• bu film tek kelime ile "olmamış"

    neden mi.

    1. mehmet ali erbil yok.
    2. manken yok.
    3. imam, hacı hoca bunlar hiç kötülenmemiş.

    bunlar olmadan yeni dönem türk filmi mi olur.
    yönetmene tavsiyem bundan sonra çekeceği filmlerde danışman olarak aydemir akbaş'ı kadroya alsın.

    herşey bir yana yüzümde gülümseme ile gurur duyarak izleğim filmdir.
  • türk köylüsünün sanıldığı gibi yobaz, pis, kıllı , oturup kalkmasını bilmeyen insanlar olmadığını cümle aleme göstermiş filmdir. kadın erkek insanların eşit bir yaşam alanını paylaştıkları güzelim ege'den çıkan harika bir film olmuş. filmdeki cami imamı bile bitirim bir karakter. eminim gerçek hayatta daha fırlaması bile vardır. uzunca zamandır bu kadar güldüğüm başka bir film daha olmamıştı.

    ---spoiler---

    -ne gıdalık gatem dizem?
    -5000 liralık.
    -etme dizem 5000 liranın hü'mü mü var bu devirdi
    -va tabii, o da para!

    derken teyzem 5000 liralık dondurmayı beğenmez veryansın eder:

    -bu ni len deyus guş boku gadaa gatmışın!vee paramı al dondurmanı!
    siktirgit cenabet deyus! ben kelinliimi diktirdim 5000 liraya.

    - bi daaki düününe yine dikdirisin kelinliğini 5000'e. hatta başka yerlerini de diktirisin dikiş dutaasa!

    ---spoiler---
  • ödp reklamı yapma hatrına büyük tarihsel hatalar yapmış olan film. şöyle ki:

    film, kesinlikle 96 öncesinde geçiyor. çünkü türkiye gümrük birliği anlaşmasını 95 yılı başında onayladı ve 1 ocak 1996 tarihinden itibaren gümrük birliğine girdi. film, türkiyenin gümrük birliğine girdiği yıldan önce geçiyor, filmdeki bir diyalogdan bunu anlıyoruz.

    ikinicisi, filmde gördüğümüz en büyük banknot 100binlik. filmin takriben 92-94 arası bir tarihte geçmesi planlanmış gibi görünüyor. burada da bir tarih hatası olmalı; çünkü 92 yılında 250bin, 93te de 500binlik banknotlar tedavüle çıkıyor. 100binin en büyük banknot olma tarihi ise 91 yılı. 92-94 arası değil.

    üçüncüsü ve en önemlisi, filmde bolca reklamı yapılan ödpnin kuruluşu, türkiyenin gümrük birliğine girmesinden tam bir yıl sonradır. 21 ocak 1996 tarihinde kurulan ödp, gümrük birliğine giriş öncesi dönemi anlatan bir filmde bolca kullanılıyor. büyük bir hata. ayrıca filmde bolca kullanılan 20binlik banknot da ödp kurulduğu sıralarda fiilen tarih olmuştu.

    uluslararası yarışmalara katılan, oskara aday gösterilmesi düşünülen bir filmin, hem de bir dönem filminden bahsediyoruz, herhalde biraz araştırılarak çekilmesi gerekirdi. yoksa dönem filmi çekmeyeceksiniz.

    yıllar sonra gelen edit: show tvnin 2009un ekiminde filmi yayımladığında yukarıda bahsedilen afişi sanki sigaraymış gibi sansürlemesi, bu entry yazarını, entryyi yazdığı nedenden çok çok daha fazla üzmüştür kuşkusuz.

    sansürlenen sahne için:
    http://haber.sol.org.tr/…ara-muamelesi-haberi-19739
  • --- spoiler ---
    mustafa:söyle bakam dondurma neylen üretilir?
    ali: süt.
    mustafa: süt nerden sağılır?
    ali: inekten.
    mustafa: inek ne yir?
    ali: yem.
    mustafa: yem nerde üretilir?
    ali: mustafa sen benle dalga mı geçip durun?
    mustafa: sen söylesene kardeşim ya..
    ali: tarladan.
    mustafa: şimdi bak, adamların bin ineği, bin dönüm tarlası, bin işçilik fabrikası vardır. yemi tarlasından, sütü mandırasından üç kuruşluk maliyetle elde eder. kendi fabrikasında imalat yapıp, kendi pazarlama ve dağıtım ağıyla satar. reklamı ve promosyonu da icabında kendi televizyonu ve gazetesinde yapar.
    mehmet: meyhanede siyaset muhabbetini bırakalım.
    mustafa: sen garışma. senin anlıyacağın onlarda bin inek, bin dönüm tarla, bin çalışan, bin kamyon, bin çeşit dalavere varken, sende bi dene dalavere, bi dene inek, bi dene tarla, bi dene çırak, bi dene de motor var.
    ali: yapma ya..
    mustafa: herifler dünya çapında satış yapıp dururlar. illaki icap ederse kamyon kamyon bedava dondurma dağıtıp yine de seni siler süpürürler.
    ali: rüyamda gördüydüm. kamyonlarla üstüme üstüme geldilerdi.
    mustafa: görmüyon mu konfenksiyonlardan sonra terzilerin, marketlerden sonra bakkalların halini?kapitalizmin altın kuralı, büyük balık küçük balığı yutar hep beraber bir denizde yaşayıverelim demezler. demezler...
    mehmet: ali, yavaş yavaş iç arkideş.
    ali: komünist kitaplarında mı yazıp durur bu?
    mehmet: arkideş meyhanede siyaset muhabbetini bırakam.
    mustafa: kardeşim meyhanede yapma, devlet dairesinde yapma, sendikada yapma, okulda yapma, dernekte yapma ya helada mı yapecez biz bu siyaseti? sadece tüsiatta mı yapılcek bu siyaset?
    mehmet: tamam bir şey demedik ya otur. adam vesvese etmesin diye söyleyip durun.
    mustafa: ali vesvese etmesin diye biz gerçekleri, sınıf çelişkisini saklıcez mi arkideş? ayrıca dondurmacığın da bilimsel olarak geleceği yok.
    ali: neden ne diye?
    mustafa: coğrafyada kant el atlas teorisine göre, dünyamız milyarlarca yıl evvel güneşten kopmuş. dört dene jeolojik zaman geçirip soğumuş. bunun sonucunda canlılar ortaya çıkmış. bu soğuma halen devam etmekte. yani küresel soğuma
    ali: evvelde bu sene haziranın ortasına kadar kış çıkmadı.
    mustafa: yalnız benim bu dediğim milyonlarca yılı alan bir süreç. bugünden yarına olcek bir şey değil.
    ali: ya biz düz taban değil miyiz? milyonda bir bile olsa bizi bulur.
    mehmet: mustafa, milyon sene sonra olcek şey, bugünü mü buldun konuşçek?
    mustafa: ee arkadaş siyaset yasak bilim yasak. iki kelime laf ettirmeyecek misiniz? size mi sorecem len ben ne konuşçeğimi? mapushane de bile bu kadar üstümüze gelmediler.
    ali: anasını satarın ısınmasının da soğumasının da, tekelini de tekerleğinin de leeen...

    --- spoiler ---
  • ingilizcesi "my ice gream" olsa gerek
  • konusu itibariyle bana filmin çekildiği yerdeki uladaki dedemin hikayesini anımsatan film
    tabi biraz daha eski onun hikayesi(1960lar) ,

    dondurmayı etrafı karla çevrilmiş tahta kaplarda saatlerce çevire çevire hazırlarmış ve de o zaman külahı olmadığı için kendi tabiri ile billurlara koyup satarmış
    neticede ulaya bi gun adamın biri şimdiki dondurmacılarda da olan elektirk soğutmalı ve otomatik çevirmeli dondurma makinesini getirince daha ucuza üreteblimiş* , bi de belediyeye onun daha sağlıklı olduğunu inandırınca* -bizim dede filmdeki gibi rekabetten falan anlamaz- pazarda zahirecilik yapmaya başlamış

    bakalım izleyince neler diyecek kendisi çok merak ediyorum

    edit:ulan savaş ay muamelesi gordu bu entry.alakası yok ben sadece dedeme ne çağrışıracak onu merak etmiştim zamanında.
  • bazi buyuk dondurma firmalari, kendilerini hedef aldigi gerekcesi ile film hakkinda dava acmislar...

    aha bu link: http://www.ntvmsnbc.com.tr/news/392327.asp

    aha bu da bkz: (ara: sike surulecek akil)
  • son dönem türk sinemasının en samimi karakterini komünist mustafa olarak içinde barındıran film.bunda amatör olmasının ve belli bir şiveye bürünmeden kendi şivesiyle konuşmasının rolü büyüktür.

    ----spoiler----

    mustafa arkadaşlarıyla rakı içip şarkı söylerken ezan başlar ve arkadaşları susar bunun üstüne

    mustafa:niye sustunuz ya arkadaş.

    arkadaş:ezan başladı duymadın mı mustafa.

    mustafa:ya bi kere de onlar bak bugün onlar eğleniyor biz susalım dese ya.zaten üç beş yaşlı gider olmus camiye onları da arayıp telefonla çağırsalar ya.

    ----spoiler----
  • ula'da filmin anlatılan hikayesi şoyledir
    yüksel aksu(yonetmen) , şidmi ula'da universteye giden yolun başında dondurmacılık yapan arkadaşına çocukkene demiş ki

    "ulan yonetmen olursam gelecem sana da bi film çekecem"

    olmuş ve geri gelmiş ulaya başlamış çekmeye.
  • çocukluğuma ait anıları diriltmiş filmdir.

    bir taşra kasabası ve seksenli yıllar. okul tatile girmiş, hepsi pekiyi karne alınmış ve en az 3 ay günün yarısının sokakta geçeceği yaz tatili sonunda başlamıştır. kahve içince kararacağına inandırılmış saf bir neslin üyesi olarak, o karne alındıktan hemen sonra nasıl oluyorsa birer süne zararlısına dönüşen bünye** diğer süne zararlısı arkadaşlarla birlikte bisiklet tepesinde o ağaç senin bu tarla benim günlerini geçirecektir. henüz tek kanal olan televiyon da, kızgın kumlardan serin sulara atlamak ve türevlerina ait şeyler öğretilmediği için, bünye; horoz şekerlerine, leblebi tozlarına ve pastaneden alınan veya seyyar dondurmacı amcanın beyaz skodasının arkasında sattığı dondurmanın tadına gark ederken ve şansına o gün balon da getirdiyse çifte bayram yapılacaktır. haşlanmış süt mısır yiyip üzerine çaktırmadan terli terli su içilecek "a be bizim kızan cırcır olmuş" cümleleri arasında yaz tatili bitecek ve ilkokul dörde geçilecek. süne zararlılığından öğrenciliğe bir süreliğine terfi edilecek, efendi çocuk olunulacak, dört gözle onbeş tatil beklenecek, çaktırmadan yıllar böyle geçecek, büyüyüp adam olanacak, sonra birileri film çekecek, hatıraları diriltecek.

    velhasıl gaymağının tadından yenmeyen bir film olarak umarım ki; and the oscar goes to .........

    not: muğlalı arkadaşınız varsa onunla gitmeyin. sizden çok eğleniyor. bazı cümleleri anlayabildiğiniz kadar anlıyorsunuz ama yine de içiniz ısınıyor.
hesabın var mı? giriş yap