• eric harris ve dylan klebold adli iki ögrencinin 20 nisan 1999 gününün sabahinda kana buladigi okul.

    bu öfkeli genclerden en öfkelisi olan eric'in cocuklugu babasinin orduda calismasindan dolayi her üc senede bir okul ve sehir degistirerek geciyor. belkide onun dylan'dan daha agresif bir karektere sahip olmasina neden olan faktörlerin temelinde, bu normal ve siradan görünen olay yatiyordur. cünkü eric günlüklerinde ve kendine ait internet sitelerinde sürekli bu konuya deginiyor. tasinilan her sehirde ve yeni baslanan her okulda caylak ve acemi olmanin ona yasattigi aci verici deneyimlerden ve girdigi ortamlarda insanlar tarafindan bunun ona hep hissetirilmesinden bahsediyor.

    en sonunda eric ailesiyle hayatinda son durak olacak, yeni ve caylak cocuk olarak adlandirilmasini sonsuza kadar engelleyecek olayin yasanacagi amerika'nin colorado eyaletinin littleton kasabasina yerlesiyor. bu kücük ve genelde orta sinif beyaz amerikali ailelerin yasadigi, sikici banliyo kasabasi, onun dylan adli arkadasiyla birlikte on üç kisiyi katledecegini bilmeden, sessizligine gömülü bir sekilde firtinaya dogru yaklasiyor.

    eric liseye basladigi yil okulda almanca dersi almaya basliyor. beraberinde alman kültürüne ve nazizme sempati duyuyor. internetten henüz o yillarda amerika'da ve dünyada cok taninmayan rammstein ve kmfdm'i kesfediyor. pizzacida calisarak kazandigi paralarla onlarin cd ve tisörtlerini satin aliyor. sarkilarini ingilizceye cevirmeye calisiyor. ögretmenleri onu almanca ve teknik derslerde büyük basarilar gösteren zeki bir ögrenci olarak tanimliyor. ama eric'in farkli zevkleri, okula gelirken giydigi siyah pardösüleri/trençkotları, asker botlari ve rammstein/kmfdm tisörtleri okulda diger ögrenciler tarafindan freak-loser olarak adlandirilmasina neden oluyor. özellikle daha olmasi gerektigi gibi olan ve giyinen, bütün güzel kizlari kapan, okulun popüler soccer oyuncularinin tacizlerine ve laf atmalarina maruz kaliyor. hatta internette eric okul koridorunda yürürken karsidan gelen bir grup soccer oyuncusunun onun üstüne üstüne yürüyüp omuz atarak gecip gittiklerini gösteren bir video bile var. bu olayin ardindan eric sanki hicbir sey olmamis gibi koridorda yürümeye devam ediyor. eric icin bu o kadar normal ve alisilmis bir durumki, dönüp onlara bagirip cagirmiyor bile. cözüm olarak baslarda tepkisiz kalmayi yegliyor. cünkü kendini farkli hissediyor. bu duygu ona digerlerinden daha üstün oldugu algisini pompaliyor fakat bu üstünlük algisi giderek bogazina kadar nefret duygusuna gömülmesiyle sonuclaniyor. her seyden ve herkesten ölesiyr nefret etmeye basliyor. bu nefret hissi öyle katlanilamaz bir noktaya geliyorki eric günlügüne söyle bir cümle yaziyor;

    "nbk'ye - nbk natural born killers'in kisaltmasi. ikili yapacaklari katliama bu yüzden nbk adini veriyorlar- basladigimizda kendimi doom oynuyormus gibi hissetmeliyim. insani olan bütün duyglarimi icimden söküp atmaliyim, okulda karsima cikan herkesi doom'daki canavarlar olarak görmeliyim."

    ki öylede yapiyor. katliam süresince eric'in dylan'dan daha fazla ates acmis olmasinin ve daha fazla kisiyi öldürmüs olmasinin nedeni de böylelikle aciga cikmis oluyor.

    dylan ise ikilinin duygusal olani. ölüm takintisi var. intihara meyilli. kronik depresyondan muzdarip. orta sinif bir ailenin ikinci oglu olarak dünyaya gelen dylan, gayet acik görüslü ve egitimli bir anne babanin cocugu. annesi engelli cocuklara ögretmenlik yapiyor, babasi ise 68 kusagi hippilerinden. ikisi de cocuklarina esit ilgi ve sevgi gösteriyorlar. bir komsulari onlarin cok hassas ve ilgili ebeveyinler oldugunu belirtiyor.

    dylan da eric gibi müzigi ve yazmayi cok seviyor. david lynch'in lost highway'i favori filmi, nine inch nails'in the downward spirali favori albümü. bu albümden en sevdigi sarki ise piggy.

    dylan hemen hemen her gün günlügüne bir şeyler karalıyor. bir yazisinda depresyonunun verdigi huzursuzlugu lost highway ve the downward spiral'a atifta bunarak aciklamaya calisiyor. sonsuz bir kisir döngü hissiyle bogusuyor. bu yüzden bu albüm ve filmi sürekli kendi hayatiyla özdeslestiriyor. dylan'ın yazdiklarini okudugunuzda onun durmadan ölümü arzuladigini, dünyayi ve yasami bir türlü sevemedigini, aradigi ve ihtiyaci olan sevgiyi/aski bulamadigini görüyorsunuz.

    dylan, zaman icerisinde bir kizdan etkilenmeye ve ondan hoslanmaya basliyor. günlügünde kiza karsi hissettiklerini ifade ettigi sayfalarin kenarlarinda cizdigi kalp resimleri dikkat cekiyor. hissettigi bu yogun duygular kisa sürede aska evriliyor ve utangacligi nedeniyle askini ifade edememesinden kaynaklanan bu aciyla ne yapacagini bilemiyor. yaptigi tek sey ona hic bir zaman göndermeyecegi mektuplar yazmak oluyor. genc asik bu mektuplarda hoslandigi kizin masum ve dogal güzelliginden, onun da kendisi gibi ice kapanik ve popüler olmamasindan cok etkilendigini belirtiyor.

    kendini ona cok yakin hissediyor ve onu soulmate'i olarak görüyor. ne yazikki kiz dylan'in ona karsi hissetiklerini hic bir zaman ögrenemiyor. dylan utangacligini bir türlü yenemiyor, bu ask onu icten ice tüketmeye basliyor.

    diger taraftan bu tükenmislik duygusunu ifade ettigi bir yöntem de siir yazmak oluyor. bu siirleri ve yazilari okudugunuzda dylan'in en cok sorguladigi seylerden birinin varolus kavrami oldugunu görüyorsunuz. varolus olgusu obsesif bir sekilde sürekli sorguluyor. cogu zaman yazdiklari nihilist bir kurguda ve gelecege dair hic bir umut barindirmiyor. bu duygusal - depresif gencin öfkesini aciga cikaran kilit konular ise ask acisi ve varolusun gizemi oluyor.

    eric ve dylan'in yollari kesistiginde bircok ortak yönleri oldugunu kesfediyorlar. sonu kanla ve ölümle bitecek olan arkadasligin temelleri böylelikle littleton'in sikici ve ölümüne sessiz atmosferine bir yumruk sertliginde atilmis oluyor.

    ikili ayni pizzacida ise basliyor, ayni tarz giyiniyor, ayni müzigi dinliyor, ayni okula gidiyor. eric'in patlayicilara/bombalara olan hayranligi, korkusuzlugu, öfkesi, inandigi degerler ve sosyolojik cözümlemeleri dylan'i cok etkiliyor. onun senelerdir icinde atip durdugu sessiz cigliklarin disa vurumuna, bir nevi sancili dogumuna yardim ediyor. dylan en sonunda kendini bir seylere ait hissetmeye basliyor ve eric onun kurtaricisi oluyor.

    takilmaya basladiklari ilk zamanlarda, suc isleme bekaretlerini de birlikte bozuyorlar. ikili issiz bir aksam üstü yol üstünde park edilmis bir minübüsün arka koltugunda konuslanmis bilgisayar ve teknik ekipmanlari farkediyorlar ve onlari calmaya karar veriyorlar. cami kirip ekipmanlari sirtlaniyorlar fakat o sirada etrafi kontrol etmek icin yavasca ilerleyen polis arabasi ikiliyi fark ediyor ve yakalanmalari kacinilmaz oluyor. resit olmadiklari icin eyalet yasalari geregi ikisine de bir yil boyunca devlete sosyal hizmette bulunma cezasi veriliyor. yakalandiklari aksamin kodeste gecen gecesi nefret ve utanc dolu bir travma yasamalarina neden oluyor. detaylara inildiginde bu travmanin nbk'nin temellerini atan olay oldugunu görüyorsunuz. ground zero denilen yer burasi aslinda. o geceden sonra kayata karsi hissetikleri bin bir türlü nefrete polis nefreti de ekleniyor. cünkü yapilan arastirmalarda, ikilinin okula katliam yapmaya gittiklerinde, orada öldürebilecekleri kadar polis öldürmek istediklerini belirten bir dolu kanit bulunuyor.

    bir yillik zorunlu sosyal hizmet boyunca ikili nbk icin yasamaya basliyor. planlar yapiliyor; yirmi yasini doldurmus bir arkadaslarini kullanarak silahlarini aliyorlar, okulun krokilerini ciziyorlar, internetten bulduklari bomba ve patlayici tarifleri sayesinde patlayicilar hazirliyorlar, ormanlik alanlarda düzenli olarak atis talimleri yapiyorlar. bu görkemli son icin kendilerine günün anlam ve önemini belirten kostümler de almayi unutmuyorlar. eric tisörtünün üstüne natural selection yazilmasini istiyor. dylan ise sadece wrath yazdiriyor.

    ikili katliamdan bir ay önce sonradan the basement tapes olarak adlandirilacak olan videolar cekmeye basliyor. emniyet görevlileri bu videolari hala kamudan gizli tutuyor. videolari izleyenler sadece polis, bir kac uzman ve columbine velileri oluyor. videolarin icerikleri ve dylan ve eric'in diyaloglari sadece yazili olarak tasvir edilmis bir sekilde kamuya sunulmus. yazilanlara bakilirsa katliam sabahi cekilen videoda ikili veda konusmalarini yapiyorlar. bunu yapmak zorunda olduklarini, üzgün olduklarini söylüyorlar. ailelerinden baslarina acacaklari belalar icin özür diliyorlar.

    katliamin ardindan cok sey yaziliyor ve konusuluyor. katliamda ölen birinin annesi bir yil sonra intihar ediyor, katliamdan kurtulmus bir ögrenci alti ay sonra, önce babasini sonra kendisini vuruyor. bir sey cok kesinki littleton ve amerika asla eskisi gibi olmuyor. amerika'da okul girislerine metal güvenlik gecitleri yerlestiriliyor ve bircok ebeveyn cocuguna evde egitim verme secenegini tercih etmeye basliyor vs.

    ve akillardan su soru asla cikmiyor "neden?".
  • bir amerikan klasiği.
    diğer başka şeylerin yanı sıra, şu embesilliklerin bulunduğu/desteklediği bir ortamda gerçekleşmiş olan okul katliamı:

    - 20 yaşında sorgusuz sualsiz silah alıp liseye giden bir çocuğa verebilen bir vatandaş (bira alamıyor 21 yaşına kadar ama). kimse dememiş "hayırdır?" diye.
    farklı farklı "gun show" denen saçmalıklardan farklı silahlar alınıyor. alanlar yaşı tutan arkadaşları, alıp bunlara vermekte sakınca görmemişler, çünkü kimsenin böyle şeyler salladığı yok. bu iş ruhsatlı bilmemneli olsa ölsen yapmazsın, ama denver böyle bir yer, abd böyle bir yer.

    - logosunda tüfek olan bir lise. bu devasa akıl tutulması dünyada başka hiç bir ülkede yok. hakikaten bunun normal kabul edilmesi kolektif ruh hastalığı. çoluk çocuğu mezara koymak ağır gelmiş, değiştirmişler logoyu sonra. o logonun neyi sembolize ettiği düşünüldü mü acaba?

    - yine pek çok toplumda olmadığı kadar yoğun bullying. tamam hepimiz liseli olduk, ergenlik de zor dönemdir de, hali vakti yerinde, normal orta sınıf hayatı yaşayan insanların biraz sessiz sakin çocukları bile "loser", "freak" bilmemne diye allahın günü eziyet çeker mi? öğrencilere "höt" diyebilecek bir otorite olmaması, bunun bu kadar normal kabul edilmesi ve düzeltmek için bir şey yapılmaması da tuhaf geliyor.

    - çocuğunun evde bomba (!) yaptığını fark edip bu konuda kılını bile kıpırdatmayan anne-baba. tamam çocuğunu hapse yollasın demiyorum da, insan demez mi ki ne oluyor, şiddet eğilimi mi var, bu malzemeleri nereden almış kimden almış ne yapmış? bu nasıl bir rahatlık?

    - katliamdan büyük şans eseri sağ kurtulan, eskiden bu ikisiyle de arkadaş olan çocuklardan birinin ailesi polise "onlarca kez" ihbarda bulunmuş katliamı gerçekleştirenlerden birinden aldığı ölüm tehditleri sebebiyle. polis kılını bile kıpırdatmamış.

    - eric denen karakterin kendi web sitesi var ve nasıl bomba yapılacağını, şarapnel kullanılacağını falan anlatıyor. baya böyle rahat rahat, çok güzel.
    toplam 35 bomba yapmış, 14 tanesi zar zor patlayabilmiş. liseli çocuk biraz daha becerikli olsa 100lerce anne baba daha çocuklarını mezara koyacaktı. nefis di mi?

    - dylan denen karakter bir keresinde çalıştığı yere bir boru bombası getirmiş, iş arkadaşlarını korkutmuş. böyle gayet normal şeyler. hala polis veya başka biri gelip "hayırdır?" demiyor.

    - adam katliam günü okulun otoparkına bomba atıyor, bomba kısmen patlıyor, ve görgü tanığı olan diğer liseliler bunu bir "prank", yani eşek şakası zannediyor. ortama bak, gözünün önünde bomba patlayan insanlarda dahi kıpırdama yok, çünkü bu saçmalıklar bu kadar yaygın, bu kadar doğal.

    - en az bir kişi bu çocukların üzerine bok atıldığını (mecaz değil, bir kabın içinde bildiğin bok) söylemiş. bullying bu derecede yani. muhtemelen bunun daha hafifi her gün başlarına geliyordu.

    - keza okulun amerikan futbol takımından birileri bu çocukların üzerine ketçap ve hardal sıkarak "ibne", "queer" diyerek alay etmişler. bir lise binasında bunun nasıl mümkün olabileceğini insan idrak edemiyor.

    - başka bir gün ise çocuklardan birinin üzerine ketçapa bulanmış tamponlar yağdırmışlar. bu da yine ortalama amerikan lisesinin nadide vaziyeti hakkında bilgi veriyor.

    - çocukların kafaları felaket karışık. katliam sırasında siyah öğrencilerden birine ırkçı küfürler savururken, çocuklardan birinin botunda soyvetler birliği iğnesi var, bu arada birinin ailesi (amerikan ölçülerinde) sol-açık görüşlü, yani "liberal". bir yandan da almanca öğrenmek, nazilere hayran olmak gibi bütün militarist ergenlerin geçtiği yoldan da geçtiklerine dair kanıtlar var.

    - amerika olduğu için çocuklardan biri elbette ilaçlı. ortada depresif bir çocuk var, psikolog görüyor, fakat bunun dışında sosyal hayattaki hiç bir şey insanların güvenli, tam, huzurlu hissetmesi için yapılmamış. saçma bir jungle gibi bir hayat.

    - çocuklardan birinin babası -elbette- asker. amerika'da orduda olmak sağcı/çomar olmakla eş anlamlı gibi zaten. üstüne de zırt pırt taşınarak üç kuruşluk sosyalleşme dengesini iyice yitirmek gibi de bir bonusla geliyor.

    - çocuklardan birinin kadınlar tarafından beğenilmemekten şikayetçi olduğu da söyleniyor. bu da yine sosyal baskının doğurduğu bir şey. 16 yaşında çocuk buna katliam yapacak kadar dertlenemez (eğer etraftakiler alay etmese).

    sonuçta ortada doğurulup ortaya saçılmış çocuklar var. okulda bullying görüyorlar, evde bomba yapıyorlar, bütün bunlar asla fark edilmiyor (bomba dışında). silah ediniyorlar, allah bilir evlerinde saklıyorlar, aylar akıp gidiyor, polis de kılını kıpırdatmıyor. sonuç: 13 ölü, 24 yaralı.

    işin asıl saçma ve acıklı tarafı, o günden bugüne amerika bu katliama yol açan sorunları temelden çözmek için hiçbir şey yapmadı.
  • 20 nisan 1999 tarihinde dylan klebold ve eric harris tarafından silah ve bombalarla saldırıya uğrayan lisenin ismi. amerikan tarihinde yüzlerce silahlı okul saldırısı olmuştur ama hiçbiri columbine kadar tarihte yer almamıştır. bunun nedeni olayın medyada çok fazla yer alması ve saldırganların ilginç kişilikleridir. biri öğretmen olmak üzere toplamda 13 kişi öldürülmüş ve 24 kişi yaralanmıştır. ikili önce okul dışında, daha sonra kafeterya ve kütüphane alanlarında silahlarını kullanmışlardır.

    en çok öldürme ve yaralanmaların yaşandığı yer okulun kütüphanesi olmuştur. polisin kütüphaneyi incelemesi ve kurtulananlarla yaptıkları röportajlar neticesinde içerideki öğrencilerin fizikesl ve psikolojik olarak şunlara maruz kaldıkları düşünülmektedir:

    -ilk olarak, kütüphanedeki öğrenciler dışarıdan patlama ve silah seslerini duydular ancak bunu bir şaka sandıkları için oralı olmadılar.
    -bu düşünceleri eric ve dylan'ın kütüphaneye girmesiyle değişti. o vakit gerçekten de okulun saldırı altında olduğunu fark ettiler.
    -öğrenciler kaç el tabanca atıldığı konusunda kesin bir yargıya varamadıkları gibi silah sesleri ve patlama anları arasındaki olayları zamansal olarak ayıramamaktadırlar.
    -zaman algılarının sapıtması
    -saldırganların eğlendikleri hissi
    -saldırganların pozisyonlarını hatalı tarif etme
    -yaralananların kendilerinin en son vurulduğu hissine kapılmaları(yaralanmaları neticesinde duyularını yitirme yüzünden)
    -ölü taklidinin kendilerini kurtaracağı hissi
    -kendilerinin kütüphaneden kaçan son kişi olduğu hissi
    -çoğu öğrenci yaşananları detaylı olarak hatırladı ama kronolojik olarak sıralamakta zorlandı
    -medyanın öğrencilerin ifadelerine etkisi

    lisenin resim öğretmeni patti nielsen dışarda yaşananları görünce kütüphaneye koşmuş ve herkesin masaların altına saklanmasını istemiştir. kendisi de saklandığı sırada 911'i aramıştır. bu kayıt daha sonra kütüphenede yaşananlar için çok önemli bir delil olacaktır. kütüphaneki iki kişi dışında herkes masalarının altına saklanmıştır. valleen schnuur isimli öğrenci arkadaşlarıyla beraber saklandığı masanın altında yer kalmadığı için masanın yanında çömelmiştir. yaralanmasına rağmen ölmemiştir. kyle velasquez ise bilgisayarların olduğu masada tüm uyarılara rağmen oturmayı tercih etmiş, neticede odadaki ilk öldürülen de kendisi olmuştur.

    kütüphanedeki bir başka olay ise dylan'ın masaların altında saklananlardan birini tanıması olmuştur. saklanan çocuğun "beni de öldürecek misin?" sorusu üzerine dylan çocuğa gitmesi için izin vermiştir. kütüphanedeki saldırganların rızasıyla çıkabilen tek kişi o olmuştur.

    eric ve dylan'ın kütüphaneyi terk etmesi üzerine yaralılar da dahil birçok öğrenci kütüphanenin arka odalarına girip okuldan kaçmışlardır. patti nielsen ve birkaç kişi ise kütüphaneye bitişik çalışma odasında saklanmış ve polis gelene kadar çıkmamışlardır. kütüphane planı: link. kütüphanedeki vahşetten kurtarılan son kişi patrick ireland olmuştur. ayağından bir ve kafasından iki kere vurulan patrick yerde bir süre baygın yatmıştır. ara sıra kendine gelse de vücudunun sağ tarafı anlık felce uğradığı için ayağa kalkıp da kaçamamıştır. kendini sürükleye sürükleye kırık pencere kenarına gelen patrick kendini aşağıda bir araç üzerine çıkmış polislere doğru kendini yere bırakır. patrick'in bu şekilde binadan çıkarılması tartışma konusu olur. çünkü türkiye'de olsa şaşırmayacağımız bir şekilde çok ciddi yaralanmış olan patrick polis onu yakalayamadan pat diye aracın üstüne düşer. ambulansta sorulan sorular üzerine saldırganların maske taktığı, vurulduğu sırada hastanede olduğu gibi hatalı tespitler yapar. vurulduğu anı veya daha önce ne yaptığını hatırlayamaz. beynine aldığı hasar yüzünden ameliyat sonrası yürüme yetisini kaybeden patrick aylar süren rehabilitasyon sonrası düzelmiştir ve şu an gayet normal bir hayat sürdürmektedir. hala kafasında bir mermi ile yaşamaktadır.

    ayrıca başka bir ilginç detay da aynı lisede okuyan ve eric'le sorunlar yaşayan brooks brown'ın yaşadıklarıdır. eric daha önceden brooks'u ailesini öldürmekle tehdit etmiştir. 20 nisan günü saldırıdan hemen önce otoparkta eric'le karşılaşmıştır. o sırada brooks otoparkta sigara içmekte ve derse girip girmemeyi düşünmektedir. saldırgan ikili ise kafeteryada ve kendi arabalarındaki bombaların patlamalarını beklemektedirler. tahminin aksine eric, brooks'u yaralamamış, aksine evine gitmesini söylemiştir. böylece brooks okuldan uzaklaşmış ve saldırıdan kurtulmuştur. saldırıdan sonra brooks'un da saldırganlara yardım ettiği iddia edilse de ortaya çıkmıştır ki brooks ve ailesi eric harris'i önceden defalarca polise bildirmişlerdir. buna rağmen polis herhangi bir aksiyonda bulunmamıştır. yıllar sonra reddit'te soru cevap yapan brooks'un yazdıklarını buradan okuyabilirsiniz: reddit

    beni en çok etkileyen rachel scott ile ilgili yazdığıdır: "rachel scott quit smoking at the behest of a friend that week. she would have probably been at the smokers pit (smoking area just off school property). life is disturbingly strange." (rachel scott o hafta bir arkadaşının ısrarı üzerine sigarayı bıraktı. o gün okulun dışındaki sigara içmek için ayrılan bölümde olabilirdi. hayat rahatsız edici şekilde tuhaf.)

    rachel saldırıda öldürülen ilk öğrencidir. okul kapısının önünde arkadaşıyla öğle yemeği yerken vücuduna isabet eden 4 mermiyle anında ölmüştür. beraber yemek yediği arkadaşı richard castaldo sekiz kere vurulmasına rağmen hayatta kalmıştır. ayrıca rachel scott'un kardeşi craig scott da saldırı sırasında kütüphanede olan çocuklardan biridir. altına saklandığı masada ölü taklidi yaparak hayatta kalmıştır.

    eric ve dylan bir katliam yapmış olsalar da saldırı için çok planlı davranmışlardır. okul hayatları boyunca kendilerine yapılan "bullying" olayları, hor görülmeleri ve neticesinde yaşadıkları depresyonlar onları böyle bir intikam almaya itmiştir. zaten saldırı boyunca beyaz şapka takan(okulun spor takımında oynayan) öğrencileri hedef almışlardır. olay günü için günler öncesinden silahlar satın alınmış, yapılacak şeyler listelenmiş, giyilecek kıyafetler hazırlanmıştır. ancak 20 nisan günü kafeteryaya ve otomobillerine yerleştirdikleri bombalar patlamayınca sinirlenmişlerdir. daha sonraki polis incelemeleri göstermiştir ki, getirdikleri bomba düzeneği doğru bağlanmamış ve dikkatsiz bir şekilde hazırlanmıştır. bombalar doğru bir şekilde patlamış olsa çok daha büyük bir felaket yaşanacak, kafeteryanın tavanı havaya uçup kütüphane komple aşağı düşecekti. zaten eric önceden kafeteryanın en yoğun olduğu saati 11.17 civarı olduğunu belirtip hazırlığı ona göre yapmıştı. başlangıçtaki bu başarısızlık onları öfkeye ve plansızlığa itmiştir. okul içinde ve dışında çoğunlukla etrafa rastgele ateş açmışlar, kütüphanedeki hadiseden sonra kafeteryaya attıkları molotof kokteyler ise öğrencilerin çoktan kaçması nedeniyle kimseyi yaralamamıştır. hatta bazı öğrencilerin iddialarına göre bu yüzden kütüphanede bir süre sonra insanları vurmaktan sıkılmışlar ve bu sebeple odadaki herkesi öldürmeden koridora çıkmışlardır. daha sonra tekrar kütüphaneye dönüp intihar etmişlerdir.

    saldırıdan sonra eric ve harris'in kaydettikleri videolar ortaya çıkmıştır. bu videolarda okul içinde çektikleri kiralık katil konulu bir kısa film denemesi, ormanda silahla çalışmalar ve karşılıklı konuşmaları yer almaktadır. ayrıca eric'in okul içinde yaptıklarını kaydetmiş olan bir video da mevcuttur. bu videoda eric son derece normal gözükmektedir. arkadaşlarıyla konuşur, şakalaşır. ayrıca saldırganların olaydan önce çektikleri ve ailelerine veda ettikleri bir video da polis tarafından bulunmuştur. bu video ancak katillerin ailelerine gösterilmiş, daha sonra da iddiaya göre ortadan kaldırılmıştır. bu videodaki eric ve dylan'ın konuşmalarını içeren bir video youtube'da mevcut, ancak bunların gerçekliğine dair net bir kanıt yok.

    ayrıca dylan ve eric 1998 yılında bir kamyoneti soymaya kalkışmış ve ardından tutuklanmışlardır. yine 1998 yılından 30 ocak gününe ait bir röportaj ortaya çıkar. dylan gayet doğal bir şekilde eğitimi üzerine sorular cevaplamaktadır. ortaya çıkmıştır ki soygun da aynı gün, yani 30 ocak 1998'de gerçekleşmiştir, muhtemelen dylan röportaj verdikten sonra.

    olayların ardından okulun çevresinde ölenlerin anısına geçici haçlar yerleştirilmiştir. bu tahta haçlardan ikisi eric ve dylan içindir. velilerin müdahalesi üzerine haçlar kaldırılır. ancak o sene sonunda basılan yıllıklarda ikilinin fotoğrafları kaldırılmaz. birkaç yıl sonra okulun bahçesine yapılan anıtta ise sadece öldürülen 13 öğrencinin ismi yer almaktadır. ayrıca okul büyük bir yenilenmeye gitmiştir. kütüphane kısmı yıkılır ve farklı bir tarafta "hope" önadıyla yeniden inşa edilir. okulun maskotu bile değiştirilir ve logodaki silah figürü silinir.

    eric ve dylan'ın aileleri kurbanların yakınlarına mektup göndererek üzüntülerini iletmişlerdir. yakınlardan sadece birkaçı mektuplara geri dönmüştür. dylan'ın annesi sue klebold yaşananlarla yüzleşmiş ve medyaya röportajlar vermiştir. eric'in ailesi ise olaylardan sonra medyada asla yer almamış veya bir röportaj vermemişlerdir.

    eric ve dylan'ın çizimleri, websiteleri, günlükleri de dahil olayla ilgili yüzlerce kağıt, fotoğraf ve yazı içeren şu iki site polis raporları, saldırgan-kurban biyografileri, tanıklıklar ve başka yüzlerce belge ile beraber bütün yaşananları hatta saldırganların okul içinde ve dışındaki hareketlerini neredeyse saniyesi saniyesine aktarmaktadır:
    http://www.acolumbinesite.com/
    http://edition.cnn.com/…/columbine.cd/pages/toc.htm

    ayrıca

    öğretmen patti'nin 911 ses kaydı: https://www.youtube.com/watch?v=nbp0iw3zhmw
    patti'nin olaylardan sonraki röportajı: https://www.youtube.com/watch?v=hgz88mhyrqg
    saldırı sonrası yaşananlar ve kurtulan öğrencilerin röportajları: https://www.youtube.com/watch?v=znq4n0kmslg
    richard castaldo'nun ameliyatlar sonrası medyaya verdiği röportaj: https://www.youtube.com/watch?v=im6zwgxk-bk
    craig scott'ın yıllar sonra liseyi ziyaret edişi: https://www.youtube.com/watch?v=bdbgatcjmt8
    kurbanların ailelerinin konu edildiği belgesel: https://www.youtube.com/watch?v=spol4hgeahu
    dylan'ın annesi sue klebold'un röportajları ve ted konuşması:
    https://www.youtube.com/watch?v=u4_fkawlyjq&t=4s
    https://www.youtube.com/watch?v=6fskspwp2ji
    https://www.youtube.com/watch?v=bxlnrfpcu0c
  • 20 nisan 1999'da eric harris ve dylan klebold isimli iki ogrencinin, toplam 23 kisiyi oldurup sonra da intihar ettikleri, denver kentinin littleton banliyosunde bulunan lisenin adi..
  • katliami gerceklestiren dylan klebold ve eric harris'in günlüklerinden anlasilmistir ki ikili natural born killers filminden etkilenmis, tipki filmdeki iki manyak gibi büyük bir toplu katliam gerceklestirmeye karar vermisler. hatta yapmak üzere olduklari katliama nbk adini vermisler natural born killers'in kisaltmasi olarak.
    bu olaydan sonra bircok ebeveyn de cocuklarini okula göndermekten vazgecip evde egitim vermeye calismistir
  • ölenlerin fotoğraflarına bi göz gezdirdimde,kendileri gibi okulun tüm ezik kadrosunu vurmuşlar amına koyum.bir tane intikam almak istedikleri popüler,alfa erkek tipinde kimse yok.okulun fırlaması brad,okulun alfa sarışını hunt,popüler piç tommy .bunlardan bir tanesini vuramamışlaaaaar.gitmişler okulun kırklamış kütüphanecisi eric amca,kekeme carolina,obez bob,çernobil mağduru adrian,bilgisayar manyağı steven bunların hepsini vurmuşlar amına koyum.ben böyle vaziyetin,böyle doğal seleksiyonun ortasına sıçayım.
  • bowling for columbine isimli belgesel den anliyoruz ki southpark in yaraticilari da bu liseden mezun olmustur yillar evel..
  • 1999 'da yani benim liseden mezun olduğum senede yaşanan elim olay.

    o dönem haberler ve gazeteler bu konuda her yorum ve analiz yaptıklarında kendimi çok kötü hisseder, bu çocukların neden bunu yaptıklarını kendimce sorgulardım. sonradan öğrendim ki; kendilerince büyük bir nefret çukurunda bırakılmışlar etraflarındaki insanlar tarafından.. kimse en ufağından çocukların gördükleri bullying için okulda hiçbir şey yapmamış. sonunda da 20 nisan 1999 gelmiş.

    eğer olayla ilgili biraz araştırma yaparsanız; ögretmenlerinin eric'i her daim zeki bir ögrenci olarak tanımladığını görürsünüz. almanca ile ilgilenen, değişik zevkleri olan bir genç eric. babasının işi yüzünden de sürekli okul degistiren bu çocuk, sonunda columbine'a geliyor..

    evet eric zeki bir çocuk. arkadaşları da var ve hatta kızlarla da ilişkileri çok iyi. bu açıklamayı yaptım çünkü diğer çocuk dylan bu konularda çok daha şansız ve çok daha içine kapanık..

    eric'in okula gelirken giydigi siyah pardösüleri, asker botlari ve rammstein tisörtleri lisede diger arkadaşları tarafından, "freak yani kaybeden/loser" olarak tanımlanmasına neden oluyor zaman geçtikçe. lisede bir cocugun bullying'e ugramasina neden böyle saçma seylerden doğabilir mi diyorsunuz kendi kendinize, ister istemez.

    özellikle, bütün güzel kizlari kapan, okulun popüler soccer oyunculari hemen hemen her gün eric'i taciz edip ve laf atmaya başlıyor.

    bu konuda internetteki bir videoda eric okul koridorunda yürürken karşidan gelen bir grup oyuncunun onun üzerine yürüyüp, omuz attiklari ve öylece gecip gittikleri görülüyor. eric onlara o anda hiçbir şey demiyor veya yapmıyor. aksine kameraya gülümseyip, yürümeye devam ediyor..

    son noktada olaya bakınca 13 kişinin ailesine sabır diliyorum..
    acı, çok acı ..

    ek:
    1- southpark yapımcıları da columbine lisesi 'nden mezun olmuşlar.

    2- bowling for columbine belgeselini mutlaka izleyiniz.
  • 20 sene once bugun gerceklesmis katliam. adolf hitler'in dogumgunune denk gelmesi manidar.
  • katil gençler'in marilyn manson'u sevmeleri ve dinlemeleri nedeniyle,
    marilyn manson'un da suç ortağı gibi algılandığı 20 nisan 1999'daki katliamın geçekleştirildiği lise.
hesabın var mı? giriş yap