• sivri dinozorlara benzeyen basketbolcu. sivri dinozoru bilmeyenler için açıklayayım hemen. kısa elli, etobur ve chris bosh'a benzeyen dinozorlara sivri dinozor denir.
  • 4 yıl sonra kontratı hakkında bill simmons "chris ex-raptor and his huge expiring contract" yazacak, herhalde son sene 25 milyon alır

    lebron miami'de kalsaydı 5 yıl için 80 filan almaya razıydı, hem houston'u troll'ledi hem miami'nin cap'inin üçte birini yedi, bir taşla iki franchise'ın ağzına sıçmak bu olsa gerek.
  • ribaunt fakiri. 37 dk oyunda kalıp 1 ribauntla çıkıyor ki o da hücum ribauntu. ulan potanın altına aynı boyda sopa diksem en az 3 top düşer üzerine. dingil.
  • dinazora benziyor. boyun yapısı sayesinde ağaç yapraklarıyla beslenmekte zorluk çekeceğini zannetmiyorum.
  • carlos boozer ile aynı takımda olsalar birbirlerinin istatistiklerine bu kadar katkıda bulunamazlar. arkadaş konferans finali bu yahu, accık savunma yapın la.
  • taşak oğlanına döndüğü pozisyonlardan sonra koşa koşa lebron ve wade abilerinin yanına koştu ve aldığımız son haberlere göre paul'la parker'ı okul çıkışı kıstıracaklarmış.

    o değil de bosh'tan bir "sizin bu yaptığınız insanlığa sığar mı paul, sığar mı parker" tiradı beklemedim değil.
  • bana her geçen gün antoine walker'ı anımsatan oyuncu. walker da eskiden oyunu her yönüyle bir miktar da olsa oynayabilen bir oyuncuyken gitgide sadece dışarıdan şut atan birine dönüşmüştü. bosh'ta da bunu görüyorum özellikle bu sene. hele bi de ilerleyen yıllarda göt göbek bağlarsa walker'ın az daha uzun hali olarak nam salacak demedi demeyin. umarım dış şuta bağımlı kalmaz da yazık etmez kendisine.
  • miami heat'e gelip büyük 3'lü dendiğinden beri güldüğüm adamdır. şimdi de 118 milyona miami'de kalmış. bu da bize zaten bildiğimiz miami'nin mal olduğu gerçeğini hatırlatıyor. lebron kaşara döndü iyice ama bu manyak ve sakat wade'le kalacağına en iyisini yapmış. bosh nedir, 118 milyon amına koyayım ya? bu herife vereceklerdi max'ı, takılacaktı toronto'da. yeri orasıdır. nba'de en yüksek ücretlerden birini alacak sanırım. yuh yani.
  • nba all-star 2013 'te ilk yarı istatistikleri ; 3 tane airball, 2 tane bacak arasından dribbling yeme ve 4 sayı olan oyuncu. ooh iyi oldu tosunuma torpille ilk 5 çıkmanın bedelini ödüyor bi şekilde.
  • miami big three'sinin üçüncü opsiyonu olarak çok kritik anlarda çok büyük işler yapmışlığı vardır.

    bugün golden state warriors ile özdeşleşen "small-ball" anlayışı, tarihi çok daha eskilere dayansa da, aslında ilk zirvesini yani şampiyonluğunu miami heat ile görmüştü. chris bosh playofflarda sakatlanınca onun yokluğunda lebron james 3 numaradan 4 numaraya geçmiş, onun yerini de shane battier almıştı. bu alışılmadık düzen, zaten iyi olan takımı, en iyi üç oyuncusundan biri eksikken çok daha iyi hale getirince miami heat için standart haline geldi. bosh döndüğünde de lebron 4 numarada kalmaya devam etti, bosh ise 5 numara oynamaya başladı. bu diziliş miami'ye 3 final daha ve iki şampiyonluk getirdi. peşpeşe üç şampiyonluk da olabilirdi fakat haklının hakkını vermek lazım, san antoni spurs 2014, basketbolda takım oyununun zirvesiydi ve o sene finalleri kazanmayı sonuna kadar hakettiler.

    chris bosh'un hücumdaki en güçlü yanları, çok iyi bir post oyuncusu ve orta mesafe şutörü olmasıydı. bu yönleriyle takımı için sahayı genişletir, potaya yaklaştıkça tehlike oranı yükselen lebron james ve dwyane wade'e alan açardı. üç sayılık atış çok kullanmazdı, kullandığında da fena değildi fakat orta mesafesi çok iyiydi, yani bir adım içeri atıp şutu kullanmasını istemediğinizden mecburen bir savunmacı onunla takılmak zorunda olurdu. bugün golden state warriors maçlarında aslında büyük oranda stephen curry ve klay thompson'ın varlığından dolayı fakat aynı zamanda da çok da iyi bir şutör olmadığı için savunmaların rahatça uyguladığı draymond green'i bomboş bırakma lüksü, chris bosh'a karşı yoktu. buna ek olarak bosh boyuna göre topa hakim bir oyuncuydu, bugün uzunlarda joel embiid, kristaps porzingis ve demarcus cousins harici pek görmediğimiz crossoverları rahatlıkla yapabilenn, pas vermeyi bilen becerikli bir oyuncuydu.

    bence asıl ve oyunun ilerleyişine fark edilmeyen etkisi ise savunmada oldu. birebir eşleştiği tim duncan, bir çok spurs-heat eşleşmesinde bosh'u ciddi manada yıpratmıştır. keza o dönemler parlayan uzunlardan roy hibbert (ki parlamasında bosh'a karşı gösterdiği performansların payı yüksektir) ya da onun gibi cüsseli uzunların tamamı bosh için bela demekti. fakat pick and roll savunması bir uzuna göre çok iyiydi. bosh kısalarla başbaşa kaldığında onların işini zorlaştıracak uzunluğa ve onların rüzgarında kalmamak için gerekli ayak çabukluğuna sahipti. hücumdaki katkısıyla beraber savunmada kısalarla eşleşebilme, top uzuna dönerse oyundan kopmayıp yeniden ve doğru pozisyon alabilme yetisi heat'i o derece baskın yapan en önemli faktörlerden biriydi. böyle bir düzeni ancak ve ancak çok daha iyi işleyen bir düzen bozabilirdi. bu da san antonio spurs oluyor. 2013 finallerinde heat'i oldukça zorladılar ve eğer gregg popovich'in son pozisyonda tim duncan'ı kenarda tutma kararı sonrası nba'in en efsanevi anlarından olan bosh'un ribaundu ve ray allen'ın müthiş şutu gerçekleşti. duncan oyunda olsa, belki bambaşka bir senaryo olacaktı. 2014 spurs'ü ise, popovich tarafından bir önceki yılın analizi çıkartılarak kusursuzlaştırılmış bir oyun planının, doymuş ve bitkin heat oyuncularına karşı intikam kovalayan spurs'lüler tarafından muazzam bir şekilde sahnelenmesiydi sanki. miami'yi dize getiren o takımın oyununu "kusursuz basketbol" olarak nitelendirmekte bir sakınca yoktur sanırım. o seride spurs'ün müthiş performansının temelinde harika bir takım savunması başta olmak üzere, bosh'un seride tim duncan ve boris diaw tarafından özellikle ribauntlarda devre dışı bırakılması ve üstüne de spurs'un tony parker - manu ginobili ve tim duncan ile olabilecek en üst seviyeye çıkardığı p&r hücumlarında domine edilmesi vardı diyebiliriz.

    bu bosh için kötü konuşmak anlamına gelmiyor çünkü normal şartlarda kısıtlı süreler hariç tamamen 4 numara oynayacak bir oyuncuyu alıp 5 numaraya koyuyorsunuz, savunmada kendisinden daha iri, uzun ve güçlü oyuncularla çarpıştırıyorsunuz, üstüne başka uzun oynatmadığınız için yeri geliyor rakibin kısalarını kovalatıyorsunuz. bu, günümüz için bir nevi zorunluluk haline gelmişse eğer, böyle olmasında aslında bosh'un fedakar mücadelesinin de payı var. bosh'un toronto raptors döneminde pek görmediğimiz fakat heat dönemi boyunca çok sık rastlanan bir durum olan zaman zaman oyundan kopması, aynı maç içinde bile yokları oynamak - star performans göstermek arasında gidip gelen tahmin edilemezliğinin açıklamasında heat'teki iş tanımının payı elbette vardır. alçak postta rahatça sayı bulan ve savunmada pota altına yakın kalıp kısaları kovalamak ya da daha iri - uzun pivotlarla çarpışmak gibi bir derdi olmayan adama, yıldırım hızında fast-break'lere dayalı bir oyunda savunurken hem kısaları hem daha uzunları savunma, hücum ederken de içeri - dışarı arasında gidip gelme görevi veriyorsunuz. bunun ne derece yorucu ve yıpratıcı olduğunu tahmin etmek zor değil.

    lebron'un heat'den ayrılmasından sonra bosh'un heat hücumunda çok daha fazla rol üstleneceği bir dönem başlamıştı fakat o dönem de sakatlıklarla bölündü ve hayatını tehdit eden lanet bir hastalıkla basketbol kariyeri de sona erdi zaten. bu hayal kırıklığına rağmen, başarılarla dolu bir kariyer ve çok sevilen, saygı duyulan bir oyuncu mirası kaldı geriye. formasının zaten klas bir organizasyon olan heat tarafından emekliye ayrılması çok doğru ve hakedilmiş bir karar.
hesabın var mı? giriş yap