• wong kar wai'dan yine bir hong kong yildizlar gecidi. kimler yok ki filmde? tanidigim butun yetenekli hong kong aktor ve aktristleri var. leslie cheung, tony leung, brigitte lin, carina lau, maggie cheung, jacky cheung derken yine dahiyane bir film, yine manyak bir melankoli, yine ask icin, sevdigi insan icin olen, olurken savrulan kanlarinin sesinde ruzgari duyucak kadar asik, caresiz ve tutkulu insanlar senfonisi.

    wong kar wai filmleri izlerken kendisinin nasil bir insan oldugunu dusunmeden edemiyorum. dunyanin en romantik, en asik adamidir herhalde. acaba kime asiktir, nasil asiktir, neler yapar sevgilisine, ne muzikler dinler falan filan diye dusunuyorum, cevaplarini bilmiyorum. tek bildigim christopher doyle'un cok yakin arkadasi oldugu ve beraber icki icmeyi cok sevdikleri ozel hayati hakkinda. acaba chris'le sarhos olup neler dusunuyor, neler konusyorlar da boyle mukemmlel filmlere imza atiyorlar? sirri nedir bu yetenegin, bu tutkulu anlatimin diye meraktan catlama sendromlarina giriyorum.

    neyse bu filmde de days of being wild tarzinda manuel puig aramoli bir kac karakterin ve hikayelerinin ortak bir yerlerde baglanmasi ve sonra yine kendi yollarina ayrilmasi tadinda bir hikaye cizmis yonetmen. crouching tiger'a, yeri geldiginde hero'ya bile tas cikarticak martial arts sahnelerinin, inanilmaz bir ask ve melodrama ogeleriyle suslendigi yine kalpleri acitan bir film olmus. diger iki filmin aksine burda wong kar wai ve chris doyle a ozgu yakin planlarin hizli montaj ile birlestigi, takip edilmesi zor ama izlerken gozleri yormadan, ard arda yagli boya tablolari gecidi seklinde izlenen tatta bir film olmus ayric\a.

    kavusamayan, kavustuklarinda birbirlerine gercekleri soyleyemedikleri icin yine ayrilmaya mahkum, aglamakli, huzunlu, gecmisi unutmak istedikce daha da cok icine gomulup, daha cok anilarin acimasizliginda kaybolmus karakterleri ve hikayelerini izledikce iciniz aciyor yine. bazen neden benim boyle anilarim yok diye mazosist fantezilere bile girdiginiz olabiliyor.

    christopher doyle'un ise goruntu olarak kendini astigi bir film olmus bence. belki de en iyilerinden biri denilebilir. kus kafesinin brigitte lin uzerinde biraktigi sert golgeler, leslie cheung'un yakin planinda out of focus gordugumuz savrulan perdeler, yine brigitte lin'in cift karakterleri yin ve yang in kendi kendileriyle bir gol uzerindeki yansimalarinda savastiklari sahneler, ve en basitinden maggie cheung'un ve leslie cheung'un tutkulu ayrilislari, hepsi sanki bir tablo gibi cizilmis. saatlerce insani kendine baktiricak derecede guzel hepsi birbirinden.

    iste boyle bir film bu da. amphibian'in da dedigi gibi yeni wong kar wai dvd koeksiyonundaki kaliteli transferinden izlenmesi tavsiye olunur.
  • izlemek icin uzun yillar bekledigime degen film, wong kar wai beni ne zaman hayal kirikligina ugratti ki zaten?

    --- spoiler ---
    insanlar der ki: bir seyi elde edemediysen yapabilecegin en iyi sey onu unutmamaktir.
    --- spoiler ---
  • kesinlikle şu an var olan dvd baskısından seyredilmemesi gereken film. bu kadar kötü ve özensiz transfer görülmemiştir; sinemadan kamerayla çekip basacaklarmış utanmasalarmış. bununla kalsa iyi- ekranın 1/3'ünü kaplayan siyah bir bantın üstünden akıyor altyazılar. o caanım christopher doyle öyle uğraşsın o kareleri yakalayacak diye, sen git onları koca siyah bir bantın arkasına sakla. bantın altında başka dilde altyazılar da gözükünce artık iyice delleniyor insan.

    kar-wai gibi bir adama küfür resmen bu dvd. emin olun seyretmemek çok daha doğru bir seçim. bu haliyle küfrettiğiyle kalıyor insan işte. yakında çıkacak olan yeni wong kar-wai dvd koleksiyonunda filmin daha iyi transferi olacak, o zamana kadar beklemek lazım gelir hak ettiği seyir için.
  • kar wai'nin renk kullanımıyla seyirciyi halüsinatif illüzyona soktuğu bir başka film. yine romantizm ve melankoliyi şiirsel bir deneyimle buluşturmuş. gerçeküstü anlatım ve baştan çıkarıcı sinematografiyle büyüleyici bir ruh hali yaratmış. kitap gibi de bir film, aç aç oku.

    ~
    “bir budist deyişi şöyle der: "durgun bayrak, sakin rüzgar." kargaşada bir adamın yüreği işte bu kadar.”
    ~
    “derler ki, kılıcı belli bir hızla vurduğunuzda yaradan fışkıran kan, hafif bir meltem gibi ıslık çalar. ilk kez duyana kadar bu sesi hiç tasavvur etmemiştim. ilk kez kendi fışkıran kanımınkiydi duyduğum.”
    ~
    “bazıları sevdiklerini terk edene kadar onu ne kadar sevdiğinin farkına varamaz.
    ~
    “kaderimde aşk yoktu ve aşkın kaderi ulaşılmazlıktı.”
    ~
    “bir şeyi ne kadar unutmaya çalışırsan onu o kadar iyi hatırlıyorsun. insanlar der ki, istediğini elde edemediğinde yapabileceğin en iyi şey onu unutmamaktır.”
    ~
    “reddedilmekten kaçınmanın en iyi yolunun başkalarını onlardan önce reddetmek olduğunu öğrendim.”
    ~
    “eskiden sözlerin bir ömür sürecek kadar önemli olduğunu düşünürdüm.”
    ~
    “insanların sorunlarının kökü hafızadır. geçmiş olmasa, her gün yeni bir başlangıç olurdu.”
    ~
  • "ama yaşamak herkesin almak istediği bir risktir."

    wong kar wai sinemasının estetik kaygısını hep sevmişimdir. sinemayı şiirsel bir şölene çevirir. melankolik kahramanlar, incelikler ve aşk üzerine... zarif ve epik. bu filmin müzikleri, görüntüleri, renkleri... öyle güzel ki... karmaşık bir olay ve karakter örgüsü olmasına rağmen kendini izlettirmesini bilir.

    aşk yarıda kalan bir şeydir... unutmak istedikçe daha çok hatırlarsın...

    "başkalarını incitecek olsa da beni sevmesini çok isterdim."
  • (bkz: wong kar wai) imzalı melankolik karate filmi.hikayenin gidişatından ve kimin hangi karakteri oynadığından pek bir şey anlaşılmaz ama çekimleri kaplan ve ejderha'dan bile daha kraldır...
    melankolik karate nasıl olur diyenleri şaşırtır.
  • filmi dövüş sanatı, aksiyon film türü barındırıyor diye izleyecekseniz tekrar düşünün. film aslında içinde derin bir felsefe ve estetik kaygı barındırır. yönetmen wong kar-wai’nin aşkı sevgiyi nasıl dövüş sanatı filmlerine yediridğini görüyoruz. filmde asya’nın en iyi bağımsız yönetmenlerinden wai’nin teknoloji, sinematografiyi, kurguyu, renkleri, müziği ve atmosferi nasıl kendi özgü tarzıyla iyi bir şekilde kullandığına şahit oluyoruz.
  • wong kar wai'nin şimdiye dek izlediğim tüm filmlerinden daha farklı olan filmi.

    olay bu defa modern dünyada değil de geleneksel japon dövüş dünyasında geçiyor. ama dövüş filmi asla değil. ne yazık ki ben yine filmin ortasına gelemeden kimin kim olduğunu karıştırmış olduğumdan kendimi kaptırıp gidemedim. ama çekimler, anlatım adeta bir şiir gibi. aralarda uyuklamış olsam bile.

    son derece derin olayların yüzeysel şekilde anlatıldığı bir film diyebilirim. ancak bu, filmin yüzeysel kalması şeklinde anlaşılmamalı. yönetmen bize o kadarını göstermeyi tercih etmiş diyelim. ancak duyguların ağırlığını hissettirebiliyor. yani filmden size geçen duygular oluyor ama ne anlatıyor desen çok fazla açıklama yapamıyorsunuz.
  • konusu pek ilgimi çekmese de; görsel açıdan aşmış olmasının yanında, melankolinin de dibine vurmuş olduğunu ve bunu ağlak bir şekilde yapmadan, dimdik ayakta durduğunu inkar edemeyeceğim, 1994 yapımı wong kar wai filmi.

    http://www.imdb.com/title/tt0109688/
  • --- spoiler ---
    icince tum anilari unutmayi saglayan bir iksir vardir bu filmde yanlis hatirlamiyorsam. eternal sunshine of the spotless mind'i hatirlatir, o filmden sonra izlenirse. yok daha once izlendiyse de, "serefsizim bunu daha once dusunumuslerdi" dersin e.s.o.t.s.m.'i izlerken.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap