4 entry daha
  • carl orff 10 temmuz 1895 münih doğumlu bir besteci. ancak hayatı hakkında, özellikle çocukluğu hakkında bilgiler çok sınırlı, hatta gizemli bile denebilir. baba tarafı subay kökenli olduğundan çocukluğu katı bir disiplin içinde geçtiği biliniyor. aynı zamanda dindar bir aileden gelmiş olması sebebiyle çocukluğunda yoğun bir din eğitimi gördüğü de sanılıyor. ancak müzik ve tiyatro ile ilgilenmesi onun ileriki yaşlarda hem askeri hem de dini disiplini alaşağı edecek derecede güçlü ve asi yapıtlar üretmesine yardımcı oldu. çocukken odasında oynadığı kukla tiyatrosu için müzikler besteleyen orff 15 yaşındayken bunları yerel bir basımevinde yayınlatarak müzik dünyasına adımını attı. 1. dünya savaşı yıllarının ardından münih, mannheim ve darmstadt’ta piyano öğretmenliği ve orkestra şefliği yaptı.

    orff tiyatro yönetmenliği yapmaya başlayınca adeta bir içsel aydınlanma yaşadı. bu dönemde çocukluk ve gençliğinde yaptığı tüm besteleri acemice oldukları gerekçesiyle yok etti. 1920’de tiyatroya bir daha geri dönmeyecek şekilde veda eden orff, 1925’te orkestra için prelüd’ünü, 1927 yılında üflemeli çalgılar ve klavsen için konçertino’sunu besteledi. münih’teki müzik okulu dahilinde bulunan ritmik jimnastik bölümü’ne yönetici olarak getirilen orff, burada çocuklar için müzik eğitimine başladı. çocukların kavrayabileceği en temel ve basit çalgının vurmalılar olduğunu düşünen besteci schulwerk adını verdiği projesini hayata geçirdi.

    ilk çağların ilkel müziğini ortaçağın mistik müzikleriyle birleştiren orff, daha sonradan bir üçlemeye dönüşecek olan oratoryolarından ilkini, yani carmina burana’yı 1937 yılında besteledi. ortaçağ şiirlerinin yer aldığı bir el yazmasına dayanarak hazırlanan dindışı bu eser kilisenin orff’a karşı cephe almasına yol açtı. ancak kiliseyi umursamayan orff 1943’te catulli carmina adıyla yeni bir eser yarattı. bu eser romalı şair catullus’un kendi aşkını anlatsa da, şiirin eşcinsel bir aşkı mı yoksa evli bir kadına duyulan aşkı mı anlattığı tartışma konusu olduğundan, yer yer oldukça müstehcen olan metin kiliseyi iyice küplere bindirdi. orff’un son darbesi içinde aykırı cinsellik temaları ile kilise karşıtı öğeler barındıran ve antik yunan tiyatrosu temelli trionfo di afrodite adlı yapıtı oldu. bir rivayete göre kilise bu rezilliğe göz yummayıp besteciyi aforoz etti.

    ikinci dünya savaşı sırasında hitler’in wagner ile birlikte en sevdiği besteci olan orff’un hitler ile yakınlaşıp yakınlaşmadığı veya onun görüşlerini paylaşıp paylaşmadığı hep bir tartışma konusu olarak kalmıştır. 1950 yılında münih müzik akademisi’ne profesör olarak atanan besteci 1952’de astutuli isimli komik oyununu, 1956’da "isa’nın yeniden dirilişi" adındaki paskalya oyununu, 1959’da "tiran oidipus" adlı eserini besteledi. ancak bu eserlerin ve daha sonraki bestelerinin tamamı daima carmina burana’nın gölgesi altında kalmıştır.

    carl orff 60 yaşında tübingen üniversitesi fahri doktor ünvanını aldı. 1956’da pour la merite nişanını alan besteci, 70. yaşının kutlamaları çerçevesinde 1940’ta monteverdi’nin eserlerinden düzenlemeler içeren yakarışlar adlı oyunu yeniden sahneye koymuştu. hayatının son yıllarına kadar çeşitli müzik araştırmaları yapan carl orff 29 mart 1982’de 50 yıldır hiç dışına çıkmamış olduğu münih’te hayata veda etti.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap