• türkçe'ye "yerden kesme" olarak da çevrilen bir olympic lifting hareketi.
    halterde silkmenin ilk parçasına karşılık gelir.
    devamına ise jerk denir.
    (bkz: clean and jerk)
  • olivier assayas'in son filmi. maggie cheung'a bu sene cannes film festivalinde en iyi kadin oyuncu odulunu getiren film. assayas'in son filmi demonlover'dan oldukca farkli, daha dogal ve duygusal olarak daha yuklu bir film. maggie cheung karakteri uyusturucu bagimlisi, rock star olmaya calisan dengesiz bir kadindir. bir gece kocasiyla kavgadan sonra evi terkeder. dondugunde kocasinin asiri dozdan oldugunu ogrenir. kocasinin butun arkadaslari onu suclarlar ve uyusturucuya onun alistirdigini soylerler. kocasini oldurmekden bile suclanir. butun bunlarin bunalimindan siyrilinca hayatta baska caresinin ve tutunaginin olmadigini anlar ve uzun zamandir terkettigi cocugunu geri kazanmaya ve hayatini yeniden temizlemeye baslar. maggie cheung gercekten oldukca basarili bir oyunculuk sergilemis. film duygusal ve iyi yonetilmis ama cok ozel degil. konusu oldukca basit ama konuyu zenginlestiren bir oyunculuk bu filmi oldukca basarili kiliyor. assayas hayranlarinin begenicekleri bir film. yonetmen goruntu ve hikaye anlatma tarzini bu filmde de koruyor. muzik secimleri ise inanilmaz basarili. spiritualized'dan tutun da maggie cheung'un kendi soyledigi sarkilara kadar genis bir secim var.
  • sözlerinin tamamı şöyledir:

    clean
    the cleanest i've been
    an end to the tears
    and the in-between years
    and the troubles i've seen

    now that i'm clean
    you know what i mean
    i've broken my fall
    put an end to it all
    i've changed my routine
    now i'm clean

    i don't understand
    what destiny's planned
    i'm starting to grasp
    what is in my own hands
    i don't claim to know
    where my holiness goes
    i just know that i like
    what is starting to show

    sometimes

    clean
    the cleanest i've been
    an end to the tears
    and the in-between years
    and the troubles i've seen

    now that i'm clean
    you know what i mean
    i've broken my fall
    put an end to it all
    i've changed my routine
    now i'm clean

    as years go by
    all the feelings inside
    twist and they turn
    as they ride with the tide
    i don't advise
    and i don't criticise
    i just know what i like
    with my own eyes

    sometimes

    clean
    the cleanest i've been
    an end to the tears
    and the in-between years
    and the troubles i've seen

    now that i'm clean
    you know what i mean
    i've broken my fall
    put an end to it all
    i've changed my routine
    now i'm clean

    sometimes

    (ayrıca depeche mode turkiye konserinde söyleyerek bizi ihya etmişlerdir.)
  • vh1 adlı müzik kanalında depeche modela ilgili behind the music belgeselinde dave gahanın overdose olma durumunu anlatırken fonda çalan parçadır.
  • omuzlama adlı halter hareketinin programlarda karşılaşılması muhtemel ingilizce ismi.
    (bkz: silkme)
  • alışılagelmedik ve temiz kokular üreten bir parfüm markasıdır. fiyatları bir hayli yüksek olduğu için lüks tüketime giriyor, önce bunu bir söylemek gerekir. temiz kokmak başka bir çok yolla sağlanabilir elbette ve düşündüğünüzde belirli bir şekilde kokmak için para ödüyor olduğumuz fikri zaten bir tuhaf. yani parayla koku satın alıp üzerimize koyuyoruz. boynumuza, bilek içlerimize falan. lüks tüketime giren ve aynı kategoride olan makyaj malzemelerindense hiç bahsetmek bile istemiyorum. insanlık olarak çuvalla para ödeyerek satın aldığımız boyalarla ağzımızı gözümüzü boyuyor olduğumuzu, kadınlar olarak ağzımızı yüzümüzü boyamak için aklımızın çıktığını düşündükçe bana bir gülme geliyor. temiz kokmak istemek biraz daha anlamlı yine. clean'i bir şekilde bir kere kullanmaya başlayınca, temiz kokuları seviyorsanız, resmi kokunuz haline gelmesi çok kısa süre alıyor. eğer şansınız varsa, yani arttırabildiğiniz paranız, kendinize bir tane lüks tükettim maddesi hakkı tanıyın. benimki ola ola koku oldu. kitapları saymıyoruz tabii, onlara çok para gidiyor da, bilgi temel ihtiyaca giriyor. yazar kendini kandırmalara doyamıyor.

    çok basit ve sade bir şişe tasarımı var. orijinal kokusu çok taze, çok temiz, saf bir sabun kokusu. diğer bazı kokularının isimleri cool cotton, warm cotton, cotton t-shirt, fresh laundry. dördü de yeni yıkanmış ve kurusun diye güneşe asılmış hemen alıp sıcak sıcak ya da biraz rüzgarda bekletip serin serin giydiğimiz yumuşacık bembeyaz pamuklu t-shirt gibi kokuyor. kurutucudan aldığı eşyaları katlamadan önce yığın halinde yatağın üzerine döküp aralarına kıvrılmak gibi küçük sapıklıkları olan insanlar için çölde vaha gibi kokular. daha doğaya ait olanları rain, fresh shower, summer sailing, summer linen, summer escape. ilki bildiğiniz yeni yağmış yağmur kokusu, ikincisi duştan yeni çıkmışsınız kokusu, gün boyu duştan yeni çıkmış gibi kokuyorsunuz, üçüncüsü okyanus ya da denizin kokusu, dördüncü ve beşincisi yazın sahildeki güneşin kokusu gibi kokuyor. okyanus-yağmur-duş şişeleri maviden yeşile uzanırken yaz ve güneşe doğru kayıldıkça şişeler kızarıp al al oluyor. bir tanesi var ki, ismi skin, yani ten, şöyle tarif etmişler: temiz, saf, dokunulabilir ten gibi. kokuyu dokunmayla tarif etmeyi akıl etmeleri de ayrı bir sürpriz. ama evet, skin aynen böyle kokuyor, tertemiz ve davetkar. diğer bir tanesi, karla kaplı bir orman düşünün, onun gibi kokuyor: white woods. ve en sonuncusu ultimate. ultimate ultimate gibi kokuyor, biraz da meyve. kadın ve erkek için ayırmışlar ama bence clean'in kokuları cinsiyetsiz kokular, sonuç da doğanın cinsiyeti yok, bir kadın da bir erkek de yağmur kokabilir. bu arada inanılmaz ama sahiden yeni yağmış yağmur gibi kokuyorsunuz. kimse durdurup kokunuzu sormuyor çünkü ağır bir parfüm kullanıyor gibi değil de, hatta parfüm kullanıyor gibi değil de, olması gerektiği gibi tertemiz kokuyorsunuz. kokunuz metrelerce uzaktan, taciz edici bir şekilde de duyulmuyor. birisi size yaklaştığında, sarıldığında ya da öptüğünde kokunun güzelliğini fark ediyor. asıl güzel kokmak istediğiniz de zaten size o kadar yaklaşabilenler oluyor. koku kokması gerekene ulaşıyor.
  • taylor swift'in beşinci stüdyo albümü 1989'ın şarkılarından biri.

    dün gece style'ın klip yönetmeni kyle newman, clean'in 1989 world tour için çektiği klibi paylaştı. aslında video aylar önce yayınlanmış ve şarkının turnedeki canlı versiyonunu içeriyor. bahsi geçen video ise newman'in dediğine göre style'dan hemen sonra çekilmiş ki görüntülerden de belli oluyor. çok fazla benzer sahneleri var.

    swift'in imogen heap ile yazdığı clean, single olarak yayınlanmamasına rağmen fanların sevdiği şarkılardan biridir. swift şarkıyı bir tür "arınma" olarak görür ve bu sebeple albümün son şarkısı olarak seçtiğini söyler. onun için yaşanan tüm sürecin ardından bir tür "temizlenme" özelliği taşır. imagen heap ise verdiği bir röportajda aslında şarkının küçük bir kısmını onun yazdığını ve bir günde tamamladıklarını söyler. sonrasında şarkıyı tekrar elden geçirmediler ve o demo versiyonu albüme koydular ki taylor'ın albümlerinde muhakkak bir demo versiyon bulunur.

    şarkı, içerik olarak swift'in harry styles'ı tamamen unutmasını konu alıyor. swift şarkıyla ilgili "iki haftadır londra'daydım ve eskiden çıktığım kişiyi hiç düşünmediğimi fark ettim," der ve bu şarkının ortaya çıktığını söyler. (herhalde ben de harry styles'tan kurtulsam şarkının adına "clean" derdim. bu şarkı i know places, this love, all you had to was stay ve style ile birlikte albümdeki beş favori şarkımdan biri ve harry styles için yazılmış olması çok acı.)

    şarkının single olarak yayınlanmaması -bana göre- bir hataydı. wildest dreams gibi bir başarı gösterebilirdi. oysa swift gitti, bir yıl önce promo single olarak yayınlanmış out of the woods'u single yaptı. i know places ya da clean çok daha başarılı olurdu. üstelik turne için çekilen şu klip bile yeterli olabilirdi.

    son olarak, şarkının turne konuşması fanlar arasında oldukça meşhurdur.
  • depeche mode'un az bilinen naif şaheseri.
    korka korka yazıyorum aslında zaten şuraya.
    yıllardır bulunamayan bir define gibi.
    atlantis gibi. mavi pırlanta gibi. 30 sene önce de öyleydi, şimdi de öyle ve bu şekilde de devam etsin. bulunamasın, keşfedilemesin.
  • adrien brody nin oynadığı ortalamanın altında bir film. tamamen klişe bir hikayesi var. boş vakitte izlenir. afişi de berbat. bu kadar kötü bir film afişi yapılmaz. görsel afişteki kim brody mi başka adam mı belli değil.
  • --- spoiler ---
    ne vurucu, ne ibret alınası bir yaşam öyküsü hikayesi idi bence clean.. çok çok katı davranıyorum belki ama bir zaman önce yapılan bir iki başarılı iş sonrası rock star yaşamı götünden anlayıp hayatını ve kariyerini harcamış, groupielikten öteye gidememiş, zayıf iradeli, uyuşturucu bağımlısı, bencil biri.. kısa süre yattığı hapisteyken zaten bütün yasal yükümlülükleri eski borçları kapatılmış ve çocuğuna da paşalar gibi bakılıyor (ki pek umrunda değil bence)..
    kariyerin yok olması ortamlardan kopmak zor şeyler elbet ki (hele ki mtv televizyalarından garsonluğ geçiş) eğer gerçekten o iş için doğmuşsan ve yetin varsa hele zordur ama madem bu hikayenin ana temasında herşeyin ötesine geçip, hayatını düzene sokup, oğlunu geri alma çabası yatacaktı, ben kaçırdım sanırım çünkü hiç bir çaba gösterilmedi, 2 zırlama 2 telefonda ona buna kendini acındırmaya çalışma dışında..
    hani güçlü bir kadın karakteriydi, herşeyi çekip çevirirdi?; "ay onu mu yapsam bunu mu yapsam, e peki nasıl yapsam", "şarkım kötü insanlar beni sallamıyor" halleri, filmi izlemeden önce okuduğum özette courtney love isminin geçirilmesini hatırlayıp daha da sinirlenmeme sebep oldu, kıyas kabul etmiyorum.. "hadi bak bişi yapamazsan bile oğlumu öldürdün ama ben torunuma zaten bakıyorum sana da destek olurum hadi canım" sözleri bile nick nolte den geldi.. o kadar eminim ki o kaydettiği dandik şarkılarla kısa dönemli bir şöhreti yakalayacak ya da beklenen çıkışı hiç olmayacak ve yeni bir depresyon dalgası gelecek yeniden uyuşturucuya geri dönecek, oğluna kavuşacak ama ona bakamayacak nick nolte onu biraz toparlamaya çalışacak..
    biliyorum çok katı olacak diye başladığım cümlenin "ama"sının benim "zayıf lığa toleransım kalmamış" olması olduğunu ortaya çıkartı bu film yani pisikolonjik çıkarımsal açıdan başarılı bir filmdir belki; bilmiyorum bir anlamı var mı sadece entel bir cümle kurayım dedim..
    maggie cheung hayran kalınası bir kadın o ayrı ama bir dahaki sefer olmayacak sanırım.. bu 2 saatlik seanstan bana tek kar kalan, metric in canlı dead discosu ve tricky performansı olmuştur.. bir de orda burada albüm kapakları posterleri görünce heyecanlandım..
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap