93 entry daha
  • geçen gün evde oturuyordum, aklıma bir fikir geldi. bu fikir daha önce de aklıma gelmiş miydi yoksa bu onun ilk gelişi miydi söylemek güç.

    ben onu ilk defa o zaman farkediyordum ama sanırım o çoktandır orda duruyordu çünkü yerinde etrafıyla gayet barışık görünüyordu. bir akla ilk kez gelen bir fikir bulanıklık yaratır, çevresindeki fikirleri rahatsız eder, bunaltır. oysa bu fikir her ne kadar yerinde biraz eğreti duruyorsa da rahatsızlık verir yahut komşusu olduğu fikirlerden rahatsızlık duyar bir hali yoktu. sadece yerine yerleştirilmek üzere sırasının bekleyen bir yolcu gibi biraz sabırsız, biraz gergin, oyalanıyordu.

    pek sıcakkanlı biri olmadığımdan hayatıma giren insanlara da aklıma gelen fikirlere de ısınmam, onların varlığını, kendi varoluşumu rahatsız etmeden kabullenmem biraz zaman alır. bundandır ki fikirler de insanlar da ben onlara alışıp var olduklarını kabullenene dek bir süre biraz dışarda durmak zorunda kalırlar. artık benim için kabullenilebilir olduklarında ise çoktan etraflarında bir ilişkiler ağı örüp yerlerine iyice yerleşmiş bulunurlar, böylece benim de onlarla tanışma ve kaynaşma sürecim mümkün olduğunca sukunet içerisinde, kendi kendine tamamlanmış olur.

    aklıma gelen bu yeni fikirle de böyle oldu zannederim; ben onu yeni sanıyordum ama herhalde o epeydir orada, şimdi durduğu yerde benim ona ısınmamı bekliyordu ve ben ona ısınana kadar da yerini epeyce bellemiş, bulunduğu yere iyice yerleşmişti.

    akıl öyle bir makinadır ki içine giren bir şeyin orda öylece sabit durmasına imkan yoktur. anatomisinden herhalde, her fikir çevresindeki diğer fikirlerle belli belirsiz bağlar kurar ve bu bağlar güçlenip serpildikçe de fikir belirginleşir. ancak iyice belirginleşmiş, kökleşmiş fikirlerin varlıklarını zihnimizde farkedebiliriz bizler de. çevresinde tutunabileceği başka fikirler olmayan düşünceler kafatası boşluğumuzdan süzülür, sindirilmeden atılırlar.

    aydınlanma anları da aslında kafamızda birden bire ortaya çıkan fikirlere değil, içeride kurulu bulunan organizasyona hızlıca adapte olup aniden belirgenleşen fikirlere karşılık gelirler. hatta gerçek dahilikler, içerisine girdiği zihni kendi varlığını ve farkedilebilirliğini garantileyecek şekilde yeniden düzenleyebilme becerisine sahip virütik fikirlerden kaynaklanırlar.

    benim aklıma gelen bu fikir pek öyle beyin dna'mı etkileyip tüm işleyişi kendisini yeniden üretmek üzre şekillendirebilecek fevkaladelikte bir fikir değildi. aslında akıl zamanımızla biyolojik zamanımız arasındaki bağlantısızlıktan haberdar olmasam farkedilişinin böylesine özelliksiz bir ana denk gelmesini, onun gayet sıradan bir fikir olduğuna bile yorabilirdim. tabi o hayat değiştiren fikirlerden de değildi şüphesiz; hayat, bir fikir ile tüm zihni allak bullak olacaklar için henüz tamamlanmamış bir süreç olduğu için de değil sadece ama ben onun kendisinden ziyade varlığı ile daha çok ilgileniyor olduğum için böyleydi.

    geçen gün evde oturuyordum, aklıma bir fikir geldi. ben o fikrin gelişini o kadar merak ettim ki aklıma gelen fikri unuttum. ama o yerinde öylesine eğreti duruyordu ki yakında yerleştirilmek üzre beni tekrar rahatsız edeceğine eminim.
186 entry daha
hesabın var mı? giriş yap