11 entry daha
  • 2. dünya savaşı sonrası amerikalıların sscb'ye gitmesin diye savaş ganimeti olarak çöktüğü kriegsmarine gemisi. başarısız bir gemi kesinlikle değildir, hms hood'un batırıldığı harekatta bismarck'a eskortluk ederek birçok harekatı başarılı sonuçlandırmış bir gemidir. eskort dediysek de bakmayın, prinz eugen 212.5 metrelik boyu ve 21 metrelik genişliği ile şu an denizde seyreden bütün türk savaş gemilerinden daha büyük bir gemiydi. bismarck gibi bir hayvanın gölgesinde kalan küçük kardeş olduğu için esamesi okunmaz, hikayesi bilinmez. ancak ikinci dünya savaşında müttefiklere kan kusturmuş iki gemiden biridir, savaştan sağ kurtulandır.

    kesinlikle aktif olarak kullanılabilecek kondisyonda amerikalılara teslim edilen bu gemi elbette dünyanın o zamana kadar gördüğü en güçlü donanmaya sahip amerikan ordusu tarafından "hmmmm bi de bu çıktı şimdi başımıza :s" şeklinde değerlendirilip, alman gemi personelinin idaresinde philadelphia'ya getirildi. amerikalılar burada geminin radar, sonar gibi alman teknolojisine haiz ıvır zıvırlarını söküp kendi gemilerine monte ettiler. alman personelin gemiyi amerikalı personele teslim etmesinin akabinde geminin ana makinası, kazanları geminin karakterine aşina olmayan amerikalılar tarafından bozulmuş, kısaca gemi amerikalıların ellerinde kalmıştır. normalde bu gibi durumlarda gemi söküme gider. ancak bu geminin hms hood'u batıran harekata katılmış olması, ingilizlere silah yardımı yapan onlarca amerikan ticaret gemisini bizzat atlantiğin dibine yollaması gibi bastığı bazı kuyruklardan ötürü amerikalılar bir sürü masrafa girerek gemiyi atlantiğin kuzeyindeki philly'den taa pasifiğin ötesine, marshall adalarına çekerek yedekleme suretiyle götürerek, üzerine atom bombası atmaya karar verirler. bu sırada amerikalılar geminin adını değiştirmez, kesinlikle bu da bir mesajdır. iki atom bombasına hedef tahtası olan emekli alman kruvazörü, bu eziyetten hafif hasarlarla sağ salim kurtulsa da birkaç ay sonra kendiliğinden batar.

    prinz eugene'in hikayesi gerçekten hazin ve onurludur. düşman ellerine kendini teslim etmemiş ve bu sebepten ötürü düşmanın en korkunç silahına iki kez hedef olup yine batmamış ancak kendi isteğiyle sulara gömülmüştür. hikayesi bir güverte zabiti-kaptan olan şahsıma gemilerin gerçekten ruhları olduğunu düşündürtür.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap