elsa'nın gözleri
-
cevirilmis hali soyledir:
öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde
uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde
sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer
yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer
göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde
karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar
göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince
camın kırılan yerindeki maviliğini de
yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar
ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım
benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde
bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke
gözlerin perumdur benim golkondum, hindistan'ım
kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın
gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri. -
bir böyle bir şey var :
aragon ve elsa... aslında aragon ve elsa mutlu aşkı temsil ediyorlardı yani herkes böyle zannediyordu. gerçeği anlamak için de sadece birlikte oldukları zamana değil, sonrasına da bakmak gerekiyormuş. aragon, eşi elsa öldükten sonra çekmecelerini boşaltırken bir liste bulmuş. listede elsa'ya âşık olan erkeklerin adları yazıyormuş ya da elsa’nın birlikte olduğu erkeklerin adlarıydı bunlar, kim bilir… ünlü fransız şair aragon, karısı romancı elsa triolet öldükten sonra böyle bir liste bulmuştu işte. aragon, büyük bir şair, iyi bir romancı, siyasi mücadelelere girmiş cesur bir adam, halkının taptığı bir kahramandı. elsa için yazdığı şiirler neredeyse bütün dünya tarafından ezbere biliniyordu fakat aragon o listeyi bulduğu andan itibaren elsa'nın kendisini aldattığına inanarak yaşamış ve öyle de ölmüştü.
eğer şiirlerde yazdığı ya da dostlarının tanık olduğu kadar mutlu bir aşk yaşamış olsalardı; aragon o listeyi bulduğunda yıkılmaz, aksine güler geçerdi. fakat durum bu kadar da kolay değildi işte… zor olan kısım ölen birinin arkasından, ona doğruları soramadığı için kafanda soru işaretleriyle kalakalmaktı, hem de ömrünün sonuna kadar.
ancak elsa’nın günlüğünde yazan cümle her şeyi açıklıyordu:
"herkes beni sevsin, bütün erkekler bana hayran olsun istiyorum."
elsa dünyanın belki de en korkunç hastalığına tutulmuş, "herkes tarafından sevilme ve beğenilme" hastalığı onun yakasına yapışmıştı.
acı ama gerçek: mutlu aşk yoktur -
louis aragon'un “dokunduğum tenindir, dinlediğim soluğun” satırlarıyla başlayan “elsa'ya ağıt” şiirinin de yer aldığı, hayatının büyük aşkı elsa için yazdığı kitapla aynı ismi taşıyan şiirdir.
“hey gülüm, boyumuza yetişmez bizim zaman
binbir gece ne azdır sevişen çiftler için.”
şiir kitabını okumak isteyenler için pdf -
o paradis cent fois retrouvé reperdu
ah o cennet, yüz defa yeniden bulup yeniden kaybettiğim
(bu dahi bir mısra terceme tecrîbesi) -
yaygın olarak orhan veli'nin 5 dörtlükten oluşan çevirisiyle bilinse de 10 dörtlükten oluşan şiirin hulki can erdağ duru çevirisi aşağıdaki gibidir:
"senin gözlerin öyle derindir ki içmek için eğildiğim an
tüm güneşlerin aynanda bakışmaya koşturduğunu
tüm umutsuzların ölmek için oraya daldığını gördüm
gözlerin o kadar derindir ki orada kaybolur belleğim
kuşların gölgesinde çalkantılı okyanustur onlar
derken birden güzel hava yükselir ve değişir gözlerin
meleklerin önlüğünde bulutları yontar yaz
buğdaylar üstünde bile gök asla böyle mavi olamaz
rüzgarlar boşuna kovalar gök mavisinin elemlerini
bir gözyaşı parladığında mavilikten çok daha aydınlanır
yağmur sonrası kıskançlıkla çatlatır gözlerin gökyüzünü
kırıldığında bile cam asla böyle mavi olamaz
yedi acıların anası ey ıslak ışık
yedi keskin kılıç deldiler renkler prizmasını
ağlayışlar arasında biten gün çok daha dokunaklı
siyahla açılan iris yas tutmaktan çok daha maviş
gözlerin çifte çentik atar mutsuzluk anında
ki oradan tansığı oluşur kralların
üçü de yürekleri çarparak gördüklerinde
mandırada asılı duran mantosunu meryemin
tek bir ağız yeter sözcüklerin mayıs ayında
tüm şarkılar ve tüm ahlar vahlar için
milyonlarca burç için tek bir gök kubbeden çok çok az
onlara gözlerin ve onların ikizler burcu sırları gerek
güzel imgelerce çevrelenmiş çocuk
kendininkileri iri iri açar ölçüsüzce
kocaman gözlerle bana bakınca bilmem yalan mı söylersin
denebilir ki sağanak yağışta yaban çiçekleri açmakta
yıldırımlar mı saklanır gözlerinin lavantasında
ki orada böcekler zorlu aşklarını uğratır bozguna
kayan yıldızların ağına yakalandım ben
ağustos ortasında açık denizde ölen bir gemici gibi
ben o radyumu doğal uranyumdan çıkardım
ve parmaklarımı yaktım o yasak ateşte
ey yüz kere bulunup yeniden yiten cennet
benim peru’m, benim golconde’um, hint adaları’mdır gözlerin
güzel bir akşam üstü kırılmaya başladığında evren
kurtulan yolcuların tutuşturduğu kayalıklarda
görüyordum ben denizin üstünde parlayan
gözlerini elsa’nın gözlerini elsa’nın gözlerini elsa’nın " -
"bir hüzün tortusudur elsa'nın gözleri.
şairler hüznünde eşinir, çocuklar tortusunda."
[elif şafak'ın nazar sözlüğü'nden]
*
"aragon o denli aşıktır ki elsa'nın gözlerine, 'elsa, gözleri, elsa'nın gözleri olmasaydı
dokunduklarım kadın değil, erkek bile olabilirdi' der."
[aişe okay'ın lügat-ı temas'ından] -
özenle okunduğunda daha ilk dizesinde değişikliği ve düz yazı ile ayrımını görebilirsiniz. düz yazıda "gözlerini içmek için eğilmek ve güneşi değil de güneşleri pırıl pırıl orada görmek..." anlamına gelen bir tümce kurmak olanağı yoktur. eğer bu yapılmışsa düz yazıda: bu da düz yazı olmaktan çıkıp, şiir olmuş demektir. şiirin ikinci dörtlüğünde görülen "... denizdir bulanır kuş gölgelerinde" biçiminde bir dizeden, düz mantıkla düşünüldüğünde bir olanaksızla karşı karşıya kalınır ama bir imge olarak düşünüldüğünde her okuyanın ayrı, kendine göre daha ötesi aynı kişinin değişik zamanlarda her okuyuşunda farklı bir tat aldığı bir şiir olur...
aragon koprusunden bir orhan veli gectigine isaret siirdir. -
-
şiirin* çevirisi orhan veli'ye aittir.
-
(bkz: #10026869)
görüyor ve artırıyorum, ne zaman görsem "elsa'nın gözleri, elsa'nın elsa..." diye andığım şiirin çevirisinin adıdır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap