• winnie the pooh çizgi filmleriyle büyümüş bendeniz için türkçe dublajsız izlemenin imkansız olacağı, ancak rahmetli bülent kayabaş'ın yerine de kimseleri koyamayacağım için muhtemelen orjinal dilinde izleyeceğim film. hem winnie hem de tigger için mükemmel bir seçimdi onun sesi.

    https://www.youtube.com/watch?v=cu0khx_qqf8
  • bugün izledim. çok tatlı-hüzünlü bir filmdi, aldı götürdü beni. finding neverlandin yanına koydum bu filmi. oyunculuklar yerli yerinde, senaryo harika, müzik kullanımı tastamam yerinde şahane bir film.
    biten, daha doğrusu yarım kalan hikayeler benim her zaman içimi ezer. mesela peter panin yarım kalmışlığı, her şey değişirken aynı kalmaya hapsolmuş bir şekilde elvedalara mahkum olmak, çocuk kalbinin o çaresiz yanları ve kendi alemini kurmuş bir çocuk yalnızlığı hep derin bir teessürle oturup düşüncelere dalmaya sevk ediyor beni. christopher robin'deyse o dünyadan kaçıp kendi alemine sığınan çocuğun büyüyüp kendi kurduğu alemden uzak kalışını seyrediyoruz ki bu aslında daha acıklı bir durum. hele hayali kahramanların, kendilerini üreten hayal gücünce unutulmakla yaşadıkları yalnızlık, çok güçlü bir hikaye üretiyor.
  • dün gittim izledim.
    karakterlerin gerçek versiyonu çizgi film versiyonundan daha tatlıydı. yahu winnie sen nesin öyle ya kendi kendimi yedim oturduğum yere.
    filmi beklentisiz izledim, çünkü en son winnie the pooh çizgi filmini 15 sene önce izlemişindir. ben çok beğendim, güzel bir fikir olmuş film yapmak.
    --- spoiler ---

    christopher robin’in hayali arkadaşlarını diğer kişilerin gördüğünde hissettiklerim de üstteki entryler gibiydi, ama çok önemsemedim bu durumu
    --- spoiler ---

    bir de biraz soğuk bir yapısı vardı filmin, çizgi film halindeki gibi cıvıl cıvıl değildi. sanırım yetişkin olmak ve hayallerden çıkıp gerçek hayata dönmenin böyle olduğuna göndermeydi..

    favorim de eşekti.
  • bu filmi sinematografik açıdan değerlendirmem mümkün değil açıkçası, zira fazlasıyla taraf tutarım, objektif olmaz. o yüzden bu yorumun, zamanının bir winnie the pooh-severi gözünden yazıldığını gözeterek okuyunuz.*

    filmin geldiğini gördükten sonra çevremdeki insanlara çizgi filmi bilip bilmediklerini sordum, duyan olsa bile düzenli izleyen pek kimseye rastlayamadım açıkçası. sanırım bir pokemon, bir şirinler kadar meşhur olmamış türkiye’de. gerçi bir ara piglet’in domuz oluşuyla, winnie’nin içtiği içeceğin alkollü sanılıp rtük’ten ceza almasıyla falan gündeme gelmişti, ama takdir edersiniz ki bu tür bir meşhur olmadan söz etmiyorum.

    benim çizgi filmde sevdiğim şey, bütün karakterlerin bir ruhu, bir felsefesi olmasıydı. hiçbiri öyle gerçek dışı dünyaya ait, sanal yaratıklar gibi değildi; temiz kalplilik, korku, karamsarlık, cesaret, bilgelik gibi, her bir hayvanın doğasıyla büyük oranda uyumlu özellikler atfedilmişti onlara. ve tabii ki hem kendileri arasında hem de onlarla christopher robin arasında çok güzel bir arkadaşlık bağı vardı. her daim sırıtarak izletmeyi başarıyordu kendisini.

    filmi de, bilhassa çizgi film karakterlerinin ekrana getirildiği ikinci yarısı itibarıyla, aynı sırıtışla izlediğimi söyleyebilirim. kısa kısa da olsa, karakterlerin özelliklerine dair pek çok şey yansıtılmış, espriler güzel seçilmiş. bana çizgi filmi ve dolayısıyla çocukluğumu hatırlatmayı başardığı için aslına bağlı kalındığını söyleyebilirim, ki bu benim için ciddi bir artıydı.

    --- burası spoiler olabilir ---

    küçük prens’in filminde olduğu gibi bunda da bir gerçek hayata uyarlama ihtiyacı hissedildiği açık. eh böyle olunca çocuklara ve çocuklardan çok büyüklere yönelen bir mesaj kaygısı göze çarpıyor ve bunu biraz göze soka soka yapıyor film. filmin ilk yarısı biraz sıkıcı gelebilir o yüzden. ama bu, hitap ettiği kitle içinde çocukların da bulunduğu bu tarz filmler için çok normal tabii. gerçi çocukların zihni çok daha açık oluyor yetişkinlerin seksen tane kaygıyla, önyargıyla bulanmış zihinlerine göre, ama konumuz bu değil.* yine de, klişe de olsa, dünyada genel olarak gözlemlenen; hayat koşturmacası içinde kaybolmaya, hayallerle olan bağlantıyı git gide daha çok kaybetmeye vurgu yapılması, çocukların çocukluğunu yaşamasının ve genel olarak aile kavramının öneminin yansıtılması hoşuma gitti.

    --- burası spoiler olabilir

    oyuncu seçimi filmin seviyesinin üzerinde olmuş biraz, bu da diğer bir artı benim için. yalnız fragmanda ingiliz aksanını duyduktan sonra filmi sinemada türkçe dublaj dışında bir seçenekle izleyememek hayal kırıklığına uğrattı, bunu belirtmeden geçmeyeyim.

    son olarak, kelimesi kelimesine olmasa da, aklımda kaldığı kadarıyla, yüzümü gülümseten birkaç alıntı paylaşacağım filmden.

    --- spoiler ---

    christopher robin: hayat balonlardan ve baldan ibaret değil.
    winnie: emin misin?

    winnie: ben gideceğim yere bulunduğum yerden uzaklaşarak varırım.

    winnie: sonuçta ben aptal bir ayıyım, değil mi?
    christopher robin: hayır winnie. sen koca kalpli tatlı bir ayısın.

    christopher robin: yo yo yo! yarın olmuş.
    winnie: genellikle bugündür.

    winnie: christopher, günlerden ne?
    christopher robin: günlerden bugün.
    winnie: en sevdiğim gün.

    bir kutunun içindeyken eeyore: karanlık, kasvetli. beni burada bırakabilirsiniz.

    --- spoiler ---
  • çocukluğumun en mâsum, en optimistik çizgi filmi winnie the pooh'un, baş karakteri. ayrı bir sempati duyardım bu çocuğa karşı. ve ne tuhaftır ki ona garip bir özlem duymaktayım.
  • çin halk cumhuriyeti'nde gösterime girmesine izin verilmeyen film. neden izin verilmediği hakkında herhangi bir açıklamama yapılmamışken, çin'in başkanı xi jinping'in esas karakter winnie the pooh'ya, özellikle çin sosyal medyasında, benzetildiğini belirtmekte fayda var.

    özellikle diğer dünya liderleriyle beraber olduğu fotoğraflar, winnie the pooh'dan karelerle yan yana paylaşılıyor ve itiraf etmeliyim ki xi jinping'in winnie the pooh, barack obama'nınsa tigger'a benzetildiği şu kare hayli isabetli:

    https://eksiup.com/e92ca9dca59

    bonus olarak da shinzo abe ve xi jinpingli bir meme daha bırakayım: https://eksiup.com/ebbe415ee65
  • busy doing nothing... kısmıyla çok keyifli bir kapanış yapan film. sonuna kadar bekleyenler için "bavul"un gizli bölmesindeki hazine gibi...
    https://www.youtube.com/watch?v=nob-xnuq9gk
  • ewan mcgregor’ın başrolünde olduğu disney filmi. film,

    teaser trailer
    poster
  • sonunda dün izleme fırsatı bulduğum ve çok beğendiğim film. bahçeli'ye izletsen filmin sonunda '' kılıçdaroğlu iyi adam lan aslında'' der. öyle nahif bir film.
  • beni çocukluğuma götürüp içimi sıcacık yapan film. çocukken winnie the pooh'yu izleyip bu filmi beğenmeyecek birini düşünemiyorum. tüm çocukluğum boyunca odamı ve defterlerimi süsleyen bu sevimli karakterleri gerçek bir filmde görmek beni çok mutlu etti. eğer siz de benim gibi 90'lar çocuğuysanız ve winnie the pooh izlemişliğiniz varsa hiç düşünmeden izleyin.

    "sometimes, when i'm going somewhere, i wait. and then somewhere comes to me."
hesabın var mı? giriş yap