• size nasıl davul çalmaya başladığımı ve müzigin önemini anlatacağım bugün. içine biraz da kader serpiştiricem. size kendi doğrularımı güzel anıların içinde subliminal mesaj olarak çakarım diye düşündüm.

    şimdi bazı bilgiler vericem. çünkü hayat bir puzzle. tek basına bi olay meydana gelmiyor. hersey içiçe.

    birinci bilgi şu. ben muzik aleti çalmak istedim hep ama niyeyse lise 1e kadar ona hiç sıra gelmedi. annem babamdan para isteyemezdim ben. biz ortahalli bir aileydik. muzigi bir lüks gibi gordugum icin , belki de onlar beni böyle bir seye yönlendirmedikleri icin, belki de ben şunu istiyorum, bunu istiyorum diyecek kadar büyümedigim icin lise1 e kadar kaldı bu iş. birde su var. sanırım bizim şehirde müziğe başlanmaz diye düşünüyormuşum. ne gerizekalıymışım. sanki müzik izmir istanbul işi gibi geliyordu bana.

    bunun yanısıra söylemem gereken şey bizim küçük şehirde hiç amatör konser izlememiştim. cevrende yapan insan yoksa sende yapabileceğini duşunmuyorsun belki de. sonra dostlar isim vermicem, ben lise birde bi kızdan hoşlanıyorum. kıza defalarca aşkı ilan etmişim. beni reddetmiş. ben taklalar atmışım ama olmamış filan. ama benim ilk aşkım belki. daha önce de kızlar sevdim. hoşlandım filan ama hic bi kızla gidip konuşmamıştım. aşkı ilan etmemiştim lise 1 e kadar da hiç sevgilim olmamıştı.

    bi gün ögrendim ki benim sevdigim kız gitar çalıyor. sanırım benim hayatım onu ögrenince degisti. bende hemen karar aldım. gitara başlıcaktım. amacımsa gitarı super çalmak ve kızın elbet çalamadığı şeyler olacak, ve bende onları ona ögretecektim. yoksa sanat manat için degil yani. hemen gittim babamın makama çıktım. baba dedim ben gitar çalıcam. hani karikatürlerde düşünce balonları olur ya, onları gercekte göremezsiniz. ama ben babamda oluşan balonu gördüm sevgili sözlük. bizim akrabalar vardı iki tane. ıki kardeş bunlar. biri 35 biri 40 yaşında iki erkek. ikiside gitar çalıyordu. ikisi de evlenmediler. rocker tipler. saclar uzun. küpeler. siyah giyimler filan. ahanda bunlar oluştu babamın balonda.ve bana cevap verdi.

    ama cevabı 1 soruydu ve arkasında eklediği öneri cümlesiydi: 'napcan gitarı? saz çal.'

    sazı küçümsemiyorum ama herkesin ruhuna hitap eden bir enstruman vardır. benim ki kesinlikle saz değildi. bu olaydan sonra ben kendi göbegimi kendim kesmeyi düsündüm. ucuz yollu bi gitar alıcaktım. fakat bir problem vardı. gitarı eve nasıl getircektim. babam calısırken beni görecekti. yakalanacaktım gitarla evde.

    ve işte sevgili sözlük. benim beynimin nasıl çalıştığına dair hala şüphelerime yol açan düşünce mantığım oluştu. o müthiş cümleyi kurdum.

    'eve getirilmeyecek bişiy çalayım o halde.'

    yani olay hatuna gitar ögretmekti esas. sonra saz önerisi geldi. ve ben karar kıldım. eve getirilmeyecek bişiy çalayım. nasıl oldu anlamadım. biz orta 3 iken okulda bir konser izlemiştim. bizim bir arkadaş çalıyordu. bass gitaristti orda. grupta davulcu behlül'dü. tek izledigim amatör konserde oydu. ordan behlül'e hayran olmuştum. öyle zevkli çalıyordu ki davul aslında beynimde yer etmişti. bende çok istemiştim. fakat işte hani iş cesaret işi. o zinciri kıracak ben davul çalacağım demem icin bunların olması gerekiyormuş.

    ben eve getirilmicek bişiy çalma kararını alınca o basçı arkadaşa gittim. abi ben davul calcam dedim. 'oooo super' dedi. ben biraz biliyorum sana ögretirim dedi. hemen grubum oldu. olum nası mutluyum ama. gruba isim arıyoruz. ben gruba güreş, gözlük gibi saçma isimler buluyorum beni dövüyorlar filan. neyse grubun ismi bulundu. bide herşey o kadar hızlı gelişiyor ki, hemen lise mezunuyetinde çalma teklifi aldık. ben hayatımda ilk defa metallica dinliyorum. iron maiden dinliyorum. repertuarda sad but true filan var. ben aldım şarkıları. ilk çalışmamızı yapıcaz. gittik güya ark bana davul ögretecek. sagolsun bi ritm ögretti. bi de tak taka taka dım dım tıs diye bi atak ögretti. gerisini ben kulaktan çalıyorum. neyi hissediosam ona vuruyorum. dediler ooo abi sende yetenek var. hemen özel derslere başladım . gaza geldim. ögreniyorum filan.

    o sıra volkan diye bi ark duymuş benim davul caldığımı. abi dedi bizim grupta da çalar mısın? uuuuuuuu bi anda 2 grubum oldu. çalarım tabi dedim. olum nası götüm kalktı. nası havalıyım. bi anda raksıtar oldum. bi hafta önce hic bisiydim. bi haftada neler oldu. yalnız bu sıra götüm de kalkmışken, aklıma geldi. lan kıza gitar ögretcektim ben nerelere geldik. nerdeyim lan ben dedim.

    gittim bizim gitariste. abi dedim bana gitar ögret. ben kıza ögretcem. adam da çok haklı şekilde bana dedi ki, "abi sen artık davulcusun. adam gibi ona çalış. konsere çıkcaz bak." ben havalıyım ya, yok dedim. ya bana gitar ögretirsin, ya da ben yarın ki çalışmaya gelmicem.

    rest çektim.

    abi eminmisin dedi. eger gelmiceksen bak bi arkadaş var onu çağıralım gruba. onla çalarız.

    ben pişman oldum ama götüm kalktığı için de geri dönemiyorum. öbür arkadaşta nası çalıyor abi. super herif. kendi davulu bile var. tükürdüğümü de yalayamadım.(yıllar sonra o davulcu arkadaş sezen aksu'ya çaldı. arada hala da çalıyor ona) bide diger gruba güveniyorum. ulan o grupta 2 gün sonra dagılmadı mı? ben yine başladığım noktada kaldım. hem 2 gruptan oldum. hem kız gitti. hem gitar gitti. hem davul gitti filan.

    napcam derken, bizim 2. gruptaki bir arkadaşla bi grup kurduk. onların ev musaitti. oraya imece usulü bir yıldırım beyaz kardeşler marka davul aldık. ama işte bazen kaşınıyor ya insan. davula başladım. fakat eksik bitmiyor. zil alıcam. yok davul güzel ses vermiyor. yeni bi davul alıcam filan. ulan nasıl oldu bilmiyorum. lise 2 başında iken benim yıldırım beyaz kardeşleri sattık. powerbeat marka bi davul aldık bana. yalnız parayı nerden bulduk. bulmadık tabi ki. müzik marketten bana borc usulü davul sattılar. 150 milyondu hiç unutmuyorum. oda 500 dolar ediyordu. nasıl deli cesareti girdik o işe hiç aklım almıyor. ben babamın verdigi harclıkları hiç harcamıyordum. hepsini gidip borca veriyordum. okulda adım otlakçıya çıkmıştı. herkesin tostundan bir ısırık alıyordum. bisküvilerinden otlanıyordum. bir kuruş param yoktu.

    bitmedi. esas bomba servis parası 5 milyondu. ben bizimkilere 10 milyon dedim. inandılar. zannediyorsanız ki servisle gittim. hayır. servise de binmedim. lise 2 boyunca okula yaya gittim geldim. soguk kar kış kıyamet. hiç aldırmadım. yarım saat gidiş. yarım saat geliş yürüdüm her gün. ama lise 2 bitti. borc bitmio.

    araya zil mil de aldık mecbur. lise 3 te baktım zor yürüme işi. sabahları yürüyordum. aksamları servisle dönüyordum. yarım servis parası ödüyordum. aileden 2 servis parası alıodum ama iyi kötü borcu bitirdik çok şükür. yalnız borç o kadar uzadı ki, davulu aldığım yerdeki abla bi ara bana kızdı haklı olarak. sogan parası öder gibi ödedin dedi. valla öyle oldu. ama sagolsunlar. onlar sayesinde o işi başardım. davula böyle bir aşkla baglıyım işte ben sözlük.

    neyse üniyi kazandık gittik. liseden tanıdık bir arkadaş ile yurtta oda arkadaşıyız. 3. bi bahadır diye ark var. adam paso at yarısı oynuo filan. bize bi gün dedi ki. para verin ortak yapayım sizi. tamam dedik. tarih 9kasım2000. ertesi gün 10 kasım yarışlarına oynayacağız. neyse bi kupon yaptı. 4 liralık. 4 kişi 1 er liralık oynadık. sonra baktım ver la şu bülteni dedim. bende kendim bi kupon doldurdum. liseden olan arkadaşa dedim ki olm gel istiosan benim kupona ortak ol. siktir lan dedi. ben kendim yaparım . o da bi kupon yaptı. bende kendim bi kupon yaptım. yalnız hiç oynamayı bilmiyorum. biraz sayısal loto gibi biraz da yorumları okudum. bi kupon yaptım. yalnız bak ortak kupon 4 liralık. tamam mı. benim yaptığım kupon 10 kuruşluk oldu. o kadar az yani. bende ulan dedim 5 misli yapayımda 50 kuruş olsun dedim. o zaman 6 sıfır atılmamıştı gerci. ışte ortak kupon 4milyon tutuo. benim kupon 500bin. elimdeki 3 kuponu ertesi gün yatırmaya ben gittim. görev bende. neyse yatırdım. akşam yurda dönücem. yolda mesaj atıo bizimkiler. jzff kuponları yatırdın mı? yatırmadınsa… diye 3 noktalı uyarılar filan. bende dedim ki ulan akıllarınca tuttu diye beni keklicekler. yermiyim filan diyorum.

    bi gittim yurda. bizimkiler sevinç yumagı. tutmuş bizim kupon. ortak kupon tutmuş. ne verir filan diye konuşuyoruz. benimle ortak olmayan lises arkadaşımın kendi kupon yatmış. olmamış. ben verdim benim kuponu. alın la buna da bakın dedim. bahadır ipnesi dedi ki cıkmamış olum senin ki dedi. yırt at. tam yırtıom. halil diye bi ark vardı. dur lan dedi. yırtma. atbaşı olmuş senin kuponda tutuo. at mı başı? ulan terimlerden de anlamıyorum ki. neyse olay şu. 6 lı ganyan oynadık biz. 5. ayakta atbaşı olmuş. 2 at birden kazanmış. cizgiyi o kadar aynı anda geçmişler ki ayırt edememiş hakemler. atbaşı yapmışlar. ıkisi de kazandı olmuş. bi durum var yalnız ortak kuponda favori at var 5. ayakta. benim kuponda süpriz bi at var.

    kazanan süpriz atın adı set. diger hepsi yine tutmuş. ben yalnız set isimli atı neye gore yazdım hiç bilmiorum. sonra da baktım bülten de bile hakkaten kimse önermemiş. tutması filan çok zor iş. neyse uzatmıyım fazla. gece uyuyamadım heyecandan. hayatımda ilk defa büyük ikramiye kazanıyorum. katıldığım piyango gibi bişiyin en yüksek parasını alcam sonucta. hemen gazte aldık sabah. sonucları kontrol ettik. gaztede kac para kazandığım da yazıyor. ortak kuponda 4 milyon yatırdık. 6 milyon kazanmışız komik yani. ama benim kuponda ben 500bin yatırdım. 133kusur milyon kazanılmış. ben 5 misli oynadım. abi çok ilginc bi sonuc cıktı. 266 misli zaten kazandım. 5 misliyle çarpçaz. toplamda 1330 mislini alcam kuponun ilk degerinin. tam olarak 666milyon 660 bin tl kazandım.

    ulan rakama bakıyorum. şeytanın rakamı. bisiyler mi anlatmaya çalışıo bu altılı ganyan bana diyorum. bide at yarışları hep beni korkuttu. oynayan tipler filan hep sakallı makallı tipsiz adamlardı. ben parayı almaya bile 3-5 gün gidemedim. kimse benle gelmio para almaya. korkuyorum soyulurum filan diye bide. neyse iste sonuc itibariyle gittim parayı tahsil ettim. komikte bi durum oldu . adam parayı bana sayarken bi ara durdu bana baktı. ben de fena konsantre olmuşum adamın saydığı paraya gözler faltaşı gibi açık. güldü filan. neyse aldım parayı. dısarı cıktım. ganyan bayi önündeki taksiye binmedim. ayarlıdır neme lazım. beni kuytu köseye atıverirler diye korkuyorum. az yürüdüm. sonra bindim taksiye daha sonra parayı dolar yaptım. 900 dolar ediodu . ne mi yaptım. o parayla gittim bi visne çürügü yamaha stage custom aldım. yıllarca kullandım o davulu. artık satmam gerektigi noktada sattım.

    çok ilginc bisiy de oldu. biz müzige başladığımız da koray candemir-kargo ve harun tekin-mor ve otesi dinledik senelerce. benim için çok önemli müzisyenlerdir. yıllarca onlara özendik. daha sonra benim grupla 5 şarkı da olsa sahne aldık. o iki önemli müzik adamı bizi dinledi. ve sahnedeki davul benim o visne cürügü yamaha stage customımdı. çok çok mutlu etti bu olay beni. hayat bazen çok güzel ve anlamlı. o at yarışının bana çıkmış olması filan çok garip.
  • folklorda kullanılan, ramazan davulu olarak da bildiğimiz davul, kapalı mekan enstrümanı değildir. maalesef halk müziği geceleri veya ustalara saygı gibi etkinliklerde bir de dibine mikrofon dayayarak seyircilerin kafasını iyice sikiyorlar.

    yapmayın.
  • mahalle sakinlerinin muhtemelen afyonu patlamamış, eh pazar sabahı 11.30 suları, ''allah allah kalkın harp başladı'' naraları attı bir sokak; pusuda bekliyordunuz? çakalsınız sdfs. esasen bir izdivaç gününde yaşanan psikoloji fevkalade, yâhû.

    otobüste yer verme yanlısı olmayan ülkenin umut fidanı gençlerine karşı psikolojik savaşın en alasını yaşatabilecek kır saçlı, bıyıklı büyüklerim, çok sağlam coştunuz; respect duygusuyla selamlıyorum. amcam sen kahvaltıyı yapıp direkto akızlamışsın sokağa kurtlarını dökmek için sabahın köründe amcam. hızını alamadın takla falan attın? dfsjdhskfshksdfjhks. bourbon hanedanı'na kontes vermiyorsunuz, saat daha 12 olmamıştı abilerim; az sakin olun?

    hayır üzerinde mikrobiyoloji lab'larındaki görevlileri işsiz bırakmayacak kadar fazla teste nesne olabilecek bakteri ve virüsün cirit attığı kağıt parayı ağızla tutmakla senkronize olarak yağmurlu çamurlu sokağa oturmak nasıl bir halet-i ruhiye ürünüdür ey çalan ağabeyim. raconunuzu sergilediniz eyvallah da, azıcık akıl ve izan?

    gelin hanımın çıkışına yakın hızlanan gümbürtüler ve sadrazam misali dizilmiş eril büyükler adeta kanuni sultan süleyman'ın harbe çıkışını andırıyordu? güzel bir hanım olmakla birlikte ''beyaz hayali''nin tasarımı da iyiydi (bak iyi niyetimi esirgemiyorum) fakat fonda yine de şahlanıyor çalacaktınız de mi, ayak yapmayın.

    gerçi pederin sosyal medyaya entegre olma süreci dahilinde (kalıba bak dfds) gösterdiği bilfiil çağdaş tutum ve davranışları altında kuzu gibi yatıp, tatlı alaturka yönleriyle paralellik gösteren ve zaman zaman muhabbet arasında ortaya çıkan kızının mutlu günü ile ilgili hayalleri korku dolu gözlerle bi' 10 sene sonrasındaki o anın gözümün önünden geçmesini sağladı; gizli nikah şu an cazip geldi, korkutmayın beni.

    özetle; çalanı ayrı oynayanı ayrı kendinden geçiyor, ortamlar çok fena, ben size diyim.
    ayin düzenlediniz ayin, helal olsun azizim.

    ''davullar çalınsın aman
    aman da ceng-i cengide harbiyi
    görünüyor yandım aman..''

    lan?
  • kızılderili inanışlarında her ailenin bir adedine sahip olmasının önemli olduğu bir çalgı. aile üyeleri çalarken kendilerini kutsayan ruhlarla ritmik bir iletişim halinde olduklarına inanırlar, öldükleri zaman alt nesillerine bıraktıkları davul aracılığıyla da kendileri ruhlar alemine geçtiklerinde de aynı davulu çalan soylarına kutsal ruhlarla beraber yardım edebileceklerine inanırlarmış.

    bu inancın kurgusal olarak anlatıldığı hoş bir roman için:

    (bkz: the painted drum)
  • "şaman'ın tören sırasında kullandığı en önemli eşyası davuldur. davulun tekdüze sesine uygun olarak şaman ruhsal yolculuğuna çıkar. bu yolculuk sırasında davul sembolik olarak onun atı, kayığı, geyiği olur."

    (bkz: şamanizm/@ay hatun)

    eski türkler davula küvrüg derlerdi. altay ve yakut türkleri ise şaman davuluna tüngür derler.

    " şamanların davul sahibi olmaları da tıpkı cübbe sahibi olmaları gibi koruyucu ruhlarının emriyle olur. hiçbir şaman kendi arzu ve isteğiyle davul yaptıramaz; yaptırdığı davulu koruyucu ruh veya ruhlar tarafından kabul edilmedikçe kullanamaz.

    şor kamları davul yapma emrini (ilhamını) mustağ/buzdağ denilen dağdan alırlar. mustağ şamana bütün ömrü boyunca kaç tane davul kullanılabileceğini tayin eder. tayin edilen sayı tamam olunca şamanın ömrü de tükenmiş olur. şamanların bu inancına dair l. p. potapov garip bir olayı anlatıyor. sandra adlı bir kam potapov'a 'tayin edilen davullarının sayısının tamam olduğunu, binaenaleyh yakında öleceğini' söylemiş. gerçekten bu kam birkaç gün sonra ölmüş.

    davul/tüngür daire veya yumurtamsı biçimde olur. yakut şamanlarınn kullandıkları daha ziyade yumurtamsı şekilde yapılan davullardır. davul yapmak için kayın ağacı yahut sedir (möş ağaç), deri, madenî süsler, kıl sicimler kullanılır.

    davul yapılacak ağaç obadan uzakta bitmiş, insan ve hayvan dokunmamış temiz ve sağlam olmalıdır. davul yapıldıktan sonra ardıç ağacı yakılıp tütsülenir, ruhlara şarap serpilir (saçı yapılır).

    davulun değeri 15-20 ruble olur; manyakla beraber evin üst başında, bir köşede saklanır. davulun esas kısmı olan
    ağaç ve demir hiçbir zaman değiştirilemez; derisi ise değiştirilebilir. biri ölen evde bulunan davul, erlik’in elçisi aldaçı’nın yaklaşmasiyle kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş sayılır. böylece kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş olan davulların derisi derhal değiştirilir. bu gibi hadiselerde davulla beraber bütün şaman mukaddesetı da -manyak, yalama, bayrı, yayık muhafaza edilen torba da- kirlenir, habis olur. ihtiyatkâr şamanlar ve ev sahipleri, hastanın öleceği anlaşıldığı dakikada şamana ait eşyayı evden çıkarırlar.

    her davul, şamanın ölümünden sonra ormana götürülüp parçalanır ve bir ağacın dalına asılır; şamanın ölüsü de bu ağacın yanına gömülür. şamanın defni esnasında hususi ayin ve merasim yapılmaz, ilâhiler de okunmaz.
    ...
    davulun tokmağı da davul ve cübbe gibi özel törenle hazırlanır. altaylılar davul tokmağına orbu, yakutlar ise bulaayah derler. bu tokmak kayın ağacından yahut sığın/geyik boynuzundan yapılır. davul âyin sırasında şamanın ruhu (mânevî varlığı) dünyayı dolaşırken taşıt ödevini görür. karada gezerken davul at, tokmak kamçı; sulardan geçerken davul kayık, tokmak kürek; göklere çıkarken binilecek kuş olur. "
    (abdülkadir inan - tarihte ve bugün şamanizm)
  • davul türklerin şamanizm tekniğini kullanıp dünyaya bir anlam yüklemeye çalıştıkları zamandan beri süregelen bir alet. eski zamanlarda şamanlar davulu kötü ve istenmeyen ruhların kovulması için çalıyorlar ve davulun sesinin ruhları uzaklaştırdığına inanıyorlar. bunun için davullar ayinlerin vazgeçilmez bir çalgısı oluyor ve ne kadar gür bir sesle çalınırsa insanlar o kadar rahatlıyor. aynı şekil kutlamalarda çalınıp kötü meleklerin uzaklaşıp, iyi meleklerin ortamda baskın gelmesi bekleniyor. aradan yüzyıllar geçiyor ve bugün türkler düğünlerde , asker uğurlamalarında , dini bayramlar öncesinde davul kullanıyor. eski zamanlarda şamanların inançları için kullandıkları çalgı bugüne kadar -çalınış amacı değişse dahi- bozulmadan geliyor.
  • temel olarak bass drum, snare drum, hi hat, crash, ride, tomlar ve ekstra olarak china ve splashten oluşur.
  • ilk telemetrik iletişim aracı ve en eski ibadet gereci
  • hayatta çalaraken zewk alddıım ender şeylerden biri
  • (bkz: #8508821)
hesabın var mı? giriş yap