17 entry daha
  • çıkışından uzun yıllar sonra ve maalesef üzülerek söylüyorum: efsane serinin maalesef en kötü oyunu bu.

    seriyi takip edenlerin geneli ilk 3 oyunu çok sevse de 4. oyundan pek hazzetmez. ben 4 oyunun hepsini büyük zevkle oynadım ve hepsinin de çok iyi olduğunu düşünürdüm, broken sword serisi benim için en özel serilerden biriydi. bence serinin en iyisi de bu efsaneyi başlatan shadow of the templars idi -trivyal: oyun bazı yerlerde circle of blood adıyla satılmıştır- bunun tartışması yapılır ama bence tarihin en iyi adventure oyunları içinde ilk 3'e de girer shadow of the templars.

    neyse, the serpent's curse'e uzun zaman önce daha yeni çıktığında başlamıştım ama çeşitli sebeplerle 6 senelik bir aranın ardından ancak bugün bitirebildim fakat bu seferki macera beklediğim kadar güzel olmadı.

    --- spoiler ---

    öncelikle 3 ve 4. oyunlardaki 3d oynanış güzel olsa da yapıldıkları dönem nedeniyle "cilalı" oyunlar değillerdi ve bir adventure oyun için fazla sırıtıyorlardı.

    sanat tasarımı bakımından bu oyun 1-2. oyunlardaki atmosferi yakalayamasa da doğru yönde bir adım olabilir. olası bir 6. oyunda eksiklikler gidererek modern ama eski atmosferi koruyan bir çizgi yakalarlar diye umuyorum, şu haliyle çocuklara yönelik ucuz bir çizgi film gibi duruyor nedense.

    hikaye konusunda serpent's curse maalesef, maalesef sınıfta kalmış. oyun 2 bölümden müteşekkil, yaklaşık olarak 7-8 saatlik bir oynanışa sahip.

    bu 7 saatin de zaten yaklaşık 3 saati dallama bir hipinin son derece sıkıcı cinayetiyle uğraşmakla geçip gidiyor, abartmadan söylüyorum bu bölümün tamamı son derece kısıtlı 2-3 mekan arasında git gel yapıp eski oyunlardaki tadı veremeyen tatsız bulmacalar çözmekten ibaret.

    tabii 2. yarıda oyunun katalunya'ya taşınmasıyla broken sword'un alametifarikası olan hazine, relik avcılığı işin girince hadi bakalım şimdi başlıyoruz dedirtmişti ama sadece bunu dedirtmekle kalfı çünkü ilkinden bir tık daha iyi olsa oyunun bu yarısı da hem kısa hem de tatmin edicilikten uzak.

    gnostiklerle kiliseciler arasındaki çekişme, ezoterik örgütler, dini ortamlar, mistik eşyalar, eski parşömenler, gizli hazineler, haçlılar, müslümanlar falan filan. ben broken sword'un bu mistik, ezoterik ögelerini o kadar severim ki imkanım olsa kendime damardan hatta kemik içi yoldan konsantre olarak enjekte ederim bu ögeleri. sinemada, edebiyatta veya resimde bu ögeleri içeren bir eser benim için potansiyel bir başyapıttır.

    bs5'te oyunun işte bu kısımlarını fikir olarak iyi kotarmışlar diyebilirim, yani anlatmaya çalıştıkları konu kendi başına gayet iyi, ortada bir relik var, bunun için çarpışan farklı topluluklar var ve dünya tehlikede. bu hikayeyi warner bros'a falan versek düzgün bir beyaz, hetero alfa başrol ve seksi hollywood aktrisi kombiniyle 350-400 milyon gişeli 6.8'lik harika bir film çıkartabilir. öyle bir konu, düzgün karakter örgüleri ve çatışmaları yaratmak için broken sword'a yetecek de artacak bir tema ama bu fikrin anlatımı, konunun derinleştirilmesi o kadar yavan ki hikayenin potansiyeli hiç ama hiçortaya çıkarılamamış.

    örneğin beni rahatsız eden bir durum şuydu. oyun dünyasında tehlikeli işlerle uğraşan 1000 küsür yıllık örgütler var ama yaşanan olaylara müdahil george, nico, marques ve langham dışında doğrü düzgün bir karakter yok -bi ara duane ve pearl var gerçi ama onların da eski halinden eser yok-. böyle olunca da bir yerden sonra olaylar mahalle kavgası gibi bir hal alıyor; langham kimdir, medovsky ne ayak, bu ortamlarda niye hiçbir insan evladı yok derken oyun bitiyor. bütçe ve zaman olmadığından mı karakter portföyü bu kadae yavan kaldı yoksa yapımcının oyunun kendini çok da ciddiye almadığını göstermek için yaptığı bir tercih miydi bunu anlamakta zorluk çekiyorum. tabii kendini ciddiye almamak olayını yanlış anlamayın, broken sword zaten hiçbir zaman aşırı ciddi, sadece konuya odaklanan ve onu çok ciddiye alan bir oyun olmadı ama eski oyunlarda sona yaklaştıkça dünyanın gerçekten tehlikede olduğunu ve birbirine karşı gelen 2 grubun olduğunu hissettiriyordu.

    oyunun finali de adventure tarihinde gördüğüm en oldu bittiye getirilen finallerden birisi sanırım. ben daha oyunun 3/4'ünü ancak bitirmişimdir diyerek çöldeki o mekana girerken 5 dakikalık bir sekans ve kötü hazrlanmış ucuz bir cutscene ile oyunun sonuna ulaşacağımı hiç düşünmüyordum. büyük hayal kırıklığı oldu.

    bunlar haricinde oyundaki mizahın ilk oyunlarla hiçbir alakası yok. moueu'yu altına işettiren, navet denen bir gevşeğin klişe hareketleriyle, ne idüğü belirsiz aletiyle komedi yaptığını zanneden bir oyun var ortada. yine söylemem gerek, evet bu seride ilk oyundan beri absürt mizah ögeleri vardı fakat bu ögelerin bs 5'teki kadar çocukça ve basit olduğunu hiç hatırlamıyorum. replikler, konuşmalar da aynı durumda. pehh, top o' the mornin' to ya diye irlanda publarına dalan george nerede, 1 tane akılda kalıcı repliği olmayan bu tatsız george nerede.

    nico ve george arasındaki ilişki de bu oyunda çok garip. gerçi garip demek için ortada garip denebilecek bir şey olması lazım, bs 5'te nico ve george arasında bir ilişki yok. belki yıllardır birbirini görmeyen, çok iyi dost ve eski sevgili iki insan arasında doğru düzgün konuşma yok oyunda. oyunun başında cinayet işleniyor, 2-3 cümleden ibaret bir "cinayeti çözmemiz lazım" muhabbetleri dışında etkileşimleri yok. dünyanın en çılgın maceralarinı birlikte atlatmış, zamanında birbirine deli gibi aşık 2 insan ruhsuzca"ha?! oldu o zaman, sen cinayetleri şeyet de görüşürüz bi ara" deyip ayrılıyorlar, oyunun kalanında da doğru düzgün, eski oyunlardan alıştığımız ne bir sohbet ne bir atışma var. yav siz 1996'dan beri 20 küsür senelik ilişkisi olan insanlarsınız, yıllar sonra tesadüfen karşılaştığınızda aranızdaki etkileşim bu mudur? konuşsanıza 4. oyundan bu yana neler oldu, neler yaşandı, kim hayatına nasıl devam etti? hiçbir şey yok. yani işi biraz daha ileri götürseler george nico'yu görmezden gelecek veya "pardon ya tanışıyor muyduk??" deyecek hale gelmiş. revolution, charles cecil? hocam siz napıyorsunuz, kendinizde misiniz? bu oyunun hali nedir? abartmıyorum george'un bs 1'de lady piermont'la olan diyaloğu bu oyunda nico ile olan diyaloğundan fazladır. bu olacak iş değil yahu.

    nihayetinde revolution software'e kızgınım. bizim bildiğimiz, sevdiğimiz revolution bu değildi. umarım ileride broken sword'a yaraşır bir 6. oyun yaparsınız. ben de o zamana kadar eski oyunlar ve yesterday serisi ile kendimi avutayım.

    --- spoiler ---
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap