• ilk çıktığında blue jean dergisi homework'ten daha zayıf olduğuna dair bir kritik yayımlamıştı bununla ilgili. ben henüz ilk dinleyişimde, çok sevdiğim "homework"ten bile daha iyi olduğunu düşünmüştüm "discovery"nin.
    neredeyse 10 yıl geçti, nihai tespitimi yapayım: 2000li yılların en iyi albümü bence budur. o kadar iyidir. başyapıttır. tüm zamanların en iyi albümlerinden biridir. daft punk'ın, elektronik müziğin ta kendisidir.
  • romanthony beyin actigi, romanthony beyin kapattigi daft punk harikasi. hayatimin dans albümü. daft punk'i zaten seviyorduk, evet, da funk vardi, homework dinleniyordu; ama kücüktüm ve icine girip mutlu olmasi zor bir albümdü o zamanlar; yine de dinliyordum, seviyordum. ama konumuz bu degil:

    discovery geldi, su gibi geldi, ferahlatti, "daft punk, evet, en cok sevdigim grup" oldu.

    one more time'la basladi, daha milyon kez one more time dinlenildi, bir daha bir daha bir daha, hep. aerodynamic'le devam etti, müzik hocasinin verdigi "vokalsiz bir parcayla ilgili sunum yapcaksiniz" ödevinde herkes klasik müzikle ilgili bir seyler hazirlarken, beni kurtardi, sinifi eglendirdi . digital love caldi, ilk iki sarkinin temposunu azaltti, "modern ask sarkisi iste budur"* dedirtti, ergenligin platonik asklarinin melankolik aglamalarina zemin oldu. harder better faster stronger - ismi her bir seyi anlatiyor, hayir simdi diycem ki albümün en iyi sarkilarindan biri, ama her 14 sarki da albümün en iyi sarkilarindan biri oldugu icin olmiycak, my own personal favourite'lerimden biridir, delice dans ettirir, böyle diyelim: harderbetterfasterstronger diptisdiptisdiptisdiptis; besinci sira icin (bkz: crescendolls/@chileksuyu), sonrasinda ise nightvision - gercekten de bir gece sarkisi, sanki gece gece uzayda yolculuk yapiyormuscasina, ladies and gentlemen we are floating in space. superheroes'la bir hizlanma daha*, up in the air up in the air, halbuki something's in the air'mis - ama önemli olan sözleri degil, verdigi hislerdir, sanki crescendolls'un kardesidir; serttir biraz ama. highlife, gercekten de high, insanin mutluluk katsayisini yükseltiyor, lüküs hayat, ama uyusturucusuz, müzik bizi ucurmaya yeter. something about us, ahh...dogru yer dogru kisi dogru zaman` :dogru insan/@chileksuyu– bunlarin hepsi öyle önemsiz ki. vedaft punk`'in da buna katilip hakkinda sarki yapmasi harika, fevk-i-ala...mellow...burdan yumusacik bir gecis, voyager, yine yolculuga cikiyoruz, yine gece, sabaha dogru bu sefer ama. hani tam uyuklarken birden tekrar dinclesir ya insan saat dört bucuga dogru? iste o. veridis quo – ki kendisi 11inci siradadir – hakkinda “böyle ucuyor gibi” denmis , ne de güzel denmis. tam günes dogmadan olusan aydinlik, serinlik, huzur; ürpermek, yalnizken yanina alinan battaniyeye sarilmak, yalniz degilseniz yaninizdakine sarilmak. derince nefes almak. ve de günün baslamasi, “hadi kosalim kosalim yeni bi gün basliyo hadi hadi bugün neler yapcaz program eglence hadi eooeeooeooo hic de yorgun degilim her sey güzel ve neseli ve sunshine and clouds and everything proud ve...ama önce kahvalti!” kahvaltidan sonra dans dans dans, face to face hem de. belki sözler hafif melankolik, ama bu yine de harika bir günün baslangici olmasini engellemez. cünkü mutlu ask vardir, mutlu sonlar da...son demisken, "too long". bitmesin! asla fazla uzun degil bu sarki zaten. romanthony'nin sesi akip giderken biz de albümü, kendimizi, tatilimizi loop'a almakla mesguluz. bir de sallanarak hafifce dans etmekle. peki sonra? tabi ki one more time...yüzlerce, binlerce, milyonlarca kez. gök yüzünde kac tane yildiz vardir? iste o siklikta, iste o kadar da güzel bir albüm. ve basa dönüyoruz, one more time dinlenildi, bir daha bir daha bir daha, hep. aerodynamic'le devam etti...

    yillar oldu da hala ilk kez dinliyormuscasina dinliyorum. daft punk hic ölmesin.

    (bkz: öznel entry'ler)
  • toplam 1 yılını uzayda geçirdi ve en çok uzaya çıkan mekik (39 kere) ünvanını elinde bulunduruyor. önümüzdeki birkaç yüz, belki de birkaç bin yıllık "tarihi eser" yaşamına ise abd virginia'daki smithsonian ulusal havacılık ve uzay müzesi'nde başladı.

    artık gelecek yüzyıllar boyunca kaç müze değiştirir bilinmez...
  • thomas bangalter bir röportajında bu albümle ilgili demiş ki;

    "this album has a lot to do with our childhood and the memories of the state we were in at that stage of our lives. it's about our personal relationship to that time. it's less of a tribute to the music from 1975 to 1985 as an era, and more about focusing on the time when we were zero to ten years old. when you're a child you don't judge or analyze music. you just like it because you like it. you're not concerned with whether it's cool or not. sometimes you might relate to just one thing in a song, such as the guitar sound. this album takes a playful, fun, and colorful look at music. it's about the idea of looking at something with an open mind and not asking too many questions. it's about the true, simple, and honest relationship you have with music when you're open to your own feelings"
  • 'very disco' bir daft punk albümü..
  • kus avlamak icin kullanilan gelmis gecmis en buyuk sapan
  • ing. ke$if..
  • kadri bilinmemiş mike oldfield albümlerinden biri;
    kaynayıp gitmiş diğer albümleri için (bkz: earth moving) (bkz: islands)
  • ankara'da gençlik parkı'nda bulunan oyuncaklardan birinin adı. eğlenceli ama çok yükselmiyor, yapacak bir şey yok.

    kendisi ile ilgili video için tıklayınız.
hesabın var mı? giriş yap