• bölümlerden birinde şöyle bir laf edilmişti.
    "ben kumdum, denizin altında yatardım.
    sonra bir istiridye kabuğunun içine doldum, kabuk beni işledi inci yaptı.
    bir kabuğun içindeki inciden kimin haberi olur ki?
    sen derinlere daldın çok derinlere.
    bu kabuğu avuçlarına aldın, sudan çıkardın.
    sen kabuğun içindeki niciyi çıkarıp, adını inci koyana kadar ben kum tanesiydim.
    senin avuçlarında inci oldum, sevda oldum.
    ne olur beni yeniden rüzgarlara bırakma medet.
    ben bir kum tanesiyim, yok olur giderim."
  • heredot cevdet kız kulesi hikayesini anlatır. hikaye bitince kıl sorar: "iyi de aga, kafama bi şey takıldı. koskoca imparator, denizin ortasına kız kulesi yaptırmış, her türlü tedbiri almış da, bi meyva sepetinin içine bakamamış mı?"
    heredot cevdet, "bu konu beni aşar. işin ehline müracaat etmek lazım. toplanın millet, nusrettin baba'ya gidiyoruz" diye yanıtlar ve soluğu işin ehlinin yanında alırlar.
    soru nusrettin baba'ya da sorulur. nusrettin baba önce biraz düşünür, ardından şöyle cevaplar: "ben bu konunun ehli değilim. çünkü bu konunun ehli olmaz. evlat söz konusu olduğu zaman, insanın basireti bağlanır. dağları tepeleri aşar denizleri geçer de, minicik bir derede boğuluverir."
  • efsane bir dizi. karakterleri, senaryosu vs çok güzeldi gerçekten. dizide türkçemiz konusunda da hassasiset vardı tabii. cengiz karakterinin bazı kalıpları, deyimleri vs yanlış kullanması da ayrı bir enstantaneydi :) bazılarını not almıştım. muhtemelen ilk 10-15 bölümde geçmekteydiler:

    - keder utansın

    - sükut ısrardan gelir

    - yastık altındaki mevzuatı

    - ok raydan çıktı bi kere korkut

    - gerçekten nalbur üstü bir şahsiyetsiniz

    - fikirlerinizi bana izole edebilirsiniz

    - şahsına müstesna bir kişisiniz

    - köftelerimiz sığır etinden ihmal edilmektedir

    - biz burda hadi cengiz oyunu mu oynuyoruz

    - şato briyantin

    - bu konu bizim de kalbimizde yanmayan bir kana

    - tatlı su yılanı deliğinden çıkarır

    - dilime telesenk oldu

    - ben size paranızı takdir edeyim

    - panaroid fotoğraf da yanında çapası

    - söz sükutsa gümüş altındır

    - kandilli vasathanesi

    - siz muhtelif olunuz

    - siz de takdim edersiniz ki

    - arkadaşın midyesi bulanmış, azıcık istifa ediyor

    velhasıl güzel diziydi be.

    edit;

    - borç yiğidin sancısıdır (m aysar ongel hatırlattı sağolsun)

    - ana halterdeki herkes duydu ( define mevzusunda kirli sesli konuşunca verdiği tepki)

    - söz sükutsa gümüş altındır sözü ayşecik dizisinde de kullanılırmış çatal niyazi tarafından. (besyaprakliyonca hatırlattı sağolsun)

    - kalın salıncakta (ofsayttandogan hatırlattı sağolsun)

    - napolyon'un iki yüzü (the beyond hatırlattı sağolsun)

    - lan kirli yoksa bu defile minderin altında mı gömülü

    bonus: https://youtu.be/69smc7d8ns4

    hatırlatmalar devam ediyor:

    -bu nasıl tam teşekkürlü bi hastane? (hatırlatan; kendi yalnizliginda bogulan yazar)
  • nusret baba: bu çocuğu tanıyor musun?
    songül: tanıyorum baba.
    nusret baba: çayına kaç şeker attığını biliyor musun?
    songül: bilmiyorum.
    nusret baba: nasıl tanımak bu?
  • yönetmeni olduğu dizilerde iç dünyasını sergilemekte başarılı bir yönetmen olan osman sınavın ekranlardaki gelmiş geçmiş en iyi diziler sırasında önde gelen bir dizisiydi.

    her ne kadar sıradan bir mahalle dizisi gibi görünse de başka bir açıdan bakılınca derin insan osman sınavın dizinin içine serpiştirdiği simgeler sayesinde tasavvufi bir diziydi aslında. örneğin mahalleyi insanın dünyası olarak kabul edersek, fırıncı nusret karakteri dizide mürşid-i kamili simgeler. heredot cevdet ise yol büyüklerinden bir zat gibi. onun kahve insanıyla diyaloğu samimidir, bilemediği takıldığı yerde baba diye nitelendirdiği fırıncı nusrete gider ve gönlündekini sorar. vefa baba'yı ise dizide anlayan karakter yine mürşid sıfatındaki fırıncı nusrettir, aslında meczuptur cazibe sahibidir, kamildir. geri kalan herkes ona deli muamelesi yapar. kahvedeki ortam da tekkeye benzetilebilir. kanlı celal olarak görünen celal ise tam bir mürittir. hareketleri, fırıncı nusrete sadakati, "arzular şelale", "baba, köpeğinim","irtibatı koparmayalım" gibi replikleri onu da bu şekilde simgelememize yeterli.
  • `bedava bunlar koş koş koş, baklava börek koş koş koş`
  • kirli karakteri hakkında şöyle bir teorim var.

    1.sezon finaline doğru sadun bey olduğu düşünülen cengiz meselesi vardı. sadun bey ve oğlu, bir deniz yolculuğunda kaybolmuş ve o günden sonra da haber alınamamıştı. sadun bey, cengiz'e çok benziyordu falan. sezon finalinde de mehpare'nin düğünü sırasında, ilaçlarını almayan ve jeyan tözüm'ün canlandırdığı hanımefendi, kirli'yi görür görmez; "sen benim oğlumsun. doğum leken var sırtında. oğluum. mihri" demişti ve bunu bir karıştırmaya yormuştuk. zaten sezon da bitmişti.

    halbuki, kirli'nin suyu sevmeme sebebinin, geçmişte yaşadığı bu suya düşme ve kaybolma hikayesinin travması olması, buna rağmen ailesinin boğazın dibindeki köşkü gibi kendisinin de sürekli denizin dibinde yaşaması ve her daim kendisini asilzade addetmesi, lakabının gerçek adına çok yakın olması, babasına benzeyen cengiz ile çok sıkı bir arkadaşlık kurması gibi bir sürü benzerlik vardı.

    öylece gitti.
  • --- spoiler ---

    kirli: bu midye dolmayı niye seviyorum biliyo musun cengiz?

    cengiz: niyeeh?

    kirli: bu yavru bi kayacık buluyo yapışıyo.

    cengiz: ahy.

    kirli: ondan sonra ne başına bi iş geliyo, ne zarganayla ahtapotla muhattap olmuyo... mesele, midye olmak ama dolmamak!

    cengiz: doğru! olmak ya da dolmamak. işte bütün vesvese bu.
    --- spoiler ---
  • ilk bölümlerinin birinde mahallenin gençleri cengiz, kirli, korkut ve amerika'dan gelen çinli misafir çocuk meyhanede içmektedirler. nusret babanin kizlarindan birine asik olan çinli çocuk müslüman degildir fakat müslüman olmasi için ikna edilmeye çalisilmaktadir. bir sürü lakirdidan sonra çinli asik "bi düsüneyim" der.
    korkutun cevabi ilginçtir.
    -biz dusunup de mi musluman olduk lan...
  • bülent arınç'ın şerefine istiklal marşını yarıda kesebilme densizliğine sahip bir ekibin ürünüymüş. ben bugün bunu gördüm.
    ayrıca istiklal marşı okunurken sandalyelerinde yayılan, içeri arınç girince ayağa fırlayıp saygı duruşuna geçen yalaka bir yapımmış. ben bugün bunu da gördüm.
    allah daha çok şey göstermesin.
    (bkz: bunu okuyanlar bunu da okudu)
    (bkz: #4121348)
hesabın var mı? giriş yap