• rock müzik piyasasının en sevilen ve en nefret edilen vokallarinden biridir.

    tanrının bir lütfu olan harika bir ses rengine sahiptir. bu sayede pek çok vokalistin renk tonuna yaklaşabilen, oldukça derin bir sesi vardır. ki bu ses sayesinde vakti zamanında jon lord'u etkilemiş ve onun büyük desteği sayesinde deep purple gibi bir gruba katılarak, ian gillan'ın yerine geçmiştir. henüz 23 yaşındadır.

    coverdale'in o dönemde etkilendiği adamlara bakarsak daha çok zenci müziği olarak gözüken ve led zeppelin'i de zamanında etkileyen blues başta gelmektedir. ki bu blues etkileri ileride pek çok kez coverdale'e zeppelin taklitçiliği suçlaması yapılmasına sebep olacaktır. işin aslına bakarsak led zeppelin de coverdale de aynı tarz müziklerin etkisinde kalmıştır.

    ingilterede ufacık tefecik publarda daha bıyıkları terlemeden şarkı söylerken, bir butikte tezgahtar olarak çalışırken deep purple'a katılmak, zamanın efsane adamları ile çalışmaya başlamak her bünyenin kaldıracağı yük değildir. hele hele blackmore ile çalışmaya başlamak, resmen şeytanla dans gibi birşeydir. zira kendisi ham bir meyve gibidir. dp'deki diğer elemanlar feleğin çemberinden 3-5 defa geçmiş adamlardır.

    deep purple yılları adamımızı olgunlaştırmıştır. binlerce insanın önünde büyük konserler vermiş, sahne paylaştığı adamlardan çok şey kapmıştır.

    deep purple zamanı jon lord ve ritchie balckmore arasında şiddetlenen grup liderliği çatışmaları nedeni ile kısa sürmüştür. blackmore grubu bırakmış, yerine gelen tommy bolin ise uyuşturucu ile başa çıkmaya çalışırken grup zihinsel olarak da yorulmuştur. ve elemanlar artık devam edemeyeceklerine karar vererek deep purple'ı bir süreliğine tarihin tozlu plaklarına bırakacaktır.

    deep purple dağıldıktan sonra coverdale pek çok proje düşünür. ancak deep purple'da edindiği tecrübeyi ve ismi kullanmak ona daha cazip gelir. pek çok müzisyen ile ilk solo albümünü kaydeder. kimler yoktur ki bu ilk albümde roger glover, micky moody, bernie marsden, ronnie james dio ve adını hatırlayamayacağım onlarca adam. bu albüme baktığınız zaman adamın blues ile kafayı bozduğunu görebilirsiniz. blues ağırlıklı, yer yer eğlenceli yer yer hüzünlü, bazen rock'n'roll. bu dönem david coverdale'in en önemli kararlarından birini aldığı dönemdir. çünkü 70li yılların sonu olan o yıllarda müzik piyasası gene renk değiştirmeye başlamıştır. punk, disco vs. yavaş yavaş şekillenmeye ve vücut bulmaya başlamıştır. covardale yılmamış ve publarda çalarak dinleyicisini hep sıcak tutumuştur. bu dönemin en önemli faydasını ise 80li yılların başında görmüştür. deep purple yıllarından itibaren kendisini takip eden sadık dinleyicileri ile 84 yılına dek avrupada çok sağlam işler yapmışlardır. bu dönemi coverdale'in sadık izleyicileri ve yaşlı hayranları daha iyi bilir. belirli bir grup dinleyici için whitesnake 87 ve sonrası için vardır. ve bu dinleyiciler için whitesnake bir hair metal grubudur. bu aslında yanlış bir durum da değildir. david coverdale 80li yılların sonlarına doğru müzikal anlayışında önemli değişiklikler yaşamıştır. bu değişim aynı zamanda imaja da yansımıştır. ki o dönemin pek çok grubunda bu imaj ve tarz değişimini görmek mümkündür. sebebi için de a r olarak gruba çalışmaya başlayan john kalodnere bakmak gerekir. bu hair metal dönemine aşağıda kısaca gene değineceğiz.

    80li yıllar grubun en üst seviyede müzikal başarıyı gösterdiği yıllardır. bu yılları ilk yarı ve ikinci yarı olarak ayırmak gerekir.

    80li yılların ilk yarısında david coverdale zamanın en ses getiren kadrolarından biriyle birlikte çalışmıştır. jon lord ve ian paice, micky moody ve bernie marsden ve neil murrayile birlikte inanılmaz bir başarı yakalamışlardır. hatta 3 eski dp elemanı nedeni ile purplesnake gibi isimlerle anılmaya başladıklarında, turne otobüslerinin arkasına "biz lanet olası deep purple değiliz" gibi bir yazı bile yazmışlardır. *

    david coverdale bu dönemde özel hayatında da fırtınalı bir dönem yaşamaktadır. evlilik sorunludur, sürekli turnededirler ve kızlar ile dolu geceler geçirmektedirler. ayrıca adamımız esasen çalışması zor bir de adamdır. jon lord ile de grup içinde liderlik çatışmaları başlamıştır. ancak bunun kesinlikle bilinçli bir çatışma olmadığını ileriki tarihler de ikisi de belirtmiştir. ancak jon lord ile olan sorunların aynısını coverdale bernie marsden ile de yaşamaktadır. bu çatışmalar grubun 82-84 yılları arasında bir sürü değişiklik yaşamasına neden olmuştur. en sonunda coverdale 84 yılında toptan bir revizyon ile grubu amerika pazarına hazırlamıştır. zira artık hollywood'a açılma zamanı geldiğini düşünmüştür. eskilerden sadece neil murray'ı yanına almıştır. ki kendisi de bir süreliğine ayrılmış geri dönmüştür. john sykes ve cozy powell bu dönemde gruba katılmıştır. eski kadronun büyük kısmını kaydettiği slide it in albümü hızlı bir şekilde tekrar remikslenerek amerikaya açılmıştır. grup amerikada ses getirmiş ve umut vermiştir.

    bu başarının ardından coverdale'in ve grubun hair metal evresi başlayacaktır. coverdale ve sykes ayrı ayrı stüdyolarda ünlü albüm whitesnake 1987'yi kaydeder. ancak kayıtlar hem ayrı ayrı çalışma yüzünden hem de coverdale'in yaşadiği sinüs problemi nedeni ile çok uzun sürmüştür. albüm piyasaya sürülür ancak bugüne kadar tam açığa çıkmamış, büyük ihtimal maddi sebeplerle john sykes ile coverdale yolları ayırmıştır. coverdale bundan sonrası için ne yapacağını düşünürken john kalodner'in de desteği ile still of the night için bir klip çekip mtv'de döndürmeye başlar. şarkı tarzı ile, zeppelin arağı olarak yorumlanmasının ötesinde, acaip ses getirir. bunun üzerine coverdale sadece klip için ve olası bir kaç küçük konser için topladığı elemanlar ile yaklaşık 2 yıl sürecek bir dünya turnesine çıkar.

    bu süreç sonrası coverdale klip hatunu tawny kitaen ile tekrar bir evlilik denemesi yapar. ancak bu evlilikte yaşadığı sorunlar, yeni albüm çalışması slip of the tongue ile birlikte coverdale'i aşırı yormuştur. albüm de beklenen başarıyı getirmeyince coverdale 90 yılında, öncekine göre kısa süren bir dünya turnesi sonucu whitesnake'i bir süreliğine rafa kaldırır.

    boşta kalan adamımız bir süre sonra page ile karşılaşır. bir barda oturup bir iki zeppelin şarkısı ve eski blues şarkısı çalarlar. ve bakarlar bu işten zevk alacaklar hop bir albüm yapalım derler. bu dönem coverdale'in vokalinin en olgun ve üst seviyede olduğu dönemlerden biri olmuştur. bunda page'in tarzının zorlaması da yok değildir. ancak page'in turnelere sıcak bakmaması ve albüm satışlarını zayıf kalması sonrası dağılırlar.

    coverdale bundan sonra artık mirasından yemeye başlar. grubunu tekrar ortaya çıkarır ve bir greatest hits turnesi, özünde oldukça başarılı olan ama zamanın müzik anlayışı içinde ses getirmeyen restless heart ve inanılmaz güzel ama pek az kişinin bildiği starkers in tokyo akustik albümünün ardından grubu bir daha toplamamak üzere dağıtır. ancak bu sözünden de bir süre sonra dönecektir.

    whitesnake ile özdeşleşen isminin ve kariyerinin ardından gene * oldukça başarılı bir solo albüm, into the light çıkar piyasaya. bu dönem artık coverdale'in iyice olgunlştığı dönemdir. yeni bir evlilik, yeni bir çocuk, koşuşturmacadan uzak bir göl kenarında yaşanan hayat.

    ancak coverdale bir süre sonra, bence maddi nedenlerle, tekrar beyaz yılanını ortaya çıkarır. ancak bu sefer bir stüdyo albümüne sıcak bakmamaktadır. zamanında yaptığı anlaşmalar ile şirketlerin kendisini sömürdüğünü düşünmektedir. para ve sıcak enerji konserlerdedir. bu nedenle genç elemanlardan bir kadro kurar ve yollara dökülür. beklediğinden fazla bir ilgi görür. ancak grubu dinlemeye gelenler 2 ayrı kuşaktır. bir kısmı 80lerin ilk yarısında kalmıştır, bir kısmı ise 80lerin sonunu yakalamıştır. sonuçta, gene kendi fikrim olmakla beraber, harika şarkı listelerine sahip konserler olmuştur. hele ki 2005 konserlerinde 74 yılından burn'u, 87 yılından here i go again'i dinlemek mümkündür.

    adamımız 74 tılından bugüne 31 yıldır bu piyasada öyle ya da böyle hayatını kazanmıştır. sesini kaybetmek üzere olduğu 86 yılının ardından olağanüstü başarılı bir albüm yapabilmiştir. sesi artık eskisi kadar güçlü olmasa da inanılmaz şekilde hala güzel söylemektedir.

    grup içi tartışmalar dışında, vokal tekniğini taklit ettiği robert plant ile yaşamıştır en büyük kavgasını. dürüst olmak gerekirse bu konuda söylenecek herşeyde doğru payı olacaktır. ancak kişisel görüşüm her iki adamı da etkileyen köklere * inmek olayı daha iyi görmemizi sağlayacaktır.

    adamın yazdığı şarkı sözlerine baktığımızda da dönemlere göre değişen hemen her konuda şarkılara rastlayabiliriz. aşk, cinsellik, felsefe, maço yaklaşımlar.. hepsi vardır sözlerde.

    sahnede inanılmaz hareketlidir. deep purple yıllarında yerinde durup sadece kafa sallayan adam gitmiş, kıpır kıpır bir adam olup çıkmıştır. konserlerindeki hareketleri kadın izleyicileri mest etmiştir her zaman. sadece hareketleri değil, kadın izleyicileri ile kurduğu muhabbetler ile de oldukça sıcak davranmıştır seyircisine. sahneye yağan don ve sütyenlerin hesabı tutulamamıştır. bu şovlarında da plant ile karşılaştırılsa da coverdale kesinlikle sahnede daha tahrik edici durmaktadır. bir de durmadan küfreder sahnede. öyle ki 90 yılında katıldıkları monsters of rock * konserinde çok küfür ettiği için konderi yayınlayan bbc'den konser sırasında küfür etmemesi için uyarı gelmiştir. adamımız da bunun üzerine seyirciye "bbc küfür etmemi istemiyor, sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sormuş, seyirci de hep bir ağızdan "fock off" diye bağırarak bbc'ye selam etmiştir.

    ingiliz olmasına rağmen hollywood yıllarının başladığı 87den bu yana amerikada yaşamaktadır. 13 yıldır, bir kuaförde aynı anda saçlarını yaptırırken tanıştıkları, cindy ile evlidir ve son oğlu jasper ile vakit geçirmeyi sevmektedir. ilk evliliğinden olan kızı jessica ise evlenmiş ve kendi hayatını kurmuştur. coverdale şu aralar, felsefeye, arınmaya, yürüyüşe ve dünyayı sevgiyle daha yaşanabilir kılmaya kafa ve vakit yormaktadır. plak şirketleri ile sinir harbi yaparak yeni albüm çıkartmaya çalışmaktadır bir de.

    öyle de böyle de vokali ile rock müzik dünyasına bir 30 yıl iz bırakmış adamlardan biridir.

    dip not olarak burada bir konuyu belirtmemiz gerekir. whitesnake ve david coverdale ayrılmaz ikili, et kemik gibidir. bu nedenle bu tarihçeyi whitesnake için de okuyabilirsiniz.
  • bu arada konserde yorum denen şeyin ne kadar önemli olduğunu da kafama bir kez daha dank ettirmiş kişidir.

    içeride şarkıların sözlerini bilmeyip de adam söylerken öğrenen insanlar vardı diyeyim size, anlayın; o derece rahat anlaşılıyordu sözler, üstelik yorum bu derece iyiyken aynı anda istediği her türlü duyguyu da anında tüm salona yansıtabilen bir adama anca şapka çıkartılır benim kitabımda.

    konserlerinde "rööoooaaaghhh"dan başka birşey seçilemeyen grupların hayranlarına duyurulur.
  • ayrica california jam'de mukemmel iki vokalin birle$tigi* bi platformda, hic bi $ekilde glenn hughes'tan geri kalmami$, hatta "bak sen cirlarsin da ben cilayamam mi" diyerek ince seslere de cikabildigini gostermi$, agzinda her zaman bi yudum tukuruk varmi$ gibi vokal yapan, sesine olunesi $ahsiyet. $uphesiz ian gillan'in da sesi cok guzel ama "ulan $u california jam'deki kadro bozulmasaydi olene kadar dinlerdim" dedirten ulu 5 $ahsiyetten biri olmasi hasebiyle gillan'dan daha bi cok begendigim $ahsiyettir*.
  • sesi de kendisi de vokal tarzı da bu dünyadaki gelmiş geçmiş en seksi şeylerdendir. hayır yaşlandıkça hiçbir şey kaybetmiyor da yıllanmış da ballanmış resmen.***
  • joe elliot'ın hayatını değiştiren kişi.

    high n' dry'ın kayıtları sırasında yan stüdyoda whitesnake kayıt yapıyormuş ve doğal olarak ikili çok fazla takılma şansı buluyormuş. bir gün joe, david'in vokal kayıtlarını izlemiş ve bir kerede her şarkıyı bitirdiğini ve hayvan gibi çığlık attığını görmüş. aralarında şu diyalog geçmiş;

    - inanılmazdı nasıl yapıyorsun bir kerede ?
    + hiç bilmiyorum, otomatik oluyor kendimi rahat bırakıyorum

    o gün joe'de kayıt sırasında kendisini rahat bırakmış ve kendisinin de çığlık atabildiğini görmüş. joe vokal konusunda bu albüme kadar hep çekingen duran bir insandı zaten albümlerden de anlaşılabilir.

    bu benzer olay def leppard'ın hysteria filminde de konu olmuştur ama david yerine mutt lange demiştir benzer sözleri.
  • yolda yürürken coverdale'nin is this love'u kulağınıza çalınırsa, gördüğünüz ilk kıza/adama aşık olursunuz. böyledir coverdale. sesi büyülüdür.
  • öyle bir solisttir ki, deep purple bile ondan nefret eder

    rock tarihinin en kuvvetli vokalidir, öyle kuvvetlidir ki deep purple best of albümlerinde asla o'nun söylediği soldier of fortune'u koymamıştır track list'e ..
  • 60 yaşına gelmesine rağmen karizmasından hiçbir şey kaybetmediğini dün akşam istanbul konserinde göstermiş olan, sesine gurban olduğum adam.
    caps 1
    caps 2
  • dinlediğim en duygulu ve aynı zamanda maço sese sahip vokal. çoğu bariton(tate, adams) vokalin aksine ses karakteri çok sıcak ve duyguludur, koyu bir ses rengine sahip olmasına rağmen high a (a5) verebilen deli gibi glissando yapabilen vokaldir. bazı parçaların ana pasajları bile tenör pasajları gibidir. çok tiz notaları(e5 - f#5) bile birçok bariton vokalin aksine aynen bir tenör gibi parlak ve temiz verir.
  • mitolojik bir figür. klasik rock mitolojisinde tanri 90'larda baslayip 2000'lerde ayyuka cikacak bozulmayi önceden görür. müzige ayar vermek icin 70'lerin basinda kilik degistirip dünyaya ugramaya karar verir. bir ölümlünün cikartamayacagi kadar karizmatik bir sesi kusanir ve iner. gerisini müzik tarihinden okuyabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap