• yıllar sonra tekrar başladığım gençlik dizisi, gençliğimin dizisidir. cnbc-e (e harfi türkçe okunmalı öncesi ingiliççe, racon bu) aşkımı başlatan kvılcımdır.

    eskiden, çoook eskiden aşklarını, krizlerini, yetişkinliğe geçiş sancılarını izlerdik bu hiç 17 gibi görünmeyen genç irisi insanların. ilk öpücükler, ilk seksler, büyük şehirden gelen sarışın kızın anında popüler olması, dişi olduğu sonradan farkedilen esas kız, aşırı düz ve sıkıcı esas oğlan ve ahh ahhh o yancı muhteşem pacey.

    şimdi her şey farklı görünüyor izlerken. karakterler çok daha net benim için. çünkü anneleri olacak yaştayım. tüm o büyük büyük hayallerin, acıların, o çocuklar için neden büyük olduğunu ve aslında neyin önemli olduğunu biliyorum artık. yapma evladım, sakın çocuğum diyerek izliyorum. çünkü eyy salak dawson, sen hayaller senaryolar peşinde koşarken koca bir hayatı kaçıracaksın. bak aile desteği görmeyen akranlarına. nasıl da hayal değil planla yürüyüp dibine kadar yaşadılar hayatı.

    neyse... demem o ki gerçekten de yaşla, yaşanmışlıkla birlikte daha önce izlediğin filmleri, dizileri tekrar izlediğinde, ya da okuduğun kitapları tekrar okuduğunda çok daha farklı, çok daha tatlı oluyor. her şey değişiyor.

    değişmeyen tek şey ise pacey aşkım. mrs. jacobs'ın olayım bee.
  • nasıl bir rol bir insanın üzerine yapışırsa, 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olan bizlerin ilk gençliğini meşgul eden bu dizi sayesinde, joshua jackson isterse gitsin oscar alsın, biz yine '' olm pacey oscar almış lan!'' deriz, isterse katie holmes tom cruise'dan 9 çocuk doğursun, biz gördüğümüzde ''olm joey potter yine hamileymiş lan!'' deriz.

    değişmez.
  • artık kimsenin beğenmeyeceği dizi.
    ben lise iki'de falan izlemeye başlamıştım ancak şu an lise ikiye giden biri bu diziyi beğenmeyecektir.
    nedeni ise değerlerimizin değişmiş olması. benim için o zamanlar farklı olan şeyler şu an onun için o kadar sıradan ki.
    ben pacey ile joey nasıl birleşecek diye ağlarken şu an behlül yengesini götürüyor. sıkıysa on sene önce götürseydi.
    hey gidi günler, herşey ne kadar "daha" güzelmiş..

    en güzel bölümü için (bkz: the longest day)
  • jen dawson ile yattı. jen pacey ile yatmak uzereydi, yatmadı. jack ile de yatmak uzereydi, yatmadı. jack homo bu arada. joey pacey ile yattı ama hep dawson ile yatmanın hayallerini kuruyordu.dawson'nın jen ile yatması icin 3 sene gecmesi gerekti zira zaten yıllar once jen ile cıkmıstı ama bir halt edememisti. jack homo olmadan once joey ile cıkıyordu. pacey dawson ile kanka idi. gitti kankasının sevgilisi ile yattı. sonra evli bir erkek ile iliskisi olan zenci bir garson ile yattı. diziye bu sene charlie katıldı. muhtemelen onu ortaya alıp, butun elemanlar onu da sıradan gecirecekler. jack dahil.
  • takriben ayda bir kere falan yaklaşık 15 dakikasına denk geldiğim bu diziden anladığım şudur: iki tane dalyarak oğlan var. birincisi sarışın olan, başroldeki; öteki de borsacı olan. bunlar duyarlı genç modundalar üstelik. politically correct olalım diyerekten bir tane gay eklenmiş, kenar süsü. bir de "bu sezon kime versem" modunda dolanan birtakım hatunlar var. başroldeki kız özellikle irrite edici. gençlik dizilerinin klasik konseptidir zaten, "hayatta ne istediğini bilmeyen bir mallar sürüsü oluşturursak rating otomatikman gelir" formülü.. bir eray özbal, bir nuri alço, bir önder somer bu dizidekileri pekala hizaya getirirdi, diyerek tespitlerime burada nokta koyuyorum.
  • neden dawson'ın başrolde olduğunu ve neden başrolde olduğu halde diğer oyuncular kadar ünlü olamadığını anlayamadığım dizi.
  • joey in pacey e söylediği

    kalbimi paramparça edip bunu daha iyi şeylere layık olduğum için mi yapıyorsun

    cümlesi sen daha iyilerine layıksın cümlesini türk kızılay'ının dağıtmadığını kanıtlamıştır
  • herkes introsunu yanlış yazmış. doğrusunu ben yazayım bari.
    "anam anam hey" diye başlıyor introsu.
  • bir arkadaşımız internetten sezon dvd lerini alırdı bu dizinin. akabinde dawson s creek günleri düzenlenirdi. böyle dizinin soundtrack cd leri elden ele dolaşırdı. oradan ezberlenmiş repliklerle ilan-ı aşklar edilirdi. acayip geometrik şekillerle açıklanabilir aşk meşk işleriyle ortalık karışırdı. ah bir de olayın felsefesi vardı "dizi mi bizim yaşadıklarımızı anlatıyor, biz mi diziyi yaşıyoruz" lar falan feşmekan. ne güzel günlerdi pirim, öyle kayıkla sandalla falan sevdiklerimizin evlerine gider, gece gece merdivenlerden odalarına tırmanırdık, canımız sıkıldı mı tekneyle dünya turuna falan çıkardık, hele o ev partileri, uyuşturucu müptelası arkadaşlar, doğum kontrol yöntemleri üzerine ailemizle yaşadığımız tartışmalar.... böyle de bir ergenlikti işte bizimkisi... (haydiii havaya girdik yine!)
  • joey isimli karakterinin o ağzını büke büke triplere tavırlara girişleri aklıma geldikçe hala sinirim tepeme çıkar. koyacaksın o yamuk ağzının ortasına sümsüğü, o kaprislerden, tavırlardan eser kalmayacak. kaltak.
hesabın var mı? giriş yap