29 entry daha
  • ankara'yı resmen bir roma şehri olarak tescilleyen yapıdır augustus tapınağı. ilk roma imparatoru augustus'un anısına yapılmış ve duvarlarına, onun bir nevi özgeçmişi de sayılabilecek metinler kazınmıştır. benim için de tapınağı ya da genel olarak o bölgeyi özel kılan şey ise, buranın tarih boyunca medeniyetlerin ve dinlerin buluşma noktası olmasından kaynaklanıyor. çünkü augustus tapınağı'nın friglerden kalma, ana tanrıça kibele ile ay tanrısı men'e adandığı tahmin edilen bir başka tapınak üzerine inşa edildiği düşünülüyor. yani; önce frigler gelip bu noktada kendi dinlerini yaşatıyorlar, ardına romalılar da tam olarak aynı yerde bu tapınağı inşa ediyorlar. biliyorsunuz ki ilk zamanlarda roma da genel itibarıyla pagandı.. daha sonra şehir bizans'a kalınca, onlar tapınağın mimarisinde değişiklik yapıp kiliseye çeviriyorlar. allah'a çok şükür ki biz de tutup camiye çevirmeye kalkmıyoruz, en azından hemen bitişiğine bir cami inşa ediyoruz. (bkz: hacı bayram camisi) gerçi osmanlı'nın son dönemlerinde burayı ziyaret eden yabancı seyyahlardan dernschwam, kendi yazdığı notlarda tapınağın içinde on adet oda bulunduğunu ve buranın imamlar tarafından kullanıldığı belirtiyor. muhtemelen bir nevi imam lojmanı gibi ya da tamamen ibadet amaçlı işlev görmüş.. bugün sadece iki duvarı ayakta kalabilmiş olmasına rağmen hala heybetli ve gizemli bir yer. dile kolay, 2045 senedir ayakta. roma'dan bizans'a, selçuklular'dan osmanlılar'a bir sürü medeniyete şahitlik yapmış; kim bilir kaç imparator, kaç kral, kaç sultan eskitmiş...

    tabi buraya kadar olan kısım benim tamamen kişisel yorumumdu, tarihçilere veya diğer insanlara kalsa dünya üzerinde daha kıymetli dini mekanlar var; mesela hacı bayram ahaha. yeri gelmişken ondan da bahsedeyim; hacı bayram camii 2016'dan beri unesco'nun dünya mirasları geçici listesi'nde. haklı olarak yıl içinde hem ankara'dan hem de şehir dışından yüz binlerce insan ağırlıyor. fakat nedense resmen dip dibe oldukları augustus tapınağı'na üvey evlat muamelesi çekiliyor. 2000 yıldır ayakta olan bir yapı, üstelik yaşı roma imparatorluğuyla hemen hemen aynı; ama bakımsızlıktan çürüyor. etrafını çevirip duvarlar yıkılmasın diye son derecede iğrenç gözüken çelik konstrüksiyonlarla destekleyince veya birinci dereceden kültür mirası ilan edince o yapıyı, ne yazık ki, korumuş olmuyorsunuz. defalarca gitmişimdir o bölgeye, etrafta ne bir yazı ne bir bilgilendirici levha var. bak "burası cart curt döneminde vırt zırt tarafından yapılmıştır" muhabbeti de istemiyorum, oranın 2000 yıllık augustus tapınağı olduğunu insanlara duyuran hiçbir çalışma yok. "o işler yaşla başla olmaz cınım, her taşı dünya mirası ilan edmyrz" derseniz ben de şunu söylerim; res gestae divi augusti olarak anılan, yani augustus'un hayatını, yaptıklarını ve vasiyetini anlatan metnin orijinali kayıp. ya çalınmış ya da çoktan tuz buz olmuş. en sağlam kopyası ankara'da, tapınağın duvarlarında. üstelik yunanca ve latince olmak üzere iki dilde yazılmış. neden önemli bu metin? çünkü iki kopyası daha var; ikisi de ısparta'da bulunan farklı antik şehirlerde. fakat biri latince, öbürü yunanca ve ikisi de birbirini tutmuyor. üstelik eksikler! yaniii, dünya tarihine gümbür gümbür damgasını vurmuş olan roma imparatorluğu'nun kuruluş beyanı ankara'da yatıyor. dünyadaki en eksiksiz, en doğru kopya olarak. hem de yunanca ve latince. sanırım derdim bu kadar, gerisi yöneticilerin aklını başına toplamasına kalmış. :)

    ankara'ya yolunuz düşerse mutlaka gelin augustus'a, ruhuna bir iki dua okursunuz imparatorumuzun.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap