• bu dizide gülben ergen'i başarılı bulanlar için söylüyorum, başarısının nedeni kendini oynamış olması olabilir.
  • haldun dormenin hiç mimik yapmadan güldürebildiği diziydi.güzeldi ya da ben küçüktüm.severdim.
  • kânaatimce, ülkemizde çekilen yurtdışı sitcom uyarlamalarından en başarılısıdır.. en yakın rakipleri 3er bölüm çekilip türkiye'ye asla adapte edilememiştir.. dizinin süresi gayet insani sınırlardaydı şimdiki gibi 3,5 saat çekilmiyordu diziler -sitcom olsalar bile.. ve kendini izlettiriyordu bu dizi.. öyle yabancı esprileri alıp çotank diye birebir tercüme ile çevirmiyorlardı.. ve oyuncu kadrosu gayet tecrübeli olan 2 isimden oluşuyordu* ki, kendilerinin gülben ergen ve sinem kobal az da olsa oyunculuk öğrenebilmişse bunda payları büyüktür..
  • orjinalinde fran drescher da tıpkı gülben ergen'in yaptığı gibi garip tavırlar ve ciyak bir ses tonuyla oynadığı için çok başarılı olmuş bir uyarlama. orjinalini izleyince vay be gülben ergen iyi rol yapıyormuş diyorsunuz. ancak yerlisine 1 kere güldüyseniz orjinaline 40 kere gülersiniz çünkü çok sağlam laf-çevirmeceli espriler vardır ki türkçeye çok güzel çevrilmemiştir çoğu. yine de çok başarılıdır onca uyarlama dizi içinde.
  • kenan ışık'ın suzan yerine suuğzan dediği dizi. her deyişinde tüylerim diken diken olurdu.
  • her ne kadar gülben ergen'in anırır gibi gülüşü dayanılmaz olsa da, suzan karakteri için bile izlemeye değer devşirme sitcom... fox tv'nin yayın hayatı boyunca yayınladığı en kaliteli şey...
    eskiden de severdik, şimdi de severek izliyoruz... **
  • haldun dormen'in pertev karakteri ve seray sever'in suzan karakteri ile cekismeleri hatrina tekrar izledigim, zamaninin basarili komedi dizisi. diger oyunculuklar zorlama olsa da gene de izlenemeyecek gibi degil.

    ne guzeldi eski yillar, derdimiz tasamizin olmadigi o cocukluk, ergenlik zamanlari.
  • bizzat ben.
    eveeeet sozlukcu; hazir sinirim tepemde, hazir bosalcak bi yerler ariyorum, du bi icimi dokeyim iki dakka dinle bak...

    amerika'da dadilik/cocuk bakiciligi yapiyorum. su live-in olanlardan. amerikali bir ailenin yaninda, ayni evde, ozel odada kaliyor, cocuklarina bakiyorum. amerikalilarin ciddi paralar kazandiklari ve ciddi bir "meslek" olarak gordukleri bu isten cok zevk aldigim elbette soylenemez. mecburum. ogrenciyim, oluk gibi para akitiyorum gerek okula, gerek ulasimima. tanidik kimsem, akrabam yok. bir amac ugruna geldigim bu ulkede, para kazanmak icin yaptigim hicbir seyden de gocunmuyorum, onlar da gocundurtmuyorlar zaten. baktigim cocuklar 9 yasinda ve ikizler. biri kiz, digeri erkek. vakit buldukca birbirlerini yiyen cinsinden... laftan anliyorlar neyse ki, kucukluklerinden beri, anne calistigi icin bakici ellerinde buyumusler, anneanne, babaanne yok, olsa bile burada oyle kimse bedavaya cocuk bakiciligi yapmiyor. anneanneden veya babaanneden dadilik beklemek saka gibi algilaniyor. bu sebeple de bakicilara alisiklar. fakat anne-babalari olacak ebeveynleri, beni arada sirada cilgina cevirmek de ustlerine tanimiyorlar.

    tam tamina 5 aydir bu aileyle kaliyorum, bir gun de acaba bugunu bir konu hakkinda kucucuk/minnacik/sacma sapan bir detay hakkinda oneri/istek isitmeden kapatabilecek miyim diye dusunup duruyorum. cocuklara pisirip, onlerine koydugum eti bir gun kes dese, ertesi gun bu parcalar buyuk olmus biraz daha kucuk keser misin diyen kaynana tipli bir baba, disari ciktigimi haber versem, o gece arkadasimda kaldigimi niye haber vermedin diye arayip sesli mesaj birakan bir anneyle beraberim. tamam, beni dusunmeleri, aileden biri gibi gormeye calismalari sahane falan fismekan da... kardesim! manyak misiniz?

    inanin, anlamaya, kendimi cokca yerlerine koymaya calisiyorum ama el insaf... bizim evde boyle biri yasasa, dolansa evin icinde, kendi mutfagi gibi kullansa, yemek yese, camasir yikasa, hatta ustune yikansa... gercekten akilli isi degil, asiri batar bana, bunun farkindayim. ama benim icin de kolay degil, onlar da bunun farkinda. su gune kadar oyle ya da boyle, herrrrrrr allahin gunu, bikmadan usanmadan, bana bir sekilde hatirlatilan, ustune bastirilan, hakkinda not birakilan, dadilik nedir, ne degildir, bir (hafif manyak/titiz) amerikan ailesi dadilarindan neler bekler, elime verilen kagit esliginde ve ziplayan sinirimin yol actigi gubidik yorumlarla birlikte sizinle paylasmak istedim. sabirli olundugu ve en onemlisi iki taraf arasinda surekli saygi korundugu takdirde, her iki taraf icin de gercekten karsilikli muthis verimli bisey, bunu da kabul ediyorum, zaman zaman haftasonlari onlara turk kahvesi yapip karsilikli ictigimizde, cocuklara turkce 3'e saymaya kadar ogrettigimde, gulup eglendigimizde hep aklima bunlar geliyor. sabretmemin en buyuk sebebi de bu zaten. ustune kira vermiyorum, yemege para odemiyorum vs... sicacik bir cati altindayim, gerektiginde araba altimda. benim gibi ogrenci olarak gelip, bu amac ugrunda restoranlarda, benzincilerde sabahlayan, cabalayan turk erkek arkadaslari gordukce her gun halime yine de sukrediyorum. ama bunlarin yaninda, ayni evi paylastigimiz icin de, ne evi paylasmasi bizzat ev onlara ait oldugu icin, koyduklari birtakim kurallara elimden geldigince ayak uydurmaya calisiyorum. kolay degil(mis)...

    buyur bi de sen karar ver: http://img19.imageshack.us/…kalilarcildirmisol.jpg/
  • avustralya'da sbs kanalinda sali gunleri gece yarisi, ingilizce altyazili yayinlanan gulben ergen dizisi. kenan isik ve haldun dormen icin kolay para kazanma kapisi.
  • bir meslek adı.

    annelerin çalışmak zorunda oldukları şu dünyada, gerçek olmasa da bir çocuğun annesi olmaya çalıştığınız. ihtiyacı olduğunda ona ''annesiymiş'' hissini verebilmek için içten sarıldığınız. onun sizi annesi yerine koyması için verdiği çırpınışları gözlerinin ta derininde hissedişiniz. size çok bağlanmasın, annesinden soğumasın diye bazı anlarda istemeyerek de olsa soğuk davranmak zorunda kalışınız.

    anneler ya anne olmak zorunda ya da çalışmak. bir dadı ise hem anne olmak zorunda hem çalışmak. ikisi de bir şeyleri özlemek zorunda, sanırım ortak yanları bu.
hesabın var mı? giriş yap