8 entry daha
  • bazen hangisini daha cok seviyorum karar veremiyorum. muvezzi caddesini mi (aslinda muvezzi yokusunu mu) yoksa serencebey yokusunu mu. 90'larda ikisinden de deniz ve bogaz o kadar guzel, o kadar cekici gorunurdu ki...ustelik her mevsimde farkli, her hava durumunda baska...gunesli, ruzgarli, yagmurlu, sisli...hic fark etmiyordu. yeni turku'nun dedigi gibi denizlere cikan sokaklardan bu ikisi, ama ozellikle muvezzi, istanbul'un tum karmasasindan uzak, kendi halinde birer evren gibiydi. sessiz, huzurlu, agacli, cicekli. istanbul'un olmadigi, size vermedigi, veremedigi her sey.

    kendisi ile ilgili en isiltili hatiram, la maison otel'den az asagida bir apartmanin en ust katinda bir dairede neyle karsilasacagimdan habersiz salona girisim ve o salonun dev penceresinden adeta iceriye dolan kesintisiz ve kocaman bogaz manzarasi...gunes isiklari altinda parildayan suyu yavasca yararak ilerleyen bir gemi, agaclar, catilar, vapurlar, motorlar.....sonra aralik balkon kapisindan iceriye suzulen, uzaklardan, coook uzaklardan belli belirsiz bir ninni gibi duyulan bolero. hayatta oldugu icin insanin gozlerini dolduran bir guzellik....onca carpik curpuk, eski pusku evlerin, apartmanlarin, insanlarin bozamadigi bir guzellik....pencerelerden icime dolan bir yasam ve bu guzellikle sarhos olup aptallasmis bir halde etrafina bakinan ben.

    yillar sonra bile seni boyle hatirliyorum.
hesabın var mı? giriş yap