• chandler türü ithal aşı fidanından bu bahar 50'ye yakın diktiğim meyve. düşünen varsa tavsiye ederim, şu an iyi bir yatırım olarak gözüküyor. kabaca hesabını yaparsak:

    1 chandler ceviz ağacı 8. yılında yaklaşık 100kg ürün verir.

    bizim ağaçlar, 8. yılında ağaç başına 70kg verse;

    50 ağaç x 70kg = 3.5 ton

    1kg kabuklu cevizi toptancıya 8 liradan sattığımızı düşünsek;

    3500kg x 8 lira = 28,000 tl

    bunun yüzde 75'i kâr olsa;

    28,000 tl x 0,75 = 21000 tl yıllık net kâr, iyi para.

    ///////////////////////////////////////////////////////////////////////////

    her bir ağacın 100kg verdiğini düşünsek,

    50 ağaç x 100kg = 5 ton

    cevizi kırıp içini satacak olursak kg başı ceviz içi toptancıya satış fiyatı= 25 tl

    5000kg x 25tl = 125,000 tl

    yüzde ellisi kâr olsa *125,000 tl x 0,5 = 62,500 tl yıllık net kâr

    ///////////////////////////////////////////////////////////////////////////

    kurulum maliyeti:

    fidan: 50 ağaç x 14 tl = 700 tl

    arsa: 1500 m2 x 20 tl = 30,000 tl (dededen kalma arsa varsa maliyetler büyük ölçüde azalır)

    arsa düzenleme: 10,000 tl

    işçi: *1000 tl x 8 yıl = 8000 tl

    sulama: *500 tl x 8 yıl = 4000 tl

    ilaçlama, budama vb diğer giderler = *1000 tl x 8 yıl = 8000 tl,

    toplam 60,700 tl

    masrafları maksimum düzeyde yazdım, bahçenizde çoğu işi sadece pazar gününüzü ayırarak yapsanız bile masraflarınız çok çok kısıtlanır.

    sorusu olan arkadaşlar soru sormaktan çekinmesinler, bilgim dahilinde cevaplarım.

    1 yıl sonra gelen edit
    bu yıl yaşanan donda fidanlarımın büyük kısmını kaybettim. geçtiğimiz yıl bahar ayında dikmiştim. geçen yaz hepsi tutmuş, yeşermişti. 1 metre boy atanlar bile vardı. lakin bu baharda yaşanan bir gecelik donda neredeyse tamamı gitti.

    tavsiyem dikim yapacağınız yerde bahar geç donlarının sık olup olmadığına göre fidan cinsi seçmeniz. bana üniversiteden bir profesör toprak analizi sonuçlarıma göre chandler önermişti, ona güvenip ekmiştim ama chandler geç donlara dayanamayan bir cinsmiş. sen profesör olmuşsun şunu bilmiyor musun yani? bu yıl da tekrar konuştum hocam böyle böyle cevizler dondu diye, ya olmuyorsa kiraz filan dikiver, dedi. ziraat profesörü bunu diyen adam. sonra samanı bile ithal ederiz. neyse ya..

    baya üzüldüm iki yıldır emek çekiyordum, ama bırakmayacağım her ne kadar hanım boşver kendini yoruyorsun değmiyor dese de, maraş cinsi bir ceviz varmış yerli, bahar geç donlarına filan dayanıklı, verimi iyi, özelliği chandler'a benzer. sonbaharda da onu dikeceğim.

    3 sene sonra gelen edit :-)

    dikemedim, ilkinden sonra aynı heyecanı bulamadım malesef.
  • şaşırtıcı bir şekilde, bir bütün olarak insan kafasını ifade eden meyve.

    yeşil kabuğu kafa derisi, sert kabuğu kafatası, zarı beyin zarı ve asıl meyvesi de beyin ile olan benzerliğiyle, adeta beynin küçültülmüş bir modelidir..

    gümüş iyonu içerdiği için, farklılığını ispat etmiştir elbet... fakat
    cevizi harika yapan özellik bununla da bitmiyor... insanın tüylerini diken diken yapan asıl bomba ise;

    vücüt genelinde icra ettiği elektronik merkez, lider, kontrol edici, başlangıç ve bitiş noktası olma açısından; gümüş iyonuna ihtiyaç duyan tek organ beyindir..

    beyin ve ceviz arasındaki bu muhteşem ilişki, benzerlik ve mükemmel yaratılış karşısında hayran olmamak elde değildir...

    (bkz: ben mucize gördüm)
  • rahat sıçırıyor insanı.
    3-4 gecedir bolca yiyorum böle otururken, ertesi öğlene doğru rötotöf diye bi çıkarıyorum var ya öle rahatlık olamaz.
  • kızımın dans gösterisi vardı bugün. annemi de aldım çıktık yola.
    birkaç araç değiştirerek gidiyoruz tabi, en son bineceğimiz otobüsün durağına gelince annem bir tarafa oturdu ben de bembeyaz saçlı, başörtüsü azıcık kaymış elinde ceviz yapraklarıyla yan durakta bekleyen teyzenin yanına oturdum. oturmadan da dedim ona, "ben seni seçtim teyzem." güldü nasıl, içim ışıdı resmen.

    neden bilmiyorum, ceviz yaprakları söyletti bunu bana sanırım. normalde bıu kadar tatlı dilli de olmam. oturunca gözlerimi alamadım ceviz yapraklarından. biliyordum ama, konuyu açmak için yine de sordum: "teyzem ceviz mi bunlar?"
    "he ya ceviz, ben çok severim kokusunu."
    "ben de çok severim teyzem, sevilmez mi o koku hiç?"

    bir tane dal uzattı bana. aldım burnuma bastıra bastıra kokladım. sonra otobüs geldi bindik annemle, oturduk. elimde ceviz yapraklarını gören annem iki arada bir derede nereden aldığımı sordu. bir teyzeden aldım dememe kalmadı, hemen arkamıza oturan teyze bir dal da anneme uzattı. aldı annem, hemen kokladı benim gibi ve gözleri sulu sulu döndü o teyzeye dedi ki: "ceviz yaprağı kokusu anne kokusuymuş."

    teyze ise: "ben de ondan alayım be ya, hep alayım bunlaridan ben." dedi.

    o otobüste, annesini kaybetmiş iki yaşlı kadın ceviz yaprağı koklaya koklaya oturdular.
    ben benimkini koklayamayacak kadar utanmıştım, yanımda oturan annemdi...

    velhasılı, anne kokusunun bebek kokusu gibi cennet kokularından olduğu rivayet edilir. o zaman ceviz yaprağı kokusu da cennet kokularından bu hesapla...
  • meyvesi, golgesi ve kerestesi cok degerlidir.
  • hemen hemen her şeye yakışır.

    tulum peyniriyle bir sandviç yap koy cevizi de kahveyle hüplet,

    kıymaya kat, ince açılan bulgura koy olsun içli köfte,

    kadayıfta, salatada, tatlıda, sütlaçın üstüne, sade, çikolatayla, içkiyle, reçeli.

    kalbe ferahlık, cilde ışıltı verir. her derde deva, aşıklara revadır.

    türk ceviz birliği gibi entry girdirir.
  • allolapatik bir bitki olması nedeniyle, yani bitkiler arası rekabette yaydığı kimyasal maddelerle diğer bitkilerin yetişmesi için uygun olmayan ortam oluşturduğu için tıpkı incir ağacı gibi çevresinde kolay kolay başka bir bitkinin yetişemediği ağacın meyvesi.
  • 8 sene evvel meşgale olsun diye diktiğimiz 90 adet fidanı ile üretimine başladığımız meyve. geçen süre içinde çok şey öğrendiğimi düşünüyorum... üretim ve pazarlama kaygısı çekmeden aile ve arkadaşlar arasında ürettiğimiz mahsulü paylaştığımız için, hem üretici hem de tüketici şapkamla bir kaç ufak bilgi vereyim padişah olmak isteyen yeniçeri arkadaşlara ve tüketicilere...

    öncelikle ceviz alırken ne amaçla aldığınıza göre, nasıl tüketeceğinize göre seçmeniz önemli. aynı şekilde üreteceksiniz de hedef kitlenin kim olduğuna göre ve üretim yapılacak yerin iklimine göre hangi çeşit üreteceğinizi belirlemeniz gerekiyor.

    - tip1 ceviz: carrefour ve migrosta satılan dev gibi, kabuklu cevizler (yavuz, yalova). inanmayacaksınız ama onları sadece asıl meyve verecek ağaçlarımızı tozlaştırmak için, bahçenin köşelerine dikiyoruz biz ve toplamıyoruz bile. herşeyin büyüğü makbul atasözü, kar amacı güden işletmeler için birim alanda daha fazla mahsul alabilmenin yolu olabilir ama cevizi günde bir avuç sade ya da kayısı kurusu arasında tüketecek ya da çocuğuna zerk edecek anne baba iseniz, tadına ve yağ miktarına bakmalısınız. bu tip size uymaz. üretici iseniz yüklenin....
    - tip2 ceviz: yıllardır türkiye şartlarında üretimi yapılan ulusal çeşitler. şebin, bilecik gibi küçük ince kabuklu ve yağlı cevizler. alıştığımız çocukluğumuzdan hatırladığımız tat bu cevizlerde. dona dayanıksız olduğu için özellikle bahar aylarındaki erken donlar yüzünden mahsul yerine hava almanız kuvvetle muhtemel bu cevizlerden üretecekseniz. 3 senedir mart sonundaki tek gecelik donlar yüzünden randıman alamadığımız düşünülürse, bu işin ticaretini yapacaksanız bahçeyi kurmadan evvel meteodan istatistiklere bakın. mart ortasında uyanan ağaçlara don vuracaksa hiç bulaşmayın bu tip cevize.
    - tip3 ceviz: tarım tv ve türevlerinde durmadan reklamı dönen, amerikan chandler ya da fransız fernor çeşitlerini ben bu kategoriye uygun görüyorum. üretici için bol verim, geç uyanan dayanıklı ağaçlar, 2008 yılında başlayan devlet teşviklerinin de katkısı ile yere göğe dikilmeye başladı. bugünlerde de artık sofralara inmeye başladı. para kazanmak istiyorsanız, ama eşe dosta satmayacaksanız bu çeşit ile üretime geçin yaptığınız yatırım boşa gitmez. tat olarak ise ceviz mi yiyorsunuz talaş mı o kısmını boşverin.

    gelelim cevizin toplanmasına ve soyulmasına. aslında cevizin acılığına ve rengine etki eden nokta burası. düşmesini beklerseniz, cevizi yerden de kolayca toplayabiliriz ya da merdivenle ağaçtan da. daldaki cevizin yeşil kabuğu çatlayıp içindeki ceviz yere düştüğünde ceviz tohum olarak olgunlaşmış, gelecek neslini garanti altına almış oluyor ama içinin rengi de artık kahverengiye döndüğü için acılaşıyor. ama kim 1 gün boyunca max 100 kilo (3 çuval) cevizi elle toplamakla uğraşacak, 2 hafta beklerim yerden süpürürüm mantığı güden üreticilerin ürünlerini cevizi kırıp içinin rengine bakarak anlayabilirsiniz. (baklava için alacaksanız alın, yeterince şeker ile tatlanıyor).

    peki cevizi yaşken topladınız, nasıl yeşil kabuğundan ayıracaksınız? ya 2500-3500 tl arası ceviz soyucu makinelerden alacaksınız ya da elle (bıçakla) soyacaksınız. mahsul tonlarca olunca maliyeti nedeniyle ikinci yöntem imkansız olacak elbette. su ile çalışan ve merkezkaç kuvveti ile yeşil kabuğu rendeli duvara sürterek sert kabuktan ayıran bu ceviz soyma makineleri saatte 500 kg mahsulü soyabiliyor. tabi ceviz şebin ya da bilecik değilse. ince kabuklu olduğu için kıyma makinesi gibi cevizi soymak yerine ceviz musakka yapıyor eğer devir ayarlı değilse ve bu çeşitler için optimize edilmemişse alet. ve ceviz soyma makinesi ile soyulan cevizin içine ne yazık ki, kabuktaki acı su kaçıyor, kaçmaması imkansız. sonuç, güneşte kuruyunca elbette gidiyor o su, ama tadını acı yapan diğer etken işte bu işlem. aşağı tükürseniz sakal (maliyeti yüksek insan gücüne dayalı susuz soyma), yukarı tükürseniz bıyık ( sulu soyma sonrası acı ceviz). ama merak etmeyin piyasada perakende satılan tüm cevizler bu şekilde makine ile soyuluyor eğer bir akrabanız 3-4 ağaçtan topladığı cevizi sizinle paylaşmıyorsa. bir gün birileri susuz soyma makinesini yaptığında asıl cevizi raflarda görebileceğiz.

    cevizin kabuğunun şekli ya da rengi içini ifade etmiyor. hatta kahverengi yerine o beyaz dış kabuklu cevizlerin suyuna ne katıp o kadar beyaz yapıyorlar diye düşünüyorum ama henüz ihtiyaç olmadığı için araştıramadım. kendiniz çiğ olarak yiyecekseniz küçük, ince kabuklu ve içindeki cevizi açık renk olan cevizleri tercih edin, bulabilirseniz.
    üretici iseniz bu tip cevizlerden uzak durun :) ağaç başına 2-3 senedir mahsul veren ağaçlarımızın verimi kabuklu 5kg ı geçmiyor. bunda çocuklar organik yesin diye ağaçlara hiç ilaçlamayışımızın ve mart sonu donlarının da önemli etkisi var elbette.

    son olarak da , cevizin iyisini buldunuz da aldınız diyelim.... plastik poşette bırakmayın. tabi balkona da sermeyin, karga faktörünü unutmayın. bez çuvalda, kabuklu olarak saklayın ve yiyeceğiniz zaman kırıp tüketin. afiyet olsun...
hesabın var mı? giriş yap