• --- spoiler ---
    kitabı okuduktan sonra buradaki yorumlarına bakayım dedim. birisi tutmuş "sinclair" için şizofrendi ve demian aslında yoktu demiş.

    kitaba bu gözle bakınca zaten kitabın bütün kurgusu kırılıyor. gerçekten kitap bize fight club etkisi mi yarattı da ben mi anlamadım diye biraz eşeledim.

    sinclair şizofren falan değil. demian gerçekten var. hesse'nin jung'dan etkilendiğini biliyoruz. jung'a göre de bu duruma "bireyselleşme teorisi" deniyor. jung teorisine göre demian sinclair'in dışa dönük yüzü. mesela kromer jung teorisindeki "gölge" yi, bayan eva "anima" yı, sinclair'in kendisi de "persona" yı temsil ediyor.

    son cümlelerdeki demian'ın içe dönük yaklaşımlarını sinclair'in şizofrenisi olarak görmek kitabın tüm bütünlüğünü bozacak aksi halde. burayı okuyup "şizofrenmiş" demeyin diye bu da burada not olarak dursun!

    --- spoiler ---
  • ürkmüş, atıldım: "ama insan aklına esen her şeyi yapamaz ki! örneğin, kendisinden hazzetmediği için bir insanı tutup öldüremez hiç kimse." pistorius, bana biraz daha sokuldu.
    "yerine göre bunu da yapabilir. ama genellikle yanılgıya düşülür yeri konusunda. hem ben size aklınızdan geçen her şeyi yapın demiyorum. hayır! ama aklınıza gelen ve hepsi kendine göre bir anlamı içeren düşünceleri, kafanızdan kovarak ya da ahlak açısından ele alarak sakıncalı duruma sokmayın. insan kendisini ya da bir başkasını çarmıha gerecek yerde, kafasında görkemli düşünceler, bir kadehten şarap yudumlayabilir ve bu arada kurban mysterium’unu aklından geçirebilir. böylesi eylemlere kalkışmaksızın da kendi içgüdüleri ve ayartılarına saygı ve sevgiyle davranabilir. işte o zaman taşıdıkları anlamları açığa vurur bunlar ve hepsinin de bir anlamı vardır. diyelim ileride aklınıza pek harika ya da suç oluşturan bir düşünce geldi, sinclair; canınız birini öldürmeyi ya da eşi görülmedik derecede iğrenç bir işe kalkışmayı istedi; o zaman bir an durup böyle bir şeyi hayalinden geçirenin içinizdeki abraxas olduğunu düşünün! çünkü öldürmek istediğiniz falan veya filan kişi değil, bir başkasının kılığına giren sizsiniz kuşkusuz. biz bir insandan nefret ediyorsak, bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan kendi içimizde yuvalanmış birinden nefret ediyoruzdur. bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz." (demian, afa yayınları, sf.126)
  • insana ic hesaplasmaların ne kadar onemli oldugunu, kacmaya calistigimiz seylerden uzaklastikca onlara daha cok siginildigini anlatan roman.
  • kalbini istekle açarak kendini bulmanın gerekliliğini öğreten kitap.

    ve kitaptan birkaç not:

    "insanın kendini kendisine götüren yolu izlemesi kadar dünyada nefret ettiği bir şey daha yoktur."

    "pervanelerin dişileri de erkekleri gibi çok olsaydı, erkeklerinde öylesine hassas bir koku alma duyusuna rastlayamazdık! böyle bir yeteneğe sahip olmalarının tek nedeni, kendilerini bu yolda çalışıp eğitmeleridir."

    "istek benim kendi içimden kaynaklanıyor ve varlığım gerçekten böyle bir istekle dolup taşıyorsa, ancak o zaman belli bir şeyi yeterince güçlü şekilde arzulayıp gerçekleştirebilirim. böyle bir durumu yaşar da, sana kendi içinden yapman buyrulan bir şeyi yapmaya kalkarsan başarıya ulaşabilir, o zaman iradeni bir arabanın önüne koşulan beygir gibi söz konusu işe koşabilirsin."

    "kendi kendinden uzaklaşmak da günahtır."

    "ne kadar uzun, ne kadar korkunç derecede uzun bir zamanda içimden geldiği gibi konuşamamıştım!"

    "uzun süreli yalnızlıklardan, beni sürekli bir gerilim içinde tutan o bir sürü inc, utanç dolu, içtenlikli duygulardan, ikide bir kafama üşüşen o narin sevgi düşüncelerinden korkuyordum."

    "tanrı'nın bizi yalnız bıraktığı ve içlerinden birini izleyerek kendi kendimizi bulmamıza olanak sağladığı pek çok yol vardır."

    "içimizde her şeyi bilen, her şeyi isteyen, her şeyi bizim kendimizden daha iyi yapan birinin bulunduğunu bilmek ne iyi!"

    "esriklikler ve pislikler ortasında sersem ve yitik yaşadıktan sonra yaşamın yeni bir itici gücüyle bunun tam tersi bir tutum varlığımda dirilmiş, saf ve kutsal olana bir özlem ruhumu sarmıştı."

    "sevgi, başlangıçta ürkek bir duyguyla algıladığım gibi hayvansı ve karanlık bir içgüdü değildi. beatrice'in resmi karşısında açığa vurduğum o saflık ve ruhanilik taşan tapınma da değildi. her ikisiydi bunların, her ikisi, her ikisinden de fazla bir şey, aynı bedende hem melek hem iblis, hem erkek hem dişi, hem insan hem hayvan, hem alabildiğine iyi hem son derece kötüydü."

    "bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi içindeki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götürmüştür."

    "böylesi şekilleri seyretmek; doğanın usdışı, karmaşık ve acayip şekillerinin üzerine teslimiyele eğilmek, iç dünyamızla bu şekilleri yaratan doğa arasında bir uyumun var olduğu duygusunu uyandırır insanda."

    "dünyanın yaratılış sürecinde ruhumuzun nasıl durup dinlenmeden rol oynadığını görürüz."

    "oysa dünyadaki her şey bizde, bizim her birimizde vardır; nasıl ki bedenimiz başlangıcı balığa ve hatta ondan da gerilere uzanan bir gelişim sürecinin izlerini taşıyorsa, ruhumuz da şimdiye kadar insanların ruhlarında yaşamış olan her şeyi kendisinde saklı tutar. yunanlılarda olsun, çinlilerde olsun ya da zulularda, bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün tanrı ve şeytanlar tümüyle bizim içimizde yaşar; imkan, istek ve çıkış yolu olarak içimizde hazır beklerler."

    "içinizde kimi sezgiler uyanıp ruhunuzda kimi sesler yükselmeye başladığında, kendinizi bırakın onlara"

    "hiçbir şeyden korkmamalı; içimizdeki ruhun özlediği hiçbir şeye yasak gözle bakmamalıyız."

    "biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz."

    "sevgi, kendi içinde bir kesinliğe, bir olgunluğa ulaşacak gücü barındırabilmelidir. işte o zaman çekilmekten kurtulur, kendisine doğru çeker karşısındakini."

    "en azgınları da içinde olmak üzere bu çok eski temel duygular düşmanı hedef almıyordu; söz konusu duyguların kanlı eylemleri insanın içinin, insanın kendi içinde bölünmüş olan ruhunun yalnızca dışa yansımasıydı; bu ruh kasıp kavurmak, öldürmek, yok etmek ve ölmek istiyordu; böylelikle yeniden doğmayı amaçlamaktaydı."
  • "kendinizi inanmadığınız isteklerin eline bırakmamalısınız sinclair. sizin neyi arzu ettiğinizi biliyorum. isteklerden el çekebilmeli ya da bir şeyi doğru dürüst ve gereği gibi istemeyi öğrenmelisiniz. bir gün gelip gerçekleşeceğinden hiç kuşku duymayacak gibi açığa vurmayı başardığınızda, isteklerinizin gerçekleştiğini göreceksiniz. ama şimdiki durumda bir şeyi istiyor, sonra o istekten ötürü pişmanlık duyup korkuya kapılıyorsunuz. işte bütün bunları yenmeniz gerekiyor."
    diyor.
  • "içimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. neden böylesine güçtü bu?"

    (hermann hesse, "demian")
  • yazarın diğer eserlerini okumuş insanların okuması gereken bir kitap. ilginç düşünceler karşınıza çıkıyor. ben ve öteki sorunsalı hakkında da ilginç bir yorumu var yazarın. bu konuda da jung ile benzer bir düşünceye sahip.

    hesse 'eğer bir insandan nefret ediyorsanız, bu insanda sizin kendinizde nefret ettiğiniz bir tarafı gördüğünüzdendir. bizde olmayan bizi rahatsız etmez. '

    jung ise anılar, düşler, düşünceler adlı eserinde "başkaları hakkında bizi rahatsız eden her şey kendimizi anlamamıza yardımcı olur. " demiştir.

    (bkz: yansıtma) ya benzer bir durum olduğunu düşünebiliriz sanıyorum.
  • afa yayıncılığın kasım 97'de yaptığı beşinci baskısı elimde olan nobel odullu hermann hesse kitabı. kitabın giriş kısmına bir not düşmüştür yazar:

    "her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır... hepimiz aynı derinliklerden çıkıp geliriz ama bir taslak olarak, derinliklerden çıkıp gelen bir yaratık olarak her birimiz kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz."
  • çok başarılı bir kitap. kendini bulma isteği metaforlarla çok iyi anlatılmış. kısaca beğendiğim bölümleri ve aldığım notları özetliyorum:

    1) insanların özgür olmadığı fakat kontol edilemeyeceği üstüne yazarın düşünceleri kestirebilme üstüne verdiği örnek:
    "...pervanelerin dişileri de erkekleri gibi çok olsaydı, erkeklerin de öylesine hassas bir koku alma duyusuna rastlamazdık! böyle bir yeteneğe sahip olmalarının tek nedeni, kendilerini bu yolda çalışıp eğitmeleridir. bir hayvan ya da bir insan bütün dikkatini ve iradesini belli bir şey üzerine yöneltirse o şeyi ele geçirir sonunda! hepsi bu kadar!"

    diğer kişi sorar: "ben kendi irademe söz geçiremiyorsam, onu dilediğim gibi şu ya da bu nesne üzerine yönelebilmem düşünülebilir mi!"
    damien: "iyi ki sordun! bir pervane iradesini bir yıldıza ya da bir başka şeye yöneltmek istedi. "asla başaramaz bunu!" hatta böyle bir şeye de kalkışmaz. yalnızca kendisi için bir anlam ve önem taşıyan kendisinin gereksinme duyup mutlaka ele geçirmek zorunda olduğu şeye bakar."

    2) rastlantılar ve hedefler hakkında:
    "... böyle zamanlarda kaçıp sığınabileceğim acayip bir barınak bulmuştum. hani nasıl derler ki, bir "raslantı sonucu". aslnda böyle rastlantılar yoktur. bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa bunu ona sağlayan raslantı değildir."

    3) sevmediğimiz insanlar hakkında:
    "bir insandan nefret ettiğinizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz."
    ...
    "dışımızda görüğümüz şeyler, içimizdekilerin yansımasıdır. içimizdekinin dışında başka bir gerçek yoktur."

    4) birine aşık olmak hakkında:
    (özet)
    bir yıldıza gönlünü kaptıran bir genç, kayanın üzerinde durmuş, yıldızına bakıyordu. sonunda ruhun alabildiğine büyük bir özlemle dolup taştığı bir an, yıldızına kavuşmak üzere sıçradığı gibi kendini boşluğa bıraktı. daha sıçrarken kafasından şimşek gibi şu düşünce geçmişti: "ama nasıl olur!" derken ... paramparça olmuştu. sevmesini bilememiş, kuşku duymuştu.

    "seven biri ne sevdiğine yalvarıp yakarır ne de ondan bir istekte bulunur. sevgi kendi içinde bir kesinliğe bir olgunluğa ulaşacak gücü barındırabilmektir, işte o zaman çekilmekten kurtulur, kendisine doğru çeker karşısındakini"

    birini seviyorsanız kendinize sonsuz şekilde inanıp, kendinize çağırın.
  • özellikte arjantinde çok popüler olan bir erkek adı. güneş ışığı anlamındadır.
hesabın var mı? giriş yap