• alakasız insanlarız yıllarca habersiz yaşamış belki bir kaç kez teğet geçmişiz, rastlantısal bir şekilde karşılaşmış tanışmışız* olmaya da bilirdi, oldu.

    sonra soğuk mekanik bir ilişki kurmuşuz; pencereler ardında monitör karşısında, mimiksiz. çok sonraları bir ihtimal daha var demiş çırpındığı denizden*

    zeynep'i varmış onun* zaten bir çok başka şeyi de varmış kimselerin anlamadığı... şuursuzluğu kabullenmiş benimsemiş "ah nerede vah nerede nerede bıraktım şuurumu acaba" sorgulamasına zorlamalar sonucu girişmiş bir kaç kez* bulamamış yanıtı, bulsa da paylaşmamış, sonraları kendi de karıştırmış her şeyi birbirine. her haltı anlamlandırma ihtiyacı duyan adam için kolay değildir böylesiyle iletişim; ama "tamam" denip olduğu gibi bırakılmış bir şeyler, öyle kabul edilmiş.

    arada bir "hasreeet" demişiz ağız dolusu* oysa dert etmeye ne gerek var her şey olduğu kadar*

    perhaps perhaps perhapsı söyler belki sıklıkla, hatta bıkkınlıkla; ancak never there de güzel bir cake şarkısıdır bunu bilir. iletişim güçtür biri gökten bahsederken diğeri ağaçlara takılmıştır sanki... *

    sorun üreteçi çözümsüzlük abidesi erke dönergeçlerine "ay güzeldir, özeldir" der***

    hah işte bu hikayedeki odur, 25 mart da doğum günüdür, iyi ki doğmuştur. bir isteği de vardır, kimden isteyeceğini de bilmez belki, olsun o hep mırıldanır "give me the moonlight, give me the stars" diye. tez zamanda isteğine kavuşsun mutlu olsun huzur dolsundur*

    mahna mahna

    not: bu entry uzaklar uzakken yazılmış yollanmaya hazır bekletilmiş; ve fakat bir yakınlık sanrısı sonrası yazarına bile yabancı gelmiştir. aman, bilemedim.
  • bilgisayarlar, radyolar, hayatlar enfekte eden cinsinden safkan ascaris virusu.*
  • sorularini cevaplayamadiğim ama en kısa zamanda "döncem ben sana" dediğim suser.
  • ismi mehmet olan bütün tanıdıklarını sözlükte entry olarak yazan ve bizi bilgilendiren !! yedinci nesil pişmemis börek.
  • sanılanın aksine tatar olmayan sözlük kullanıcısı.

    edit : tatarları pek bi sever, o ayrı.
  • masal böreğim(di?)

    "zamanın birinde şuur yolcusu ay sevdalısı bir keloğlan varmış, bir de ay olduğunu anladı anlayalı keloğlana sevdalı yağmur saçlı gecenin kızı... uzaklarmış önce, çılgın bir ruzgarla geciyormuş seneler, aralarında mesafeler... fakat aradaki mesafelere inat yakından da yakın olmuşlar onlar geçen zamanla, tek olmuşlar hayatın başka türlüsünü unutmuşlar. kasvetli huzursuz gri bir günün orta yerinde kolkola gökkuşağını görmüşler mesela, hem de en güzelini, hem de yalnız onlar..."

    sonra? sonrası yok. dünya durana zaman bitene dek mutlu yaşayacaklardı galiba, öyle hayal ettim çocuk aklımla... masalın ortasında huzurla uyuyakaldım hep, tatlı rüyalara daldım çünkü ben. hiç öğrenemedim sonunu, yaşayınca görürsün dediler ama başka türlü bir sonsa istemem ki yaşamak.
  • sıcaktan sapıtan börek.
  • sözünde durmayan suser.
  • (bkz: precious)
hesabın var mı? giriş yap