• (bkz: anketörler)
  • kişiden kişiye değişiklik gösterebilen meslek gruplarıdır.

    bu arada hemen belirtelim "nefret" çok ağır bir duygu. allah'a şükür hiçbir meslek grubuna öyle bir duygu beslemiyorum. "sevilmeyen meslek grupları" diye bir başlık yok. ben de benzer bir başlığı tekrarlamak istemediğim için buraya yazıyorum yazacaklarımı.

    burada kast ettiğim sevilmeyen, benim tarafımdan sevilmeyen meslek gruplarıdır ve buna göre kendi adıma ilk üç şu şekilde:

    1- hakim-savcı

    2- avukat

    3- doktor

    (not: avukat ve doktor zaman zaman sıralamada yer değiştirebilmektedir.)

    edit:

    herkes açıklamasını yapmış, biz yapmamışız. biz de yazalım bari düşüncelerimizin sebeb-i hikmetini...

    1- hakim-savcı

    sadece şu olay yeterli mi acaba? (bkz: hakim ve savcilara trafik cezasi kesilememesi)

    hayır, bence çok itici, hatta bırakın itici olmasını hakim ve savcılık mesleğine bizzat hakaret. ben yargıtay bu yönde bir kakar aldığında buna hakim ve savcıların hemen itiraz etmelerini çok isterdim. olmadı malesef.

    peki niye sevmiyorsun bu meslek grubunu ey adil? derseniz şöyle cevap veririm. bana göre dünyada tek kutsal bir meslek varsa bu ancak hakimlik olabilir. yargılamanın çok önemli bir parçası olduğu için savcılığı da buna katıyorum.

    hani doktorluk, öğretmenlik sayılır ya kutsal kabul edilen meslekler içinde. doğrudur belki ama hangisi adaletin olmadığı bir dünyada işlevini görebilir. boşuna mülkün temeli denmemiş. bütün hayatımızın merkezi...

    işte bu adaleti dağıtan makamlardaki insanların nasıl olmasını beklersin?

    büyük bir ciddiyet ?

    şaşmaz bir adalet duygusu ?

    o başında bulundukları makamların kutsallığının, çok büyük sorumluluk gerektirdiğinin farkında olmaları değil mi?

    işte ben bir çok defa aksine şahit oluyorum. o makamlardaki bazı kişilerin zaman zaman nasıl keyfi davranabildiklerini duyunca, okuyunca, zaman zaman eşten, dosttan, avukat arkadaşlardan (hani şu 2. sırada olan) buna dair olaylar işitince resmen dengem bozuluyor. o makama gelmiş insanların bu şekilde davranabileceklerine, nefislerine yenilebileceklerine inanmak istemiyorum. misal sadece şuradaki örnekler bile çok şey anlatıyor insana.

    http://www.sanalhukukburosu.com/…le=article&sid=542

    2- avukat

    bu meslek grubundan arkadaşlarım var. hele ki bir tanesi candır, ciğerdir. bireysel olarak da çoğu çiçek gibi insanlardır bunlar ona lafım yok.

    yalnız zannedersem bu arkadaşlara hukuk fakültesi'nde ayrıca bir ders vers veriliyor kendini beğenmişlik, kendini haddinden fazla önemseme üzerine. hepsinde en alakasız ortamlarda bile bir "ben avukatım!!" havası. hukuk, kanun bilmek, hele ki bunların uygulanmasında tecrübeli olmak, bu yönde bağlantılara sahip olmak insanı diğerlerine karşı ayrıca güçlü yapıyor. sanırım bu hallerinin sebebi bu...

    ha, allah'ın sopası yok tabi. sanırım şu kurum sırf bu sebeple ihdas edilmiş: (bkz: icra mudurlugu)

    3- doktor

    bu konuda fazla yorum yapmayacağım. ömrünüzün uzunda bir dönemi herhangi bir hastalıkta derdinize sigorta veya devlet hastanelerinde çare aramış biriyseniz sebebini biliyorsunuz. yok, değilseniz bu türden bir arkadaşla iletişime geçin, o size anlatır.
  • minibüs şöförü ; sanki devlet yolları bunlar için yapmış, izin verirlerse araya bizde kaynaya biliriz.

    bankacı ; faiz dışında, tefecilere tur bindirirler

    dalgıç ; dalgıçlardan kastım sanayi ve inşaat alanlarında çalışanlar. suyun altında ne yaptıklarını kimse görmediği için bir çoğu gevşek davranıyor. inanın bana en baba firmayı tek bir işte batırıp, piyasadan silinmesine vesile olabilirler. yaptığımız iş g*tümüzde patlamasın diye dalmayı öğrendim. bu kadar uzun yazdığıma bakmayın listeden birini çıkartmam gerekse ilk onları çıkartırım canlarım benim.*
  • doktorlar maalesef. doktorlara demediğini bırakmayıp sonra da çocuklarına doktor ol diye baskı yapan bir sürü insan vardır aynı zamanda. bu kadar da tutarlıyız yani. "olum doktorlukta çok para var bak bitir tıbbı insanları soymaya başla" diye de cesaretlendirirler çocukları. oysa ki mesleğini hakkıyla yerine getirip türkiye şartlarında karşılığını hiçbir zaman alamayan çok doktor vardır.
  • öğretmenler. sonradan değil, tabi ki kutsal meslek falan ama öğretmenlerle muhattap olan öğrencilerin büyük çoğunluğu (küsüratlı sayı verip attığımın anlaşılmaması gibi bir derdim yok) öğretmeninden nefret eder. ne yazık ki.
  • taksici ve dolmuşçulara açık mektup.

    sevgili dolmuşçular, taksiciler

    siz korna çalınca ya da selektör yapınca bir anda bir yere gitmeye karar vermeyeceğimi hiç düşündünüz mü? yolun kenarında bekliyor olmak demek ilk korna çalan araca atlayacağım anlamına gelmiyor. belirtmek istedim.

    saygılar
  • polisler, taksiciler, dolmuşçular, meymenetsiz esnaflar*.
  • (bkz: pazarcılar)
    özellikle büyük şehirlerdekiler
  • gazeteciler. bunları ne vatandaş sever, ne işverenleri, ne de kendileri bir diğerini.
hesabın var mı? giriş yap