• eğer günün birinde kalp krizinden öleceksem, bilincimin henüz açık olduğu o kısacık anda neler hissedeceğimi bana şimdiden öğretmiş olan kalp teklemesi. ekstrasistolünü hissetmeyen şanslı kullar için olayın nasıl geliştiğinden biraz bahsetmek isterim.

    kalp normal seyrinde atmaya devam ederken aniden duruyor. hayır efendim öyle sanmıyorum, bildiğin duruyor ve bana yüzyıl gibi gelen o 1 saniyelik duraklamanın ardından, normale göre daha sert olan bir atımla kaldığı yerden devam ediyor. bu tekleme olayı 1 günde defalarca olabildiği gibi bazen de haftalarca olmuyor.

    sebep gayet basit. kalbe; sigara, alkol, ağır yemek, stres, uykusuzluk gibi pek çok dış etken yüzünden fazla elektrik yükleniyor. sallıyorum kalp saniyede 1 defa atıyorsa, fazla yüklenmeden dolayı saniyede 2 defa atıyor ve 2. hafif olduğu için hissedilmiyor. 1 atımlık sürede 2 defa atmış olan kalp normal olarak bir sonraki saniyede atmak yerine dinleniyor.

    (bkz: hele otur bi soluklan yigenim)

    ekstrasistollerin aslında hemen hemen her insanda meydana geldiği söyleniyor ve fakat çoğu kişi bunu hissetmiyor. genelde zararsız olmalarına karşı kötü kuylu olanları da var. ekg testlerinde bu açıkça ortaya çıkıyor.
  • zamanla psikolojiyi de bozan illet. tık diye aniden gidecekmişim gibme geliyor. korkuyorum. panik atak oldum. olum korkuları gelmeye basladı. arabayla tek başıma giderken olursa, denizde yüzerken, yamaç paraşütüyle atlarken olursa ne yaparım duyguları sardı her yanımı. halbuki brezilya rio negro'da allah'ın unuttuğu yerlerde çadırda yattım. alaska wrangell'da ağır işçilik yapıp, dağ başlarında kamp kurduk. yer yurt bilmediğimiz highway 5 te seattle-san diego-seattle arası road trip yaptık. hakkaten tık diye gitsem hiçbirşey yapılamayacak yerlerde sağlam psikoloji ile coşup eğlenirken simdi istanbul'da huzursuz ve saçma sapan korku yaşamak beni üzüyor. senede 1 kontrol yaptırıyorum, birşey yok. ama psikolojik destek te şart.
  • canının sıkılması bile bunu tetikleyebiliyor. dikkat çekiyorum can sıkıntısı değil, stres değil, sadece bu ekstrasistol denen bokun canı sıkılıyor, 'dur lan şu herifi bi durduğu yerde hoplatayım' diyip sebepsiz yere hoplatıyor. stres falan hikaye bence, dalga geçiyor adam bizimle.
  • baştan söyleyeyim..

    yazdıklarım kesinlikle teşhis ve/veya tedavi niteliği taşımaz. bu illeti nasıl ne şekilde yaşadığım ve raslantısal olup olmadığını bilmediğim şekilde tamamen şahsıma ait beklenmedik bir fayda görmenin paylaşımıdır. kalp bu şakaya gelmez. doktorunuza danışın!

    deyip sözlerime başlayayım..

    bende 16-17 yaşlarımda başladı bu meret. sıfır alkol sıfır sigara, zıpkın yaşlar. sık tekrarlamaya başlayınca ne oluyo lan deyip doktora gidildi. doktor bir şey yok kalbinde, olur böyle bu yaşlarda deyince he iyi madem dendi. birlikte yaşama öğrenildi.

    üniversite yılları, yaş 21-22, hala arada bir yokluyor.. ama birgün tırışkadan basket oynuyoruz tek pota.. bu sefer biraz abarttı. normalde haftada üç beş, bazen aylarca olmayan meret bir anda peşpeşe olmaya başladı. peşpeşe derken bildiğin saçmaladı. tıpır tıpır.. bir atıyor iki duruyor.. iki atıp bir duruyor. ya da bana öyle geliyor bilmiyorum..

    o zamanlar daha ateiz değilim.. yere oturdum, madem ölüyoruz.. başladım.. eşşedüenne lailahe … yalan değil.. bildiğin şahadet getirdim. sonuçta o gün ölmedim haliyle ama fena tırstığımdan bir daha doktora gittim.. sonuç aynı.. anormal hiç birşey yok. hatta doktor tekrar olursa çık koş istersen bir şey olmaz dedi..

    böyle böyle yaş ilerledi.. yaş ilerlerken de arkadaş hiç yalnız bırakmadı. derken başta az, sonra çokça sigara alkol girdi hayata. 40 lara gelindi. e madem yaşlandık gidelim doktor bi baksın denildi. sonuç aynı.. herşey normal… güzel.

    derken 50 lere geldik.. aynı yerdeyiz. ama sanki son 3-5 yılda ya frekansı biraz arttı ya da vücut tolere etmekte zorlanıyor bilmiyorum.. geçenlerde check up yaptırdım. sonuç.. herşey normal… e güzel.. güzel de yormaya başladı yahu. bi de tırsıyor insan.

    derken….

    son bir kaç yıl orama burama kramp giriyordu durduk yere, az bi ters hareket yapınca. uyuz oluyorum.. boku çıkmaya başlayınca yeter ulen deyip magnezyum içmeye karar verdim. kafama göre değil kramplar için check up doktoru, bir kaç başka doktor arkadaş da önermişti de içmiyordum….

    başladım hergün magosit denen magnezyum desteğini içmeye. kramplar gün geçtikçe azaldı. 3 hafta falan oldu içiyorum kramplar neredeyse yok.. ama esas farkettim ki…

    ekstrasistol yok… eseri yok!

    evet.. magnezyum almaya başlamadan önceki son dönemde günde neredeyse bazen 40-50 defaya varan, bazen dakikada 3-4 kere olan ekstrasistolden 3 haftadır eser yok.. bıçak gibi kesildi. bu arada taşikardi de yok.. varsa da ben hissetmiyorum.

    ha böyle derim yarın küt diye giderim onu bilmem ama durum şimdilik bu.

    tekrar söylüyorum.. bu yaşadığım raslantısal olabilir. çünkü bu meret bazen haftalarca hatta aylarca unutturabiliyor kendini, sonra hiç sebepsiz yere tekrar geri dönebiliyor. en azından bende olan bu bunca yıldır. ama bu kadar yoğun yaşadığım bir dönemden sonra böyle bıçak gibi kesilmesi ister istemez yahu magnezyum eksikliğinden mi kaynaklanıyormuş bu zittiğim illet acaba diye sordurdu bana. ama bu sizde aynı etkiyi yapacak anlamına gelmez. belki de kötü etkisi olur. bilemem.

    tanım: kalbin düzen dışı kasılması. yani aritmi.

    16 ay sonra gelen edit: özelden soranlar oluyor, durum nedir diye. her birine cevap verdim. buraya da yazayım... şimdilik hala işe yarıyor.

    25 ay sonrası edit: malumun ilamı olmuş benimki.. magnezyum kadar potasyuma da dikkat. şunları bırakayım şuraya..

    top symptoms of magnesium deficiency
    low potassium symptoms

    3 yıl sonrası edit: hala ok.. çok yorgun, uykusuz olursam tek tük. o da her seferinde değil.
  • fiziksel olarak hissettiğiniz şey sapanla bir şey atmaya benziyor; kalp koooocaman atıyor ama o kooocaman atışın öncesinde güç toplamak için iyice bir geriliyor, kasılıyor.

    steteskopla dinlediğinizde ise duyduğunuz şey şu:
    güm güm güm ........ güüüüüüüüüüüüüüm
    kalp atışınızı duymadığınız süre 1-2 saniyeyi buluyor. bunları dinledikçe, dikkatinizi bu olaya verdikçe tekleme süresi artıyor, ardısıra gelen kocaman atış da daha bir patırtılı gürültülü geliyor.
  • çok ilginçtir, kimi insanlarda 'bal'ın neden olduğu durum.

    bende ve babamda ekstrasistol vardı. ki babam doktordur, yıllarca nedenini anlayamadık. babamda yıllardır, bende ise lisede başladıydı. derken ben üniversiteye farklı bir şehre geçtim, nedense ekstrasistol de bende sona erdi.

    derken bir gün annemle konuşurken "babanın kardiyolog arkadaşlarından biri 'bunu bal da yapıyor olabilir' dedi, baban balı kesti, ekstrasistol kalmadı" dedi. farkettim ki arkadaş ben üniversitede hiç bal yemiyorum, zaten sevmem de. evde zorla yedirirlerdi.

    on seneye yakın oldu, ogün bugündür ben bal yemiyorum, babam da ara sıra az miktarda yer, rahatız çok şükür.
  • ek atım kalbin gereksiz yere hiç ihtiyaç olmayan bi yerde ve zamanda çarpma durumu
  • gastrointestinal sistemin de, oluşmasında etkili olduğu biliniyor. kafeinin etkisi zaten malum. fazla kola içmek bile ekstrasistolü arttırabiliyor. bir de nedense, mevsim geçişlerinde artış gösterir.
  • bundan var bende evet. göğüs boşluğunda bir kuş kanatlarını çırpıyor havalanmak için adeta. ve bunu habersiz yapıyor kerata. "noluyo lan! dur nereye?" diyorsun kalbine. welcome to lustral nights :\
  • toplanın! nasıl yendiğimi yazacağım.

    ulan şaka gibi ama hiç umudum olmayan bir alternatif tedavi şekli deli gibi işe yaradı. internette görünce, umut fakirin ekmeği modum ile her şeyi denedim bunu neden denemiyorum ki dedim. yazar ya da okur, bu dertten muzdarip herkesin entryler arasında fellik fellik gezdiğini ve çare aradığını biliyorum. ben de işe yaradı umarım sizde de yarar. kalem kağıt hazırsa anlatıyorum:

    1- kırkkilit otu (gülmeyin lan, ciddiyim) - 4 tl/paket
    2- üzüm çekirdeği tozu (hala ciddiyim) - 3 tl/paket

    bir su bardağı suyu çaydanlığa koyarak kaynatın, sonra kaynayan suyu demliğe aktarın. demliğe bir tatlı kaşığına denk gelecek ya da kabaca bir tutam kırkkilit otu koyun. 10-15 dk demlenmesini bekleyin ve için. bunu ilk 3 gün, günde iki defa yapıyorsunuz ve sonra bir ay boyunca günde tek sefere düşürüyorsunuz.

    üzüm çekirdeği tozunu da günde bir defa, bir çay kaşığı ölçekle yutuyorsunuz. bunu yutmak biraz zor. leblebi tozu gibi yapışıyor. su falan içersiniz yutamazsanız.

    henüz ikinci günde, 6 aydır aralıksız, günde binlerce kez tekleyen kalbim düzeldi. nazarlardan ırak. deneyin, benimki düzeldiyse sizinki hayli hayli düzelir. daha sonra gelir teşekkür edersiniz sizi köftehorlar sizi.

    edit: hamilelerin ve emzirenlerin kırkkilit otu kullanması önerilmiyor. lütfen dikkat. bunun yanı sıra böbrek yetmezliği yaşayan, potasyum eksikliği olan, kan sulandırıcı ilaç kullananların da bu tedavi şeklinden uzak durmaları yönünde tavsiyeler var.
hesabın var mı? giriş yap