• bir olguyu incelerken daha once benimsenen konumlanma noktasinin, kavram setlerinin ve yontemin kulliyen terk edilip, baskalariyla ikame edilmesi.
  • monoton bir hayattan kurtulma, kaçma, yeni hayatlar keşfetme arzusu sonucu ortaya çıkan, eski yaşantıdan kurtulma isteği. kırkından sonra da olsa bir şeye yeniden başlamak, içte ukte kalan şeyleri yapabilmek için eski yaşantıdan kopma süreci. özellikle ev hanımlarında sık rastlanan bir durumdur.
  • teori ve politika mecmua'sının 45. sayısında ayşe irem tunçer meseleyi, burada da bahsi geçen bir kaç meseleyle örnekliyorsa da özellikle altuzer açısından iddianın politik bir temellendirmesi olduğuna da değiniyor. ayı gibi özetlemek gerekirse (ki gerekmiyor, ama benim yapabildiğimin en iyisi bu) altuzer stalinist rabıtalı fransız komünist partisindeykene marksist ideolojinin ideolojiler üstü bir açıklayıcılığı olması gerekliliğine parti genel siyaseti çerçevesinde kanaat getiriyor. ve diyor ki, marksizm bilimsel ve doğru iken; ideoloji somut bir gerçekliği olan bir durumdur ve yanlıştır. neyse sonra stalin'in forsunun düştüğü, bir daha geri dönmeyeceği anlaşılıp da 68 hareketinden de beklenen devrim gelmeyince, altuzer bu kopuş'u marksizm'in stalinizm'den kopuşuna çevirttiriyor. sonra o da epriyince, marksizm total bir açıklayıcı sistem değildir, ama açıklayabildiği kadarıyla ideolojinin de temelini açıklayacak bilimsel temellendirmeyi hedefler, safların, sınıfların karşıtlığından doğan ideolojik kaçınılmazlık içinde ideolojiyi ortadan kaldırmak için gerekli ve şart olan ideolojik duruştur'a çeviriyor. bu sürekli duruma göre kaykılma hali de altuzer'in kredibilitesini sarsıyor, bizi oyaladın abuk subuk kafamızı karıştırdın diye ilenmesine sebep oluyor. 70'li yıllar altuzerciliği de böylelikle kan kaybediyor.

    bu noktada, özellikle altuzer'in bu sürekli fikri kaypaklığı, ya da epistemolojik kopuşlardan kurtulamayışı, özellikle post yapısalcı anarşist cenahın pek hoşuna gidiyor. işte marksizm denen devletçi otoriter yapının sürekli dogma yaratma, kendini eleştiriler üstü tanımlama skolastiziminin iflası miflası diye bayrak açıyorlar. anarşizmi seviyorum da, marksizmin dogmalaştırılma temayülü ile anarşizmin ütopyacılıktan kurtarılma misyonları arasında çok fark göremiyorum.herkes bir deniyor.

    önemli olmak katılmaktı.
  • bazı insanlar bunu bazı kimyasallar eşliğinde gerçekleştirirler.
  • metafizik kaşıntının en sonunda varacağı yer.
  • louis althusser'in "marks'ı yeniden okumaya" girişirken öne sürdüğü ve marks'ın kuramsal eserinin yeni bir değerlendirmesini içeren yapısalcı marksizm anlayışını şekillendirirken kullandığı temel kavramlardan ya da önermelerden birisidir.

    althusser, "epistemolojik kopuş" kavramını hocası gaston bachelard'tan ödünç aldığını belirtir.bachelard bu kavramı bilim tarihinde kullanmış bulunmaktadır, dolayısıyla kendisi "tarihsel epistemoloji"nin yaratıcısı olarak bilinir.althusser bu kavramı ödünç alarak tamamen başka bir alana taşır; yani marks'ın teorik-pratiğinin değerlendirilmesi alanına.

    buna göre, marks, tarih bilimini kurmak gibi, althusser'in "eşi benzeri görülmemiş teorik ve siyasi bir olay" olarak değerlendirdiği, bir olayı gerçekleştirmiştir. ideolojik alandan bilim alanına geçişi ifade ettigi için bu olay teorik bir olaydır.öte yandan, tarihin sınıf mücadeleleri tarihi olduğunu göstermesi bakımından da, bu olay siyasi bir olaydır.epistemolojik kopuş kavramı tam bu noktada, belirli bir anda marks'ın kendisinden öncekilerle temelden uyuşmaz ve ayrı bir konuma geçişini belirtmek ve belirlemek için önerilmektedir. marks, kendi içinde belirli bir anda bir sıçrama ya da kopuş gerçekleştirerek bilim-öncesinden ayrılmış ve yepyeni bir "kıta" açmıştır.althusser bunu "tarih kıtasının açılış" olarak tarif eder.bunun anlamı, marksist teorinin bir bilim teorisi gibi çalışıp işlemekte olduğudur.

    daha sonra althusser, özeleştiri ögeleri'nde, bu epistemolojik kopuş anlayışında kullandığı bilim-ideoloji ikilemini kısmen sorunsallaştırır ve bunu reddeder.aşırı teorisizm olarak değerlendirir özellikle kapital'i okumak'taki önermelerini. işçi sınıfı hareketini "epistemolojik kopuş"a indirmekle suçlar kendisini. böylece "epistemolojik kopuş" önermesinin iki yönü de althusser tarafından sorunlu kılınmış olunmaktadır. ancak yine de althusser, marksist teorinin bilimselliginde ve bunun burjuva ideolojisinden temelde karşıtlığında ısrar eder. epestemolojik kopuş, en temelde bu karşıtlığı ifade etmektedir.

    kaynak: wikipedia
  • arapça geçit/köprü yunanca transfer taşıma anlamına gelen mecaz/metafor ile başladık bloğa. metaforik ifade ediş biçimlerine yönelimin altında yatan sosyolojik sebepleri, hakim politik kültürdeki “marazi” yada “sayrıl” durumları, karşı olduğumuz, italyan komünistinin sözleriyle “hegemonya”yı ve onun dilimize plesenk etmiş olduğu ifade biçimlerini eleştirelim dedik. çoğul kullanıyorum fiili bile metaforik kullanıyorum çünkü sürü adına konuşsam da sürü yalnız bir öküz, gölgesinde geviş getirdiği bir ağaç, sessizce akan timsah dolu nehir ve aslan sürülerinden ibaret. öküzün serengeti bozkırlarından bildiriyor olması ile başlayan bu “ifade ediş biçimi” üzerine ciddi eleştirel, olumlayıcı/destekleyici geri dönüşler aldığımı belirtmeliyim. hayali epistemik öküz cemaatinin yalnız öküzü tahmin edebileceğiniz gibi hatırı sayılır bir eğitim aldı, sosyoloji dtcf, metodoloji master ege ün.,komünist babanın dizinde dinlenen devrimci hikayeleri, fakültede, partide, sendikada, sokakta geçirilen 21 yıl, onu agaç gölgesinde geviş getirmeye götüren ve ütopyalarını bu bloğa taşıyan eğitim süreçleridir. öküzün ütopik sürü ideali, insan sürülerinin “başka bir dünya mümkün” sloganındaki basit gerçeği görmezden gelen milyonlara bir başkaldırı/isyan olarak okuyabilirsiniz. marxist metodolojinin bütün toplumu anlama ve açıklama biçimlerinin apaçık bir şekilde ortaya koyduğu epistemoloji ortadayken, praxisi dünya halklarının kurtuluşuna yönlendirmek gerek teorik gerek pratikde bu kadar güç olmamalıydı. öküzün hayal kırıklıklarının bir toplamıdır işte bloğumuz. o hayal kırıklıkları ki, bütün insan sürülerinin beklenenin aksine evrimsel bir çizgi şeklinde modernleşerek ezilen sınıfların lehinde bir beynelminel kurtuluşu yaratamamasını deşifre etmeyi amaçladı. öküzün metaforik dünyasında bir tür tersinden okuma, bir tür konturpiye vardır. siz auta gidecek diye beklersiniz stoperin kıçına değen top kaleye girer. kaleci de tüm defans da ve tribündeki ve beyaz ekran başındaki de gole anlam veremez. o “anlamsız” goldür öküzün metaforyası. ve hatta serengeti bozkırlarında “metaforya” adında bir ülke, ve bu ülkede barış içinde yaşayan sığır sürülerini hayal eder öküz.ülkedeki “organik aydın” eksikliği, öküzü organik aydın olmaya iter, buna zorlar, çünkü egemenin epistemolojisini yıkacak yegane karşı duruş bu organik aydınların elinde dilinde ve belindedir. elindedir çünkü eline taş alan sokağa çıkan cephedeki aydın bir anlam ifade eder, dilindedir çünkü egemenin dilini ve onun paradigmalarını çökertecek zeka, mantık, akıl, vicdan ve ahlak sahibi aydınlar halkına ve sınıfına liderlik eder, belindedir çünkü gelecek kuşakları belirleyecek olan demografik yapı “en az üç çocuk” sloganındaki gibi bu aydınların belindedir. eline beline diline sahip olamayan nefsi kör, aklı kör vicdanı kör aydın/entelektüel/akademisyen/politikacı/sendikacı/işçici/devrimci, kaçınılmaz sonu hazırladı. son derken öküzün verili durumdan rahatsız olduğu düşünülmesin. aksine bu son, onun dünyaya topluma doğaya ve diğer hayvanlara bakışını değiştirmiştir. bir tür epistemolojik kopuş diyelim althusserden araklayarak.althusserden arakladık madem ondan devamla, devletin ideolojik aygıtlarına ve onun söylem biçimlerine itiraz, başkaldırı niteliği taşıyacak sol politik kültür yaratılamamıştır. bu başarısızlık toplumsal sorunların çözümünde hiç bir sol politik yapının önerilerinin ciddiye alınmamasını doğurmuş ve marjinalleşen bu gruplar sen ben bizim oğlan teşkilatlarında “iktidar” mücadelesine devam etmiştir, ancak dikkatinizi çekerim mücadele iktidarla değil, birbirleriyle olmaktadır. iktidar hırsı nefis körleşmesini hızlandırmış, “kendinden olmayan”ı ötekileştirme faaliyetine dönüşmüştür. öküz berikileştirmeden yanadır. ötekini, örneğin sırtlanı bile vejeteryan olmaya davet edecek kadar ütopiktir, ama sırtlan sürüsünü berikileştirecek metodoloji yaratıldıktan sonra dünyanın bütün katilleri yenilmeye mahkumdur. bu zorunlu açıklama metninden sonra izninizle öküz kendi metaforyasında nehirle sırtlanla aslanla akbabayla ve dünyanın bütün etobur hayvanlarıyla mücadelesine devam edecek ve onu anlayan ve sürüye daveti kabul edenlerle yoluna devam edecektir. binlerce yıl önce insan sürülerinin büyük komutanı kartacalı hanibal’ın dediğini tekrarla “ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız” bu yol mutlaka bulunacak…

    http://okuzkomunu.wordpress.com/
  • 75 yaş ve üstü ilgisiz jenerasyonun günümüz teknolojisine karşı, bulunduğu esrime halidir bir nevi....
hesabın var mı? giriş yap