2 entry daha
  • şizoidlerin karşılıklı alma-verme ilişkilerine katılmada gösterdikleri yetersizlik hemen farkedilir. grup içi etkileşimlerde oldukça "kişiliksiz" ve "çevresel" kalırlar. toplumsal etkinliklerde başkalarının arasına karışma bile onlar için zordur. başkaları ile zorunlu ilişkilere girdikleri okul ya da iş yeri gibi yerlerde, toplumsal iletişimlerini "formalite gereği", resmi ve "kişisellikten yoksun" olarak sürdürürler.

    yavaş ve tek düze konuşurlar. dikkatsizlikten ya da kişilerarası iletişimin duygusal boyutlarını yakalayamamaktan ötürü konuşmaları çarpaşıktır, belirsizlik gösterir ve ne demek istediklerinin anlaşılması zor olur. davranışları uyuşuktur ve anlamlı el-kol hareketleri yoktur. nadiren neşeli görünürler. başkalarının duygularına yavaş tepki gösterirler ancak amaçlı olarak kaba değildirler. hemen her zaman yüzeysel ve değersiz konularla uğraşır dururlar.

    her türlü uyarıya tepkisiz kalma eğilimi gösterirler. başkalarında öfke doğuracak, başkalarını eğlendirecek ya da onların üzülmelerine yol açacak durumlara karşı sağır kalırlar. apati ve duygusal tepkisizlik şizoid sendromun başlıca belirtileridir. gayret gösteren "canlı" kişiler değildirler. gayret gösterecek olsalar bile, bunlar daha çok kitap okuma, televizyon seyretme, resim yapma, küçük onarımlarda bulunma ve tığ-örgü işi yapma gibi etkinliklerle sınırlı kalır.

    şizoid kişiler nadiren iç gözlemde bulunurlar. çünkü derin duyguları yaşamayan kişiler kendi kendilerini değerlendirmekten de pek doyum sağlayamazlar. iç gözlemde bulunmuyor olmaları ile birlikte, içgörülerinin zayıf olması şizoid yapının başka bir özelliğinden kaynaklanır. düşünceleri bulanık ve yoksuldur, olayların hep yüzeyinde kalırlar. olayları birbirine karıştırma, bunların ilgisiz yanları üzerinde durma ve bunları darmadağınık bir biçimde algılama eğilimi gösterirler. dolayısıyla kurdukları iletişim tarzı da amorf (şekilsiz, özelliksiz) bir yapı gösterir.

    kendilerini düşünceli ve içedönük, yumuşak (mülayim) kişiler olarak tanımlarlar. kendilerini çekingen ve "mesafeli" kimseler olarak görürler ve başkalarının kendilerini fazla ilgilendirmediğini bilirler. çoğu kendi halinden memnundur ve sürdürdüğü yaşam tarzını doyurucu bulur. başkalarında gördükleri tutkulardan ve rekabetçi tutumdan uzak durmaktan hoşnutturlar. kendilerini tanımlamada belirsizlik gösterirler ve yüzeysel kalırlar. kendileri hakında "berrak" olmamaları, anlaşılmalarının zor olduğunu ya da kendilerini inkar ettiklerini göstermez; daha çok duygusal ve toplumsal olarak kendilerini dışa vuramıyor olduklarını gösterir.

    daha da ilginci, başkalarının da kendilerine ve kendi gereksinmelerine karşı ilgisiz olma eğiliminde olduğunun farkında olmalarıdır.

    şizoidlerin karmaşık bilinçdışı süreçleri yok gibidir. yoğun duyguları yaşamadıkları, kişilerarası ilişkilerde duyarsız kaldıkları, tepki gösterme ve eyleme geçme eşikleri hep yüksek kaldığı için olayların pek etkisinde kalmazlar; dlayısıyla karmaşık intrapsişik (iç ruhsal) savunmalar kullanmalarına gerek kalmaz.

    şizoid kişiliğin ayırt edici özelliklerinden biri başkalarıyla başetme yöntemlerinin azlığıdır. başkalarıyla ilişkiye girip onlarla başetmek zorunda kalmaktansa, onlardan uzak durmayı yeğlerler. çekingen kişiliği olanlarda olduğu gibi böyle davranma itkileri olduğu için değil, yalnızca böyle davranmakla kendilerini daha rahat hissettkleri için böyle davranırlar. toplumsal koşullar kendilerini böyle davranmaktan alıkoyarsa, iyice kendi dünyalarına kapanırlar. toplumsal baskılar daha da artar ve süreklilik kazanırsa, başetme yöntemleri patolojik olmaya başlar ve "şizofrenik" sendromlar gibi patolojik bir takım sendromlar sergileyebilirler.

    şizoid kişilik bozukluğu olanların davranışlarında uyuşukluk ve ilgisizlik görülür. bazen yadırganan davranışları olur. konuşmaları yavaş ve tekdüzedir. ne konuşmalarında ne de davranışlarında doğaldırlar. toplumsal açıdan soğuk ve uzaktırlar ve tek başınalığı yeğlerler. yaşamları daha çok tek bir uğraş çerçevesinde döner. insan içine çıkmaktan, topluma karışmaktan kaçıp tek başına yaşarlar.

    düşünme ve iletişim süreçleri iç ve dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır. düşüncelerini derleyip toparlamakta güçlük çekerler ve düşünceleri belirsizlikler taşır. konuşmaları konu dışı sapmalar gösterebilir. amaçları belirsizlikler taşır ve kararsız gibi görünürler.

    duygusal dünyalarında gülmeyi, eğlenmeyi bilmeyen, soğuk, ilgisiz, uzak ve duygudan yoksun kişiler olarak görülürler. çevrelerindeki insanları anlayamazlar. kendilerini kendine yeterli olarak görürlerken, başkalarını duygusal açıdan tepkisiz olarak değerlendirdikleri için arkadaşlık kurma gereksinimi duymazlar ve başkalarıyla ilişkiye girmezler.

    kendilerini yalnız ancak kendilerine yeterli kişiler olarak görürler. başkalarını ise işlerine zorla karışan kişiler olarak görürler. "davranış özgürlüğümü kısıtladığı için başkalarıyla ilişkiye girmemeliyim" düşüncesi içindedirler.

    kendilerine bakışarı "ben çevresine ters düşen bir insanım, bu yüzden kimseye gereksinimim yok." şeklindedir. dünyaya bakışları ise; "yaşam zor ve zarar verici olabiliyor. hiç kimseye güvenmemeli ve başkalarından uzak durmalı. böylece insan kendini korumalı..."

    **
118 entry daha
hesabın var mı? giriş yap