• bruce lee’yi tokatlamışlığı vardır, delikanlı abimiz.
  • brad pitt tarafından harika canlandırılmış. filmdeki favori karakterim oldu.
  • köpeği vardır.
  • once uppon a time in hollywood”da brad pitt”in canlandırdığı karakter aslında tarantino filmlerinde görmeye alışık olduğumuz sorunları çözen adam tiplemesidir. yine kült bir karakter olmuştur ve bruce lee”yi dövmesi ile hafif hayal kırıklığı yaratmıştır. karakterin gücünü göstermek adına keşke çeliği bükseydi suyu kaynatsaydı da üstadı dövmeseydi.
  • böyle bir arkadaşım olsun karşında dağlar dayanmaz. böyle esaslı karakterli birileri olmasını isterdim.
  • once upon a time ın hollywood filminde brad pitt'in canlandıracağı karakter.
  • rick dalton'un dublörüdür.
  • herkes gibi o da pussy'yi sever.
  • holivut'un gördüğü gelmiş geçmiş en badass ve aynı zamanda mütevazı karakter olabilir..

    gereğinden fazla karikatürize edilerek kasta dahil edilen bruce lee ile olan mücadelesinde bile o kadar kuul ki, kazandığı sokak dövüşlerinin yalnızca kayda girenleri bile burdan köye yol olan üstadımı pataklarken rahatsız olmadım.. süper tatlı, soğukkanlı ve victorinox çakısı gibi elinden her iş gelen yetenekli bir tip.. bayıldım..
  • tarantino filminin en cool karakteri. fakat;
    karavanda, köpeğiyle, bekâr ve başına buyruk yaşıyor olması bizim kültürümüzde daha da bir cool'luğa tekabül etse de, gerçek ekosisteminde yani amerikan kültüründe homeless olmadan hemen bir basamak öncesini temsil etmektedir. karavanda yaşayan insanlar burda karavana yükselmiş addedilmezler, karavana düşmüşlerdir. bunun da bir alt kademesine geçiş, ufak bir alkolizme bakar; ki karısıyla tekne sahnelerinde bunun emarelerini kendisinin sarhoş gözlerinde görmekteyiz. tüm sorunlarına ve psikolojik sıkıntılarına rağmen yalnızca hâlâ hırslarını koruyabilenler bu kuyudan çıkmaya çalışırlar. sosisçi büfesi kiralarlar, sosis satarlar, sonra hood'dan yıkık da olsa bir ev alırlar ve hayatı tekrar inşa etmeye çalışırlar (bkz: kaşar musa) (bkz: gerçek hikaye).

    hırslarını törpüleyerek yok etmelerine neden olan olaylar yaşamış olan cliff gibi insanların ise hedefleri, artık bulundukları kuyudan çıkmak değil, akıl baliğ kalabildikleri müddetçe en azından bu durumlarını korumak ve kuyunun da dibine (bkz: kötünün kötüsü), yani magmaya düşmemektir. bu içgüdü cliff'i en azından günlük düzeyde fonksiyonlarını yerine getirebilen bir fonksiyonel alkolik kıvamında, yani tatlı bir kulak memesi kıvamında tutabilmektedir. ve yine bu içgüdüsü, onun rick dalton'ın sadece beden ikizi (bkz: stunt double) değil aynı zamanda ruh ikizi de olabilmesini sağlamaktadır. bu sayede bu simbiyotik ilişki kusursuz yürüyebilmekte ve cliff'in kara deliğe yol almasını engellemektedir. cliff'in sonu, rick'in cliff'in hayatından tam anlamıyla çıkmasıyla gelecektir. film bize bunu anlatmaz, ama filmleri okumak ve hâyâl kurmak, belki de bu nedenle keyiflidir.

    italya'da cliff'in işleri rick'e göre azalmış olsa da, bu dönemde henüz kopmamışlardır, hâlâ yakınlardır ve dostlardır. los angeles'a döndükleri ve tam kopacakları sırada, filmin climax'i, yani the katliam yaşanmıştır. bu katliam, aslında aynı zamanda cliff'in hayatının da katli anlamına gelmektedir. çünkü bu olay sonrasında hikâyenin doğal seyri, rick ve cliff'in bir daha asla görüşmeyecek olmaları, ve cliff'in yaşattığı katliamı bu kez kendi hayatına çevirmesiyle taçlanacaktır.

    bugün bu cliff'lerin onlarcasını venice beach'te bir şişe şaraba bin sayfa konuşturabilir, 'hacı sana noldu ya' diyerek bu senaryoların gerçeklerini anlattırabilirsiniz.

    güzel filmin güzel karakteri, lâkin allah düşürmesindir dostlar.
hesabın var mı? giriş yap