7 entry daha
  • gerçeklere dayalı yazılmış senaryolu filmleri izlememeye, izlesem de gördüklerime inanmaya çalışıyorum. bu sinema denilen sanatın abartı ve gösterişinden gittikçe soğumamdan mı yoksa etkileyiciliğinin farkındalığından dolayı oluşan saygı ve korkudan mı bilemiyorum.

    ama blood diamond'u hangi açıdan bakarsam bakayım beğendiğimi söylemeliyim. "filmde ne kadar acitasyon var", "birileri etkileyici olmak adına olayları ne kadar abartıyor" sorularını bir yana bırakırsak yani gerçekle alakası olmayan z kıtasının b ülkesinde geçmiş olduğunu farzederek izlesek bile oyunculuk, kurgu, inandırıcılık ve düşmeyen temposu açısından çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. belki de tek sorunu her şeyi olbildiğince direkt söylemesi, altmetne pek bişi kalmaması, e ama macera filmlerinde olur o kadar.

    ama şöyle bişi de var ki, bunu entryi yazdıkça farkediyorum. blood diamond dişe dokunur konusu dışında gerçekten "iyi" bir film mi hiç de umrumda diil. üstteki pragrafı boşuna yazmışım. propoganda filmiyse elmas karşıtı propoganda filmi, helal-i hoş olsun. abartı olsun, hollywood'un kör gözüne gözüne dayattığı vasat bişi olsun, umrumda diil. afrika'ya, beyaz adamın kıtadaki zulmüne tekrar ilgi çekti ve unutulmazlar arasına girdi ya yeter bana. hatta en iyi film oscar'ını da alsın, birer tane de leonardo ve jennifer'a, ohh süper.

    bi de şunlar var

    (bkz: tia)
    (bkz: hotel rwanda) - buna da helal olsun
184 entry daha
hesabın var mı? giriş yap