• dünyanın en güzel kadın sesi. **
    en az robert smith kadar ünlü olmayı ve sevilmeyi haketmiş bir pembe-turuncu-kırmızı bayan* olsa da hakettiğini bulamamıştır fikrimce. hala muse dinlerken dibi düşüp cocteau ya "bu ne lan" tepkisini veren dallamalar vardır bisürü. lakin hayranları az ve özdür. massive attack le canlı teardrop performansı seyredilmeli hayretler içinde kalınmalıdır. insanın içini dağıtır böyle yumuşaklığıyla.
  • anlasilamayan sarki sozleriyle ilgili olarak, bilmedigim dillerden kelimeleri araklayip kendime gore biseyler cikariyorum ve onlari sarki yapiyorum. hepsinde bir anlam aramaya calisip beyninizi patlatmayin demistir.

    about her lyrics, she said, "i make up my own words and steal things from languages i don't understand. so don't tax your brains trying to figure out what it means."

    (bkz: pink orange red)
  • sarki sozleri icin : it s more than lyrics. they are about the feelings more than the lyrics demistir. ben de burdan "go figure" diyorum.
  • izlanda'nın bjork'ü varsa iskoçya'nın da elizabeth fraser'i vardır nazarımda. kendisini ne vakit dinlesem, kendimi iskoçya'nın balta girmemiş ormanlarında, çayır çimeninde hamakta salınırken hisserdim. öylesine bir huzur öylesine bir dinginlik hali yaşatırki, ahan burada olduğu gibi kelimeler kifayetsiz kalır.

    teardrop onunla hayat bulmuş, silent spring onunla çicek açmıştır.
  • sesini o kadar iyi kullanıyor ki... yani: yalnızca tek bir (yek/yegâne) şarkıda hem yaylı partisyonları atabiliyor, hem piyano cıvıldatabiliyor, hem arka-vokalleri icra ediyor, hem de lead-vokallerle dinleyeni otuz sene evvel kaydedilmiş bir sesle âşıktaşlık kurma arzusuna düşürüyor.

    sesini o kadar iyi kullanıyor ki... sesi süzülüyor, yokuş aşağı kayarken küçük bir tümsek üzerinden geçmek zorunda kaldığında ağır ağır yaylanıyor, sona geldiğinde ne zaman eksilmeye başlıyor ne zaman bitiyor, anlamıyoruz.
  • çok sevdiğim bir arkadaşım bir gün "kusursuz ses kimin?" diye sormuştu. düşünmüştüm ama cevap verememiştim ki, "jeff buckley bence" dedi kendisi. haklıydı, jeff buckley kusursuzdu. ama eksik söylemiş. diğer kusursuz ses de bu ablanın. o kadar zaman bilgisayarımda bekledi, ama yeterince dinlemedim cocteau twins'i. ayıp etmişim.
  • song to the siren'in albüm kaydında, sesinde tüten açıklayamadığım o tuhaf titreşim her şeyin başlangıcı ve her şeyin sonu gibi..

    https://www.youtube.com/watch?v=hfwkj2fuiaq

    sâkin bir gündoğumuna da yakışır belki ama ıssız bir günbatımı için daha uygun sanki..
  • yüzüklerin efendisi orijinal soundtrackindeki lothlorien parçasının sonunda bulunan "lament for gandalf" isimli bölümü de bu güzel ablamız seslendirmiş meğer..

    ben de bu sesteki büyüyü/sihri nereden hatırlıyorum acaba diyordum yıllardır..

    ilgili sahne: https://www.youtube.com/watch?v=ymjkpvbnq0e
    soundtrack: https://www.youtube.com/watch?v=puzcctcirp0
  • (bkz: moses)
  • pıtı pıtı nağmeli ve de toparlak sevimli kuşlar gibi öten kadın.
hesabın var mı? giriş yap