• - yok yani nereden aklıma geldiyse.
    bizim bir gecekondu mahallesi vardı. bağrış, gürültü, vukaat eksik olmaz. hergün bir başka gürültü.
    bir abla vardı. fingirdek birşey, kımıl kımıl. hayat dolu bir kadın, yerinde duramazdı. bunu zorla evlendirmişler, sevmezdi kocasını. kapı komuşumuzdu. gecekondu mahallelerinde, herkes herkesin kapı komşusu gerçi.
    neyse;
    birgün, bir çığlık, bağırtı. bunun altınları çalınmış galiba. kaybolmuş işte. kavınvalidesi çok ayar buna, hiç geçinemezler. altınlar kaybolmuş ama nasıl kaybolmuş? kadın elitisinden falan şüpheleniyor.
    en sonunda bir cinci hocaya sormaya karar vermişler.
    hoca okunmuş suya bakacak, altını kimin çaldığını bulacak. hoca efendi, yaşlı bir adam. eğilip doğrulamıyor. bir çocuk getirin yanınızda, onun gözleri ile görürüm ben demiş. olaya gizem katıyor, sanırım pezevenk.
    beni götürdüler.
    o altınları çalınan fingirdek abla, ben ve annem düştük yola.
    yok yani, bize giren çıkan neyse?
    gittik bu amcanın evine. bir kadın karşıladı. kadından tırstım zaten, gözleri görünüyor bir tek. ufağım daha, el kadar bebe.
    beni soktular bir odaya.
    bu dayı, oturmuş bir sedirin önüne. elinde bir tesbih, birşeyler mırıldanıyor.
    ödüm götüme karıştı. kacacağım, götüm yemiyor.
    bir tas su var. kafamı eydiler, üzerime karanlık bir örtü ortuler. korkudan, altıma sıcacağım.
    bu sordu işte.
    - onu görüyormusun? buna mı benziyor?
    bi sikim gördüğüm yok.
    heee. evet amına koyum, sen ne dersen evet. götüm üçbuçuk atıyor. bir ses var herifte.
    sonunda bulduk. altınları kimin çaldığını.
    annem ile o fingirdek abla geldi sonra. büyük bir saygı ile bu dayının elini falan öptüler.
    annem.
    - hoca efendi. bizim küçük oğlan kekeme (küçük kardeşim).
    herif dedi ki;
    kuru kaysi alın. bu okunmuş su ile karıştırın. bir kız çocuğu işesin,karıştırın su ile içirin . kekemeliğine iyi gelir.
    vallahi bilahhi. bizim bir teyze kızı vardı.
    ona işettiler.
    benim hırsızı bulduğum su ile karıştırıp, bizim biradere dayadılar.
    çocuk kekeme değildi gerçi.
    peltekdi biraz.
    iki haftada düzeldi.
  • dördüncü murat zamanında saraya yaklaşıp mevki edinmiş sonra deli ibrahim zamanından gözden düşmesine rağmen efsunculukla kendini yeni padişaha da sevdirmesini bilmiş bir kişidir kendisi. cinciliğine gelince osmanlı zamanında ilk defa vardıya sistemini kullanmıştır kendisi tabii gece çalışan vardiyayı asla görmeyen halk yaptırdığı hanların ve hamamların bu kadar kısa sürede bitmesine akıl erdirememiş ve adamcağıza cinci hoca adını takmış ve inşaatlarını da cinlere yaptırdığına inanmışlardır.
  • osmanlı padişahı birinci ibrahim'in*akıl hastalığını biraz iyi ettikten sonra sarayda göze giren, asıl meşkalesi medresede öğrencilik olan dolandırıcıdır. devlet kendisinden 200 kese altın istemiş, o kadar param yok diyince idam edilip evi aranmış ve evinden 3000 kese altın çıkmıştır. gerçek adı cinci hüseyin hocadır.

    (bkz: cin olmadan adam çarpmak)
  • deli ibrahimi iktidarsızlıktan kurtaran insan.
  • 17. yüzyıl osmanlı tarihinin ilginç kişilerinden biri.
    asıl adı hüseyin'dir.
    safranboluludur.
    hızlı bir biçimde terfi almış ve nihayet anadolu kazaskerliği'ne dek yükselmiştir. valide kösem sultan tarafından saraya davet edilmiş ve deli lakaplı sultan ibrahim'i tedavisi ile görevlendirilmiştir.
    yazdığı muskaların ibrahim'i iyileştirdiğine inanılmış ve sarayda hayli popüler biri haline gelmiştir.
    bundan sonrası rüşvet dağıtmaya, terfi ve tayinlerde söz hakkı olmaya başlamıştır. kadılık ve müderrisliği rüşvetle dağıtmış, sultan ibrahim üzerindeki etkisini sonuna dek kullanıp kısa zamanda devasa bir hazine yapmıştır kendine.
    bu dinci ve cinci takımı kadar parayı seven münafığı başka bir yerde bulamasınız
    devrin israfı ve şatafatından, ibrahim in de samur ve lüks merakı yüzünden solakzade tarihi nde bu döneme samur devri denilmiştir .
    solakzade' nin tarihini okuduğumuzda deliliğin ne safhaya geldiğini anlayabiliriz: topkapı sarayın da bazı köşkler ve binalar samurla kaplanmıştır.

    cinci hoca'nın ibrahim'i ne kadar tedavi ettiğine siz karar verin artık.
    iki yıl süren bu ikbal devri nihayet sona yaklaşır.
    birden gözden düşer ve kazaskerlikten azledilir.
    4. mehmet'in çocuk yaşta padişah olması ( avcı mehmet ) sebebiyle cülus dağıtılması gerekirken hazine sıfırı görmüş ve bu durumda cinci hoca'nın hazinesine el konulmuştur.

    ünlü tarihçimiz ismail hakkı uzunçarşılı cinci hoca'nın serveti hakkında bize zengin bilgiler vermektedir.

    sonunda bütün malı müsadere edilmiş ve önce mısır'a sürgün edilmiştir. daha sonra da katledilmekten paçayı kurtaramamıştır.

    işin garibi yine halil inalcık ın 'yeni cinci hoca' dediği, adı yine hüseyin olan müneccimbaşı hüseyin efendi de aynı tekniklerle sarayı etkisine almış, 1630 ile 1650 yılları arasında terör estirmiştir.

    yıldız falı ile 15 milyon akçe kazanan bu sahtekar daha sonra idam edilmiştir.

    siz de, değişen bir şey var mı, diye soruyor musunuz...
  • bizim ailede efsanedir cinci hocalar. cinliyiz biz. ciniz hatta, adam çarpıyoruz. tamaaamm, cin min yok. ama cinliler bizi buluyor herhalde. şimdi şöyle; birkaç yıl önce kuzenim evlendi. ilk başlarda herşey iyi güzeldi. sonra karısının manyak olduğu ortaya çıktı. bizi bile senaryolarına inandırmıştı, aile nerdeyse birbirine giriyordu. gel zaman git zaman bunlar ayrılcaklardı. hatun bırakmıyor falan. senaryolar yazıyor çok fena.. bi ara bu büyü müyü olaylarına giriştikleri öğrenildi. bir değil iki değil. ortada sürekli cinci hocalara gittikleri söylenip duruyor. sonra bu iki deli barıştılar, yine beraber yaşamaya başladılar. ve tabi tekrar aynı muhabbetler.. hatun sonunda cinci hocaya gidiyor. kuzenime anlatıyor; "senin kısmetini bağlamışlar. hocaya gittik. hoca büyünün tek taş yüzüklerimde olduğunu söyledi. büyüyü bozdu, yüzükleri aldı denize atıcak ve herşey düzelicek." neeeeeeyy!! nasıl bi akıldır bu? hocaya nasıl da güveniyorlar. büyü bozulcak diye hocaya iki tane tek taş yüzüüğünü veriyor ve denize atıcağına inanıyor. cinci hoca bizim hatunun ayarlarını iyice bozdu herhalde. cinci hoca mı olsak ki bi numarası yokmuş. iki oku üfle yüzükleri al. talep de çok fazlaymış anacıımm, bi düşünücem. belki iktisattan cinciliğe çapraz geçiş yaparım.
  • en büyük silahı tonik olan hoca.
  • yaklaşık 7-8 yıl önce babam benim kesin olarak büyülendiğimi düşünüyordu. o zamanların çok ünlü bir hocasından araya bir kaç kişi sokarak randevu almıştı. bir milyon kere , "bu benim babacım, dış güç arama" dememe rağmen beni pek iplemeyerek, eş dosttan borç alarak, şimdikinin çok iyi parası denilecek bir ücret karşılığında beni hocaya gösterdi. birkaç soru karşılığında, hoca düşünüp taşındıktan sonra, söylediği şey şu oldu: kızınız gayet iyi, sadece nazar alıyor.
    inanın ilk kez babamın kazıklandığından dolayı haz aldım. bana inanmadığı için. olduğum gibi kabul edemediği için...
hesabın var mı? giriş yap