• petrol fiyatlarıyla yarışan eski parfümüm. son şişeyi de 4 yıl önce kızım henüz çocukken sokak hayvanlarına sıkarak bitirmişti. savunması mantıklı geldiği için kızamadım, "baba sen bunu hiç kullanmadığın için sevmediğini düşündüm" demişti. kendisine bunu özel günler için sakladığımı söylemek için artık çok geçti, o sene bodrum gündoğan'da tüm sokak kedileri ve köpekleri creed aventus kokuyordu.
  • hayatin hangi alaninda olursa olsun; bir ilgi alaninda az biraz palazlandiktan sonra insanlarin kendilerini ispatlamak icin sebepsiz sövdükleri günah kecisi markalar/ürünler vardir...

    mesela, mekanik saate mi merak saldin; bir kac ay gecmeden rolex'i gömmeye baslaman lazim... biraz tarih/sosyoloji konusulan ortama mi girdin? ilk is guns germs and steel kitabini yerin dibine sokacaksin mesela... iste ne bileyim kahve konusunda filtre kahve les, starbucks kahvesi zift falan filan...

    hah iste, bu niş parfüm olayinin da bahtsiz bedevisi bu creed denen marka iste... aslinda herkesin begendigi, isini iyi yapan bir marka ama; "o da bir sey mi" diye gerinerek söze girip türkiye'de sadece 1 magazada belki bulunan antin kuntin markalari önereceksin ki, insanlar senin ne kadar rafine zevklere sahip oldugunu sip diye anlayacak.
  • nam-ı diğer "scent of the century".

    bu parfümün ortaya çıkış hikayesi çok fazla gizemi içinde barındırır. gabe oppenheim isimli bir yazar, geçtiğimiz sene yayınlamış olduğu "the ghost perfumer" isimli kitapta creed firması ile ilgili gizli saklı meseleleri enine boyuna aktarmış. müsadenizle creed firmasının neden masum olmadığını kitaptan aldığım notlar ile size aktarayım.

    öncelikle, kitap kulaktan dolma bilgiler ile yazılmış; bu uydurma oldukları anlamına gelmiyor ancak adli kanıt niteliğinde bulgular yok. yazar, parfüm endüstrisi ile içli dışlı birisi gibi görünüyor, birçok bilgiye bu sayede erişebilmiş. aslında gerçekler pierre bourdon'un emekli olmasıyla açığa çıkmaya başlıyor. olivier creed'in aralarındaki anlaşmaya uymaması sebebiyle bourdon bildiklerini sızdırıyor. kitapta anlatılanların çoğu da bourdon'un kendisi, eşi cresp ve öğrencileri herault ile rasquinet'in röportajlarından edinilen bilgilerden oluşuyor.

    vakti olmayanlar için özetlemek gerekirse, olivier creed ata mesleği olan dokumacılığı devam ettirmeyip parfüm işine girmek istiyor. fakat becerisi olmadığı için başarısız oluyor. sunacağı maddi imkanlara ihtiyacı olan parfümörleri ziyaret edip onların zayıflıklarından faydalanarak yeteneklerini sömürüyor. tabi bu son cümlem kitabın yazarının kullanacağı türden bir anlatıma sahip oldu, gerçekte tarafsız baktığımda ortada bir kazan-kazan durumu söz konusu gibi görünüyor. zira, kimse kimseye silah zoruyla parfüm yaptıramaz, burada çok sonraları ihanete uğradığını düşünen parfümörlerin (creed'in maddi başarısından yeterince pay alamamaları da bunda etkili olabilir) biraz durumu dramatize etmesi de mümkün.

    olivier creed, bu parfümörlerin yaratmış olduğu alternatif kokuları satın alıp, bazen daha pahalı içerikler kullanarak (formülü değiştirmeden) kendisi yapmış gibi lanse ediyor. tanıtımlarda ve magazin dergilerine verdiği demeçlerde parfümlerini krallara, şeyhlere ve ünlülere ithaf ettiğini iddia ediyor ancak gerçekte hepsi pierre bourdon'un imzasını taşıyan eserler. bourdon'un kariyeri boyunca çeşitli firmalar için kendi laboratuvarında yarattığı, başarılı olmayan ve karar vericiler tarafından piyasaya sürülmesine izin verilmeyen parfümlerini alıyor ve bazen ufak modifikasyonlarla kendi parfümü olarak piyasaya sürüyor. dolayısıyla bourdon ile creed arasındaki ilişki aslında bir "part time" iş.

    pierre bourdon

    zaten creed'in parfümleri ile bourdon'un geçmiş işlerini karşılaştırırsanız ciddi benzerlikler bulacaksınız. en bilinenleri:

    green ırish tweed - cool water
    original santal - mont blanc ındividuel
    spice and wood - french lover
    millesime ımperial - the brun
    orange spice - kouros

    bazı parfümlerde bourdon'un bizzat olmasa da öğrencileri aracılığı ile dolaylı yoldan dokunuşlarını bulmak da mümkün.
    bazı creed parfümlerinin gerçek yaratıcıları:

    aventus - jean-christophe herault
    green ırish tweed - pierre bourdon
    silver mountain water - pierre bourdon
    millesime ımperial - pierre bourdon
    royal oud - julien rasquinet
    original santal - pierre bourdon
    erolfa - pierre bourdon

    bu parfümlerin fragrantica sayfalarında kısa bir süre öncesine kadar bu isimleri göremiyorduk, ancak şimdi hepsi eklenmiş.

    şimdi tek tek her bölüm için aldığım notları paylaşacağım.

    chapter 2 – parfüm endüstrisi nasıl işliyor?

    bugün bildiğimiz parfüm markalarının çoğu (tom ford, zegna, armani, d&g, ysl, narciso vs..) parfümlerini harici bir firmaya yaptırıyor. bu firmalardan en bilinenleri firmenich ve givaudan. bu firmalar bünyesinde tecrübeli parfümörleri barındırıyor ve yalnızca formüle etmekle kalmayıp parfümü oluşturan esansları da temin ediyorlar.

    diyelim ki tom ford markasının haklarını elinde bulunduran estee lauder firması yeni bir parfüm yapmak istiyor, bunun için firmenich’e parfüm ile ilgili kısa bir tarif yapıyor. bu bir metin olabilir, müzikal olabilir veya bir resim. firmenich firmasında çalışan parfümörler ise bu tarife uygun bir formül oluşturmaya çalışıyorlar. firmenich’in iş ortaklığı için asıl önemli olan konu parfümün formülü değil, o formülü oluşturan esansları satacak olması. zaten, bu şart ile formülasyon geliştiriyorlar. yani formülasyon oltanın ucundaki balık anlayacağınız.

    parfümler üzerinde gaz kromatografi yöntemi ile tersine mühendislik yapılıp bütün komponentleri ayırt edilebiliyor. bu sayede birçok parfüm klonlanabiliyor. ayrıca bir parfümü birebir kopyalamanın da herhangi bir yasal yaptırımı yok.

    ancak bu firmalar geliştirdikleri bazı özel moleküllerin patentini alıyorlar ve bunlar başkaları tarafından kullanılamıyor. burada yazarın anlatmak istediklerini kendim biraz yorumlamam gerekirse, bir parfümün içeriğinde aslında görünenden çok fazlası var. adını hiç duymadığımız bir sürü destekleyici materyal kullanılıyor. francois demachy de “the nose” belgeselinde bu konudan bahsetmişti, bir parfümün içerisinde bazen 30 farklı nota olabiliyor. yani bugün bir parfümü alıp kokladığınızda “açılışta bergamot, orta notalarda kardamom” diyerek aslında sığ bir değerlendirme yapıyoruz. hatta bazı esanslar (örneğin deri, armut, misk) sentetik olarak üretiliyor yani aslında kokladığınız misk, misk değil ancak miskin kokusunu taklit eden başlı başına bir kompozisyon.

    neyse, konumuza dönelim. firmenich’e bir parfüm talebi yapıldığında içeride çalışan parfümörler farklı akorlar kullanarak bir kompozisyon oluşturuyor ve ilk değerlendirmeyi geçmeyi başaranlara kısa geri dönüşler verilip üzerinde çalışmaları isteniyor. yani parfümörler arasında da bir rekabet söz konusu. bir parfüm piyasaya sürülmeden önce yüzlerce farklı varyasyonu denenebiliyor. işi sıkı tutan bazı designer firmalar, bu varyasyonları market öngörülerine güvendikleri bir komiteye test ettirebiliyorlar.

    usta parfümörler ise çoğu zaman kendi arzuladıkları kompozisyonu yaratmak yerine bu satış uzmanı insanları memnun edecek şeyler ortaya çıkartmak zorunda kalıyorlar. herkes böyle düşünmüyor, örneğin; frederic malle.

    chapter 3 – olivier creed’in mirası

    bu bölümde creed ailesine ve firma geçmişine dair duyumlardan ve röportajlardan edinilen bilgiler paylaşılmış. burası sıkıcı olacağı için kısa tutacağım.

    creed firması 1760’ta kurulduğunda öncelikle kıyafet pazarına çalışmaktaydı. creed ailesi o zamanlar londra’da yaşıyordu ancak 1854’te işlerinin bir kısmını paris’e taşınmaya karar verdiler. olivier creed’in amcası charles creed londra’da kadın kıyafetleri işini yürütüyor, onun kardeşi james henry creed ise paris’te döşemecilik işlerini devam ettiriyordu.

    olivier creed kıyafet işiyle ilgilenmiyordu. kıyafetlerle birlikte satılabilecek ve stilin bir tamamlayacısı olarak sunulması mümkün olan parfümlere daha fazla ilgiliydi. 1963 yılında parfüm piyasasına ilk adım attığında henüz 20 yaşındaydı. bu bölümde kitabın yazarı creed firmasının olivier creed öncesinde parfüm sektöründe aktif olduğuna dair herhangi bir kanıt olmadığı ile ilgili çeşitli atıflar sunuyor. yani, creed firmasının 1760 yılından beridir müstesna parfümler üretip bunları sadece seçkin kişilere sattığına dair herhangi bir kanıt yok.

    peki olivier creed bu işe ilk giriştiğinde dior, chanel, guerlain gibi kendini kanıtlamış rakiplerin karşısında nasıl başarılı olabildi? üstelik ailenin parfüm ile ilgili bir geçmiş birikimi olmamasına rağmen?

    chapter 4 – pierre bourdon’un eğitimi

    rene bourdun, pierre’nin babasıydı. küçük yaşta savaş sonrası bunalıma giren babası tarafından terkedildi ve henüz 12 yaşındayken annesi kendisini astı. aile olmanın getirdiklerini yaşamayaman rene, oğlu pierre ile de fazla ilgilenemedi. bu sebeple pierre içine kapanık, kitaplara ve müziğe gömülen bir çocuk oldu.

    pierre ekonomi okuyordu ancak bir gün babasına asıl hayalinin parfümör olmak istediğini söyledi. babası da moda sektöründe olduğu için ona iki seçenek sundu, ya isviçre’deki givaudan’da bu konunun eğitimini almayı seçecekti, ya da fransa’da roure firması ile birlikte çalışacaktı. pierre fransa’da kalmayı tercih etti.

    pierre bourdon’u eğiten kişi dior’un parfümörü edmond roudnitska’ydı. bourdon’un akademik altyapısı diğer sınıf arkadaşları gibi parfüm ile ilgili olmadığı için herkesten daha fazla çalışması gerekti. babasının dior firmasındaki konumu sebebiyle torpilli olduğu düşünülüyordu.

    bourdon'un gençliği

    pierre’nin yükselişi biraz tesadüfi oldu. 1970’lerde ysl’nin bayanlar için piyasaya sürdüğü opiom parfümü fazla sükse yapınca bunun erken versiyonunu yaratmak istediler. bu yeni parfüm için pierre bourdon’a deneme teklif edilmemişti bile. fakat, roure firmasının departman müdürü bu projeyi rakip firmaya kaptırmak üzere olduklarını farkedince pierre’in odasına gidip şöyle dedi: “matchabelli’nin cachet parfümünün bir replikasını yap fakat daha maskülen olsun.” bu parfüm roure firmasının rakibi, firmenich tarafından 1970’de piyasaya sürülmüştü. pierre, istenileni yapmak üzere animalis isminde hayvansal bir kompozisyon ilavesi yaptı ve bazı düzenlemeler ile birlikte kouros’u yarattı.

    pierre’nin kouros ile ilgili söylediği şey ise çok ilginç; “hayatımda hiçbir zaman o parfümü kullanmadım”. zaten parfüm piyasası da ilk başta bu kokuyu ilgi çekici bulmamıştı. fakat iyi bir reklam hamlesi ile satışlar fırladı. kouros isminde bir yarış takımı oluşturuldu ve firma bu takıma sponsor oldu. takım yarışı kazandıktan sonra isim dikkatleri çekmeyi başardı ve parfümün satışları ciddi miktarda artmaya başladı.

    pierre’nin müdürü, ofisteki bazı aşk meşk dedikoduları sebebiyle ekibi ayrı tutmak istedi ve pierre bourdon’u amerika’ya gönderdi, çalışmalarına orada devam etmesin istedi. çünkü pierre öğrencisi olan kathy’e aşık olmuştu. pierre’nin bu esnada bir eşinin ve çocuğunun olması ve bu üçlünün her gün aynı ofisi paylaşıyor olması böylesi bir çalışma hayatının sürekliliğini sağlayamazdı elbette.

    chapter 5 – sürgün

    pierre karısını ve kızını bırakıp amerika’ya gelmişti.

    burada öncelikle yazarımız insanların amerika’da ve fransa’da parfüme bakış açılarının farklı olduğundan bahsediyor. amerika’da insanlar genellikle ilk izlenim üzerine bir değerlendirme yaptıkları için üst notalarda aradıklarını bulamazlarsa başka bir parfüme yöneliyorlarmış. fransa’da ise tüketicilerin alışkanlığı biraz daha farklı, fransızlar parfüme zaman tanıyıp nasıl geliştiğini görmek ve özellikle bunu tenleri üzerinde denemek isterlermiş. “bu neden önemli?” diyecek olursanız, parfüm yaratıcıları hedef marketlerine göre kompozisyon hazırlıyorlar.

    bourdon laboratuvarda

    üniseks, minimalist ve akuatik parfümlerin başlangıcı amerika’da oluyor. ck one bunun ilk örneklerinden. pierre bourdon da bu temada bazı parfüm fikirlerini burada hayata geçiriyor. fakat pierre kısa bir süre sonra tekrar fransa’ya dönmek istiyor. roure firmasının paris ofisinde terkettiği eşi hala çalıştığı için oraya dönme şansı olmuyor.

    naarden firması ile anlaşma fırsatı olsa da, burası da aslında ilk etapta istemediği bir yerdi, çünkü roure’de olduğu gibi iyi fırsatlar yakalayamayacağını biliyordu. olivier creed ile tanıştığında, işler değişecekti...

    chapter 6 – fustus

    olivier creed aile geleneği olan terziliği sürdürmek istemiyordu ancak yaptığı ilk parfümler de başarısız olduğu için kendisine bir usta aramaya başladı. çevredeki bildiği parfümcüleri ziyaret ederek yaptıkları parfümleri denemeye başladı.

    1973’te olivier creed, bernard ellena isimli bir parfümörün yarattığı parfümün haklarını satın alıp adını acier aluminium koydu. bu parfüm piyasaya tanıtılırken parfümü yaratan kişiye dair hiçbir bilgi yayınlanmadı. zaten parfüm de tutmadı.

    olivier daha sonra pierre’nin eski eşini buldu (francoise cresp). francoise fazla alçak gönüllü ve kendini geri planda tutması ile bilinen bir parfümördü. aslında bu da olivier’in işine gelen bir durumdu çünkü tıpkı ellena’ya yaptığı gibi onun başarısının üzerine çöktüğünde böyle bir karakterden tepki görmeyeceğini biliyordu. fakat cresp olivier ile çalışmak istemedi ve pierre’nin yardımcı olabileceğini belirterek ona yönlendirdi.

    olivier creed

    olivier, pierre’yi davetsiz bir şekilde çok defa ziyaret edip yarattığı parfümleri denemeye başladı. bu arada ilişkileri de kuvvetlenmiş olsa gerek; olivier, pierre’nin piyasaya sürülmeyen parfümlerine göz dikmişti. o parfümleri alıp, firmenich’ten temin edeceği daha yüksek kaliteli içerik muadilleri ile birlikte biraz modifiye ederek kullanmak istiyordu.

    olivier, bu şekilde çalışmayı sürdürmeleri halinde bourdon’a kendisine verdiği her parfüm için özel dikim bir kıyafet hediye etmeyi ve emekli olduğunda da yüksek miktarda bir ikramiye vermeyi vadetmişti.

    burada yazar, bu ikilinin çalışma ilişkisini “baba figürü arayışı” ile bağdaştırmış, çünkü bourdon'un babası ile ilişkileri kuvvetli değildi, bu konulara girmiyorum.

    bourdon tarafından olivier’e armağan edilen ilk parfüm fleurs de bulgarie oldu.

    pierre bourdon tam da bu anda kullanıldığını anladı çünkü bu parfüm piyasaya aşağıdaki açıklama ile tanıtılmıştı:

    “creed fleurs de bulgarie was originally created in 1845 for queen victoria, under whose reign creed served as an official supplier to the royal court….”

    chapter 7 – kral

    1999 yılında creed firması forbes dergisinde green ırish tweed parfümünün kral 13. alfonso için yapıldığını iddia etti. tabi ki bu uydurma bir hikayeydi ve bu parfüm de aslında bir pierre bourdon eseriydi.

    bu parfümün oluşma serüveni ise yine bir iş teklifi ile başladı. l’oreal firmasından elisabeth charles sandal ağacı ve lavanta içerikli bir maskülen parfüm talebinde bulundu. yine birçok farklı parfümör bu tema üzerinde çalıştı ve işi alan kişi roure firması adına çalışan jean louis sieuzac oldu.

    finali kaybeden bourdon bu parfümü de olivier creed’in eline teslim etmek zorunda kaldı.

    bourdon ilginç bir bilgi daha paylaşıyor. zaman zaman olivier, kendisinden aldığı formüllerde bazı oynamalar yapıyormuş. bildiği en iyi yöntem ise bourdon’un kullandığı esansları en pahalı muadilleri ile güncellemekmiş. bütçe kontrolünü sağlayamadığı için creed firmasının lüks tüketim marketini hedef almak zorunda olduğunu belirtiyor.

    olivier creed’in zamanla parfümlerin yaratıcısı olarak kendisini gördüğünü ve buna kendisinin de giderek inandığını belirtiyor bourdon. bazen bourdon’un yanına gelir ve yeni yarattığı kompozisyonu denemesini istermiş. bourdon ise şaşırır ve “bu geçen hafta sana verdiğim formül” şeklinde tepki verirmiş.

    green ırish tweed'ten 3 yıl sonra cool water piyasaya sürülüyor ve green ırish tweed’ten izler taşıyan bir parfüm oluyor.

    green irish tweed

    bununla kalmıyor sadece.

    new york times’a demeç veren creed, millesime ımperial’in sudi arabistan kralı faisal için yapıldığını ve onun özel isteği üzerine altın bir şişede kendisine sunulduğunu iddia ediyor. tabi ki bu da bourdon'un laboratuvarından çıkan başka bir eser.

    chapter 8 – kaleler

    bu bölümde pierre’nin kariyerin sonlarına doğru yaşadığı kararsızlıklar ve birçok şirkette dikiş tutturamaması konuları anlatılıyor.

    pierre bourdon, olivier creed ile ticaretini devam ettirirken bir yandan da takasago isimli bir parfüm tasarım şirketiyle çalışlıyordu. bourdun hakettiğini alamadığını düşündüğü için istifa etti. ayrıca kendisinden mesleki birikim anlamında daha aşağıda olduğunu düşündüğü bir meslektaşı işlerin başına geçmişti ve bu durum hoşuna gitmedi. bourdon daha sonra quest isimli bir şirkete geçti fakat burada da istediği maddi karşılığı alamayınca ayrıldı.

    chapter 9 – tutku

    bu bölümde de yine bourdon’un işsiz kaldıktan sonraki arayışları ile ilgili bir sürü detaylı bilgi mevcut. bu detaylara girmiyorum, bizi ilgilendiren konu ise silver mountain water’ın aslında yine bir pierre bourdon eseri olduğu gerçeği. pierre bu parfümü aslında ıssey miyake l’eau dissey pour homme teklifi üzerine yapmış ancak piyasaya sürülmek üzere başka bir kompozisyon tercih edildiği için creed firması bu parfüme de çökmüş.

    chapter 10 – 15

    buradan sonraki chapterlarda detaya girmeden önemli gördüğüm noktaları madde halinde yazacağım.

    - olivier creed, söz verdiği emeklilik parasını bourdon’a ödememiş.
    - original santal yine bir pierre bourdon eseri, kendisinin jil sander sun isimli parfüm teklifi için yaptığı bir kompozisyonmuş ancak burada yazar jil sander konusunda bourdon’un çok emin konuşmadığından bahsediyor. yalnızca böyle bir kompozisyon yaptığını hatırlıyor ancak hangi parfüm teklifi için yaptığından tam emin değil.
    - aventus piyasaya sürüldüğünde bourdon çoktan emekli olmuştu (3 yıl önce). fakat bu parfümde de bourdon’un dokunuşları varmış. çünkü aventus'u yapan kişi bourdon'un öğrencisi ve ondan edindiği formüllerden faydalanmış. bourdon ananas teması ile çok fazla çalışmış (bu temayı merkez alan bir parfümünü bulamadım bourdon'un ancak aventus gibi çarpıcı bir şekilde sunulmasa da destekleyici bir unsur olarak kullandığı parfümler olabilir)
    - jean-christophe herault, bourdon’un bir zamanlar çalıştığı takasago’nun patronunun oğluydu. bourdon fragrance resources şirketine geçtiğinde bu çocuğu da yanında götürdü. parfümlere ilgisi vardı ve laboratuvarda esansları koklayarak kendi çapında bir şeyler deniyordu. pierre ile karşılaştığında parfüm yaratıcısı olmak istediğini söylemişti, pierre de onu eğiteceğini fakat bunun karşılığında firmada bir süre zorunlu çalışması gerektiğini söyledi, hatta kontrat imzalattı. 8 yıl boyunca birlikte çalıştılar. bu süre zarfında pierre ve herault uzun süre ananas teması üzerine çalıştılar.

    jean christophe herault

    - bourdon emekli olduktan sonra olivier creed gözüne genç parfümör herault’u kestirdi ve bir yerlerden temin ettiği, içeriği gizli, özel bir misk ile yanına gitti. bu misk kendi başına bir parfüm gibiydi ve ondan bu miskin merkezinde bir parfüm yapmasını istedi. herault ise misk temasını koruyacağını ancak bunu amber ile harmanlamak istediğini belirtti ve bu konuda serbestlik istedi. olivier bu teklifi kabul etti. herault daha sonraları bu miskin çok güzel koktuğunu, hatta başlı başına aventus’un başlangıcı sayılabileceğini söylüyor. hatta ilginç bir şekilde hem alt hem de üst nota olarak beliren bir esans imiş.
    - aventus piyasayı domine ettikten sonra olivier creed herault’u yemeğe davet etmiş ve dilerse medyaya aventus’un yaratıcısının kendisi olduğunu açıkça söyleyebileceğini belirtmiş. fakat aventus'un başarısından elde ettiği maddi kazancı paylaşmayı teklif etmemiş.
    - julien rasquinet yine pierre bourdon’un öğrencilerinden bir tanesi. şuradaki video serisinde pierre bourdon bildiği her şeyi emekli olmadan önce rasquinet’e aktardığını anlatıyor: https://www.instagram.com/p/cyyhkafpdnz/

    julien rasquinet

    - eğitimini tamamladıktan sonra rasquinet dubai’ye gidip oud temalı parfümler üzerinde çalışmaya başladı. ve elbette creed kancayı ona da taktı. royal oud'u yapan kişi de yine bourdon'un öğrencisi olan rasquinet. tıpkı herault gibi rasquinet de bu gizliliği iş hayatını etkilememesi için saklamak zorundaydı.

    - bakın, bir instagram paylaşımında rasquinet royal oud ile ilgili ne diyor:?

    royal oud
  • creed parfüm evinin 2010 yılında piyasaya verdiği, erwin creed ve jean-christophe herault tarafından yapılmış gelmiş geçmiş en çok üzerinde konuşulan 10 parfüm arasına girebilecek kadar kafa karıştırıcı parfümdür kendileri… jean-christophe herault bu parfümde esas aktör olabilir bence, çünkü adam şipre konusunda aşmış bir parfümör… bir dönemin yıldızı ve halen fiyatına göre çok çok kaliteli bir parfüm olan davidoff cool waterın da arkasında o var… azzaro chrome aqua, comme des garcons amazingreen, karl lagerfeld ocean view for man, roberto cavalli paradise found for man gibi yazlık aquatik ve şipre sınıfına giren bir çok kaliteli koku da tasarlamış bir abi… erwin creed de bu abinin yanında kanuninin sen de fransa kralı demesi gibi kalmış; creedin veliahtı amenna, eğitimi falan da çok iyi ve her creed kokusunun altında mutlaka imzası var… ama o kokuların tasarım aşamasında kimlerden ne kadar yardım aldığı da halen bir soru işareti… creed özellikle kullandığı nota eğer organik ise bunu gerçekten organik olarak kullanmaya gayret eden bir firma o yüzden her senenin aventusu öncekinden biraz farklı, bu aventus çok bilindiği ve yaygın olarak kullanıldığı için böyle ama firmanın diğer parfümlerinde de görülebilecek bir özellik… aynısı şarap üretiminde de sık görülen bir durum… aynı şatonun bir dönem ki rekoltesi ile bir sonra ki yılda ürettiği rekolte arasında ciddi farklar olabiliyor… o yüzden bir çok ünlü şatonun bir yılına ait bir şişe ile bir sonra ki yılına ait şişe arasında anormal fiyat uçurumları görülebiliyor, tabi parfüm olayında süreç bu şekilde gerçekleşmediğinden bir çuval para verip bu parfümü alacaksanız karar vermeniz gereken 2 özellik var… birincisi ben meyvemsi bir creed mi seveceğim yoksa isli tozlu bir creed mi… bu kararı verip internette forumlarda biraz gezmenizi çok geriye gitmeden son 2-3 yılda ki karşılaştırmalara bakmanızı ve sonrasında sipariş vermenizi tavsiye ederim… ikinci karar vermeniz gereken durum ise ben bu parfümü ne için alıyorum… genel beğeniyi mi hedefliyorum yoksa dolabımda bu tarz bir baş yapıtın durmasını ve arada sırada özel günlerde kullanarak kendimi iyi hissetmeyi mi… söylemeliyim ki aventus dünyada markalı markasız taklitleri yapılan parfümler sıralamasında ilk beşe çok rahat girer… markalı taklitleri bir tarafa bırakın çünkü o markalar alıp aventusun aynısını yapmıyorlar bunlar aventusu andıran çok farklı açılışı olan ya da benzer açılıp farklı mecralara giden parfümler… hadi örnekleyelim armaf club de nuit ıntense man, montblanc explorer cologne for men, supremacy pour homme by afnan, al haramain perfumes l'aventure, mancera cedrat boise… bunlardan birini alıp sıkıp bir aventus kullanan kişinin yanına gitseniz kimse aynı koktuğunuzu söylemez, bu iki parfüm aynı yolun yolcusu, bir birlerini andırıyor derler… markasız ya da markası olan ama bizim buralarda açık parfüm, taklit parfüm dediğimiz markalar ise aventusu bildiğin klonlayıp satıyorlar… çok başarılı örnekleri var ve bunlarla orjinali arasındaki farkı senin benim ofiste, bankada, metroda vs karşılaştığımız insanlar ayıramaz, zaten böyle de bir çabaları yoktur… güzel kokuyorsun der geçerler… o yüzden bir dünya para verip alacaksan buna hazır olman lazım… insanların bir kaç defa yakın arkadaşımın kullandığı yerel bir aventus klonunu benim kullandığımdan daha dikkat çekici bulduklarına şahit oldum… özetle parfüm sever bir arkadaşsan ve bu konuyu önemsiyorsan dolapta mutlaka bulundur… yurtiçinden alma, bu kadar parayı bir şişeye gömmek enayilik gibi bir şeydir… nisan 2022 karşılaştırılmasında beymenden alacağın 50 ml ile nose den alacağın 100 ml aynı fiyat, hastasıyım ömrüm boyunca başka parfüme bakmam diyorsan avrupada 500 ml amerikada 1000 ml olanlarından bir sefer alıp sonrasında aventus olayını yıllar boyunca kapamak da çok mantıklı… seven ve sık kullanan biri olarak 500 lüğünü 3 yıldır bitiremedim hala duruyor… gelelim nasıl koktuğuna… güzel kokuyor, cidden güzel kokuyor…. sıkıntılı uyandığınız bir bahar sabahını daha pozitif bir güne döndürecek kadar iyi bir koku… bahsettiğim gibi ananasın baskınlığından kaynaklı meyvemsi olanı da çok güzel, bu işe gönül vermiş abilerin çok övdüğü birch ya da isli dumansı dedikleri olanı da çok güzel… öyle sokakta, metroda çevirip sordular efsanesi tabi ki başınıza gelmez, 4-5 bin lira verip kendinizi değiştirmeniz olası değil ama tanıdıklarınızdan mutlaka övgü alırsınız… notalarını hızlıca yazayım merak edenler için : üstte: bergamut, kuş üzümü, kırmızı elma, ananas, ortada: yasemin, huş, silhat, gül, altta: misk, meşe yosunu, amber, vanilya…. son birkaç şey daha ekliyeyim gitmeden… aventus çok bahsedilmese de kadınlar için inanılmaz güzel bir alternatif, harika bir duruşu var kadınlarda… nedense bu çok konuşulmayan bir durum ve bunu erkeklerin kokuyu kendilerine saklama çabası ile aventusun cazibe ikonu haline getirilme çabasına bağlıyorum… kadın suserler bir kez denesin bir yerlerde rast gelirlerse… sonrasında bırakamazlar… bir de aventus açılıştan sonra çok oynak bir parfüm değil.. haliyle koku oturuyor falan filan ama her sekansta aventus gibi kokuyor… sonuç olarak alalım mı… çok zenginsen al evde bulunsun her türlü gideri var, koleksiyonersen zaten almışsındır, benim için parfüm dünyanın merkezi değildir zaten çakma kullanıyorum aynı kokuyorcuysan kesin al ama iyi bir klonunu al ki aventus kokayım derken markette ananas doğrayan adam durumuna düşme… ne zaman kullanayım… ikide bir tazeleyecek halin yoksa kışın kullanma… kalıcığı çok iyi değil ve yayılımı ilk bir iki saatte çok iyi bunu göz önünde bulundur… kalan mevsimlerde her türlü... gündüz mü gece mi… valla durumlar müsaitse aklına her estiğinde…
  • 100ml edp'sini 790 tl'ye almak mümkün değildir. güncel fiyatı 3.000 tl civarındadır.

    bu arada:

    (bkz: creed/@johnmalkow)
  • bir üstteki entryde olduğu gibi ekşi sözlük'te satmaya çalışanlardan alınmaması gereken parfümdür.

    görsel

    creed markası 2017 yılında 120ml'den 100ml'lik şişelere geçtiği için 16c01(2016 üretimi) 100ml'lik bir şişeye gözü kapalı sahte diyebiliriz.

    sahte 100ml(16c01) -> görsel

    gerçek 120ml(16c01) ->görsel

    dünya üzerinde bir aventus'u 200 euro'nun altına bulamazsınız. ve bir aventus almaya karar verdiyseniz güvenilir satıcılardan almadığınız sürece sahtesiyle karşılaşma ihtimaliniz çok yüksektir(bu gözler inanılmaz sahteler gördü.)

    2 üstteki entryde satılan parfümü alan arkadaşa da ayrıca geçmiş olsun. :)
  • çiçek sepetinde 100 ml edp sini 790 tl ye görünce dayanamayıp siparişini verdiğim parfümdür, umarım hacı misi çıkmaz. edp editi: hacı misi çıkmadı orta karar bir replika geldi enayi avuntusu “bir umuttur yaşamak”
  • dünya üzerinde sanırım en beğenilen parfüm.

    o kadar da emin konuşuyorum. özellikle kadınların hepsi koklasa çok büyük çoğunluğu beğenir. başarısından dolayı piyasada klonu en çok yapılan parfümlerden birisidir. güncel üretimleri maalesef sulandırılmış olduğu için bu parayı verip 4-5 saat mi kokacağız reaksiyonunu vermek olası. şimdilerde adı aventus cologne olan yeni flanker'ını çıkardılar. bakalım o nasıl çıkacak, batch muhabbetinin önüne geçebilecekler mi merak konusu.
  • eski kaliciligindan ve kalitesinden uzak parfüm. creed markasi artik bagimsiz degil satildi bildigim kadariyla. an itibari ile eski siseleri sarap gibi degerlendi ve araniyor.
  • limonlu bulaşık deterjanı gibi kokan parfümdür. kullanıcılar tarafından çok abartılır. çok ucuza neredeyse bire bir aynı kokan klonlarını elde etmek mümkündür.

    zara vibrant leather, rich leather

    armaf club de nuit intense

    afnan supremacy silver
hesabın var mı? giriş yap