23 entry daha
  • althusser'in marksizme müdahalesini sadece yapısalcılık bağlamından okumak yetersizdir. o daha çok cağdaş siyaset bağlamından ve bilimler tarihinde yapılan çalışmaların` : bachelard ve canguilhem` ışığında okunmalıdır. bilimler tarihine egemen olmuş pozitivizmi eleştiren bir epistemoloji içinden konuşur. her türlü tarihin aynı gelişmeci şema içindeki hegelci sentezine karşı bachelard'ın, bilim tarihinin genellikle diğer insan tarihi türlerine atfedilen adım adım ilerleyen evrimci formun içinde olmadığını ve de çağının tarihiyle birebir tekabüliyet ve temsil içinde olmadığına dair düşüncesi, althusser’i etkiledi ve bu tarihsel epistemolojiyi benimsemesine yolaçtı.

    bachelard’ın deyimiyle "çağdaş bilim, devrimci keşifleri sayesinde kendini bir geçmişin tasfiyesi olarak tayin edebilir. burada, tüm yakın tarihi tarih-öncesi seviyesine geri gönderen keşifler teşhir edilir." yani bachelard, bilimin daha ziyade ani kesilmeler, süreksizlikler, ve ilkelerin baştan başa yeniden düzenlenmesiyle işlediğini söylüyordu. bir başka deyişle bilimin tarihle olan ilişkisi olumsuzdu.
    bu tarihin tasfiyesi miydi? bir nebze evet. .amma ve lakin daha çok tarihin tasfiyesinden ziyade yeni bir tarihsel tahlile yapılan kuvvetli vurgu önemliydi. (ama esas darbe, neredeyse bilimin seneden seneye pürüzsüzce ve kaçınılmaz bir biçimde açılarak ilerlediğini söyleyen pozitivist bilim tarihçilerine idi.) yeni tarihsel tahlil ampirik tarih üzerine değil, yeni bir bilimi eskisinden ayırt eden, kavramların bilişsel veya epistemolojik konumları üzerinde yükselmeliydi. buna bachelard, epistemolojik kopma dedi. ve bu kopmaların nasıl vukubulduğunu teorileştirmektense örnek vermek bachelard’ın daha çok kullandığı yol oldu. epistemolojik kopuş nosyonu, farklı bir bilimsellik ve ideoloji çerçevesi sundu, tarihler arasında bağlantı kurma teşebbüsünün faydasız olduğu bir tarih biçimi de işin cabasıydı.
    olan da sartre’den lukacs’a kadar ki bütünleyici teorilere oldu.

    althusser’in tarihten vaçgeçme eğiliminin nedeni yukarda zikredilenlerdi. tam da bu noktada kendisi marksizmi, hakikatin bir biçimi olarak tesis etmeye yöneldi. üstelik bunu tarihin diyalektiğiyle değil, marks’ın devasa teorik devriminin bilimselliğinin gösterimi yoluyla epistemolojik olarak doğrulayarak bir bilim olarak ispatlamaya çalıştı. bu sartre’nin marksizmin hakikatini felsefi olarak inşa etmeye yönelik girişimine de bir cevaptı. çünkü ona göre eğer marksizm bir bilimse, marksizmin tarihinin de bilimler için geliştirilmiş olan tarih türüne uyması gerekiyordu. burası althusser’in en fazla karşılaştığı güçlüklerin başlangıcı oldu. zira canguilhem göre: " bilimler tarihi, bilimi çalışma nesnesi alsa da bir bilim değildi. ve dolayısıyla değerden bağımsız, ideolojik olmayı iddia edemeyeceği" uyarısına kulak asmamıştı. sonuçta olan, althusser marksizmi gayrimarksist bir felsefe ile birleştirmesiydi.

    böylece althusser aklında freud’un öznenin bilinçte merkezlenmediği düşüncesi ile marks’ı yeniden okumaya başladı. sartre’nin savunduğu üniter tarihi inşa eden insan öznesine eleştirisini, tarihi, öznesi olmayan bir süreç olduğu düşüncesi izledi. althusser için tarih ve öznenin ikisi de aynı derecede merkezsizleştiği bir kavramlardı artık.
    tarih kavramının marks da bile sorunlu bir kavram olduğunu belirtti. azımsanmayacak sayıda marksistden en çok eleştiri aldığı yerde burasıydı. sonra onun için can alıcı meselelerden birisi olan "marks’ın teorik sorunsalı tarafından vazedilen tarih kavramının içeriği ne olmalıdır?" sorusuna kafa yordu. soru şu yönteme götürdü: "hem hegel hem marks tarihsel zamanı toplumsal bütünlük açısından tanımlarlar: onların toplumsal bütünlük kavramlarının farklılaştığı gösterilebildiği ölçüde aynı şekilde tarihsel zaman kavramların da farklılaştığı gösterilecektir."

    sanırım althusser’in bütün amacı marksizmin özünü yeniden kurmaktı. verdiği cevaplardan daha ziyade, sorulara neden olan sorunların iyice görülmesini sağlaması daha önemliydi diye düşünüyorum.
    hülasa-i kelam althusser yazdıklarıyla marksizmin, teorinin, tarihin, tarihselciliğin lamelifini oynattı, yaşadıklarıyla ise de acıyı bilen eski ustalardan oldu.
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap