4 entry daha
  • 12 eylül'ün acısını hep hissetse de bunu tarihe not düşme veya estetize etme konusunda belli bir literatür oluşturmakta geciken okumuş etmiş muzdarip türk solcusunun aksine bertolucci 68'li bir genç olarak, filmlerinden birinin adıyla söylersek prima della rivoluzione'nin nabzını ve çalkantısını kaydetmek ve olayların arkasından mazinin muhasebesini yapmakla mükellef hissetmiştir kendini. tabii sadece bundan ibaret olamaz ama bertolucci sinemasının geneline bakılınca büyük toplumsal olayların gölgesinde bireysel dönüşüm yaşayan aktivistlerin (aktivistler çünkü bertolucci kamerasını "sokaktaki adam"a ve orta sınıftan aşağıya tutmakta isteksizdir) öykülerinin ön plana çıktığı farkedilebilir. bu iki yönlü bir dönüşümdür, daha doğrusu bertolucci kahramanını hem dışarı'da takip edip filmlerinin politik misyonunu yerine getirir hem de iç mekanın mahremiyetine sokularak tamamen mastürbatif alanı olarak sinemasını yapar. bu hepsinde bu şekildedir demiyorum ama zaten niyetimin o olduğu belli, hepsinde bu şekildedir.

    il conformista'da hasbelkader derin devlet tetikçisi olan clerici antifaşist hocasını öldürmekle görevlendirilir, bu arada hocanın balerin karısını düdükler ama ertesi gün mussolini'nin yıkıldığı haberi gelince clerici'de tık yoktur, niye baktın ne faşizmi abi ayaklarına yatacak kadar da bukalemun, amortisörlü bir insandır. ama bertolucci bazı bazı fellini filmlerini andıran mekanlarda magritte'in ünlü tablolarındaki pessoa kılıklı adam gibi dolaşan trintignant'ın hikayesini bir tinto brass erotizmiyle çekerken kendini aşmış, sembolizmde ve görsellikte bir murahhas aza hüviyetine bürünmüştür.
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap