• --- spoiler ---

    ema, içindeki isyan ateşini dışarıya taşıyan, bunu çoğunlukla dans ederek bazen de gerçek anlamda nesneleri ateşe vererek gerçekleştiren bir genç kadın. eşi gaston ile evlat edindikleri polo üzerinden klasikleşmiş aile yapısının dışında bir portre çiziliyor filmde. polo ile neler yaşadıklarını görmesek de, anlatılar ve birkaç sahne ile zihnimizde bir görüntü oluşturmayı başarıyor yönetmen. aslında larrain, anlatmak istediğini sadece aile yapısı üzerinden göstermiyor. filmin odağı, bireylerin çeşitli kalıplara zorlanması ve özgürlüklerini yaşayamaması şeklinde karşımıza çıkıyor. bu yolda ema isyankar role bürünürken, eşi gaston ve sosyal hizmet görevlileri onun karşısında yer alıyor.

    karakterleri irdelerken kendi içlerinde yaşadıkları çelişkileri rahatlıkla görmek mümkün. ema cinselliğini özgürce yaşamak isterken, gaston'un bir başkasıyla birlikte olmasını kabul edemiyor. gaston başta ema ve arkadaşlarının dansını beğenmesine rağmen ayrılıktan sonra sert bir şekilde eleştiriyor onları. ema ile gaston birbirlerini küçük gördükleri bir atışmaya girip akabinde yine birbirlerini çok sevdiklerini söyleyip konuyu kapatabiliyor. yaptıklarımız, düşündüklerimiz ve hissettiklerimiz onlarca farklı koldan besleniyor ve şekilleniyor. gerçek ne, hangisi gerçekten bizi temsil ediyor, bilemiyoruz, ifade de edemiyoruz.
    --- spoiler ---

    konusu bir yana, dansları, müzikleri ve coşkusuyla özel bir film olmayı başarmış ema.
  • pablo larraín'in utangaç şaheseri.

    çocukları evden uzaklaştıran kimdir ya da nedir? hatta sizi?

    kadınlar mı, ki onlar sizi ve birbirlerini hep sevdi, hep sevdiler.

    o adam mı, ki o hep doğayı suçladı ve dışladı?

    ateş mi, ki o hep ışıkları yalayıp yuttu?

    ve dans mı, ki o hep kendine çağırdı?
  • yukarda denmiş evet duvara karşı, victoria biraz da climax’de var olan bir atmosfer; izlerken aklıma üç film geldi, sessiz sakin ama bir hayli rahatsız da edici.
    --- spoiler ---

    bildiğimiz annelerden olmayan ema evlat edinip sonra terkettiği çocuğuna yakın olmak için, çocuğun yeni ailesine yakınlaşıyor; ama ne yakınlaşmak. bu süreçte de hiçbir kural tanımayıp, rolleri ve dayatmaları umursamayarak; depresif dolmuşluğunu bir yerleri ateşe vererek kusuyor. bir yerde de dediği gibi: “her şey bittiğinde seni dehşete düşüreceğim.” filmin sonunda da o dehşet hali hissediliyor. ayrıca müzik ve dansları da çok beğendim.evet.

    --- spoiler ---
  • aile kavramına sıra dışı bir açıdan bakmak amaçlanmış olsa da çocuğu bir bakıma kutsallaştırdığı için aile kavramını yeterince sarstığını söyleyemem.
    başroldeki kadın ve erkek karakterlerin ikisini de yıpratan ilişkileri bana (bkz: duvara karşı) filmindeki karakterleri hatırlattı diyebilirim.
    müzik seçimi ve dans sahneleri başarılıydı.
  • filmin müziklerini, filmden daha çok sevdim; nicolas jaar kesinlikle etkili dokunuşlar yapmış.
    buradan dinleyebilirsiniz
    havada kalan, climax’i anımsatan anlara rağmen güçlü sahneleriyle insanda dans etme isteği yaratan ema; canı yandıkça, canını yakan her şeyi ateşe veriyor.
  • dansları ayrı müzikleri ayrı kendi ayrı güzel bir pablo larrain filmidir. filmi tercih etme sebebim her ne kadar* gael garcia bernal faktörü de olsa, ki karakterinin reggaeton hakkindaki konuşmasıyla yine o sevdiğimiz belli bir dünya görüşünü karakterin sağından solundan ortasından ucundan aktarım işini yapmış yine geleneği bozmamistir. film özetle yeni bir aile yeni bir gençlik sunmakta, eskimiş, daha da önemlisi işlevsiz her şeyi zorbalikla yakıp yikmaktadir. üstelik bunu reggaeton ve temsil ettiği overdose libido eşliğinde gerceklestirir. hoş, arada bu over overdose libido hallerinin filmde neye hizmet ettiği tam olarak tespit edilemese de*..

    --- spoiler ---

    günün sonunda elinizde naif diyebileceğiniz yeni bir aile kalır. ema'nin evil görünen seçimleri ve aksiyonlari sonunda ailelerin, insanların hayatları sonsuza dek değişmiştir, ama günün sonunda kimse bu ucubik aileden şikayetçi gorunmemektedir. belki de film, tam olarak bu dayatılan yeni kültürün ister şikayet edelim ister temsilcisi olalım ister hayatımızın merkezine alalım ister kapıyı pencereyi kapatıp maruz kalmamaya gayret edelim hepimizi alevler içine alarak artık geri dönülmez bir biçimde tüm değerlerimizi kökünden değiştireceğini mariana di girolamo 'nun olağanüstü performansıyla yalın ve net bir şekilde yüzümüze vurmaktadir.
    --- spoiler ---
  • ilginç ve kıymetli bir şeyler söylemeye çalışıyor film ama bunlar tuhaf ve şekilsiz mırıltılar olup kalıyor sadece. psikolojik olarak da irdelenebilir yanları olan bir film aslında. ana karakterler yani ema ve gael garcía bernal'in oynadığı karakter her ne kadar klişe karakterler gibi görülse de aslında oldukları şey ve içsel çatışmaları itibariyle bir derinlik içeren karakterler. bunun dışında topluma, yaşama ve manaya dair bir şeyler söylemeye çalışan bir film ve bunu didaktik bir sıkıcılıkla da yapmak gibi bir tatsızlığa da düşmüyor. ve bunlarla ilgili bir kaç sıkı monolog ve diyalog da var ama bütün bunlara rağmen film bir parça biçimsiz ve başarısız bir hale bürünmüş. sanki güçlü ve güzel bir dille çok keyifli hale gelebilecek bir şiirin tuhaf ve anlaşılmazca okunması gibi olmuş film. senaryonun odağını oluşturan konu bir parça çiğ ve olmamış dururken o konunun etrafında dallanıp budaklanan şeyler, yani karakterlerin derinliği, ifadeleri ve gelişen sahneler güçlü olmuş bu da ortaya tuhaf bir ikilik çıkarmış gibi geldi bana. nihayetinde akıcılığı ve güçlü olabilirliğini tam anlamıyla yansıtamamış ve çok erotik-ki bu konuda başarılı bir filmdi bence- bir film çıkmış ortaya.
    yine de filmi izlediğim süreye üzülmüyorum. fena bir film değildi bence biraz dağınık ve başarısız olsa bile. 6,1.
  • instagram'da ufak bir tanıtımına denk geldikten sonra, ema'nın güzelliği ve özellikle saçı çok ilgimi çekti ve filmi izlemeye karar verdim. güzel bir hikayeydi. dans sahnelerini izlemesi çok zevkliydi. nicolas jaar'ın müzikleriyle daha bir güzel olmuş. ema'yı canlandıran aktris de çok güzel. (bkz: mariana di girolamo)
  • halk gününde salonda 9 kişi, çıkışta tesadüf eden kar ile, pablo larraín izlenen ilk, mükemmel açılış sekansıyla "aleve övgü" olacakken - universidad autónoma de madrid'in "ispanyol gerilim filmi" dalında salonda asılı duranfahrî doktoranın verdiği yetkiye dayanarak - işbu türe itelense sırıtmayacak dağınık film.

    --- spoiler ---

    oyunculukların mükemmel olduğu yapımda, filmle bütünleşilen tek anın bernal'in canlandığı karakterin reggeaton denen garabete yönelik tiratı dense yanlış olmaz. zira aile denen kurumun altına tıpkı engels'in yüzyıllar önce yaptığı gibi dinamit koyup uzaktan - müthiş bir hazla indirilen kol ile - toptan yıkılacağına işaret etse de film tüm bu kisvesi altında çok gizli bir aile övgüsü oluveriyor.

    amerikalıların female empowerment dediği, kadının özgürleşmesi, özgür seks, dans ve - hiçbir yere oturmayan - vandalizm ile sergilenen mükemmel aksettirilen bir tepki dürtüsü ve kim ne derse desin müthiş planlara imza atan flame thrower ve ispanyolların iyi kotardığı organize kötülük barındıran intikam hissi filmin her yanına savrulmuş durumda. bu kopuk ve birbiriyle konuşmak yerine manasızca reggeaton yapan temalar öyle zorlayıcı hâle geliyor ki, bir yerden sonra arka plandaki güzelim liman kenti valparaíso'nun kesitlerine odaklanmayı sevk eden yapım.

    tüm bu kurulan özgün ve ezber bozucu anlatının lanet olası bir ebeveynlik dürtüsüne de bağlanınca elde sadece, dans ve vandalizm ile göze çok güzel gelen tepkiyi bırakan film.

    --- spoiler ---
  • bende hayal kırıklığı yaşatan pablo larrain filmi

    --- spoiler ---

    güçlü sayılabilecek bir hikaye, dinamik görseller ve müzikler ancak filmin akış temposu ayarsız gibi. arada geçmesini beklediğimiz bir görüntü bazen hikayenin gidişatı açısından önemli diyaloglar içerirken bazen de tam yükseldiğimiz noktalarda beklediğimizi alamadık. aslında anlatılan hikayenin içeriği ve ema'nın karakteri ile anlatım tarzı birbirine benzetilmiş. kesinlikle kısır ve durağan bir film değil ama daha tempolu bir film bekliyordum.

    bir noktada ise film bana full metal jacket filmini hatırlattı. şöyle ki filmin ilk yarısı savaşa gönderilmek üzere eğitilen askerlerin eğitimini gösterirken filmin ikinci yarısında forrest gump' daki kadar bile çatışma ortamı göremedik. bu filmde de çokça anarşi kelimesi, alev silahları görsek de tatmin edici derecede vandallık göremedik veya o kadar dansçı ve güzel müzikler varken climax,suspiria filmlerindeki kadar tatmin edici dans sahneleri göremedik.

    gerçi o kadar savruk hayat tarzları olan insanların filmin sonunda resmen bir aile kurması hatta iki aileyi birleştirip yeni bir aile türü ortaya çıkarması nereden bakılırsa bakılsın çarpıcıydı. en azından benim için masum olmayan bir insanın bebek gibi masum kelimesinin ete kemiğe bürünmüş haline sarılması ile filmi bitirmek düşündürdü.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap