• yansımadan önceki, içsel kesitimizden sonrakidir. içselleştirilmiş durumun, parabolden kayıp şeklini kıvamını bulmuş ruhun, kendini gördükten sonra artık anladım dediği anda geldiği yeri fark etmesidir.

    temayüldür, eğilimdir ama en fazla bizim ne olduğumuzdur. bizim doğamızdır. yaradılışımızdır. ne olduğumuzdur. farkına varma anının sonrasında durumu kavradıktan sonra aldığımız son derstir. herşeyi anlayan biri bile olsan, yine de anlayacağın bir şey kalmıştır geride o da devinimdir. tastam 12 kelimeden ibarettir ve her kelimesi bütünün tam olarak parçasıdır. her parçası kendi içinde devinir ve uğuldar.

    evrende yapılan her hareketin bir diğer hareketi doğurduğuna dair mistik inanışın ötesinde, kadim zamanlarda delphoi kahinleri bir cümleyi sarfetmenin bile geleceği şekillendirdiğine inanırlardı. ağızdan çıkan tek bir kelimenin, tam manasıyla bir katastrofi yarattığına değil, o kelimenin kaos içinde yerini bulup düzenli düzensizliğin özüne, varlığına katkıda bulunduğuna inanırlardı. o zamanlar kelimelerin gücüne daha fazla inanıldığı için kahinler için sessizlik orucu bir ibadetti. susmak bir erdemdi ve sessizliğin içinde sessizliğin arasından geçerek kelimeleri kullanmanın erdemleri öğretilirdi. çünkü söylenen her kelime değişimdi. büyüler kelimelerle varedilebilirdi ve tanrının tek ismini bilen lilith gibi o tek ismi bilenin göğe yükseltildiğine inanırlardı. herkesin ruhunun her zerresini içeren isimleri vardı ve kimse gerçek ismini diğerine söylemezdi. çünkü ismini söylediği anda tüm gücü bu ismi öğrenene geçerdi. işte bu nedenden kadim insanlar isimlerin ve kelimelerin ne denli dehşet değişimlere ve önlenemez biçimlenmelere yol açacağını bilirlerdi.

    artık bunlara inanılmıyor. değişim gelip öyle bir yere demirledi ki ağa takılmış köpekbalıkları gibi aynı yerin etrafında beş dönüyoruz. ancak evrilmenin sonu yok, evren hala dönüyor, deviniyor. iletişim kurmak için kullandığımız dil bile aslında sadece kendimizi anlatmaktan öteye geçmiyor. karşımızdaki bizi anlamak için bizim dilimizi bilmek zorunda. ancak yine de herhangi bir şeyi söylemek bile karşımızdaki ile bir iletişim sağlamasa bile bizim içimizde bir değişim başlatıyor. yenildiğimiz bir nefret zerresine ‘’siktir’’ dediğimiz andan itibaren kıvılcım çakılıyor. aşık olduğumuzu bildiğimiz halde içimizde suskun duran kalbimiz ‘’ aşığım ‘’ dediğimiz anda delirmeye başlıyor. içimizde çığlıklar atsak bile dilimizden çıkan ve bu evrene ses olarak yayılan her kelime gerçek bir yumruk oluyor aslında. sonsuzluğa atılan bu yumruklar daha sonra bize geri geliyor. etkinin yarattığı değişim, gökyüzünde beliriyor bazen, bir gülümsemeye dönüşüyor ama en fazla his oluyor..his…hissetmek ne kadar güzel bir şey tanrım..

    söyleyecek kelime bulamayıp öylece kalakaldınız mı?..kifayetsizliğin delirmeye dönüşmek üzere olduğu anda tek bir ‘’ selam naber’’ i duyduğunuz anda o deliliğinizin uçup gittiğini ve bir akışın başladığını hissettiniz mi?..tam şu anda anlaşılamadığı için öldürülen insanların olduğu bu alanda, kafasından geçen şey kafasında kalsaydı hala kalbi atacak olan adamlardan bahsedebiliriz. tek bir cümlesi için öldürülmüş katledilmiş insanlar içlerinden geleni söylediler ve hava değişti, kara bulutlar ortalığı bastı ve öldüler.

    aslında bizler bu değişimleri, ağzımızdan çıkan kelimelerin yarattığı etkileri asla gözlemleyemiyoruz. çünkü hayat akıyor. bizim yaşamamız gereken bir hayat var. ancak durup atmosferi, durumu seyrettiğimizde görebiliriz. seyret diyor adam sana. seyret…söyle bir şey…herhangi bir şey ..ve dur sadece. bak …bak gözlerinin içine. nasıl değiştiğini birkaç nanosaniyede göreceksin..o senin karşında durmasa da gözleri karşında olmasa da bak ve seyret.. işte hava değişiyor..sen doğanı gerçekleştiriyorsun. varlığından çıkıyor bu kelimeler ve senin varlığın, evreni en az atomlar kadar vareden şeylerle yani seslerle efsunlanıyor. senin varlığın seslerle şekilleniyor ve sen bu değişimin bir parçasısın. yani o 12 kelimenin, yani bütünün, zamanın ve evrenin bir parçasısın.

    iletişimsizliğin artık umursanmadığı ve herkesin birbirinin sırtına tüneyip altındakinin beynine kazık çaktığı bu yerde, beynimize de kazık çakılıyor farkında mısınız?...kelimelerin gücü o kadar büyük ki, nerdeyse kadim zamanlardaki rahipler bile ölümden daha derin bir suskunluğa gömülüyorlar. ama değişim kaçınılmaz. konuşacağız mutlaka…ve her şey değişecek..ne söylersen söyle mutlaka bu değişim gerçekleşecek..ama bunu sen söyle..en güzelini söyle…herhangi bir şeyden bahset. kardeşinin adından mesela. ya da bisiklete binip binmediğinden... geçen gün omzuna dokunan bir gerizekalıdan..dinleyip sarhoş olduğun bir şarkıdan..ve seyret değişimi..

    duyduğunuz her kelime, algıladığınız her cümle aslında bizim kader diyerek sınırlandırdığımız içselliğimize birer çiçek dikiyor. konuşun…ama bomboş ama saçma ama güzel..sadece konuşun. ancak bilin neyi nasıl değiştirdiğini ve bu bütünü nasıl etkilediğini.

    hepimiz bir’iz. tekiz. beraber yaratıldık, beraber yokedileceğiz. ister inanın ister inanmayın, kim olduğunuzun ne olduğunuzun anlamı sadece budur.
  • ing. eğilim

    ayrıca kişilik de demek.
  • üç satır sözle çok fazla şey anlatan şarkı.
  • tool diliyle
    "lateralis'le kafanı karıştırdım, bakışaçını allak bullak ettim, saatlerce düşünmene, sorgulamana sebebiyet verdim.. ardından hepsini 3 cümleyle açıklıyorum" anlamına gelen olağanüstü parça.
  • disposition, reflectionın introsu gibidir, müzikal olarak öyle görünse de içerik açısından bambaşka bir yerdedir..
    3 cümleyle iletişimin tüm dünyanın nasıl hakimiyeti altına alınabilineceğinden söz etmektedir.
    atmosfer, sesi tutabilen ve onu taşıyabilen bir yapıya sahiptir. belli bir frekansın üzerinde herhangi bir ses cıktığında, ses dalgası atmosfere doğru ilerler ve belli bir noktada birikir. bu da havada bir değişiklige yol açar..
    yani hem ruhsal olarak hem de fiziksel olarak iletişimin insana>dünyaya; dünyaya>insana bu derecede etkisi vardır.

    bu parça, hiç olmazsa mutlaka bir tepki, bir hareket, iletişimin kopmaması için bir birikime nasıl ihtiyaç duyduğumuzu anlatır.
    bir sesin çıkışı hem ruhta hem de dünyada, yani "bir" ile "sonsuz" arasındaki herşeyde böylesine bir değişiklik yaratabiliyorsa onu engellememek gerekir..
    herhangi bir şey anlatıldıktan ve söylendikten sonra hem lokal ortamda hem de genel ortamda nasıl bir değişiklige yol actığını oturup izleyebilirsiniz. dünyanın natürel düzeniyle karşılaşmanın çok zor olduğu bir zamanda böylesine doğal bir olayı oturup ruhsal bir sakinlikle izlemek gerçek bir zevktir.

    ve bir şeyler anlatmaya devam etmeli, herhangi bir şey..
    ve oturup guneşin batışı eşliğinde sesin dogal ortamında kavuştuğu kutsal niteliğin farkına varabilmeye devam edilmeli..
    biz bunun için varız ve dunya bunun için var.
  • ing. fıtrat
  • sonunda yaklaşık 18 sn. boyunca üst kattan geceleri gelen misket yuvarlanma sesi barındıran tool parçası.
  • tool'un en iyi şarkısıdır.
    bir çok iş en iyi işi adamların ama en iyisi hangisi sorusuna bu cevabı verince sıkıntı çıkmaz.
    lateralus dersin biri çıkar schism der, yok ordan 10.000 days der biri, vicarious, reflection falan gider böyle. hiç gerek yok. disposition de geç.
  • iletişimin öneminden dem vuran tool parçası. en basitinden bir parça iletişimin bile birşeyleri değiştirebileceğinin yine basit sözlerle anlatılması da takdire şayan bir tutarlılıktır.
  • afallatan,sarsan tool $arkısı.
hesabın var mı? giriş yap