5 entry daha
  • herşey 1973 yılında stanford ve ucsfden 4 bilim adamının bakterilerde bulunan, hücrenin genetik materyalinden bağımsız çoğalabilen ve plazmid adı verilen daire şeklindeki dna moleküllerinin birinden kestikleri (dna kesen enzim: restriction enzyme) bir parçayı başka birine eklemesi ve biyolojik işlevini kaybetmediğini göstermesiyle başladı. orijinal makale için:
    (bkz: http://www.pubmedcentral.nih.gov/…&pubmedid=4594039)
    kısa bir süre sonra aynı ekip bu kez kurbağadan aldıkları bazı genlerin aynı yöntemle bacterilere aktarıldığında işlevsel proteinlerin üretildiğini gösterdi. bu iki makale o dönem bilim dünyasında bomba etkisi yarattı. aynı yıl (1974) dönemin baba genetikçileri science dergisine bu yeni teknolojinin potansiyel zararlarına dair bir mektup yazdılar ve bu konuda çalışan bilim adamlarından, bu teknolojinin yarar ve zararları tamamen anlaşılıncaya kadar araştırmalarını durdurmalarını talep eden bir bildiri yayınladılar. bir yıl sonra baba genetikçilerin başını çeken paul berg california'daki pacific grove şehrindeki asilomar state beach'te toplumun değişik kesimlerinden insanların ve dünyanın dört bir yanından bilim adamlarının katılacağı ve yeni geliştirilen bu teknolojinin olası zararlarının ve kullanılıp kullanılmamasını tartışılacağı bir konferans için çağrı yaptı. konferansın sonunda recombinant dna teknolojisi kullanılırken alınacak güvenlik önlemlerine dair ortak bir bildiri yayınlandı. 1980 yılında paul berg rekombinant dna alanındaki çalışmalarından dolayı nobel kimya ödülünü kazanırken asilomar konferansı moleküler biyolojinin bugün de hayatımızın önemli bir kısmını işgal eden etik sorunlarının açık olarak tartışıldığı ilk konferans olarak tarihteki yerini aldı. konferansta tartışılan en önemli konulardan biri de bir canlıya ait bir geni başka bir canlıya aktarmanın doğanın dengesini bozup bozmayacağıydı. 32 yıl sonra bugün canlılar arasında gen transferinin doğada kendiliğinden de olduğunu biliyoruz (horizontal gene transfer ya da yatay gen transferi).
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap