• atatürk yıldırım ordularından istifa edip suriyeden istanbula gitmesi gerektiğinde cebinde beş kuruşu yoktur.elinde olan atları yaverlerine söyleyip satmaya çalışır ki istanbula gidecek bilet parasını denkleştirsin.fakat memleket savaş halinde olduğu için vatandaşa ait olan atlar seferberlik halinde ordunun malı olacaktır bu sebeple atatürkün cins atlarına kimse para verip almaz.atatürk cemal paşa ile konuşmasında bu durumu açıklar ve atları satmak istediğini söyler.cemal paşa 2 bin altın verip atları alır,atatürk ve yaverleri istanbula dönerler.

    ata istanbula döndüğünde bir telgraf alır,cemal paşa atatürkten aldığı atları 5 bin altına satmıştır,telgrafta atatürke atları kendisinden çok ucuza aldığını ve kalan 3 bin altını nereye yollamasını istediğini sorar.atatürk,ben atları 2 bin altına sattım bundan sonra yapılan her iş sizin tasarrufunuzdur paşam deyip parayı kabul etmez.cemal paşa yine de atları sattığı parayı bir aracı vasıtası ile atatürke yollar.bu parada atatürkün istanbulda geçirdiği zaman diliminde kurtuluş savaşını başlatmak için yapacağı plan ve işlerde kullanılır.

    işte cemal paşa böyle dürüst karakterli bir vatan aşığıdır.kurtuluş savaşına bilfiil katılması kısmet olmasa bile bu vatan için yapabileceği her şeyi yapmış memleket sevgisinden başka bir şey düşünmemiştir.

    allah mekanını cennet etsin.

    bahsettiğim anektodun orjinal metni falih rıfkı atay-mustafa kemalin ağzından vahdettin kitabında bulabilirsiniz.(edit)
  • paşa'nın emir subaylığını yapmış olan falih rıfkı atay, suriye'de cemal paşa adının kutsal kitaplar incil ve tevrat'tan alınmış isimler gibi anıldığından bahseder. cemal paşa, mizacı sert, dimağı türklük şuuru ve vatan sevgisi ile dolu olan pırıl pırıl bir vatanseverdi. rüşvet, rant veya servetine servet katmak gibi bir gayesi veya derdi yoktu.

    1904 yılında, ittihat ve terakki cemiyeti'nin çalışmalarına kendini o derece kaptırmıştır ki eşini unutmuştur. eşi seniha hanım, paşa'nın çok sevdiği ablası şadiye hanıma başka bir kadının varlığından şüphelendiğini aktarmış. şadiye hanım da münasip bir lisan ile çocuklarını ve evini ihmal ettiğini söyleyince cemal paşa hiddetlenip;

    “abla, ben öyle bir sevdaya tutuldum ki, onun uğruna karımı, çocuklarımı, kendimi ve hepinizi gözümü kırpmadan fedaya hazırım. bunu böylece bilesiniz!"

    sözünün eri olan cemal paşa, hakikatten de dediğini yapmıştı. büyük oğlu ahmed'in şahsında gerçek vatanseverlere bıraktığı manidar miras (bkz: #77906669), değeri ölçülebilen maddi kavramlardan bütünüyle arındırılmış, paha biçilmez nitelikteki iki eşsiz ziynet; vatan sevgisi ve türklük şuuru üzerine kuruludur.

    paşanın ailesi, birinci dünya savaşı'ndan sonra birikimleri olmadığı için büyük maddi güçlükler çekmiş. eşi seniha hanım maddi sıkıntılar çektiklerini paşa'ya ilettiğinde, şu cevabı vermiş;

    "bu günler de geçer. aç kalsak bile, bu kimsenin cemal paşa harb-i umumi'de topladığı gayri meşru paraları yiyor demesine meydan vermeyeceği için bana o kadar dokunmaz. fakat, ya aksi olsaydı, ya biz o zaman meşru kazancımızdan yani aylığımızdan bir kısmını bir kenara koyup da şimdi rahat bir hayat yaşasa idik, herkes işte bu da bir nevi harb-i umumi zengini dese idi, o zaman ne olurdu. ben bu sıkıntılı ve mustarip hayatı o refaha bin kere tercih ederim"

    `kaynak:` nevzat artuç, ahmed cemal paşa 1872-1922) askeri ve siyasi hayatı, doktora tezi sayfa 48.

    cemal paşa ve arkadaşları, en saf ve samimi duygularla vatanseverlik hislerini derinden taşıyorlardı. her insanoğlu gibi onlar da hataları veya kusurlarıyla maluldüler. ne var ki bu insani husus, aziz hatıralarının kıymetini etkileyecek mahiyet taşımamaktadır.

    cemal paşa'nın bahriye nazırı olduğu yıllarda yaverleri ile birlikte çekilmiş ve günümüz teknolojisi ile nadide fotoğraf tarafından renklendirilmiş bir fotoğrafı

    debe edit: teşekkürler
    cemal paşa'nın gözlerindeki vatan ve millet sevgisini çöl fareleri unutmuş değiller, bu yüzden tüm karın ağrıları. rant peşinde koşan primat sevici bedbahtlar ise ilelebet sönmeyecek olan bu ışığı görmezden gelip yokmuş gibi davranmaya çalışsınlar, kendi kumlarında oynasınlar ne çıkar.
  • seni ırkçı diye yaftalayanların bugünkü maçtan sonra gözleri faltaşı gibi açılmıştır artık! ruhun şad olsun!
  • ali fuat erden'in suriye hatıraları ve cemal paşa'nın kendisini bizzat kaleme aldığı hatıraları is bankasi kultur yayinlari tarafından basılmıştır.
    cemal paşa'nın hatıratı -artık- sahaflarda bile zorlula bulunabilmekteyken, ali fuat erden'in kitabı -fahiş fiyatıyla- eli yuzu duzgun her kitapcida mevcuttur. bu iki kaynak cemal paşa'yı anlamakta zeytin dagi kadar önemlidir.
    cemal paşa, şedid bir askerdir. enver paşa'nin aksine daha gerçekçi ve fransiz kültürüne daha yakındır.
    4. ordu komutanlığı sırasında emrindeki alman subaylar'la üstlerine nazaran daha iyi ilişkiler içinde olan cemal paşa, general falkenhayn'ın türk askerlerini strateji gözetmeden cepheye sürmesine dayanamamış ve nitekim iş 'istifa' noktasına kadar gelmiştir. bu hadise şatafatlı rütbe ve ünvanlarla bertaraf edilmiştir ki; falih rıfkı atay bunu çok çarpıcı şekilde kaleme almıştır.
    cephede türk varlığına çok önem veren cemal paşa, hizmet ettiği toprakların elimizden çıkabileceğini düşünemediğinden mi? vazife aşkından mı, bilinmez? bulunduğu coğrafyayı hem abad etmiş, hem de alman arkeologlarla birlikte hayata geçen bir proje çerçevesinde kültürel zenginliklerinin envanterini çıkartmış, lüks baskılı bir katalog kitap ortaya koymuştur.
    cemal paşa'ya ait şu üç anektod merhum hakkında oldukça fikir vericidir:
    cemal paşa, 4. ordu'nun başına geçtiği zaman ilk olarak şu emri tebliğ etmiştir; "artık sorumlular, hiç bir şekilde 'yapılacaktır' veya 'olunacaktır' tarzında rapor vermeyecektir. raporlar daima 'yapılmıştır' veya 'varılmıştır' gibi ibarelerle" nihayetlenmelidir.
    ikinci olarak, cemal paşa'nın emir verdiği bir işin, gereken zamanda yapılmasının imkansız olduğunu anlatmak üzere bir alman muhendis huzura çıkmıştır. elinde mühendislik hesapları, bir sürü pafta, hesap...vs. cemal paşa elindekilere bakar, ne olduğunu sorar. adamcağız izah etmeye kalkıştığında; tüm evrakı bir kenara koymasını emreder ve ekler:
    -eger emrim zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirilmezse, sizi asarım!
    iş zamanında tamamlanır.
    son olarak da; yol yapım işlerinde paşanın bir önceki anektoda benzer bir fermanı vardır. paşa der ki: yolların bitiş tarihlerinde bir araba ile yol teftiş edilecektir. eğer araba planlanan menzilden önce yolda kalırsa; arabanın durduğu yerde mühendis asılacaktır!
    eklemek lazım ki; bu sebeple de kimse asılmamıştır.
    bütün bu imar projesinden imparatorluğa hiçbirşey kalmamıştır, cemal paşa ise bunca hizmetini anadolu'ya yapamadığı için yeis içinde istanbul'a dönmüştür.
  • arap çöllerinde arapların anasını sikmiş büyük paşa. şimdikiler onun gibi olmadığı için bu haldeyiz.
  • hayatını türklüğe adamış bir osmanlı paşasıdır. 1683 yılından beri geri çekilen bir devletin; ekonomisi çökmüş, umudu kalmamış bir milletin, son bir gayretle yerinden doğrulması için çalışmış fedakar mensuplarından biridir. başarısız olması onun vatanseverliğine gölge düşürmez. niyeti, hayali ve uğraşı ne içindir? buna da bir bakmak lazım.

    arapların kendini sevmemesi gaddarlığıyla ilgili değildir. cemal paşa birçok aşiret reisi ve azınlık temsilcileri ile dostça temaslar kurmuş, arap ülkelerinde okulların açılması, yolların yapılması, arkeolojik eserlerin araştırılması vb. faaliyetlerde bulunmuştur. halka ve cemaat temsilcilerine sık sık tarihi ve dini boyutlarıyla türk-arap dostluğunu vurgulamıştır. ihanetlerini belgelediği (ki hatıratında belgeler mevcuttur) kişileri divan-ı harp ilkelerine uygun olarak astırmıştır. arap ülkelerinde cemal paşaya çatılması, arap isyanlarını meşrulaştırmak ve milli bir tarih yaratmak içindir.
  • "suriye'de derler ki, eğer cemal paşa birisiyle görüştüğü zaman burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor, sakalını karıştırırsa affedip etmemeyi düşünüyor demektir. yalnız bıyık burmasından korkunuz, o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu vardır." falih rıfkı atay - zeytindağı
  • bu aksam kendisini tekrar rahmetle andığım türk büyüğü. ruhun şad olsun paşam...
  • cemal paşa, 1922'nin ağustos ayında gürcistan'ın başkenti tiflis'te ermeni taşnakların bir suikasti sonucu ölmüştür. suikastin arkasında moskova’nın olduğu iddiası da vardır. kabri bir müddet sonra erzurum'daki askeri şehitliğe getirilmiştir.

    ölümünden iki yıl önce o zaman 20 yaşında olan oğluna yazdığı mektup:

    “12 mayıs 1920
    sevgili oğlum ahmedi,

    ben uzunca bir seyahate çıkıyorum. ihtimal ki sizi uzun müddet göremeyeceğim. ve yine intimal ki benden uzun müddet haber alamayacaksınız. işte sana bu mektubumla bazı nasihatler vereceğim. o nasihatleri can kulağıyla dinle, onların haricine çıkma.

    oğlum, sen benim en büyük evladımsın. benden sonra ailemizin erkeği sensin. sana ismimden başka miras kalacak şeyim yoktur. hiç beş paralık bir servete malik değilim. ben ölürsem annenin birkaç parça elması bütün aileyi ancak üç sene kadar iaşe edebilecek bir şey tutar. ondan sonra ananı, halanı, büyükanneni himaye edecek, onları kimseye muhtaç olmayarak besleyecek olan ancak senin çalışkanlığındır.

    dünyada kendi sainden*başka hiç kimseye güvenme. hiç kimseden on para bile isteme. ne kazanırsan onları annen ve kardeşlerin için sakla. sen gayet fakirane bir hayat geçir. her şeye tahammül et. fakat anneni aç brakma, namerde muhtaç etme.

    eğer ben ölürsem, annen memlekete dönecek. sen tahsilini ikmal ettikten sonra annenin yanına gidersin. ve onunla beraber kendine bir iş bulursun. yapacağın tahsil ziraat olduğu için toprak işinden başka hiçbir şeye ehemmiyet verme. bu meslek seni de, ailemizi de pekala geçindirebilir.

    azamet satma. daima mahviyetkar ol. hiç kimsenin kalbini incitme.

    kardeşlerinle bahusus mehmet'le güzel geçin. kardeşlerini her zaman himaye et. onları kimseye çiğnetme.

    vatan muhabbeti, türklük muhabbeti senin en büyük ziynetin olsun. vatanını, türklüğü her şeyden ziyade sev. o ikisi için hiçbir fedakarlıktan çekinme. ben öldükten sonra benim şimdiye kadar takip ettiğim yolu aynen sen takip et.

    ölmez sağ kalır ve yine size kavuşursam, seni istediğim gibi çalışkan, mert ve namuslu bir genç görürsem, çektiğim ve bundan sonra çekeceğim bin türlü meşakkatleri kamilen unutacağım.

    işte yavrum sana söyleyeceklerim bunlardan ibarettir. seni cenabı hakkın birliğine emanet ederim evladım, baban ahmet cemal.”
  • ben cemal paşa'yı çok severim. ittihat ve terakki 3 paşası içinde en sevdiklerimdendir hatta, daha ayakları yere basan bir paşa.

    fakat, fakat kendisi 1. dünya savaşının kaybedilmesinde çok etkilidir. yanı başında örgütlenen arap isyanını farkedememiş, şerif hüseyin'e daha önce teşkilat-ı mahsusa tarafından defalarca uyarılmasına rağmen şüpheyle yaklaşmamış, 4. ordu'nun hakim olduğu bölgelerde büyük istihbarat zaafiyetleri göstermiştir.

    öyle ki arap isyanı'nı farkedebilseydi kanal harekatını başarıyla tamamlayabilirdi çünkü birleşik krallık avrupa cephesinde zor durumdaydı. almanlar verdun'da fransızları geri itmiş, ingiltere ana karasına saldırmayı planlıyorlardı. şerif hüseyin'in isyanı çok işlerine geldi.

    şerif hüseyin abdülhamit zamanında uzun süre istanbul'da tutulmuştu, kendisinin paşa yapılıp hicaz emiri olarak atanması abdülhamit tarafından mı gerçekleşti yoksa ittihat ve terakki tarafından mı bilinmez. fakat eğer o atamayı abdülhamit gerçekleştirmiş olsaydı şerif hüseyin'i ittihat ve terakki yönetimi çok kez azletmeyi bırak asabilirdi bile. öyle emareler vardı ortalıkta.

    sanırım kendi atadıkları adama toz konduramama gafletine uğradılar. 100 senede ülkemizde değişen bir şey yok. o zaman her şey ortadayken şerif hüseyine gösterilen müsamaha 100 sene sonra fetö'ye gösterildi. sonuç olarak yine sırtımızdan vurulduk.

    geçmişi okumaktan aciz yöneticiler ile bu tip hataların başımıza tekrar tekrar gelme olasılığı çok fazla.
hesabın var mı? giriş yap