları tanımlar. sınırları doğru çizemediğimizi anlatır.

    (en açıklayıcı olduğundan sigara örneğiyle giriyorum.)
    ilk sigarasını yakan kişi umursamadan yakmıştır bu sigarayı. değişiklik için. sıkıldığı için yakmıştır. ve bu sıkıntılarla nasıl olsa herkes yüzleşir.
    "something has to change. un-deniable dilemma. boredom's not a burden. anyone should bear."

    sonra sigarayla bu mesafeli duruş kişinin hoşuna gitmez. bağımlılık yapmamıştır kesinlikle. ama hala bir değişikliğe ihtiyaç vardır. artık farklı sigaralar denenir. paketler alınır. ya da türlü tütünler denenir. fark etmez hangisi olduğu. yeter ki değişiklik olsun. sonuçta onu sevdiğimiz yok, sadece ihtiyaç duyuyoruz.
    "i don't want it. i just need it. to breath to feel to know that i'm alive."

    ama ileride durum farklı olacaktır. ileride bu kavramlara bağlanırsınız. ve o zaman çok geçtir. artık knuckle elbow derken arkanıza dönüp baktığınızda "shoulder deep in borderline" dersiniz. o an sıçmışsınızdır. (akciğer kanseri olmak gibi) sevmediğiniz bu şeyler sizi ne hale getirmiştir. "how can this mean anything to me. if i really don't feel anything at all?"

    bugun insanların internetin başından kalkamaması hastalık boyutuna gelmiştir. tatillerde bile cep telefonunu kapatamayan, plaja giderken yanımızda taşıyan insanlar olduk. 10 yıl önce nerdeydi cep telefonları? dünyanın en zengin insanı bile şirketlere lisanssız kullanımdan dolayı dava açmaktadır. ihtiyaç duymadığı paralar için. saatlerce world of warcraft oynayan, ogame için saatlerini gece bilmem kaça kuran bireyler ilk oynadıklarında hayatlarının bir parçasını yok edeceğini bilirler miydi?
    herhangi bir bataklığa batan birey, sınırları* göremediği için batmaz mı?

    bu arada maynard'ın konser versiyonuna eklediği sözler de bunu destekler. o sözler bence kesinlikle şarkının bir kadına yazılmış olduğunu göstermez. aynı metaforun bir parçasıdır. "caught in a trap, can't walk out. because i need you too much baby. why can't you see, what you're doing to me? i love you too much baby" burada "baby"yi sigaranın yerine bir zamir olarak düşünün. ya da cep telefonunun.

    neticede kendimize üçüncü bir gözle bakamadığımızda, sınırlarını belirleyemediğimiz değişimlerin bizi ne hale getirebileceğini fist fuck gibi komik bişeyle anlatabilmiş aşmış bir tool parçasıdır.

    bir de, klibinde eleman karenin içinden duvarın arkasına bakınca görünen yer, hayko cepkin'in yalnız kalsın sarkısının gectiği atmosferi andırıyo bende.

    edit : tortu'ya teşekkür ederek, şarkıya mjk'nin sonradan -konserlerde- eklediği kısmın elvis'ten olduğunu öğrendik. (bkz: suspicious minds)

    edit'in devamı : ayrıca hayko'nun klibine hiç de benzemiyomuş, bi anlık gaza gelme işte...
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap