• aklım ermeye başladı başlayalı benim için mucizenin ta kendisidir.

    henüz fizikten anlamadığım zamanlardı. matematik ise benim için, karşı yönde gelen arabaları saymaya yarayan eğlencelik. otomobilin kendisi değilse de götürdüğü yerler, devirdiği yollar enteresandı. bir manileri yoksa anne ve babalarımızla, şehrin öbür ucundaki akrabalara oturmalara giderdik. çocuklarla oyun kurmaktan çakozlamazdım da büyüklerin sohbetlerine obur bir iştiha ile kulak kabartırdım. velhâsılı sıkıcı bir çocuktum. dışarıdan gören öyle sanırdı.

    ayın varlığına dair zihnimdeki en eski hatıra bu. arabanın sol arka koltuğundayım, kardeşim yanımda uyumuş. akşam gezmesinden eve dönüyoruz, vakit gece yarısına yaklaşmış. zayıf ışıkların çizdiği yolda tıngır mıngır gidiyoruz. yukarıda, gece olduğunda karanlığın örttüğü semada, kocaman, beyaz, parlak, yusyuvarlak bir şey bize eşlik ediyor. biz gidiyoruz, o geliyor. biz dönüyoruz, o da dönüyor. tamam, fizik kanunlarından uzaksam da biliyorum ki dünya dönüyor, dönüyor, dönüyor. yine de bu dönüş, dolunayın bizim gittiğimiz her yere gelmesini izah edemiyor. o ân bu refakati sadece bana özel zannediyorum, ay beni yalnız bırakmıyor. bu bana kainatın ilk jesti, gözümü nereye çevirirsem çevireyim, aydede siyah tahtına kurulmuş beni bekliyor. küçük bir çocuğun kendisi için tanzim edildiğine gönülden inandığı bu muhteşem gösterinin kahramanı ile bakışmalı, selamlaşmalı, hal-hatır sormalı irtibatım hiç kesilmiyor.

    şimdilerde; neden mehtâba çıkılır her gece, anlıyorum. neden öyle bir ân gelince mehtâp bile yârdir, biliyorum. insanın zamanı * bilmesi için neden gök cisimlerine muhtaç yaratıldığını az çok kestirebiliyorum. ayda bir defa, senede on iki kez, bu deveranın zirve noktasında, yüzümüze vuran gümüş şavk içimizi ışıl ışıl neden yıkar, sezebiliyorum. sular neden çekilir, kan devri niye artar, hayvan haşerat niye çıldırır, sinirler niye gerilir? âlem bütün varlığı ve yokluğuyla, neden salkım saçak kristalleşir?

    affan dede'ye para verip saydığımız çocukluğumuz ayın en kâmil olduğu surette, dolunayda, aks i sedâ buluyor sanki. bildiğimiz, bilmediğimiz bütün oyunlar dolunayda sergileniyor. içimiz kıpır kıpır, "ulan dünya! bazen iyi ki dünyasın!" diyerek bu görsel şöleni seyrediyoruz. bakışı bakışa ekleyerek, gözlerimize ayışığından hisse bekleyerek...
  • insanların hayatları boyunca ortalama 1000 tane görebildiği muhteşem güzellik. ben 365. dolunayımı görüyorum bu ay.

    hayatın kısalığını anımsatıyor bana bi yandan da...

    mesela bu hesapla, toplamda 80 civarı yaz mevsimi yaşama hakkım var. 30'u gitti bile. son 50 yazım kaldı. 50 kere güneşlenebilir, 50 kere çıplak ayakla bi şehrin gecesini arşınlayabilirim. ki yaşlılıkta da zor gibi...

    45 yaşıma kadar dirensem... delilik hakkımda dirensem...

    asiliği onurlandırabileceğim son 15 yaz...

    yaz kızım:
    iyi değerlendirmek lazım...
  • anasını satiim yine gerildim davul gibi
    ne yoga işe yarıyor ne reiki
    dedim lan nedir dolunay mi var ne anlamadim ki
    baktım gökyüzüne tabak gibi olmuş yine bizimki

    hayır etkilenme dediğin de bi yere kadar
    ne biliim insan en fazla biraz surat asar
    ama benim içimdeki ses dedi ki "hadi biraz sevgiliye sar"
    pençeler dışarıda oldum yine bildiğin leopar

    şansıma tüküriim bu arada oldu mu grip bizim paşa
    yeminlen sabrettim oldum adeta bir geyşa
    ama bilmem bilir misiniz hasta olunca sevgili neler gelir başa
    normal zamanda bile aldırırlar ele maşa

    şimdi tepede parlıyor bu dolunay florasan gibi
    yattığı yerden istekler yağdırıyo ötekisi
    hatırlamıyorum hangi ara gözüme bi perde indi
    diyor ki sallamışım en okkalısından siktiri

    küstü tabii yedikten sonra kalayı
    şimdi düşün dur nasıl düzeltsek arayı
    yıllardır derdiyle uğraşıyorum bilmem farkında mı
    allah belanı versin a...na koduğumun dolunayı...
  • ay'ın en güzel hali. kesinlikle bir büyüsü var. bence dolunay'ın olduğu geceler sokak lambaları kapatılmalı, ki o enfes aydınlığın keyfini çıkarabilelim.
    hem ne demiş ahmet haşim "dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık. zira aydan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu."
  • herkes asumandan nefret etmiş ama bence nazlı daha nefretlik bir karakter. kardeşinin üç bin yalanını yakalayan ve tek tepkisi ''off asuman offf'' olan bir karakter iyi değil, gerzektir. kardeşini hırsızlık yaptığı için karakoldan topladı, iyi bir abla olsaydı oracıkta kardeşinin ağzına sıçardı. çünkü iyi abla olmak kardeşin hatalarında destek olmayı değil ağzına sıçmayı gerektirir. yazmayın abi böyle salak kadın karakterler. bir kadın hem güzel hem becerikli hem iyi kalpli hem de zeki olabilir. yes we can. yaz dizisi olabilirsiniz, çerezlik olabilirsiniz ama zaten kirlenmeye meyilli olan zihniyetlerin kirlenmesine çanak tutmayalım. azcık daha toplumsal duyarlılık piliz.
  • yorungesinde bir tane bile ay'i olmayan bir gezegene iltica etme istegimin kaynagi..

    "nasil boyle bir sey oldu" dedigim her olayin akabinde donup baktigimda o gece dolunay oldugunu farketmem uzerine yillar once geriye dogru bir liste cikarmistim. basima geldigi tarihi unutmamin imkani olmadigi olaylardan olusan bu listeden aklimda kalan bir kac madde:

    -aylarca sigara icmedikten sonra karsi konulamaz bir sekilde sigara istegimin kabarmasi uzerine sigara yakip balkona ciktigimda gokyuzunde tabak gibi bir ay gormem (en az 4 defa sigaraya tekrar baslamama denk dusmustur).

    -durup dururken burnumdan yumruk yemis gibi kan fiskirmaya baslamasi uzerine ortalik kan olmasin diye kaldigim yurt odasindan firlayip daha yakin diye lavabo yerine yangin merdivenine kacmam ve kafami kaldirip karsiya baktigimda ilk karsilastigim seyin bana sinsice gulen bir dolunayin olmasi.
    (ki bu burnumun kanamasi farkli zamanlarda ama hep de dolunayda iki defa daha oldu)

    -yillarca birlikte olunan kiz arkadasin benim icin bir dolunay takvimi tuttugunu ogrenmem..
    (soyledigine gore agresiflik, ufacik bir konuya obsesiflik derecesinde takma, bazen kederli olmak gibi en uc noktalardaki duygu patlamalari her dolunayda sektirmeden olmus.)

    eger oncesinde dolunayi farketsem ya da tarihlerini takip etsem, placebo etkisi olur derdim ama degil. gene de vucut dongusu bilmeden alismis olabilir diye yillardir geceleri kafami kaldirmadan yurumeme sebeptir dolunay korkusu..

    ta ki gecen gun hayatimda hic olmadigim kadar sinirli, adam oldurebilecek kadar ofkeli, bana ufacik bir derdinden lafin gelisi bahseden arkadaslarimin o derdine sebep olanlara karsi iskence etme isteginin kabarmasi.. isle ilgili gecmisteki tatsizliklarin su yuzune cikip beni ofkeden kudurtmasi..

    en kotusu de adi gecen gecelerde* hayatimda hic bir zaman yapmadigim seyleri yapmam, hic kimseye soylemedigim seyleri soylemem.. hem de bunu en yapmayacagim, incitmeyi bile dusunemeyecegim kisiye yapmis olmam.. bugun sozluge bir baktim ki gene bu ruh halimle ortusuyor dolunayin oldugu gece:

    30 haziran 2007 (oğlak/ 8°) !!!

    o gece dolunay oldugu gibi dolunayin bulundugu burc da benim burcum!

    bilimsel bir calisma yapmak isteyen kuruluslara kendimi seve seve hibe edebilirim. soylediklerim safsata denip gecilebilir ama not dusmek isterim ki oglak burcu erkegi bir sevgiliniz varsa, dolunaydan once gorusmeyi askiya alin. gorusmek zorunda kalirsaniz bir sekilde idare edin ama sakin ola soylediklerini ciddiye almayin. iltifat etmek isterken kalp kirmasi, guzel bir sey soylemek istersen sacmalamasi, ozur dilemeye calisirken iyice hoyratlasip acimasiz davranmasi vs. bir nevi uyusturucu etkisi altinda olmasina verilmeli. mumkunse opup koklayip yataga goturulmeli, olmadi yataga baglanmali, o da olmazsa esek sudan gelene kadar dovulmeli ama katiyyen soyledikleri ciddiye alinmamali.

    bu entry lan nedir dolunay mi var ne anlamadim ki diye dusunenlere bir yol gosterme umuduyla yazilmistir.
    (bkz: devlet bize yardim elini uzatsin)
    bi de boyle bisey var: (bkz: yengeclerin dolunay geceleri gerilmesi)
  • "kabahat hep ayın yolunu şaşırmasında,
    her zamankinden daha fazla yaklaşıp dünyaya
    aklını başından aldı insanların"

    (shakespeare, othello, v. bölüm, ıı. sahne, 1565)

    orijinal text:

    '' ıt is the very error of the moon;
    she comes more nearer earth than she was wont,
    and makes men mad...''

    ( shakespeare, othello, act 5, scene 2, page 6 )

    modern version: ''ıt’s because of the full moon. ıt comes too close to the earth and drives men crazy.''
  • patron yeni bir dizi var:

    zengin,genç, burnundan kıl aldırmayan karizmatik erkek- tamam

    fakir, sempatik, çalışkan ve gururlu kız- tamam

    esas kıza aşık olan esas erkeğin duygusal arkadaşı- tamam

    türlü tesadüfler- tamam

    lüks hayat vurgusu- tamam

    çekin amk.
  • sözlerini meral özbek'in yazdığı (derya köroğlu'nun eski eşi) bestesini derya köroğlu'nun yaptığı enfes bir yeni türkü şarkısı. meral özbek bambaşka bir dünya zaten, kelimeleri bu kadar güzel sıraya koyan az insan vardır hayatta.

    günebakan
    rüzgar
    açelya
    resim
    karanfil
    haydi gel
    deliler

    gibi birçok şarkının sözü ona aittir ama dolunay şarkısı hem sözleri hem de müziğiyle insana boyut değiştirtir.

    "ay dolunay dalgın gecede
    ay büyüyor tam yüreğimde
    suskunum ben söyleyemem
    ay ben ay neden

    ay dolunay sessiz gecede
    ay bir anda düş yüreğime
    yanayım ben söz büyürken
    ay ben ay sana

    bırak ateşte
    sözler çoğalsın
    ateşten sözler
    yaksın dolunayda
    ateşten sözler
    ayaklanırsa
    akıntıya karşı
    koşar mı dolunayda"

    hikayesini çok merak ettiğim az sayıda şarkılardan biridir.
  • geçen yıl olduğu gibi* mayıs ayı itibariyle yılın en büyük dolunayı izlenebiliyor bu saatlerde.
    super moon denilen bu doğa harikası ile daha detaylı bilgi için: http://youtu.be/158nqco99dy

    astrolojik olarakta; bitirmemiz gereken meseleler, vedalaşmamız gereken yerler-insanlar, artık canlılığını yitirmiş yük haline gelmiş duygular ile yüzleşmeye çanak tutan bir dolunay, bu gece gökyüzünde parlayan.

    bu koca dolunay alıp götürsün bu gece bütün gitmesi gerekenleri, kötü huylu tümörleri, bir damarın içinde pusuya yatmış bekleyen kan pıhtılarını, evin bir kenarında yığılı duran ilaç kutularını ve bir de küllenememiş aşk kırıntılarını.
    ve hıdırellez'in müjdesiyle gelen yaz gibi, sıcacık, ışıl pırıl maviler, turuncular dolsun evimize, yüreğimize. huzur, bereket, sağlık girsin bu gece açık bırakılan camlardan, cüzdanların içi tıka basa dolmasa da olur, kalbimiz dolsun aşkla, sevdayla, tutkuyla.
hesabın var mı? giriş yap