• geçen hafta bulduğumuz kaplumbağayı ve bana saldıran yılanı normal karşılasak da, dün arkadaşımın yol ortasında bukalemun (düz kertenkele filan değil, bildiğin bukalemun) bulmasıyla beni dumura sokmuş, milli park filan ilan edilmesi gereken kampüs.
  • ara sıra arbaletimi alıp avlanmaya gittiğm kampüs. en son komodo ejderi yakaladım da pazarda sattıydık.
  • eğitim ve öğretimin olağanüstü yönlerinden biri de kendini devam ettirebilmek için katlanmaya hazır olduğu mekanların çeşitliliğidir. eğitimin herhangi bir yerde bir şekilde tutunması mümkündür. bu yer, patlamalarıyla ünlü eyjafjallajökull yanardağı'nın eteklerindeki bir okul da olabilir, ya da habababam sınıfında münir özkul'un bizlere öğrettiği gibi ağaçlarla dolu bir orman bile olabilir, ki eğitim bir yerlere bir şekilde tutunmanın bir yolunu her zaman bulacaktır.

    bunu neden yapmak istediğini kestirmek güç olsa bile, eğitim tınaztepe'de bile sürer. oysa her sağduyulu insanın hiç itiraz etmeden kabul edebileceği gibi, burası nefes almak için bile pek uygun bir mekan değildir. lakin buca'lıların en belirgin yüz karakter özelliğiyle ilgili yapılan son listede sağduyu'nun ancak 79'uncu sırayı alabilmesinin ardından bu konu pek gündeme getirilmemiştir.

    tınaztepe hakkında bilinmesi gereken ilk şey, burası için 'gitmek' yerine 'çıkmak' tabirinin kullanıldığıdır. her 50 metrede 1 derece soğuduğunu hissettiğiniz bu yer, havanın asla sizin istediğiniz gibi olmaması bakımından da benzersiz bir mekandır. yazın beyninizi fokurdatacak kadar ısınan hava, bir farenin kalın bağırsaklarında yaşadığınızı düşündürürken, kışın ise yaşam sevincinizi öldürecek kadar dondurucu olabilir. bununla birlikte, en kötüsü sonbahardır. çünkü havanın soğuk olması bir şeydir, bir kısım insanlar kordon'da güzel bir hava altında el ele gezerken sizin tınaztepe'de götünüzün donması farklı bir şeydir.
    (not: ara sıra ilkbahar'ın fena geçmediği iddaa eden insanlar olur, ama pek güvenilir kişiler değildir genelde.)

    uzaktan, aslında çok çok uzaktan bakan kişilere san francisco'yu hatırlatan yokuşlarıyla hafızalarda yer edinmiş olan tınaztepe, öğrenci yaşamı için pek de biçilmiş kaftan değildir. öyle ki, o yokuşları tırmanmaya çalışan pek çok genç mühendis adayı okulu bırakıp dağcılığa yönelmiş, öğrencilerin kalan kısmıysa tanrı'dan yardım istemekle yetinmişlerdir, oysa ki bunun boş bir çaba olduğu kolayca görülebilir çünkü bilinen tanrıların hepsi suçu birbirine atmış ve tınaztepe'yi yarattığını reddetmiştir.
    daha azimli olan öğrencilerden birkaçı, ismine 'kimin fikriydi' adını verdikleri bir dizi panel düzenlemiş ve bu tartışmalar neticesinde ucu rektöre kadar uzanan bir dizi karmaşık ilişkileri açığa çıkarsa da rektör'ün suçlamaları inkar edip zamanlamaya dikkat çekmesinin ardından konu kapanmıştır.
    bu gelişmelerden sonra tınaztepe'yi kabullenme sürecine giren ve teselli olarak eğitim kalitesinin yüksek olduğunu söyleyen tınaztepe öğrencileri, aynı şehrin sınırları içinde bu seviyede eğitimin yapılabileceği tınaztepe'den daha iyi en az 482 yer daha olduğu gerçeğini tüm güçleriyle reddetmektedirler. "sosyallik mi?" derler kendi kendilerine, "ne gereği var?". elbette böyle düşünmek zorundalar, yoksa hayata devam etmek için pek elle tutulur bir gerekçelerinin kalmadığını anlamaları hiç de zor olmazdı.
    (not: söz konusu azimli öğrencilerin akıbeti konusunda değişik senaryolar olmakla birlikte bu konu gizliliğini korumaktadır.)

    özetleyecek olursak, yaşamak için tınaztepe'den daha kötü çok az yer vardır. (belki farelerin kalın bağırsaklarında yaşayan yaratıklar bu fikre karşı çıkabilir ama onlar zaten uyumsuz varlıklardır ve bu konudaki fikirleri göz ardır edilebilir.) pek çok kişinin yaptığı en büyük aptallık olarak gösterdiği bu kampüs, münir özkul'u bile pes ettirebilecek yapısını halen korumaktadır. bu yüzden, bu kampüs hakkında verilebilecek en güzel tavsiye, buraya gitmeyi düşünen yakınlarınızın bu işi yapmasına hiçbir surette izin vermemeniz olacaktır.

    ocak ayının ortalarına gelen bu dönemde finallerin heyecanıyla yanıp tutuşan öğrencileri görmeniz için sizi de tınaztepe'ye bekleriz.
  • iç anadolu bölgesinde bir yer.
  • günümüz itibariyle gelişmiş bir kampüs diyebiliriz. bir kere büyüktür, çok büyük. açıkçası neden bu kadar büyük olduğunu biz de anlayabilmiş değiliz. çünkü fakülteler arasında korular, ormanlar, boş araziler falan var. odtü ormanı gibi düşünmeyin, into the wild stili bayır aşağı inmeli sapkın ormanlardan bahsediyoruz.

    şimdilik içeride bir sürü fakülte, bir mini avm, spor salonu, halı saha, aspendos tiyatrosuna benzeyen merdivenli falan devasa bir açık hava tiyatro alanı, doğal yaşam parkı diyerek şirinleştirmeye çalıştıkları bir başka orman, içinde tom bombadil'in yaşadığından şüphelenilen tahta evler neyim, buluruz koyacak bir şeyler diyerek yapılmaya devam eden bir sürü bina, mühendislik öğrencilerine özel hizmet olarak ortak derslikler binasının arkasından yardırınca yolun sonunda karşınıza çıkan tam kendini atmalık tatlış bir uçurum, sonra yine orman, kafeler, bok püsür ve evet, orman var.

    bence bu konuda okul yönetimini suçlamak doğru değil. zira zamanında gaza gelip galaktik ve amaçsız bir kampüs yaptıkları için takıntı derecesine varan bir suçluluk duyuyorlar zaten. hatta sırf o boşlukları doldurabilmek için ajanlık* bölümü bile açtı bu okul. kampüsün içinde kendi minik kampüsüne sahip bir ilkokul var mesela, okul içinde okul yapacak kadar gözleri dönmüş yani öyle düşünün.

    fakat yetmiyor elbette, kahrolası kampüsün hala büyük bir kısmı boş. bu yüzden son yıllarda okul yönetimi izmir'in diğer ilçelerine dağılmış dokuz eylül fakültelerini buraya taşımaya başladı. en son güzel sanatlar fakültesine kancayı taktılar, oradakiler direniyor falan ama boşuna. adamlar kampüsü doldurmak ülküsü uğruna ölür de öldürür de, hey yavrum hey. adamlar bu yola kefenle çıkmışlar. demem o ki watch out faculty of fine arts, they'll comin for ya.

    hatta bana kalırsa bu ülkü uğruna güzel sanatlardan sonra denizcilik fakültesinin urla yerleşkesine göz dikecekler. arada sapıtıp kampüsü doldurabilmek için komple urla'yı da buraya taşıyabilirler. bu konuda kültür ve turizm bakanlığı'nın sürekli tetikte olması gerekiyor.

    kampüsün sol tarafındaki bayırla başlayan devasa ormana gelirsek... okul yönetimi orayı kampüsü doldurmak temalı kutsal ülkünün dışında bırakmış gibi görünüyor. şimdilik çaktırmadan izmir'in muhtelif semtlerini kampüse taşıyarak mevcut boşlukları doldurma peşindeler. bayırlı orman onlar için bile büyük bir fetih, orayı doldurabilmek için on iki adaları falan ilhak etmeleri gerekebilir.

    hatta siz bu satırları okurken onlar kapalı kapılar arkasında yeni fetih politikalarını tartışıyor olabilirler. ajanlık bölümü neden açıldı sanıyorsunuz? tamam, kampüsü doldurmak için. ama bu demek değildir ki, o bölümü megola idealarına yönelik bir hizmette kullanmayacaklar. güzel sanatların ilhakının ardından her an ege karasularında dokuz eylül tarafından askeri bir harekat başlatıldığını duyabilirsiniz.

    bana kalırsa ordu da bu harekata destek verecektir. neden mi? kışlaların tınaztepe kampüsüne taşınması riskini önlemek için elbette! düşünsenize komutanlar sabah bir uyanıyorlar dokuz eylül yönetimi sinsi sinsi tankları taşıyor falan. ordumuzun gücünü asla küçümsemiyorum fakat adamlar konvansiyonel savaşmıyorlar efenim, gerilla tipi bir harekatla çaktırmadan taşıyıveriyorlar. baş edemezsiniz.

    tek temennimiz günün birinde kampüsün dolması ve yönetimin yorgun kılıcını elden bırakması. aksi taktirde ne yapacaklarına dair hiçbir fikrimiz yok ancak şunu biliniz ki tınaztepe kampüsü dolana kadar galaksideki hiç kimse güvende değil.

    07.10.2019 editi: güzel sanatlar'ı taşıdılar ya lan. geçen sene boyunca tınaztepe'ye gelmemek için direnen tüm o entel insanları, güzide sanatçıları, fularlı akademisyen kadrosunu saçından sürükleyerek getirdiler kampüse. umarım devlet büyüklerimiz dokuz eylül yönetiminin bu gözü kara adanmışlığını bir fırsata çevirir. mesela rektörlüğe suriye'de ilhak ettikleri toprakları kampüse taşıma vaadi verildiğini düşünsenize. bir gece ansızın 82 şam, 83 cerablus, 84 idlib derken hızlarını alamayıp beşar esad'ı bile buca'da kyk yurduna yerleştirir bu manyaklar.

    10.05.2020 editi: bir suser mesaj atıp cami de yapılıyor içine diyerek hatırlattı sağolsun. evet, cami. böyle kubbeli minareli koskoca cami, sakın normal üniversitelerdeki mescit binalarıyla karıştırmayın.

    hatta muhtemelen inanamayacaksınız ama bir ara bu okula jedi tapınağı bile yapılacaktı. rektörlük bir heves ettiydi ama iktidar höst diyince sustular. peki bu vazgeçtikleri anlamına mı geliyor? elbette hayır. mevzu dış basına bile yansıdı, rektörlük bu bina yapma fırsatını asla kaçırmaz. keep waitin'.

    https://www.independent.co.uk/…?cmpid=facebook-post
  • butun fakulteleri tinaztepeye toplayalim kampanyasina, rektorlugu alsancak deniz kenarindan alip tinaztepe kampusunun ortasina koymakla baslamasini ogut verdigim dokuz eylul universitesinin, dag basindaki kampusu.
  • etrafında herhangi bir ayının inebileceği daha yüksek bir yer olmadığı için kampüse ayı inme gibi bir bir durum söz konusu değildir, her duyduğunuza inanmayın.
  • belli bi saatten sonra kurt inmesi, warg sürüsü saldırısı risklerinin olduğu kampüs.. şenliklerle biraz sosyalleştirilmek istendi ama kampüs öyle güçlü ki şenlikleri asosyalleştirdi..
  • kendinizi world of warcraft' ta hissetmenize sebebiyet verecek yerleşkedir. yavaş yavaş exp alırsınız ve güçlenirsiniz. soğuğa ve sıcağa karşı immune olup, bağışıklığınız artar. lvl 50 lere yaklaştığınızda henüz 2. senenizdesinizdir. kaçmak yok yola devam tabiki, uçsuz bucaksız meralar, karanlık ormanları ile sizi bekler tınaztepe. her fakültede bir unique boss vardır, kesmeden geçemezsiniz. öyle biryer işte burası. orc'ların warg'ların ve troll' lerin ülkesi.
  • 2010 - 2011 eğitim dönemi itibari ile kampüs girişinden fakültelere giden meşhur yerleşke otobüsleri paralı olmuştur

    yaşasın artık şantiyeyi gezmek de paralı!
hesabın var mı? giriş yap