• havası çok nemli, öyle ki günlük güneşlik bir havada bile yağmurun su buharı modunda yağdığını hissediyorsunuz etrafınıza. trafiği çok kötü, ana caddelerdeki trafik yoğunluğu akşam saatlerindeki boğaz köprüsü trafiğiyle yarışacak seviyede, ama tıkanıklık ne yazık ki gün boyu sürüyor. otobüslerin en yenisi ve gösterişlisi hurdacı malı kalitesinde. bu çok nemli, sokakta nefes almanın ekstra enerji gerektirdiği şehirde havalandırma sisteminin halkın çok büyük bir bölümü için asla varolmadığını otobüsleri dikkatlice izleyen biri anlayabilir. 30 kişilik otobüslerin ortalama 150 kişi taşıdığını da dikkate almak lazım bu esnada.

    bangladeş'in en büyük şehri burası. şehrin (muhtemelen de ülkenin) en zengin ve lüks semtini gezdim bugün. gördüğüm mutsuzluk, açlık, pislik ve sefalet oldu. insanlar çok üzgün, insanlar mutsuz. insanlar dileniyor, zira çoğunun daha olumlu bir şekilde para kazanma şansı neredeyse hiç yok. kılık kıyafeti nispeten iyi olan bir adamın yanından geçerken bile vicdan azabı duyuyorum, içim acıyor. zengin sayılmam, ama dakka'da geçirdiğim bir gün halime şükretmeme yetti de arttı. şehrin ve ülkenin arka sokaklarının durumunu ise ancak tahayyül edebiliyorum. bu şekilde yaşamayı kimse hak etmiyor.
  • maymunların bizim kedi-köpeklerimiz gibi sokaklarda cirit attığı şehir. ancak bizim sokak hayvanlarımızdan daha becerikli olduklarından bayağı sıkıntı veriyorlar. mahallenin birinde bütün balkonlarda parmaklık var mesela. maymunlara yiyecek vermeyince insanların giysilerini kaçırıyorlarmış. bence çok komik hayvanlar ama giysilerimin çalınması sinir bozucu olurdu herhalde.

    kaynak: (bkz: nat geo adventure).
  • ınsanlarin mucizevi bir sekilde hayatta kaldiklari sehir. yollara atlayan insanlar, tampon tampona giden araclar. hayatimda gordugum acik ara en fakir sehir. giderseniz tek fotograf dahi cekilemeden geri donersiniz cunku bir tane iyiki gelmisim denebilecek noktasi yoktur.
  • türkiye'nin bakınız türkiye'nin diyorum, ingiltere'nin veya almanya'nın, amerika'nın demiyorum, en büyük olduğunu iddia eden ve adında "türk" kelimesini üzerine bastıra bastıra kullanan gsm operatörünün televizyonlara, yazılı basına verdiği reklamlarda, kendi dükkanlarının vitrinlerine yapıştırdığı koca koca ilanlarda kullandığı bir kelime. "dakka". "10 dakkası 1 kontör". pek sayın türkiye'nin en büyük olduğunu iddia eden ama benim gözümde beş para etmeyen gsm operatörü. dakka nedir sorarım size? affedersiniz ama siz cahil misiniz? cahillik bile bir noktaya kadar hoş görülebilir. ama sizin bulunduğunuz konum itibariyle asla hoş görülemez. siz ne hakla adınızda "türk" kelimesini kullanıyorsunuz? hizmet verdiğiniz ülkenin dilini şu kadarcık da mı bilmiyorsunuz? reklamı hazırlayan ajans da mı bilmiyor? artistlik olsun, aman da aman, hombidi gumbidi cancis gençlere, çocuklara şirin olalım diye mi saçma sapan kelimeler kullanıyorsunuz? belki farkında değilsiniz ama çocukları ve gençleri, televizyonda yayınlanan öpüşme sahnelerinden, sigara görüntülerinden bir milyon kat daha fazla etkiliyor ve onlara zararlı şeyleri öğretiyorsunuz. aklı birazcık eren o çocuk, televizyonlarda duyduğu, gazetelerde gördüğü "dakka" kelimesinin, o kelimenin doğru hali olduğunu zannedecektir. "koskoca televizyon yanlış söyleyecek, koskoca gazete yanlış yazacak değil ya" diye düşünecektir. yemin ederim ticaret sicilde çalışyor olsam isminizde "türk" kelimesi kullanmanızı engellemek için her şeyi yapardım. yakışmıyor çünkü size. siz daha türkçe kelimeleri bile doğru düzgün kullanmayı beceremiyorsunuz.
  • bangladeşin başkenti
  • ibnenin ibneyi buldugu yer.
    (bkz: haci haciyi mekkede ibne ibneyi dakkada bulur)
  • gordugum en fakir ulkenin fakir baskentidir. en islek ve luks caddeleri gulshan avenue ve mustafa kemal street'tir. ancak bizim sanayi mahallesinin arka sokaklari bile buralara bin basar.
    dunyanin onemli tekstil uretim merkezlerindendir. yogun nufus ve dusuk iscilik maliyeti nedeniyle bilinen bir cok unlu marka uretimini burada yaptirir.
    en garibime giden noktalardan biri de buyuk ya da kucuk butun asansorlerde dugmeye basmakla gorevli insanlarin olmasidir. saka gibi ama 4 kisilik asansore sandalye atmis gorevliler 'which floor, sir?' deyip dugmeye basiyorlar.
  • her ay en az 3 kere geldigim-gelmek zorunda kaldigim bangladesin baskenti. havasi her daim nemli. tekstil konusunda ise bulunmaz bir nimet. isciligin ve giderlerin cok ucuz oldugu, inanilmaz fiyatlara atolye, fabrika tarzi yerler acip isletebileceginiz, paranin gozunden vurabileceginiz bir yer. fakat buranin insanlarinda da bir cakallik yok degil, dikkatli olmak lazim.
  • bundan yaklaşık 10 sene önce gitmiş bir süre kalmıştım. dakka'nın kırsalına da gitme şansımız oluştu. beni çok farklı duygulara sokan bir şehir olmuştu. gitmemizin sebebi orada yaşayan üniversiteli gençlerle çalışmaktı. bu sebeple gençlerle uzun konuşma şansım olmuştu. öncelikle şeriatla yönetiliyor burası. o yüzden mesela bangladeşlilerin içki içmesi yasak. lakin yeterince paran varsa içki içme ruhsatı alarak içki içebiliyorsun. yani paran varsa din üzerinden yapılmış yasalara uymak zorunda değilsin.
    gençlerin hayali oradan çıkmak başka bir yerde, başka bir ülkede yaşamak. konuştuğum gençlerden biri türkiye'de kadınlarla erkeklerin birlikte denize girebildiklerini duyduğunda çok şaşırmıştı mesela.
    herkesi söylediği kalabalık var birde. yollar, sokaklar, kaldırımlar mekanlar... her yer çok kalabalık. şöyle düşünmekte fayda var. istanbulda kilometrekareye 2976 kişi düşerken, dakkada bu sayı 29 bin. yani istanbuldan 10 kat daha kalabalık bir şehir düşünün.
  • yaklaşık 2 ay önce 4 günlüğüne bulunduğum şehirdir. beklediğim kadar pasaklı bir şehirle karşılaşmamış olmakla beraber tahmin ettiğiniz gibi pek hijyenikte sayılmaz. şehrin mahsus görülecek pek birşeyi yok.

    aklımda yer eden en büyük konu trafik problemi oldu. öyle istanbul trafiği vs. ile kıyaslanıp açıklanabilecek bir trafik değil. gerçekten aşağı yukarı 4-5 km/s hızla akan, fil, cng dedikleri tuktuklar, bisikletler gibi bir çok vasıtanın aynı anda yol aldığı bir trafikten bahsediyoruz ve tabi ki bu trafiğin getirdiği inanılmaz bir hava kirliliği var. zaten gezmeye niyetlenseniz bile bu trafikle bir yerden bir yere gitmek işkence halini aldığı için vazgeçiyorsunuz bir yerden sonra. bunun yanında insanları güler yüzlü ve yardımseverler fakat yine de çok güvenmeyin derim.

    konaklama olarak güzel oteller mevcut tabi ama fiyatlar uygun değil. ayrıca gece hayatı konusunda neredeyse hiç seçenek yok ve koca şehirde bulunan 1-2 kaliteli denilebilecek mekanda da fiyatlar ülke standartlarının çok üzerinde.

    kısacası işiniz falan yoksa mecburen gitmiyorsanız gezmek için gidilesi bir şehir diyemem.
hesabın var mı? giriş yap