• ahmet mithat'ın servet-i fünunculara taktığı isim. ayrıca on günlük eşek yavrusuna da dekadan denir.

    ahmet mithat efendi servet-i fünunculara 'dekadan' derken anlaşılan 'düşkün'dür. aynı zamanda eşek demiş olması da pek muhtemel.
  • dekadan, (décadent) ’düşkünleşmiş’ anlamına gelen fransızca bir kelime. 19. yüzyıl sonlarında fransa’da natüralistlere karşı ortaya çıkan sembolizm akımına öncülük eden sanatçılara, edebiyatı soysuzlaştırdıkları ima edilerek verilen isim.
  • dekadanlık meselesi adıyla da anılan, edebiyat tarihimizde yenilikçiliğin, farklılığın, farklı olanın, hayal gücünün vb imgesel yaklaşımların nasıl ötekileştirilip dışlandığının kanıtı olan polemiklerden biridir. yaratıcılığın kalıplarla sınırlandığı ve yeninin yalnızca batı özentisi olarak algılandığı bir hegemonyada, kendini geliştiremeyip, çağının değişen ve yenilenen yüzlerini hazmedemeyen gelenekçi bir ekolun sığ çığlıklarıdır ayrıca.
  • servet-i fünun şairlerinin edebiyatı köksüzleştirdiğini iddia eden ahmet mithat'ın bu şairleri yerden yere vurduğu makalesinin adıdır aynı zamanda.
  • xix. yüzyıl sonlarında fransa'da natüralistlere karşı çıkan sembolizm akımına öncülük etmiş olan sanatçı.
    (bkz: dekadans)
  • kelimenin orijinali olan “décadence”, gerileme,bozulma ve çöküş anlamına gelir ve özellikle roma imparatorluğu’nun çöküşüyle ilişkilendirilir . 18. ve 19. yüzyılda aydınlanmacı ve romantik geleneklerin dışında kalanları tanımlamak için kullanılmış ve bazılarınca benimsenmiştir. ahmet mithat efendi’nin servet-i fünuncuları bu şekilde adlandırılması da türk edebiyatındaki ilk edebi polemiktir .
  • (bkz: decadent)
  • [proust charlus karakterinin "bütünüyle kendisi tarafından yaratılmış" olduğunu ve gerçek yaşamda bir modeli bulunmadığını ileri sürmüştür ancak yine de proust'un, charlus karakteri için özellikle düşmanlarını sevmeyi , dostlarınaysa kötü davranmayı huy edinmiş olan, dönemin şair ve aristokratı, dandy'si, isteriği ve dekadanı robert de montesquiou'yu model aldığı ileri sürülür.] mehmet rifat - marcel proust ya da bir roman yaratmak

    "bir grek'ten yazmayı öğrenmiş kim var ki? romalılar olmasa yazmayı kim öğrenirdi ki!.. bana sakın platon'u göstermeyin. (...) bana kalırsa platon, bütün üslup kalıplarını birbirine karıştırıyor, böylece o üslubun ilk decadent'ı oluyor." friedrich nietzsche - götzen-dammerung

    (bkz: dekadans), decadence, decadent
    (bkz: dekreşendo)
  • değerlerin yeniden değerlendirilmesi sürecini atlatamayan ve felsefesini yaparken kendi tanrısallığını vurgulayan adam gibi çekici elinde tutamayan`:nietzsche : put kırıcı` bizler tam olarak ahlaki ve etik çöküşün ortasında dünya içinde olmaklığın anlamını yakalamaktan uzak bir biçimde yaşarken bu kavramın dibine girip orada kalıyoruz.
hesabın var mı? giriş yap