• "2019’dan itibaren belediye başkanı olan adil kırgöz, dikili’nin türkiye’ye örnek olan sosyal belediyecilik uygulamalarını sonlandırdı. örneğin; dikili belediyesi halk ekmek fabrikası’nı özel şirkete sattı. belediyenin ücretsiz hizmet veren belediye halk sağlığı merkezini -hem de pandemi döneminde- kapattı. öğrencileri ücretsiz okula götürüp getiren ulaşım uygulamasını, sabah ve akşam vatandaşlara yönelik ücretsiz şehir içi ulaşımını uygulamadı. spora, amatör kulüplere yeterli desteği vermedi. dikili belediyesi gençlik merkezi’ni kapatarak, kiraya çıkardı ve gece kulübü oldu.

    - 8 mart dünya emekçi kadınlar günü ve 1 mayıs işçi bayramı’nda belediye personeline tatil uygulamasını yapmadı. “emek en yüce değerdir” anlayışımıza uygun hareket etmedi. belediye personelinin maaşlarını yoksulluk sınırının altına indirdi.

    - müteahhit adil kırgöz, dikili belediye başkanı olduktan sonra etik değerlere aykırı davrandı. kamu görevine gelmesinin ardından kırgöz inşaat yapı ve malzemeleri şirketi’ndeki ticari faaliyetlerini sonlandırmadı. (oysa ben 1984 yılında belediye başkanı seçilince inşaat malzemeleri dükkanımı kapatmış, bir daha geri dönmemek üzere ticari faaliyetlerimi tamamen noktalamıştım. mal varlığım yoktur. tek gelir kaynağım emekli maaşımdır.)

    - çevre mücadelelerine katılmamış, bilakis 126 hektar verimli tarım alanını imara açmıştır.

    - eş, dost, akraba kayırmacılığı yaparak, dikili belediyesi’ni aile şirketi gibi yönetti. meclis üyelerini ve parti ilçe yönetimini kendi akrabalarından oluşturdu. (oysa ben asla nepotizm yapmadım; hiçbir akrabamı, hatta komşumu bile işe almamıştım.)

    - dikili belediye başkanlığı’nda beş adet lüks makam aracı bulunmaktadır. bunlar arasında vip minibüs olmasına rağmen bu yıl bir tane de mercedes vito aldı. belediye personeline mobbing yapması, sokaklarda korumalar ile dolaşması, ego ve kibir dolu üstencil davranışları halkın tepkisini çekti. dikili’de yurttaşların en çok şikayet ettiği husus bu davranış biçimidir.

    - temmuz 2020’de emek ve demokrasi platformu’nun basın açıklamasına baskın yapmış, sokakların asfaltla kaplanmasını istemeyen yurttaşları parmak sallayarak azarlamıştır. halkı ve uzmanları dinlemeyerek yaptığı şehircilik bilimine aykırı uygulamalar nedeniyle dikili’de her sağanak yağışta seller oluşmakta, ev ve iş yerlerini su basmaktadır.

    - bu hazin örnekler çoğaltılabilir. ne yazık ki, eski anap’lı adil kırgöz, chp’nin ideolojisi, ilkeleri ve ana programına uyum sağlayamamıştır.

    - bu durumda chp’nin dikili’de seçimi bariz olarak kaybedeceği ortadadır."
    osman özgüven

    edit: adam kazandı. :)
    kaynak
  • ailemin yazlığının bulunması nedeniyle 3-4 senedir her yıl birkaç kere gittiğim tatil beldesi. merkezinde sosyal yaşam adına pek bir şey bulunmamasının da katkısıyla denizinin güzelliği haricinde pek bir numarası olmadığını düşünüyor ve biraz da sıkıcı buluyordum. ama bu yıl belediyenin yaptığı çevre düzenlemeleri kapsamında yapılan bisiklet yolu fikrimi büyük ölçüde değiştirdi. sahil boyunca devam eden epey uzun ve keyifli bir bisiklet yolu yapmışlar, bu yolda bisiklete binmek o kadar zevkli ki bisiklete binmeyi yüzmeye tercih ettiğim zamanlar oluyor. istanbul'da böyle rahat binemiyorum çünkü. orada da bisiklet yolları var elbette ama benim oturduğum yerden çok rahat ulaşılabildiği söylenemez o yollara. böyle olunca da dikili'de bu yıl birincil aktivitem bisiklete binmek oldu. çok da güzel oldu.

    bu arada canım ayvalık'a yakın olması da büyük bir avantajıdır. istanbul içinde bir yerden bir yere gider gibi ayvalık'ı, cunda'yı gezip gelebilirsiniz. hatta ayvalık'a izmir'den daha yakındır.
  • merkezde gezecek bir yer ve yapacak pek fazla bir şey bulamazsınız. ufak tepeler ve dağlarla çevrili doğası, denizin dibinde yerleşimi ile huzur arayanlardansanız size iyi gelecektir. hatta çok iyi gelecektir. balıkçı barınağında içeceğiniz bir çay, km'lerce uzanan uçsuz bucaksız kumsalında yürüyüş, mavi bayrak'ta kumların üzerinde denize ayaklarınızı uzatarak içebileceğiniz bir fincan kahve dikili'deki keyfiniz... doğa yürüyüşleri, kara ve deniz avcılığı, bisiklet, motorsiklet, fotoğraf gibi hobileriniz varsa yaşadınız. yoksa ve hemen başlamazsanız haliniz harap.

    merkezlere yakınsınız. bergama, ayvalık burnunuzun dibi; foça, izmir canınız istediğinde ulaşabileceğiniz mesafede. kozak yaylası, kazdağları deseniz ha keza. coğrafi konumu, hem avantajı hem dezavantajı. yerlisi gelişmemesinden şikayetçi olsa da para kazanmak için burada değilseniz, bu sizin için aranan özellik. neler yapabilirim, nereleri gezerim?

    bademli dikili'ye 8,5 km mesafede ve tam olarak sizin keşfetmenizi bekleyen bir deniz kenarı köyü.* aslında küçük bir yarımada bademli. köy merkezi yarımadanın denizden uzak tarafında. yarımadanın bir tarafı çok kapalı bir koy-körfez niteliğinde. köyün balıkçı barınağı bu doğal limanda bulunuyor. ayrıca yazın bölgeye gelen zenginler de yatlarını bu koya demirliyor. yarımadanın açık denize bakan tarafındaysa eşsiz güzellikte koylar mevcut. bu koylar sırasıyla: bademli koyu, killik koyu*, zindancık, pissa... bu koylara bedemli'ye yaklaşık 2 km kala yahşibey köyü'nün girişinden sağa dönerek ulaşabileceğiniz sotes tatil köyünün önündeki akvaryum'u da eklemek gerekir sanırım. yarım adanın tam karşısında iki tane adacık mevcut. bunlardan meşhur olanı kalem adası. adaya giriş eğer adada bulunan otelin müşterisi değilseniz yasak. bu adanın hemen arkasında ise garip adası mevcut. bu adada yerleşim yok. iki adanın arasında kalan bölümde ise ancak tropik adalarda ve filmlerde görebileceğiniz güzellikte bir deniz sizleri bekliyor.

    ulaşım
    kalem adası
    killik koyu

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    hayıtlı koyu - termal otel bademli'den denizköy'e giderken karşılaşacağınız hayıtlı koyu hem piknik yapıp hem denize girebileceğiniz güzel bir koy. giriş ücretli. koyun hemen üzerinde yeşilliklerin arasında irili ufaklı bitmiş bitmemiş inşaatlarla doğadan ne kadar kopuk bir millet olduğumuzu ispatlayan görüntülerle karşılaşırsınız. bu görüntü kirliliğinin hemen yanında da termal hayıtlı merada oteli görürsünüz. iki katlı villalar şeklinde tasarlanmış odaları istenirse devre tatil olarak da kiralanabilen otelde termal bir tatil yapabilirsiniz.

    hayıtlı koyu
    hayıtlı merada otel

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    denizköy dikili'ye mesafesi 20 km. denizin içine kurulmuş bu küçücük köy, dış dünyayla bağlantınızı kesme isteği uyandıracak kadar sakin. şöyle telefonunuzu kapatarak burada geçireceğiniz bir aylık dinlenme ile mükemmel bir ruhsal detoks yapabilirsiniz. köyde ayrıca çadır kurabileceğiniz küçük bir alan da mevcut. tamamen huzur üzerine kurulu olan denizköy'den karaburun'u ve midilliyi izleyerek hayallere dalabilirsiniz. tabii kulağınızda kadife sesiyle norah jones, ağzınızda kekremsi bir kırmızı şarabın tadı... ölüm sizden uzak olsun.

    ulaşım
    denizköy kuşbakışı
    çadır alanı

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    çandarlı öncelikle "çandarlı'nın en çok neyini seviyorsun?" diye sorarsanız, size küstahça "dikili'ye dönmesini" demeyeceğim elbette. çandarlı'nın en çok sevdiğim yanı dikiliden ulaşımı. dikili'den çandarlı'ya iki yolla ulaşabilirsiniz. ilki ve sık kullanılanı dikili'den çandarlı yoluna döner, iki şeritli asfalt bir yolda, nispeten yeşilliklerin arasında 19 km seyahat eder ve çandarlı'ya ulaşırsınız. bu nispeten sıkıcı ama hızlı olan yol. diğeri ise dikili'den bademli istikametine vurursunuz kendinizi ve türkiye'de üzerinde en keyifli yolculuklardan birini yapacağınız, ilkine oranla daha bozuk olan yola çıkarsınız. bu yol bana ilk günden beri antalya'dan kaş'a ulaşmak için kullandığımız sahil yolunu andırır. mesafeyi 30 km civarına çıkarır ve süreyi de baya uzatırsınız ama yolculuğu sizin için ayrı bir görsel şölene çevirirsiniz. aynı zamanda bademli, denizköy, hayıtlı koyu hep bu güzergah üzerindedir. merkeze gelirsek bir yarımadanın üzerine kurulu çandarlı'nın meşhur kalesi taa uzaklardan karşılar sizi. bunun dışında sahilinde ve yarımadanın etrafında keyifli bir yürüyüş yapabilir, deniz kenarındaki cafelerinde dinlenip enfes tostlar yiyebilirsiniz. dikili'den daha küçük ve sakin olan çandarlı ayrıca yaz - kış demeden esen sert rüzgarlarıyla da* güzel manzaralar izlettirebilir sizlere.

    ayrıca çandarlı'nın izmir çıkışında bulunan "kara tepe"nin zirvesi size harika bir çandarlı panoraması sunacak. buradaki piknik alanının ismi cennet tepesi. evet isim pek yaratıcı değil; ama buradan izleyeceğiniz manzara doyumsuz. izmir istikametinden çandarlı'ya girdiğiniz de sol kolunuzda bir benzin istasyonu* göreceksiniz. bu istasyonu geçer geçmez sola bir sokak girer. bu sokağın sonundan - ki yaklaşık 100 metre gideceksiniz - tekrar sola dönün ve bozuk bir yoldan tırmanmaya başlayın. yolun sonunda cennet tepesi'ndesiniz. mangalınızın yanında şöyle bir iki kadeh de çandarlı şerefine yuvarladınız mı keyfinize diyecek yok.

    ulaşım kısa yol
    ulaşım manzara
    çandarlı kalesi
    çandarlı yarımadası
    cennet tepesi

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    pergamon antik kenti bergama'da kurulmuş, 8500 yıl geçmişe uzanan tarihi ile en eski yerleşim alanlarından olan medeniyetin kalıntıları, ziyaretinizi beklemekte. özellikle şehre girer girmez uzaklardan gözünüze ilişen akropol harika. ister teleferikle, ister özel aracınızla ulaşabileceğiniz akropol'den şehri izlemek, kalıntıları gezmek her ne kadar eserlerin büyük bir kısmı berlin'deki müzede olsa da heyecan verici. eğer geziden keyif almak istiyorsanız gezinti öncesi iyi bir internet araştırması yapmanız şart. kentin merkezide bulunan asklepion ilk tıp merkezlerinden biri. zamanına göre ileri tedavi yöntemleri uygulanan tedavi merkezindeki kalıntıların da bir bölümü yerinde değil. bu iki kalıntıyı gezdikten sonra, bergama müzesini de gezerek antik kenti tam manasıyla hissedebilirsiniz. kat etmeniz gereken mesafe 25 km.

    ulaşım
    akrapol
    akropol tiyatro - bergama şehri

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    altınova dikili'ye yaklaşık 25 km'lik bir mesafede bulunan altınova kışın bir hayalet şehir. sahil şeridi neredeyse yalnız size ait. yerleşim merkezi çanakkale-izmir yoluna oldukça yakın. küçük bir merkeze sahip olan altınova sokaklarında bir tur attıktan sonra sahil şeridine geçmek isterseniz 5 km'lik bir yolu daha kat etmeniz gerekmekte. altınova'ya giderken salihleraltı mevkisinde yolun solunda kalan fatma ana'nın yeri'ne uğramadan geçmeyin. motor ve bisikletçilerin uğrak yeri olan fatma ana'nın yeri tam bir yol üstü lezzet durağı. sabah erken saatlerde oradan geçiyorsanız serpme kahvaltısını (15 tl); öğle saatleri veya akşam üstü yolunuzu düşürdüyseniz inegöl köfte veya saç kavurmasını mutlaka deneyin. makul bir fiyatlandırmanın yanı sıra muazzam bir lezzet sizleri bekliyor olacak.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    ayvalık - cunda ayvalık ile ilgili uzun uzun tanım yapmak gereksiz. dikili - ayvalık arası 40 km. arabanızla yarım satte alacağınız mesafeden sonra bir yeryüzü cennetine ulaşacağınızı zaten biliyorsunuz. benim naçizane tavsiyem bu rotayı bisiklet ile yapmanız. ne yazın sıcağında ne de kışın ayazında değil elbette. şöyle ilkbaharın ılıman bir zamanında, henüz yazlıkçılar ve turistler akın etmemişken bir ziyaret tadına doyulmaz olacaktır. performansınıza göre 4-6 saatte kat edebileceğiniz mesafedeki ayvalık'ın yolu asfalt ve mümkün olduğunca düz. sarımsaklı mevkinden girip çamlık mahallesinde denize sıfır ve isminden de anlaşılacağı üzere çamların arasında bulunan çamlık kamping duraklamak için ideal. sarımsaklıya, şeytan sofrasına ve merkeze 3'er km'lik mesafede bulunan kamp alanı gün içinde her yere rahatlıkla bisikletiniz ile ulaşmanıza imkan sağlayacaktır.

    ulaşım
    ayvalık merkez
    çamlık kamping

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    foça, bildiğiniz üzere eski foça ve yeni foça olarak ikiye ayrılıyor. benim tavsiyem öncelikle eski foça gezisi olacak. dikili'den yola çıktığınızda karşınıza çıkan ilk sapak yeni foça sapağı. isterseniz ana yoldan devam edip çift şeritli, tertemiz bir asfalttan eski foça sapağına kadar devam edip oradan foça'ya ulaşabilirsiniz. bu seçenek yolunuzu 3-5 km uzatmakla kalmayacak sıkıcı giden yolculuğunuzu daha da sıkıcı hale getirecek. ama yeni foça yoluna saparsanız alice harikalar diyarına hoş geldiniz. evet girdiğiniz yol da öyle ahım şahım bir güzellik yok. hatta fabrikalar, geri dönüşüm deposu falan derken baya baya çirkin bir yoldasınız ama acele etmeyin. bu güzergahta 8 km yolculuk ettikten sonra, sola saparak (burada bir tabela yok. foça yolu 8. km'de sağ kolunuzda bir opet göreceksiniz. opet'i geçer geçmez sola dönen yola dalın.) bir 3 km daha gidiyorsunuz. işte güzargahtaki ilk durağınız:

    kozbeyli köyü. burası; yer yer şirince'yi, yer yer alaçatı'yı andıran avuç içi kadar bir köy. köyün cazibe merkezi olmasının ilk sebebi birbirinden güzel taş evleri. gün doğumu ve batımındaki iyi ışıkta gayet hoş fotoğraflar çekebilirsiniz. kozbeyli sofrası kahvaltı etmek için en iyi seçenek. iki kişilik serpme kahvaltı 36 tl. yumurta ve börek çeşitleri ayrıca ücretlendiriliyor. bahçedeki fırında yaptıkları köy ekmeği harika. hele fırından yeni çıkmış sıcak ekmeğe denk geldiyseniz tadına doyum olmuyor. ayrılırken tadına bayıldığınız bu ekmeklerden 4 tl karşılığında alabiliyorsunuz. turuncu sanat evinde sokaktan topladığı taşlarla; kolye, magnet, resim yapan bir sanatçı göreceksiniz. uygun fiyatlarla bir iki hediyelik eşya almak için hoş bir seçenek. köy meydanında şakir'in dibek kahvesinin tadına bakabilirsiniz. her ne kadar dikili merkezdeki mavi bayrak'ın kahvesiyle kıyaslanamasa da köy meydanındaki bu kahveden etrafı izlemek ve kahve içmek keyifli. kahvaltı, kahve ve kısa bir köy gezintisi ile keyifli bir zaman geçirdiniz; ama bu kadar yeter. şimdi eski foça'ya gitme zamanı.

    bu noktada, yeni foça'da zaman kaybetmeden hızlıca, hayatınızda seyahat edeceğiniz en güzel yollardan birine doğru sürün aracınızı. dikili-çandarlı yolunun, kaş yolunu andıran güzellikte harikulade bir yol olduğunu söylemiştim ya, bu yol da aynen öyle. hatta çok daha keyifli olduğunu bile söyleyebilirim. bu yolculuk da başlı başına bir gezinti rotası aslında. hele de denize girebilecek bir sıcaklıkta seyahat ediyorsanız, sizi kendine çağıran birbirinden cazip koylarda duraklamamanız imkansız.

    bu cenneti andıran 28 km'lik yolun sonu güzel bir tatil beldesine çıkıyor. eski foça da bana bir miktar çeşme'yi andırdı. dikili'ye göre çok daha gelişmiş ve turizme açık bir yerleşim yeri. burada balıkçı barınağının iki yanından foça'ya karışan anason kokusu sizi rakı balığa davet ediyor. çok güçlü bir iradeniz yoksa kendinizi, deniz kenarındaki masalardan birine oturmuş olarak bulmanız işten bile değil. tertemiz denizi, kalabalığı, ortamı ele geçirmiş anason kokusu, ege yeşilliklerinin zeytinyağ ile karışımından vücut bulmuş mezeleriyle akşamı burada yapabilirsiniz. rakıyı fazla kaçırmadığınız akşam yemeğinden sonra aynı güzergahtan geri döndüğünüzde (ana yola çıkarsanız foça sapağındaki trafik kontrolüne yakalanabilirsiniz) toplam kat ettiğiniz mesafe yaklaşık 180 km. "bu kadar yola değer mi?" derseniz, size cevabım şöyle olacak: "bir dakika bile düşünmeyin"

    not: eğer iki teker tutkunuysanız tercihiniz motor olsun. zira rota türkiye'deki belki de en güzel motor rotalarından biri. eğer bisikletçiyseniz de harika bir haftasonu kamp rotası ellerinizden öper. ne olursa olsun böyle bir rotayı arabayla heba etmeyin derim.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    güre, ağlayan şelale kaz dağlarının eteklerinde kurulmuş olan güre her taraftan çeşmelerin fırladığı, yeşilin zeytin ve çam ağaçlarıyla zenginleştiği, oksijeni bol bir balıkesir kasabası. dikili'ye uzaklığı ortalama 85 km. akçay'ı geçtikten sonra yaklaşık 3-4 km daha araç kullanacak ve güre tabelasıyla beraber sağa döneceksiniz. buradan güre yaklaşık 4 km. merkeze girip yapılacak fazla bir şey yok. eğer yanınıza mangallık etinizi almadıysanız merkezdeki kasaplardan temin edebilirsiniz. "yok ben her şeye hazırlıklıyım, etimi de yanıma aldım zaten." diyorsanız güre'ye girmeden ağlayan şelale tabelasıyla birlikte kaz dağlarına tırmanmaya başlayabilirsiniz. yeşilliklerle çevrili bu yol yaklaşık 5 km. yol boyunca yol kenarına serpiştirilmiş ağlayan şelale tabelalarını kaçırmamak için gözünüzü dört açın. zira 1-2 kere yol ayrımlarıyla karşılaşacaksınız.

    yolculuğunuzun sonunda harika bir işletme olan ağlayan şelaleye ulaştınız. tesis ismini nehirde oluşan oyuklardan damlayan sulardan almış. öyle hüngür hüngür bir ağlama durumu olmadığını belirtmekte fayda var. tesiste mangal ve masa kiralayarak yanınızda getirdiğiniz etleri pişirebileceğiniz gibi var olan restaurant'ından da faydalanabilirsiniz. "iyi de biz bir mangal yapmak için niye taaa buralara kadar geldik!" dediğiniz duyar gibiyim. isterseniz daha yakın bir yerlerde de mangal yapabilirsiniz; tabii, yanı başınızda gürül gürül akan bir nehirden; etrafınızdaki çeşmelerden akan buz gibi ve baldan tatlı bir kaynak suyundan; kaz dağlarının oksijeni bol temiz havasından; yaşlı, kocaman ve yemyeşil ağaçların gölgeliğinden feragat edebilirseniz. bütün bunlara rağmen güre'de mangal fikri hala size çekici gelmedi mi? o zaman şimdi sıkı durun. benim aklıma uyup da bu yer yüzü cennetine kendinizi attığınızda burada geçirdiğiniz vakti yeterli bulmayacak ve keşke biraz daha burada kalabilseydik diyeceksiniz. hiç merak etmeyin. gezmeyi ve doğada vakit geçirmeyi seven bireyler olarak arabanızın bagajında taşıdığınız çadır var ya! işte çözüm bu. ağlayan şelale aynı zamanda bir çadır kamp alanı. gürül gürül akan ırmağın hemen yanı başına kurduğunuz çadırdaki ilk geceniz hayatınızın unutulmaz zamanları arasında yerini aldı bile.

    güre şehir merkezine göre serin. buna bir de ırmağın yanına indiğinizde oluşan 3-4 derecelik bir ısı düşüşünü eklerseniz hangi mevsimde olursanız olun üşüyebileceğinizi unutmayın. üstelik gece ısı daha da düşecek. çadır kurarak güre'de kalmaya ikna olduğunuza göre sabah kahvaltısını nasıl geçiştireceğinizi de şimdiden düşünmeye başladınız sanırım. paniğe gerek yok. zira kahvaltı güre'de geçirdiğiniz unutulmaz güzelliklerden biri olacak. akar suyun içerisinde yürüyüş yapmanız mümkün. hatta yer yer içerisinde yüzebileceğiniz derinlikte havuzlar da var. tabi 1 dakikadan fazla içinde kalmanız pek mümkün değil. yüzmek için değil belki ama kahvaltı yapmak için nehre gireceksiniz. o yüzden yanınıza bir de su ayakkabılarından alırsanız harika olur. nehrin akış istikametinde yerdeki gözleme oklarını takip ederek yaptığınız kısa bir yürüyüşten sonra nehir içindeki gözlemeciye vardınız. peynirli ve patatesli seçeneklerinden tereddüt etmeksizin patatesli olanı seçiyorsunuz. yanında tercihe bağlı olarak ayran ya da çay da aldınız mı keyfinize diyecek yok. doğanın tüm güzelliklerini içinize sindirirken karnınızı da doyurdunuz. ama artık yeter. bir an evvel çadırı toplama zamanı geldi. hazır buraya kadar gelmişken dikili'ye dönmeden önce biraz da akçay'da vakit geçirmeden olmaz, değil mi?

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    midilli bu şirin yunan adası, aynı ayvalık ve foça'nın olduğu gibi dikili'nin de burnun dibinde ve sanırım bu üç ilçemizden ulaşım mesafesi en kısa olanı dikili. sadece yaz aylarında çalışan feribotlarla yaklaşık bir saatlik seyahat ile adaya ulaşılabiliyor. yeşil pasaportluysanız yaşasın schengen; ancak normal pasaportta hala vize isteniyor. yunan adaları için üretilen özel bir vize uygulamasının olduğunu da duymuştum ama işleyişini tam bilemiyorum. tam bir yurt dışı tatili sayılır mı bilemem; ama farklı bir kültürle karşılaşmak eğer dikili'deyseniz bu kadar kolay.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    nebiler şelalesi dikili'den çanakkale istikametine yaklaşık 10 km'lik bir yolculuktan sonra nebiler köyü tabelasıyla beraber sağa giriyorsunuz. yaklaşık 6 km sonra şelaleye ulaştınız. öyle gürül gürül akan bir şelale beklemeyiniz. ancak sizi tatmin edecek bir doğal güzellik yaşayacağınız kesin. şelaleyi yukarıdan seyrederek yemek yiyebileceğiniz bir tesis mevcut. döküldüğü yerde mangal yapmanız için masa ve mangal da kiralanıyor. eşiniz ve çocuğunuzla akıntı boyu keyifli bir yürüyüş yapabilir, şelalenin başlangıç yerine tırmanabilir, çevredeki mağaraları gezebilirsiniz. hele sonbahar vakti gittiyseniz doğanın sesinden başka bir ses duymayacağınız garanti.

    ulaşım
    nebiler şelalesi

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    karagöl karagöl, dikili - çandarlı arasında yükseklerde kalan bir göl. ulaşım için öncelikle çandarlı yoluna çıkmanız gerek. 7 km'lik bir yolculuktan sonra esentepe köyünden sağa girip önce katıralanı ardından da merdivenli köylerine ulaşacaksınız. merdivenli köyü araçla son durak. bu yol da yaklaşık 8 km. şimdi sizi çok zorlamayacak bir parkurda trekking zamanı. 4 km'nin biraz üzerinde, inişli çıkışlı, ister patika yolu takip ederek isterseniz de kendinizce zorlaştırabileceğiniz bir rota izleyerek göle ulaşabilirsiniz. burada asıl amacın gölü görmekten çok trekking olduğu unutulmamalı. göl civarında çadır kurarak 1-2 gün kamp yapmak da keyifli olabilir. bulunduğunuz yükseklikten denizköy, midilli manzarası ve günbatımı harika. biraz müzik, bir kitap ve yeter miktarda bira. dikili'de olduğunuza göre artık doğadasınız.

    karagöl

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    deliktaş tatlı bir eğimle birlikte tırmanabileceğiniz tepenin* hemen başında bulunan ve ortası delik bir mağarayı andıran deliktaş, aynı zamanda eteklerindeki alevi köyüne de isim babalığı yapmış. köye dikili'den ulaşmak için önce çandırlı yoluna çıkıp 12 km gitmeniz, hemen ardından da deliktaş tabelasından sağa dönerek 3 km'lik yolu geçmeniz gerekmekte. meşhur deliktaş hemen köyün girişinde. arabanızı uygun bir yere park ederek bu noktadan tırmanışa başlayabilirsiniz. deliktaş'ın içine girip, köy iki yönlü olarak kuşbakışı seyredilebilir. kısa bir molanın ardından tepenin zirvesine doğru yapacağınız tırmanış temponuza göre 20 ila 30 dakika arasında sürecek. siz tırmandıkça, sırasıyla: deliktaş köyü, köyün girişindeki baraj gölü ve çandarlı körfezi ayaklarınızın altına serilecek. tırmanışınız boyunca bir adet yalağa ve artık kullanılmayan harabe halindeki bir hayvan damına rastlayacaksınız. ayrıca etrafta otlayan keçilerin sürprizlerine de hazırlık olun efendim. eğer zirveye kadar tırmanır ve tepenin öte tarafına geçerseniz bu sefer de dikili manzarası karşılayacak sizi. bu kısım oldukça geniş düzlüklerden oluşuyor. burada yanınızda getirdiğiniz yiyeceklerle bir piknik de yapabilirsiniz. dönüş yolunun ilk kısmı biraz zorlu. iniş için çok düzgün bir yol bulamayacağınız bu kısımda, toprak da yumuşak ve kaygan. ancak burası oldukça kısa. bu kısmı atlattıktan sonra inişin geri kalanı çıkış yolu gibi rahat olacaktır.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    mavi bayrak - dibek kahvesi yaz veya kış fark etmeksizin dikili'de kahve içeceğiniz yegane mekan burası. dikili'nin km'lerce uzanan mavi bayraklı kumsalında kurulu olan bu mekan'da gün batımını izlemek de mümkün. bülent ecevit bulvarından merkeze doğru değil de sahil sitelerine doğru döndükten sonra yaklaşık 1 km devam edince sol kolunuzda (deniz tarafı) kalacak mavi bayrak. dibekte dövdüğü kahveyi fincanda ve kömür ateşinde pişiriyorlar. bu üçlü komboyla ortaya tarifsiz bir lezzet çıkıyor. kumsal, gün batımı, leziz bir kahve ve sessizlik. işte size sıradan bir dikili günü.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    balıkçılık insanlarımızın düşüncesizliği, trol ve kıyıya yakın ağ atmalar denizi kurutmuş. seçenekleriniz çok. ister zıpkınla, ister kıyıdan olta atarak, isterseniz de tekne ile balık avına çıkabilirsiniz. limandan tekne kiralayabileceğiniz gibi kendinize bir tekne almak veya tekne sahibi bir dost edinmek balıkçılık keyfinizi doruğa çıkaracaktır. zira kıyıdan avcılığın pek tadı tuzu yok maalesef.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    kara avcılığı kuş ve yaban domuzu avcılığı yapıldığını bilmekle beraber ilgi alanım dışında kaldığı için pek bir bilgim yok. ancak sık yaptığım doğa yürüyüşlerinde duyduğum dıkşşşşşş, dıkşşşşşş sesleri sayesinde bir gün kıçımdan saçmalanma* korkusu gibi saçma bir korku edindirmiştir bana. ayrıca kullanım şartlarının nasıl olduğunu bilmemekle beraber çandarlı'da belediyeye ait bir trap atış alanı olduğunu da söylemeden geçmeyelim. paniğe gerek yok
  • 10 yilda oldukca degi$im gecirmi$ adam olmu$ bir $eye benzemi$ yer.. biraz yerle$im merkezinin di$inda er tesisleri adi verilen yerde zumrut ye$ili denizi de mevcut.. sivrisinek eskisi kadar yok surekli yollari ilacliyorlar.. tansa$'i bile var!

    kapris bar, highper diye komik isimli diskolari var sabahtan ak$ama pink ve shakira caliyorlar.. ayrica (bkz: son care)

    yazlik turizmi agirlikli oldugundan plajda gordugunuz birini ertesi gun de gormeniz olasi..

    istanbul'dan her ak$am 5 farkli firmanin 10 araci kalkiyor dolayisiyla gitmek bayagi kolay.. zaman zaman elektrik kesintisi olabiliyor yine de can sikacak olculerde degil. halki istanbul averajindan daha medeni sayilir..
  • sevenleri ve yerlileri kusura bakmasın ama;

    bunca yıllık yerli turistim, hayatımda bu kadar zoraki bir tatil beldesi görmedim.

    eğer olayınız kum-deniz-güneş ise sorun yok, uzunca sahiller sizi bekler. ama bunlar dışında gezecek yerim olsun diyorsanız; araç olmadan hiçbir yere ulaşamıyorsunuz. tanıtım broşürlerinde adı geçen hangi yeri ilçenin yerlilerine sorsam, "arabanız var mı" yanıtını aldım. bademli hariç. zaten gitmek istediğim yerlerin gidilmez olduğunu ima eden herkes sonunda dolmuşa binip bademli'ye gitmemi önerdi.

    yine aynı tanıtım yazılarında, mihteşem mutfağından bahsediyor. artık nereye saklanmışsa o mutfak; sahil boyunca bolca etli ekmekçi, dönerci, kebapçı, kokoreççi buldum ama ege mutfağına dair hiçbir şey bulamadım.

    bir buçuk gün boyunca dere tepe yürüdüm, gezdim dolaştım ve sonunda otele dönüp can sıkıntısından uyudum. böyle yani.

    ha otel demişken,

    olur da yine de dikili'ye gideceğim derseniz, başkent otel'de kalmayın. çalışmayan kablosuz bağlantı, yeterince temizlenmemiş odalar, vaktinde verilemeye kahvaltıyı geçtim; çalışanlarının kahvaltı masasında bir araya gelip, müşterilerinin dedikodusunu yapmak gibi şahane huyları var. arka masalarında bir başka müşterinin oturduğunu bildikleri halde ballandıra ballandıra konuşabildiklerine göre, benim de buraya yazmamda sakınca yoktur sanırım!
  • keskin ve radikal bir kararla bir hafta önce yerleştiğim sahil ilçesi. kasım ayı olmasına rağmen hala bir hareketlilik var.
    esnaftan alışverişim oldu. öyle tok satıcıya denk gelmedim.
    havası hala güzel. akşam yatarken kalın bir pike,battaniye işimi görüyor.
    izmir’e uzak olması dışında bir eksiğini görmedim.
    o zaman varsa bi hayırlı olsun likenızı alırım.

    not:bu entry zaman zaman güncelleyecek kendini.

    edit :tam tamına bir ay sonra editliyorum. şehir güzel. trafik ışığı olmayan kaç
    şehir kaldı?!.. neyse kiralar pahalı. uzun süreli planlar varsa kesinlikle ev alınmalı.
    kış sezonu sebebiyle yaşlı nüfus hakim. birazda nazlılar.
    hava güzel gidiyor,bir ara soğudu ama gündüz bir hırka yine işinizi görür. kaşkol,eldiven şişme montlar bende yerinden çıkmadı daha.
    market alışverişinde arayıpda bulamadığım ürün,sebze meyve olmadı. haftada bir pazar kuruluyor. şevketi bostanlar tazecik.
    bir iki bayan kuaförüne gittim,sanırsın hollywood ünlülerine saç yapıyorlar. pek sallamıyorlar basit bi fön çektireceksiniz.
    çakma bi starbucks’ı var. fena değil kahveleri. reformer plates,yoga stüdyosu var. spor için bir seçenek olabilir.
    bademli köyü ne kahvemi sandalyemi aldım gittim tam kafa dinlemelik. yazın güzelliğini düşünemedim.
    ayvalık malum 40-50 km.
    menemen ilçesi yaklaşık 50 dakika. canınız sinema isterse novada avm de mevcut.
    izmir’e ulaşım derseniz,ben aracımı aliağa izban a bırakıyorum. izban ile 50 dakikada alsancakdayım. hoop aktarma bornova.
    bir ayın sonunda bazı bazı sıkılmaya başladım mı? evet. ama teselli veriyorum çünkü kış sezonu diye. züğürt tesellisi diyeni bloklarım. nexxttt..!
    evet sevgili dikili severler,gelecekler,gelmeyi düşünenler kışın bir bok yok. illa kafa dinleyelim derseniz benim gibi olur ,yakışıyor o işlere dikili.
    tavsiyesi olan varsa seve seve mesajlarını okurum.
    dikili’den haberler burada sona erdi.
    esenlikler dilerim.
  • yaşlı nüfusunun çok oluşunu günde en az 3-4 kere sala ile duyuran izmir ilçesi. burda ölmek bile güzeldir ama bence. öyle huzurlu.
  • köyümdü.

    uzaktan evler görünmeye başladığında "işte köyümüze geldik" derdim. bahçesine diktiğim mevsimlik çiçeklerimi, sabah yürüyüşlerimi, oya ağacımı, son çare'de içtiğim simit eşlikli demli çayımı, çınaraltı kahvelerinde dinlediğim yazarları, sabahları lastikli bi çarşaf gibi düzken lacivert bir çizgiyle dalgalanan denizimi, karışık tostun en harikasını yediğim grup çay bahçesini, çocuklarımı büyüten iki aylık yaz tatillerimi, çakmağımı dolduran güleryüzlü çakmakçımı, tam bir satış uzmanı börekçi-un kurabiyecimi, yaz gecelerinin uzun deniz kenarı sohbetlerini, muhteşem günbatımını, gidip evinde balkonunda oturup kahvesini içebileceğim teklifsiz, içten dostlarımı, evimi bıraktım dikili'de.

    kalbim ege'de kaldı.
  • tatilcilerinin yüzde doksanının memurlardan, özellikle öğretmenlerden oluştuğu sakin belde.
    çocukluğunda her yaz tatilini ayni insanlarla* beraber büyüyerek orada geçirenlerden* başkalarına çok anlam ifade etmeyecek, bademli'ye yakın olması dışında bir özelliği olmayan bir ilçedir dikili. merkezinde ne denizi süperdir, ne de yangınlardan ve yazlıklardan kendini bi türlü kurtaramamış ormanı. dikilinin sahip olduğu sahil boyunca dizilmiş gazinolar, parklar, 18 yaşını geçenlerin uğramadığı diskolar, sergiler neredeyse tüm ege sahilinde mevcuttur.
    dikiliyi dikili yapan senin gibi 5 yaşındayken limanda resul dededen yüzme öğrenen arkadaşını, 25 yaşına geldiğinde anne babasıyla yine limandaki son çare çay bahçesinde çay içerken görme ihtimalindir.
  • belediye başkanının otomotiv alt takımı ve amortisörü üreten şirketlerden komisyon aldığını düşündürecek kadar bozuk yollara sahip ilçe
hesabın var mı? giriş yap