5 entry daha
  • kelime; köken olarak cami kelimesiyle aynı kökten yani cem' kökünden gelir. toplanma evi, birlik olma evi anlamına gelir. cemevi’nin kökenleri safeviler döneminden daha öncesine kadar gitmekle birlikte, anadolu ve rumeli’de kurulan tekkeleri de cem evi olarak sayan zevata rastlamak mümkündür. her şeyden önce kadın ve erkeğin aynı yerde dinsel ritüellerini yerine getirdikleri bir yer olarak dönemin islam dünyasına nazaran ilgi çeken yerleri olmuştur cemevleri. bilindiği gibi heterodoks mezhepler genellikle cami ve mescitlerde yapılan ibadetleri “tarihsel süreç” içerisinde reddetmişlerdir. bu durum onların kendi inanışlarını ve aynı zamanda klasik yaşamlarını sürdürebilmeleri için bir mutlak gereklilikti. nitekim bugün bir alevi, cami’ye elinde bağlamasıyla girmeye kalksa kabul görmeyecek, o da zaten böyle bir şey ihtiyaç duymayacaktır.

    hacı bektaş-ı veli’ye intisap eden bazı dergahlar da adı semah olmayıp semâ [işitmek] olan birtakım ritüelleri yerine getiriyorlardı. mevlevilikte de bu durum gözlenmekle birlikte mevlevilik son derece merkezî kalmış ve cami ile olan bağlarını koparmamıştır. şüphesiz ki cemevi gibi bir kültürü sadece klâsik islam inancıyla açıklamak zordur, açıklanamaz. o halde bunun kökenlerine inmek gerekecektir. islam öncesi türk-şamanist yaşamından kökenlerini alan alevilik inancı şah ismail devrinde sistematize edilmiş ve bir mezheb haline gelmiştir. bunda maniheizm’in etkisi de yadsınamayacak kadar mühimdir. mesela “eline beline diline sahip” ol deyişi aynen maniheist metinlerde “üç düstur” şeklinde geçmektedir. ayrıca maniheist rahipler ve kam’lar da alevi dedesi ya da baba adlandırılan görevliye şekil ve görev bakımından çok yakın insanlardır. mehmet fuat köprülü’nün şahane tespitiyle eskilerin kam’ları, o dönemin alevi dedeleri olmuşlardı. panteist görüş de olayın bir diğer cephesidir.

    osmanlı yönetimi ilk önceleri bu kitlelerle barışık olma yolunu tercih etmekle birlikte safevilerin anadolu’da tespit ettiğimiz bazı fiilleri yüzünden takibata uğramışlar, hatta bazen katliam boyutuna varan durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. hurufilik mezhebinin de yayılması bununla yakından alakalıdır. şu halde cemevi’ni sadece klasik islami kavrayış metodlarıyla anlamak veya anlamlandırmak mümkün değildir. kuzey hindistan’dan tuva’ya, bağdat’tan çin sınırına bin yayla vardır ki ancak bu yaylalardan geçilirse cemevinin ne’liği anlaşılabilir.
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap