• çizgi romana yatırdığım para ile afrika'da ufak bir ülke satın alıp "afrika'nın incisi" konumuna getirebilirdim muhtemelen. bir kere tadına varınca durmak imkansız. hem yeni çıkan çizgi romanları, hem de eski serileri biriktiriyorum. daha doğrusu sadece batman'in serisini tamamlamaya çalışıyorum. ilk başlarda orospu gibi her gördüğüme atlıyordum şimdi daha mantıklı bir koleksyoner oldum. gene eski sayılar (eskiden tabir, 1980 ve öncesi) gördüm mü yapışıyorum ama rastgele gidip x bir çizgi romanı almıyorum.

    iki haftadır çizgi roman koleksyonumu temizleyip tertiplemeye çalışıyorum. bunu yaparken elimdeki listeyi güncelledim. götüme sokacak değilim, elbet bir yerlerde paylaşıp artistlik yapmam gerek;

    --- batman ---
    248
    363
    365
    359
    424
    425
    438
    455
    476
    477
    478
    479
    480
    481
    482
    483
    484
    486
    488
    489
    490
    491
    492 <------ knightfall'un başladığı sayı, knightfall #1
    493
    494
    495
    496
    497
    498
    499
    501
    502
    503
    504
    505
    506
    507
    512
    513
    515
    516
    517
    518
    519
    520
    521
    522
    523
    524
    525
    526
    527
    530
    531
    532
    533
    534
    535
    536
    537
    538
    539
    540
    541
    542
    543
    544
    545
    546
    548
    549
    552
    553 <------ catclysm'in ve doğal olarak no man's land efsanesinin başladığı sayı #1
    566
    570
    571
    620
    621
    622
    623
    642
    700
    701
    --- batman ---

    --- shadow of the bat ---
    30 <----- knight's end hikayesinin başladığı sayı
    33
    41
    49
    50
    51
    66
    73
    90 <---- no man's land #1
    --- shadow of the bat ---

    --- batman detective comics ---
    643
    656
    660 <--- knightfall devamı
    661
    662
    663
    664
    665
    666
    0 <---- bruce wayne'in ölümünden sonra nightwing'in batman olduğu ilk detective comics sayısı.
    --- batman detective comics ---

    ---batman gotham nights---
    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    9
    11
    ---batman gotham nights---

    ---batman - sword of azrael---
    1 of 1
    2 of 2
    3 of 3
    4 of 4
    ---batman - sword of azrael---

    batman koleksyonum bu şekilde. dediğim gibi en çok bunu tamamlamak istiyorum. bunun haricinde yüzlerce çizgi roman var elimde ama seri sayılar şeklinde değil, arc arc, hikaye hikaye hep. mesela blackest night'ın tamamını toplamaya çalışıyorum. 3'er sayılık setlerden elimde baya oldu. ama asıl önem verdiğim batmanleri tamamlamak. en azından 400'den günümüze gelebilirsem çok büyük bir şey olur benim için. 400 öncesi inanılmaz pahalı. mesela elimdeki 248. sayı 79 dolar mint condition.

    umarım günün birinde tamamlayabilirim. yardımcı olmak isteyenler varsa taşaklarından öperim.

    edit: 400-600 arası tamam :)
  • nedense her zaman "cocuk i$i" olarak gorulmu$tur. sanirim cogu insan buyuyunce hayalguclerini yitiriyor, ruyalarindan bile korkuyorlar. oysa ne demisler: "keep dreaming - future is in the eye of the dreamer"...
  • 1980 sonrasi turk insaninin sergiledigi pragmatik yakla$im sebebiyle yayginla$masi mumkun olmayan turdur. '80lerle birlikte gercekle$en dunyaya daha hizli adapte olma cabalarinin yol acmi$ oldugu bir yan etki, ki$ilerin zaman ve caba gerektiren ugra$ilardan uzakla$masi olmu$tur. televizyon kanallari cogalmi$, daha fazla sinema salonu acilmi$, televizyon dizileri tercih siralamalarinda daha on plana gecmi$, bilgisayar oyunlari ki$inin sanal ortamda kendini romanlarin, filmlerin kahramanlarinin yerine koymasini saglami$ -gerekli olmalarina kar$in tum bunlarin cok hizli ve ani geli$imi nedeniyle de- okunan kitap sayisi, tiyatro izleyicisi, ve konu itibariyle cizgi roman okuru, bu alanlarin nispeten daha fazla caba gosterilmesini, zaman harcanmasini ve hayal gucunun daha fazla kullanmasini gerektirmesinden dolayi azalmi$tir.
    cizgi roman da, yalnizca okunup bir kenara kaldirilacak bir $ey olmadigindan, kolleksiyonculuk, sabir ve zaman gerektirdiginden goreceli olarak pahali bir ugra$ halini almi$; televizyon kadar geni$ bir topluluga hitap etmesi zaten asla mumkun olmayacagindan iyice kapali kalmi$, uzerindeki ilgi giderek azalarak yok olmaya yuz tutmu$tur. ornegin, orumcek adam ya da asterix gibi bir ikon sinemalarda hasilat rekorlari kirar, carsaflari yorganlari bu denli ilgi gorup, oyuncaklari ellerden du$mezken cizgi romaninin ilgi gormemesini yalnizca dagitim yetersizligine ya da fiyatina baglamak yanli$ olacaktir. gunumuzde turkiye'deki cizgi roman -gerek italyan* gerekse de amerikan men$eli* olsun- okuyucusu sayisi *uc bini gecememekte ve bu sayi gun gectikce azalmaktadir. cizgi roman okuyucusu giderek ya$lanmaktadir ve eski okuyucularin yerini alacak yeni okuyucularin sayisi turkiye'de cizgi romanin sayginligini kazanmasini saglayacak ilgiye ula$abilmesine yetmeyecek kadar azdir.
  • çizgi roman bir sanat dalı mıdır yoksa, resim ve edebiyatının karmasından ortaya çıkmış bir uğraş mıdır. hiç kuşkusuz dünya çizgi romanı çok önceden, ciddiye almaya başladı ve ona dokuzuncu sanat adını vardi. biz de çizgi roman daha yeni yeni değer buluyor. çizgi ve baloncuk işi bizim için mizahla ve karikatürle eşdeğer bir şey oldu. şimdi yayınlanan çizgi romanlara hiç görmemiş muamelesi gösteriyoruz... halbuki mizah da/çizgi roman da dünya üzerinde 100 yıllıktır ilgi ile takip ediliyor. tabi ki mizah ve gazete bandları ülkemizde bir dönem çok populerde oldu, bir daha hiç olmayacak satış rakamlarına da ulaştı...çizgi roman yirminci yüzyılın başlarında kendini gösterir. çizgi romanın ilk örneği olarak amerika'da bir gazete bandı olarak ortaya çıkan richard fenton outcalt eseri olan "the yellow kids" (sarı çocuk) gösterilir. tabi ki çizgi ile bir şey anlatmak sarı çocuk bandından çok önceleri de vardı. yunanlıların çanak çömlek üzerine yaptıkları mitoslar ve mısırların hiyeroglifleri de çizgi ile anlatımın öncüsü sayabiliriz. sarı çocuk da hikaye bir çocuğun etrafında geçiyor ve yazılar resmin altında değilde içerisinde yer alıyordu. bu tercih günümüzde ki konuşma balonların atası oldu.

    amerika'da çizgi roman daha çok okumayı sevmeyen ya da bilmeyen halka çizgiler ile bir şey anlatmak üzerine kurulmuştu. bunlar güldürücü, komik kısa bandlardan oluşuyordu. amerikalılar bunlara comics adına verdı. (bizim bunlara mizah dememiz de burdan gelir. bu arapça kelime tdk'ya göre gülmece manasına gelir.) çizgi roman gazete tirajlarında önemli bir yer tutmaya başladı. artık gazeteler ayrı çizgi roman ekleri çıkarmaya başladı. ama çıkarılan bu ekler yetmeyince çizgi roman dergicilği başladı. 1930'lu yıllarda "pulp" adı verilen tür içerisinden çizgi roman büyümeye ve bunları meslek edinen firmaların ortaya çıkmasını sağladı.

    1938 yılının haziran'ında dc comics dergisi superman diye bir kahramanı halka sundu. superman, amerikan halkının tam da bir kahramana ihtiyaçı olduğu yıllarda ortaya çıktı. başka bir gezegenden gelen bu adam mavi-kırmızı renklerden oluşan bir tayt giyiyordu. jerry siegel ve joe shuster'in fikri olan ilk superman başarılı olmamıştı. daha sonra çeşitli değişikliklere uğrayarak 1938 yılında tekrar can buldu ve populer kültürün ilk çizgi kahramanı oldu. superman'in kostum tasarımı o zamanın sirk kahramanlarından esinlenilmişti. tayt, pelerin ve taytın üzerine giydiği kilot populer kültürün simgesi haline geldi.. superman dergilerden çıkarak sinemaya ve televizyona terfi etmesi ile, çizgi roman başka sanat dallarınıda etkilemeye başlamasının superman'ın eşsiz bir katkısı vardır.aynı dönemlerde will eisner (kendi adına saygın bir ödül de mevcut), alex raymond, hal foster gibi çizerler çizgi roman başyapıtları yarattılar, çizgi romana kurgu ve görsellik kazandırdılar... ikinci dünya savaşı ile birlikte kahramanlarla ile dolu olan çizgi romanlar ilgiyi yitirdi. pulp adı verilen bir okumada çöpü boylayan çizgi romanlar piyasayı ele geçirdi. bu çizgi romanlarla amerika'da yeraltı çizgi romanları devri başladı ve çizgi roman çocuk işi olmakdan çıktı ve yetişkinlere hitap etmeye başladı. bu çizgi romanların ana temasını suç, gerilim, korku, bilim kurgu gibi öğeler oluşturuyordu ve oldukça özensiz yazılardan oluşuyordu...

    vietnam savaşının başlaması, dünyayı hippi dalgasının sarması ile çizgi romanlar başka bir yöne doğru yol aldı. bir tarafta politik çizgi romanlar bulunurken diğer tarafta marvel'in kahramanları sağa sola ağ fırlatıyordu. dc comics'in kahramanları çelik gibi sinirleri olan, dünya işleri ile pek işleri olmayan, olmayan şehirde kahramanlıklar yapıyorlardı. ama stan lee ve steve ditko'nun örümcek adamı daha çocuk yaşlarda, halası ile yaşayan, aşık olan, üzülen ve new york'da yaşayan bir süper kahramandı. onun sadece dünyayı kurtarmak gibi derti yoktur.kendi kişisel dertleri, üzüntüleride mevcuttur. böylece süper kahramanların en insancılı çizgilerde can buldu.

    bir tarafta süper kahramanlar can bulurken diğer tarafta tamamen yetişkinlere yönelik bir çizgiler gelişmekteydi. bunlar politik hicivlerle, insan hakları, anarşizm gibi konularla doluydular. bu muhalif kesim 1950'lerin pulp çizgi romanların kuşağının elemanlarıydı. ayrı dönemlerde görüş özgürlüğü bir neferi olan gırgır'da ülkemizde milyonları buluyordu.tabi bu zamana kadar çizgi roman işi sadece amerika'da yapılmıyordu. japonlar o sıralarda manga adını verdikleri güçlü bir kültü baş gösteriyordu. japonya'nın walt disney'i olan ve hikayeli mangaların babası kabul edlen osamu tezuka mangayı bir populer kültür aracı haline getirdi. böylece dünyada japon çizgi romanı ayrımı yapılmaya başlandı. tezuka, bugünkü mangaların ve animelerin genel şeklini belirledi. böylece bir japon çizgi romanı muadillerinden kolayca ayrılır olmuştu. kocaman gözler, bir utangaçlık belirtisi olan kocaman damlalar japon çizgi romanların bir imzası haline geldi. çizgi roman japonya'da bir kültürel güç oldu. teknolojinin gelişmesi ile birlikte japon animasyonları animeler büyük ilgi görmeye başladı. japon çizgi romanları bilim kurgu ve erotik gibi yetişkinlere yönelmeye başladı. 1970'ler de başlayan bu yetişkin furyası 1980'ler de akira, ghosts in the shell gibi başyapıtlar çıkardı. mangalar ve animeler eski güçlerinde olmasalarda hala dünyada çok ciddi alıcı bulmaya devam ediyor. özellikle karmaşık karekter yaratımı ile dünyada çizgi romanlar arasında farklı bir yerde duruyorlar.

    avrupa'da ise fransa/belçika ve italyan çizgi romanların belirgin bir üstünlüğü vardı. fransızlar çizgi roman işine baya ciddiye almışlar ve çizgi romanlara "çizili şerit" adını vermişlerdi. 1929 yılında belçika'lı herge tarafından yaratılan tenten çağın en önemli figürlerinden biri oldu. herge, tarafından yaratılan ilk tenten ciddi politik mesajlar veriyordu ve sağ bir çizgi izliyordu. alkolik kaptan haddock, profesör calculus, viskici köpeği snowy ve sakar dedektifler dupont ve dupond ile acar delikanlı tenten'in maceraları bütün dünyayı kapsayacak geniş bir coğrafyada geçiyor ve büyük bir ilgi görüyordu. peyo tarafından yaratılan şirinler ise özellikle çizgi fimleri ile büyük ilgi gördü. çocuklara yönelik çizilen seri alt metinde içerdiği anlamlar ile tartışma konusu oldu ve olmaya da devam ediyor.fransızlar ise ilk çizgi roman kahramanları olan asteriks ile 1959 yılında tanışmış oldular. rene goscinny ve albert uderzo'nun galyalıları bütün dünya da taraftar toplamayı başardı. italyan'lar ise çizgi romanlara duman kümesi anlamına gelen "fumetti" adını verdi. bonelli comics ve essegesse özellikle doğu avrupa'da büyük ilgi gören çizgi roman serileri yayınladı. böylece çizgi roman tarihinde daha çok macera içeren, çocuk ile yetişkinlik arasında fumettileri kendine yer edinmeyi başardı.

    1970'lerde bilim-kurgu her alanda etkisini hissettiriyordu. doğal olarak bunun en rahat can bulduğu alan çizgi romanlar oldu. artık ingilizlerin graphic novel dedikleri saygın bir edebiyat türü haline geliyordu. üstelik çizgi roman satışları belli bir devamlılığa oturmuş ve koleksiyonculuk mantığı yerleşmişti. artık çizgi roman çocuk işi olmakdan tamamen kurtulmuş ve saygınlık kazanmıştı. politik düşünceler, kan, kir, japon mangalarında baş gösteren derinlemesine karekter analizleri çizgi romanların vazgeçilmezi oluyordu.bu akımın başlatan ilk isimlerden biri daredevil ile frank miller oldu. daredavil, aşırı gelişmiş duyulara sahip kör bir avukatının hikayesini anlatıyordu. üstelik çok daha gelişmiş çizgilere sahipti ve aksiyonu hiç yavaşlatmayan bir yapısı vardı. marvel'in bu atağına dc ise alan moore ile cevap verdi. eski bir dc comics karekteri olan swamp thing alan moore'nin kaleminden can buldu. moore, hikayenin içerisine güncel olayları, uyuşturucu, silah kullanımı gibi öğeleri ekledi ve hikayeye derinlik kazandırdı. bu iki çizgi romandan sonra frank miller batman serisine tekrar el attı ve alan moore ile dave gibbons ile watchmen'i yazdı.

    artık yetişkin çizgi romanı dönüşü olmayan bir yola girmişti. artık kostümlü kahramanların yerini epik hikayeler, destanlardan, shakespeara ve poe gibi yazarların hikayeleri çizgi romanlara konu olmaya başladı. özellikle yunan mitolojisinden ve kutsal kitaplardan kotarılan çizgi seriler büyük ilgi gördü. alan moore, frank miller gibi çizerlerin yanına neil gaiman, grant morrison, craig thompson gibi çizerlerde eklendi. the peacher, constantine, sin city, 300, sandman, balnkets, v for vendetta gibi çok başarılı çizgi roman başyapıtları çıktı.

    türkiye ise bu çizgi roman fikri hiç ilgi görmedi. mizah dergileri ise hep yüksek tirajlara ulaştı ve kendilerine sadık bir kesim oluşturdu. türkiye'de çizgi roman daha çok italyan westernleri ile alıcı buldu. ama bizim oralarda bıraktığımız çizgi roman çok yol aldı. şimdilerde ise bu açlık fark edilmiş olacak ki art arta çıkan çizgi roman serisi kitaplar piyasaya çıkıyor ve çok satanlardan aşağıya inmiyor.. çok bulduk, çabuk kayıp etmeden keyfine varmak gerek...
  • ekip çalışması gereken film, tiyatro, çizgi roman, video oyunu gibi üretimlerde senaryo yazarları genellikle üretimin ilk aşamasını gerçekleştirir ve nihayetinde tamamen görsele dökülecek olan hikâye onlar için bu aşamada sadece metinden ibarettir. sahneleri zihinlerinde görselleştirirler fakat nihayetinde ortaya çıkacak görsele dair tahminleri her zaman tam olarak isabetli olmayabilir. bazı senaristler daha en başından akıllarında bir aktör, tasarımcı veya çizer düşünerek yazarlar ve bu durum onların metinlerini zihinlerinde görselleştirmelerine yardımcı olur. ekip çalışmasının sağlıklı bir şekilde sonuçlanabilmesi için senaryo ile bunun görselleştirilmiş halinde kullanılan üslubun (filmler için aktör seçimi, sahne tasarımı görüntü yönetmenliği, çizgi roman ve video oyunları gibi sanatlar için çizim ve tasarım üslupları vb.) uyum içerisinde olması gerekir. senaryoya uygun şekilde görselleştirilmesi eserin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını sağlar. görselleştirme üslubunun doğru tercih edilmesi, uyumun da ötesine geçerek, kendi başına bir hikâye elementi haline gelir; senaryo ve görsel arasındaki ilişkiyi bir katman daha güçlendirir, senaryoyu daha kuvvetli kılarken senaryonun da görselle kaynaşma seviyesini artırır. metin ve görselin kaynaşması bakımından en önde gelen sanat biçimlerinden olduğu için çizgi roman bu konuda incelenmeye değer bir branş teşkil etmektedir.

    çizgi roman, hikâyenin çizim ve metin birlikteliği ile, birbirlerini takip eden paneller vasıtasıyla anlatıldığı bir sanat biçimidir. çizim ve yazı olmak üzere iki farklı anlatım ve ifade biçiminin kaynaşmasıyla ve uyumuyla ortaya çıkmaktadır. kimi uzmanlara göre çizgi romanın kökeni, lascaux mağara resimlerine kadar geri gidebilir. bu bağlamda hikâye anlatmak için resimlerden yardım alma fikrinin insanlık kadar eski olduğu görüşü öne sürülür. çizgi romanın, mağara resimlerinden başlayıp sürekli gelişim göstererek her çağda ve çeşitli medeniyetlerde kendini göstermesi bir sanat biçimi olarak geçerliliğine vurgu yapmaktadır ve günümüzde çağdaş sanat-edebiyat türleri arasında kendisine özgün ve ciddi bir yer edinmiştir. modern anlamda çizgi roman için ise anlatımsal özelliklerine ek olarak basılı olma şartının da aranması gerektiğinden, günümüzdeki haliyle çizgi romanın tarihçesi matbaanın gelişiminin tarihçesiyle paralel seyreder. bu bağlamda ilk çizgi romanlar metinleri destekleyici görseller ile ortaya çıkmıştır. bu durum onları çizgi romandan ziyade kitap illüstrasyonu türüne yakın tutmuştur. fakat zaman içerisinde görselin metin ile uyumlu kullanımı konusunda gelişmeler yaşanmış, panel sistemi, düşünce kutuları ve konuşma balonları gibi yenilikler eklenerek çizgi roman günümüzdeki nihai formuna kavuşmuştur. günümüzde çizgi romanın en popüler ekollerini “comics”, “manga”, “frankofon-bd” ve “fumetti” türleri oluşturur. comics, abd merkezli olup, “ana akım” tabir edilen süper kahraman çizgi romanları tarafından domine edilmiştir. “manga”, japonya merkezli olup kendisine has çizim ve hikaye anlatım üslubuyla ortaya çıkar ve bu bağlamda “anime” adı verilen japon çizgi filmleriyle yakından ilişkilidir. “frankofon-bd”, fransa ve belçika merkezlidir ve tüm türler içerisinde gerek görselliği gerek hikayeleriyle en sanatsal çizgi romanları bünyesinde barındırdığı söylenebilir. “fumetti” ise italya merkezli olup genellike kült holywood film ve aktörlerinden esinlenilerek yaratılmış devamlı seriler ile ön plana çıkmakta olup, baskın hikayelerini western’ler oluşturmaktadır.

    çizgi romanda çizim üslubunun hikâye bakımından önemi

    çizgi roman çizim ve metnin uyumlu bir karışımı olarak ortaya çıkan bir sanat türü olduğu için, hikayeye uygun bir çizim üslubunun tercih edilmesi önemli bir husustur. her çizerin tarzı her hikaye için uygun olmayabilmektedir. uygun bir çizim üslubunun kullanılmasının da ötesinde, bu üslup, sadece hikayeyi görsele döken bir araç olmaktan çıkıp, bizzat kendisi bir hikaye elementine dönüşmektedir.

    çizim ve metnin bir karışımı olarak çizgi romanda resimlerin, metne eşlik etmek gibi bir misyonu söz konusuyken, bu resimlerin sadece metni süsleme amaçlı kullanılması istenmeyen bir durumdur. çizgi romanda metin, resim ve tipografik öğeler (düşünce kutuları ve konuşma balonları) birbirlerini tamamlamalı ve tek başlarına elde edemeyecekleri bir etkiyi yaratabilmelidir. böylelikle görüntüler sözel anlatıma dönüşürken, sözel anlatım da görsellere dönüşmektedir. metin, çizimde görülemeyecek kısımları ifade ederken, çizimler de dikkati odak noktalarına çekmeli, hareketin hızını artırmalı ve dramatik vurgu için okurun zamanı ve olayları algılama biçimini manipüle etmelidir. çizgi romanda çizim ve metin arasındaki ilişki tek panel ve tüm paneller olmak üzere iki başlıkta ele alınabilir. her bir panel kendi içinde ayrı bir çizim ve yazı dengesine sahipken, aynı şekilde, bir sayfada, hatta çizgi romanın genelinde de benzer bir çizim-metin dengesi söz konusudur. bu dengeler sürekli değişkendir, ne zaman çizimin, ne zaman yazının ön plana çıkacağı veya ne zaman eşit olarak kullanılacağı, kurgunun biçimine ve anlatılmak istenen hikayeye göre değişime uğrar.

    çizimin metin ile uyumlu kullanımı ve panellerdeki dengeye ek olarak, tercih edilen çizerin, dolayısıyla çizim üslubunun, hikâyenin yapısına uygun olması gerekmektedir. bu durum anlatımı bir katman daha derinleştirir ve çizgi romanı daha kaliteli kılar. çizim üslubu hikâye ile uyumlu olduğunda hikayeyi doğru şekilde aktarmanın da ötesine geçer ve çizim üslubunun bizzat kendisi bir hikaye unsuru olur. çizimdeki küçücük ayrıntılar bile, bir hikayedeki önemli gelişmeleri ön plana çıkarabilir. soyut, dışavurumcu veya sembolik bir imge, yoğun olarak hissedilen bir duygunun anlatılmasını güçlendirebilir. aşırı stilistik bir seçim, bir hikâyenin her anına baskın bir ruh hali ile yatırım yapabilir. çizim üslubuna ek olarak, illüstrasyonda kullanılan boya / renklendirme türü de farklı anlamlar barındırır. teknik yalnızca çizimde iletilen mesajı taşıyan bir araçtan ibaret değildir; görselleştirilen konuya, mesaja veya düşünceye anlam düzeyinde büyük oranda katkı sağlayan bir öğedir. çeşitli malzemelerin kullanılması vasıtasıyla çizimlerin görsel tesiri ve kavramsal altyapısı kuvvetlendirilebilir. nihayetinde resimleme tekniklerinin yalnızca görsel anlamda ilgi çekici olmadığı, iletinin anlatımına ve mesajı iletebilme fonksiyonuna önemli ölçüde katkıda bulunabileceği görülmüştür. tercih edilen tekniğin biçim ve içerik ilişkisi bakımından görselleştirilen konunun kavramsal altyapısını destekleyici nitelikte olması, resimleme sürecini daha kuvvetli kılar.

    örneğin dick tracy’de chester gould, yetişkinlerin karanlık ve ölümcül dünyasını canlandırmak için cesur çizgiler, küt açılar ve yoğun siyahlar kullanırken, carl barks’ın varyemez amca’sında kullandığı yumuşak kavisler ve açık çizgiler gençlik, maymun iştahlılık ve masumiyet ifadelerini taşır. r. crumb’ın dünyasında masumiyetin kavisleri, modern yetişkinliğin nevrotik fırça darbeleriyle ihanete uğrayıp ızdırapla dışlanırken, krystine kryttre’nin sanatında çocukluğun kavisleriyle munch tarzı çılgın çizgiler, deli bir çocuk imgesi yaratır. 1960’ların ortalarında, ortalama marvel okuru, ergenliğe girmek üzere olan gençlerden oluşuyorken, popüler çiniciler kirby/sinnott’a öykünen dinamik ama dost canlısı çizgiler kullanırlardı. ama marvel’in okur tabanı ergenlik endişeleriyle tanışır tanışmaz, rob liefeld’in saldırgan ve tırtıklı çizgileri çok daha uygun görünmeye başladı. onyıllar boyunca renkli çizgi romanlarda nick cardy gibi sanatçıların kendilerine özgü üslupları, her hikâyeye kişisel bir damga vurmuşken, jules feiffer’in düzensiz çizgileri, modern hayatın içsel çatışmalarının bir pandomimi içinde kendi kendileriyle savaşır. jose munoz’un sanatında yoğun mürekkep birikintileri ve yıpranmış çizgiler, fesat ve çürümüşlüğün kol gezdiği bir dünyayı betimlerken, joost swarte’nin körpe ve zarif çizgileriyle gözalıcı tasarımları, ironi ve havalı bir bilmişlik taslar. spiegelman’ın “cehennem gezegeninde bir tutsak” adlı eseri, özellikle kullanılmış ekspresyonist çizgileriyle, gerçek bir korku hikayesi anlatır. eisner’ın modern işleri ise, çizgi üslubundaki geniş yelpazeyle, birçok duyguyu ve farklı ruh halini yansıtır.
  • dünyanın en güzel şeyi bunları okumaksa, en güzel ikinci şeyi de bunların uyarlamalarını izlemektir beyazperdede..
  • şu aralar silver age sayılarını okuyorum ve hikayeler, konuşmalar o kadar bilal'e yönelik ki yetişkin biri olarak sıkılıyorum. en basit örneğini demin okuduğum sayıdan vereyim;

    hawkman elinde zincir ile düşmanına koşuyor ama zincir büyü ile vücuduna dolanıyor. o sırada green lantern "ah hawkman'in kendi zinciri onu sardı ama ben iyi durumdayım şimdilik" diyor. yahu captain obvious olmaya ne gerek var? görüyoruz zaten!

    neyse ki son 15-20 yıldır böyle salakça şeyler yapılmıyor. hatta çoğu detayı açıklamıyorlar bile, çizimden sen kendin çıkarmalısın.
  • tanrının yalnızlara lütfudur.
  • eğer bir şehir yaratacaksan, yani gerçek anlamıyla içinde yaşadığımız şehirden söz ediyorum. o şehirde bazı şeylerin hiç değişmemesi gerekir. iki yılda otuz kez değişen kafeler, birbiri ardına aynı mekanda açılan işletmelerin değil, babanın gençliğinde gittiği restoranın senin bugün de gidebildiğin bir yer olarak bulunduğu bir kent hayatından söz ediyorum.
    bu kentte yaşadığın her an oraya gerçekten köklerinle bağlı olursun ve orayı seversin, babanın annene aşık olduğu yer oradadır, amcanın haytalık edip okuldan atıldığında gittiği parklar bahçeler, sinemalar, gazinolar oradadır.
    bu işin ilk kısmı, diğer kısmı da bir kenti korumak ve yaşatmak istiyorsan orada geçen çizgi roman karakterleri üretirsin. insanlar sokağa çıktıklarında kentin gizemli havası içinde kahramanların nefesini solurlar.
    bir kenti kent yapan şeylerden biridir bu.

    edebiyat ve kent iç içedir ancak görsel malzemelerin kullanıldığı bir ürünle kentin işlenmesi onu "zamana karşı korur", bu yüzden çizgi roman üreten bir ülke varlığını sürdürür.

    bu ülkede zibilyon tane resim bölümü, grafik bölümü vs varken "ama bizde yüksek bina yok örümcek adam yapsak nereye tırmanacak" diyen insanlar yüzünden dünyaya pazarlayabileceğimiz ve kalıcı olacak bir ürünümüz olmaması çok acı.
    bu yazıyı gören ve böyle bir niyeti olan birileri varsa benimle iletişime geçmeleri durumunda çizgi roman senaryosu üretebilirim. tek koşul kentin bilindik mekanlarının çizimlerinin kullanılması olacak.
  • çocukluğumda bana okumayı sevdiren en güzel şeydi. ilkokul 1. sınıftayken annemle birlikte almanya'daki dayımın yanına 3 aylığına gittiğim için okumayı geç söktüğüm söylenebilir. sınıf arkadaşlarımın karnelerini aldığı ve karnelerinde ne var ne yoksa sesli okuduğu, benimse karneme biçare bir şekilde baktığım gün baya canım sıkılmıştı. rahmetli ilkokul öğretmenim, benim bu sıkıntımı görmüştü de, okullar tatil olduktan hemen sonra bana okumayı öğretmek için her sabah evinde ders vermişti. başardı da. tabii o arada ben de boş durmadım. öncesinde kapağı ve çizimlerine dikkat kesilerek satın aldığım, okumayı sökmeye başladıkça her bir şeyine hayran kaldığım süperman'in her hafta çıkan çizgi romanılarını satın alıp okumaya başladım. ve 1 aydan kısa bir sürede okumayı tam anlamıyla söktüm.

    o zamanlar başka türlü kitaplara hiç bulaşmadım. büyüklerin kendilerine güzel, çocuklara ağır gelen kütük gibi romanlarını elimin tersiyle ittim. sevgi ve şevkat dolu hikayelere karşı hep mesafeli durdum. onun yerine her fırsatta çizgi roman okudum. itiraf etmeliyim ki, okuma kabiliyetimi çizgi romanlar sayesinde kazandım.

    bayiden çizgi roman, özellikle süpermen'i, satın aldığım zamanki heyecanımı, çizgi roman okurken sonraki sayfaya geçişte gözlerimin içinin parlamasını, her sayfaları keyifle çevirmeden önce tüm sayfadaki çizimlere tekrar tekrar bakmamı asla unutamam. bu entryi yazarken bile, yüzüme kocaman bir tebessümün yerleşmesinin sebebi de bu sanırım. velhasıl, çizgi romanın hayatımda, okumamda ve okumayı sevmemde payı büyük. tabii burada ilkokul öğretmenimin büyük desteği ve çabasını da hatırlmamak olmaz.
hesabın var mı? giriş yap