• "ünlü olduktan sonra yeni hayatıma alışıyordum. artık banliyöde değildim, güzel bir evim güzel bir arabam vardı ve evliydim. derken, kapı çaldı bir vhs kasetiydi. takip eden iki saati evde bir vhs kaset oynatıcı arayarak geçirdim. nihayet bulup kaseti oynattım ancak o da ne... seks kasetimdi! yirmi yıl önce ben daha voleyi vurmadan önce çekilmişti. gencim, performansım yerinde; kendime dedim ki: siktir et! hemen fermuarımı açtım ve başladım 31 çekmeye.

    iki hafta sonra bir kaset daha geldi. bu sefer kendi seks kasetimi izlerken 31 çekişimin kasetiydi..." *
  • ilk iki special'ı ve the bird revelation'ı izledim. equanimity'yi izleyemedim.

    her şeyden önce adamla alakalı hayran kaldığım bir durum, şovunun kurgusu var. yavaş yavaş kuruyor ve son anlattığı hikayelenin sonunda önceki hikayelere bağlayıp zirveyi gösterip şovu bitiriyor.

    bill cosby konusu ile beyaz zengin amerikalı film yapımcısına sunduğu senaryo fikri,
    köpeği "baba"yı ortalığı temizlemek için çağırması,
    ve the bird revelation'da anlattığı hikaye ile kendi durumu.

    lakin the bird revelation'da anlattığı hikaye biraz kafa karıştırıcı.

    analoji'de chappelle, kendini mileage'ı dolmak üzere olan ho olarak konumlandırıyor.
    sanırım yapımcıları pimp'i olarak, televizyon dünyasını da çark olarak değerlendiriyor.
    biraz kötü niyetli olsak, kim ölü taklidi yaparak ya da cesedi ortadan kaldırarak kötü adamlarla ortaklık yaptı diye sorabilirdik ama kötü niyetli değiliz.

    dave chappelle, kendi adını taşıyan şovundan kendi isteği ile ayrılmış. 50 milyon dolarlık kontratı kendi isteği ile reddetmiş ve afrika'ya gitmiş. bunun sebebinin de yanlış anlaşılmak olduğu düşünülüyor. adam kendini anlatmaya çalışmaktan yorulmuş. kendini beyazlara pazarlayan zenci olarak görenlere aslında öyle değil demekten yorulmuş. şöyle bir konuşması var:

    "iş ırka geldiğinde içinizden geldiği gibi konuşamıyorsunuz. bu yüzden bill cosby'nin başı siyahiler kendi hayatları için sorumluluk almalı dediğinde derde girdi. geçen hafta kendi lisemde konuştum ve onlara dedim ki: odaklanmanız lazım. sorunlarınız için beyazları suçlamayı bırakın. basketbol oynamayı, mizah yapmayı ya da uyuşturucu satmayı öğrenin. insanların ancak bu şekilde kurtulduğunu gördüm."

    şovun ilk kısmında louis c.k. ve kevin spacey ile ilgili diğer kısımları da aklımızda tuttuğumuzda, dave chappelle'in takıntılı bir şekilde "kendinden sorumlu olma" inadı var. beyazların onlara hayatı dar ettiği ve siyahları ezdiği söylendiğinde "martin luther king'i durdurmadı bu" diyor. kendisini de durdurmadığını düşünüyor. tacize uğrayanların da hayatlarının kötüye gitmesini zayıflık olarak görüyor. tacizcilerin uğradığı muamele ile (en azından louis ck'in) yaptığının arasında bir ayarsızlık olduğunu düşünüyor. ama bunu her zaman tacize uğrayanı haklı bularak söylüyor. yine zenci mücadelesinden yola çıkarak "barış yapılmalı" diyor. belli ki dave chappelle kendini bu konularda konuşmaya hakkı olan biri gibi görüyor.

    komedyenleri "maneviyat dedektifi" olarak konumlandıran nerdwriter'a katılıyorum, bu adamlar bu konuları konuşmayacaksa kim konuşacak? kim vizyon genişletecek, bakışaçısı ekleyecek? dave chappelle bu iş için ideal kişi. ve kendisinin de dediği gibi "bu konuşulacaksa şimdi konuşulmalı."

    lakin güldürse de kendisine katılamıyorum. herkesin aynı güçte olması, herkesin dayanıklılığının kendisi ya da dr. king kadar olması nasıl beklenemez ise, herkesin de başına gelen kötü olaylardan güçlenerek çıkmasını bekleyemez. ayrıca kevin spacey, louis ck gibi adamların yaşadıklarının orantısız olduğu konusu da tartışmalı.

    kendisinin zekası, olayları işleyişi ve esprilerinin kalitesi bu konuları anlatırken gülünmesini ve dikkat kesilinmesini sağlıyor evet. ama ikna edici olamıyor. bu sebepten de haklı olarak eleştiri alıyor. ama zaten dave chappelle bu sebepten tam olarak "delirdi" denmesini göze alarak sistemin dışına çıkmış. bu otonomluk ona köyün deliliğini yapma hakkı veriyor. politik doğruculuk peşinde değil. politik doğruculuk peşinde olmayınca aksiyonlarda niyeti her şeyin önüne koyan benim gibiler için yeri çok sağlam oluyor. kendisini "her zaman anlaşamadığım ama çok sevdiğim arkadaşım" gibi görmeye devam edebiliyorum.
  • - the age of spin -
    dave chapelle: siz gençler bunu kaçırdınız. fazla gençsiniz. hatırlamıyorsunuz. kaç yaşındasın genç adam? sen.
    seyirci: 24
    dave chapelle: 24 mü? bir bok bilmiyorsun. benim yaşadıklarımı öğrenmek için google'laman lazım. işte bu yüzden herkesin telefonunu kilitliyorum. cidden. çünkü gençlerin, hepimizin, tüm bunlardan... tüm bu teknolojiden biraz uzaklaşmamız lazım, sadece bir anlığına.
    ben farklı bir çağda büyüdüm genç adam. senin için karanlık zamanlar.
    benim zamanımda telefonu açana kadar arayanın kim olduğunu bilmezdik.
    trajedinin sürpriz yaptığı günlerdi. hatırlıyorum, 12 yaşındayım, öğretmenimiz sınıfa bir televizyon seti getirmişti. hatırlıyor musunuz o günleri? mevcut olan üç kanaldan birini açmıştı. demişti ki, "çocuklar, uzay mekiği kalkıyor ve kalkışını izleyeceğiz."
    mevzu ilk üç beş dakika çok iyi gidiyordu.
    evet. hatırlıyorsunuz.
    patladı amına koyayım!
    canlı yayında. üzerindeki herkes öldü.
    o kadar kötüydü ki öğretmenimiz bize bakıp dedi ki... "eve gidebilirsiniz"
    ulusal bir trajediydi. soğuk savaş amerika'sıydı. ruslar bize gülüyordu.
    demek istediğim şu, senin yaşındakiler o ızdırabı bilmiyor çünkü sizin neslinizde deyim yerindeyse o uzay mekiği her gün patlıyor amına koyayım.
    her bir şeyi bilirken herhangi bir şeyi nasıl umursayabilirsin?
    tam bir polis şiddetini aşıyorum diğeri oluyor, sonra diğeri oluyor ve sonra bir tane daha. tam paris'e ağlıyorum, brüksel patlaması oluyor. tüm bunları nasıl takip edeyim? o yüzden siz de pes ediyorsunuz tabi. neslinizin ayırıcı niteliği bu işte ve cidden kötü bir şey çünkü nesliniz, insanlık tarihinin en zor zamanlarında yaşıyor.
    bu bir spekülasyon çağı. öyle bir çağ ki hiç kimse baktığı şeyin ne olduğunu bilmiyor.
    - the age of spin -
  • bir çok siyah gibi yaşını göstermese de aslında 35 yaşındadır. 2003 yılında chapelles show ile geniş kitlelerce tanınmıştır. kendisini diğer komedyenlerden ayıran bir fark da anne ve babasının üniversitede profesör olmasıdır. uzmanlık alanı ırklarla ilgili yaptığı skeçlerdir.

    - whats the difference between a black man and an xtra large pizza?
    - the pizza can feed a family.
  • sadece guldurmek istemis, ama gunumuzde medya sagolsun halka (ozellikle amerikan halkina) fazlasi ile islenmis "tv'de ise unludur, yalakalik yapalim, rahat birakmayalim", "komedyense sanatciysa bizden degildir" inanci yuzunden half baked zamanlarindaki huzurunu kaybetmis ve cokmus komedyen.. ama "saman alevi, cabuk unlu oldu" diyen buyuk yalancidir; chappelle's show 30 kusur bolume ragmen tarihin en komik sovlarindan biri olmus, dave chappelle tv tarihindeki en komik skeclerden bazilarini canlandirmistir.. ama, tekrar, bu skeclerin chappelle'e cok uygun ve normal gelen dobraligi kendisini borderline irkci haline getirmis, kendisini tanimayan yarim akillilardan paso irkcilik komedisi yaptigi iddiasi ile yersiz elestri almistir.. dedesi beyaz (ki kormus, zenciler yetistirmis), esi japondur; o zaman bu adam acaba irkcilikla niye dalga geciyor diye sormazlar.. sik kullandigi nigger gibi agir kelimeler de vardir.. sonucta chappelle cesur komedi potansiyelli bir sanatcidir, ama bunun disinda sizden bizden farki yoktur; sizden bizden farkli olmak istedigi yoktur.. ama ne oldu, herifi bir yandan pohpohlayip obur yandan asagiladilar, hic gitmek istemedigi iki tarafa itildi.. sonra da kafayi siyirdi afrikaya 'kokleri ile yuzlesmeye' gitti (snoop dog, nelly falan paralari ve karilari gotururken ne kadar dusunuyorlar acaba o kokleri onu da merak ediyorum) simdi evine ohio'ya donmus, kendini toparlamak icin kasabasindaki ufak komedi kluplerinde cikiyormus (ki gercekte ne kadar alcakgonullu oldugunu da kanitlar nitelikte bir hareket) ve komsulari da destekciymis.. insallah gelecekte daha fazla gorecegiz..
  • "chivalry is dead, and the women killed it"* diye bir sözü vardır, dövme yaptıracam..
  • ricky gervais ile beraber aktif en baba iki (burada louis c.k. diyebiliyor muyuz?)* stand-up komedyeninden biridir. punch line ve storytelling üstadıdır.
  • ‘i know the only difference between a poor black person and a poor white person is that a poor white person feels like he is not supposed to be happening to them ‘

    sözünün sahibi.
  • 98 yılında ateistlikten müslümanlığa geçmiş siyahi komedyen. hatta hacca bile gitmeye çalışmış ama vize probleminden dolayı aktarmadan geçemeyip türkiye'de takılmış.
  • kevin hart, joe rogan ile yaptığı podcast'de kendisi ile ilgili bir anısından bahsediyor.

    şimdi komedyenlerin çoğu 1-2 kulupten geldiği için hepsi birbiriyle yakın arkadaş. özellikle siyahi komedyenlerin bağı daha da farklı. chris rock, kevin hart, dave chapelle bunların hepsi arkadaş yani.

    şimdi bir gün, chris rock ile kevin hart denk geliyolar, ikisi de gösteri yapmayı düşünüyor yeni materyallerini test edecekler. rock yapıyor hart izliyor; hart yapıyor rock izliyor. tam gidecekler, chappelle in gösteri yapacaklarını duyuyorlar.

    dave reis geliyor gosterisini yapıyor, hart'ın dediği şu: ikimiz de birbirimize baktık ve notlarımızı buruşturup attık. dave'i görünce hiçbirinin iyi olmadığını düşündük diyor. sonra da dediği şu: "o goat".

    (bkz: goat)
hesabın var mı? giriş yap