• demirkırat belgeselinin yeniden yayımlandığı geçen aylarda ne kadar karizmatik olduğunu farkettiğimiz tarihî şahsiyet, hatta evde birbirimize "bu akşam madanoğlu var, kaçırmayalım sakın" diyorduk. keşke sırf onun hatıralarını anlattığı bir program da olsaydı...

    edit: bu entry neden "zamanın ötesi"ne gönderiliyor anlamış değilim. insan sadece hareketlerini, karakterini vb. beğendiği, tasvip ettiği birini mi karizmatik bulur, takip eder? "antikahraman" diye bir şey duymadınız mı kötüleyenler, sadece iyi adamlardan oluşan bir masal bile yok... adam ilginç ve izlemesi de zevkli, keyfimin kâhyası mısınız? sanki biz bilmiyoruz darbeci olduğunu ve onu izlemekten zevk almak darbeyi onaylamak anlamına geliyor... off yarebbim yaaa!
  • 27 mayıs 1960 sonrası geçiçi hükümet kurulacaktır. ihtilale sonradan katılan subaylar bakanlıklara meraklı iken, madanoğlu'nun başını çektiği örgüt ise ihtilalden birkaç saat önce sivil idari görev almayacaklarına dair yemin etmişlerdir. gürsel paşa ihtilal esnasında yazlığında dinlendiğinden olsa gerek durumdan habersizdir ve madanoğlu bu yemini hatırlatır. sonrasında toplantı masasına yumruğunu vurur:

    "bre köftehorlar, sizin hanginiz maliyeden, hanginiz ticaretten, hanginiz iktisattan anlarsınız? menderes de böyle yaptığı için bu duruma geldi."
  • adaşı cemal abdülnasır'dan fena halde etkilenmiş bir cuntacı olduğunu düşünüyorum. 27 mayıs 1960 esnasında tümgeneral değil de orgeneral falan olsaydı bugün daha farklı bir coğrafyada yaşıyor olurduk.

    cuntacılığın iyisi kötüsü olmaz ama kendisinin stratejisi çok değişiktir. dünya genelinde darbe yapmak isteyen generallerin genelde hedefi faşist bir yönetim kurmak iken, madanoğlu yeryüzünün gördüğü en ilginç darbeci profilini sergiler. onun aslında devlet idaresi gibi işlerle pek alakası yoktur, hatalı da olsa kendi düşüncesi, gerektiğinde yönetime müdahale ederek, demokratik bir ortamın tesis edilmesini sağlamaktır. 12 eylül ile 27 mayıs arasındaki farkları incelediğinizde, ne demek istediğimi daha net anlarsınız.

    cemal madanoğlu, muhsin batur ile beraber komitacı geleneğin en üst düzey subaylarından biridir.
  • herhangi bir ordu komutanı: org

    cemal madanoğlu: cm

    org: çankaya'yı kaç tümenle sardınız?

    cm: kaç tümeni mi var paşam, bir taburu zar zor çıkardık oraya.
  • ismet paşa darbeden sonra kendisiyle sohbet ederken "madanoglu" demiş.. "bir gün biz atatürkle otururken atatürk bana döndü dedi ki "bunca adami astik, yaptiklari hiç bir rezillik akillarda kalmadi sadece onlari astigimiz akilda" dikkatli olun madanoglu"

    en nihayetinde ismet paşa hakli çıkmıştır.. madanoğlunun ahbablarının insanlari astigi unutulmamış, onların türlü rezilliği unutulmuştur..
  • dünyada ve ülkemizde sabah erken kalkanın darbe yapmasının rutin bir hale geldiği 1960-70'li yıllarda, sol sivil aydınlarla işbirliği yaparak bu işi gerçekleştirmeye çalışan ama sonunda ordunun ve devletin sağ kanadı tarafından tasfiye edilen 27 mayıs'ın kudretli generali.
    adı kendisi ile birlikte anılan, yargılanan, hapse atılan siviller ise genelde yön dergisi etrafında toplanan ilhan selçuk, ilhami soysal, muammer aksoy, uğur mumcu, doğan avcıoğlu, mümtaz soysal, hasan cemal (evet, o da) gibi kişilerdi. bu kadronun başarılı olamamasında mit'in içeriye soktuğu mahir kaynak önemli bir rol oynamıştır.
    başarılı olması durumunda, hem adı, hem de tarz, yöntem ve konjonktür itibariyle türkiye'nin cemal abdulnasır'ı olabilecekmiş gibi durmaktaydı.
  • adamin askerlik hayati,gorev aldigi yerler bile tam bir destan gibi ve hatta cumhuriyet tarihinde en cok tayin olan,birbirinden farkli yerlerde gorev yapan asker olabilir.nigde'den sonra cizre sinir'a gonderiliyor,orada kafasina gore sinirdan arabasiyla toz toprak kaldirip bizim tarafa gecip kustahlik yapan fransiz subayina ders veriyor,fransiz subayi izinsiz siniri gecemiyor bir daha,sonra urfa'da bugun akp'nin kacirdagi suleyman sah turbesinden yiyecek almaya turkiye'ye yuruyerek gelen askerlerimizin perisan halini gorunce jandarma genel komutanligina rapor yaziyor ve turk mezarliginda gorev yapan birlikler lojistik ve kuvvet destegi alarak perisanliktan kurtuluyor,sason'da eskiya'ya karsi carpisiyor,musayi sado ve ailesi ile iliskiler kuruyor,onlari kazanmaya ugrasiyor,sason daglarindan,catismalardan sonra beyoglu'na geliyor ve toren subayi oluyor gercekten ilginc bir hayat ve askerlik hayatidir bu yasam seruveni:

    muğla, niğde, cizre, urfa, siirt(3 defa), istanbul, edremit, bergama, izmit,ankara, erzurum, kore’de turk alay komutani,sonra tekrar erzurum,konya,elazig, 1959’da kara kuvvetleri komutanlığı lojistik daire başkanlığı gorevi.
  • türkiye'nin bir dönemine damga vurmuş ancak günümüzde unutulmuş bir ex-darbeci general.

    sola meyilli bir atatürkçü-millici çizgisi olan madanoglu 27 mayıs'ın pratikte liderliğini yapmıştır. üst düzey bir generali başlarına koymazlarsa işin iç savaşa gideceğini gören madanoğlu, kara kuvvetleri komutanı cemal gürsel'i izmir'den getirterek darbenin başına geçirmiştir. dikkatiniz çekerim kendisi o dönemde henüz tümgeneraldir.

    madanoğlu daha sonra da başarısız 9 mart cuntası içinde yer almıştır. 12 mart sonrası ziverbey sorgulamalarına alınmıştır. o dönemde devrimci gençlerden, yön-devrim çizgisine kadar geniş bir yelpazede destek gören mdd(milli demokratik devrim) hareketiyle anılmıştır.

    demokratik olmadığı ortadadır. ancak demirkırat'ı izleyen herkesin de üzerinde birleştiği gibi karizma ve etkileyicilik olarak cunta tarihimizin muhsin baturla birlikte en önde gelen iki askerinden biridir. ikisinin de başarısız olmaları ilginçtir.

    ön edit:etkileyici olmak, karizmatik olmak sadece demokrat insanlara özgü değildir.
  • ingiliz ajanı olduğu fetocularca iddia edilen general. daha önce yine ekşi'de postası koyulmuş. (bkz: #39784322)

    başlığı altında bir çılgın tarafından şöyle bir iddia atılmış:
    "cumhuriyet'in kuruluşundan 1945'e kadar ülkede ki her noktaya hakim ingilizler"

    kurtuluş savaşını bizzat ingilizlere karşı vermiş olup, istanbul'daki ingiliz bayraklarını söküp atan cumhuriyet kurucularına iftira atan böyle tipleri allah'a havale ediyoruz. gönül isterdi ki tarafsız, bağımsız türk mahkemelerine havale edebilelim.
  • mehmet ali birand eğer demirkırat belgeselini yapmamış olsaydı, cemal madanoğlu'nu diğer mbk üyeleri gibi darbeci bir subay olarak lanetleyecektik belki de.

    keşke cemal gürsel'in rütbesine kendisi sahip olsaydı.

    27 mayıs darbesinden sonra askeri yönetim tamamen onun kontrolüne girebilseydi, bugün başka bir türkiye'yi konuşuyor olacaktık.

    darbeden sonra askeri rejimi ikame edip, kendi içlerinden hükümet kurmaya yeltenen ve kendilerini bakan yapmaya çalışan askerleri cemal gürsel'in önünde yerin dibine sokmuştur.

    adam darbeyi yaptığı günün hemen ertesinde iktidarı derhal sivillere devretmek için profesörleri apar topar ankara'ya çağırtıyor ama duayen sayılan bu dinazorlar sivil demokratik yönetimi reddederek paşanın kendisine cunta iktidarını öneriyor.

    kendisi darbeden sonra kesinlikle siyasal tutuklama yapılmayacak dediği halde, sivil cuntacılar bütün demokrat partilileri tekrar tutuklatıyor. cemal madanoğlu'nun serbest bıraktırdığı bütün milletvekilleri ve parti üyeleri sivillerin ittirmesiyle tekrar içeri alınıyor.

    kendisi durumun kontrolünden çıktığını görür görmez ise istifa ediyor.

    sonrası ise tam trajedi. idam diye yırtınan sivil cübbeliler intikam duygusuyla türk siyasal hayatının bütün gidişatını değiştirmiştir.

    demirkırat belgeselinde bunların şekilleri kaymış sıfatlarını gördüğünüzde suratlarına tüküresiniz gelir. bu dalyaraklar menderes gibi bir adamdan demokrasi kahramanı yaptılar.

    bu ülke askerlerden çekmedi, sivillerden çektiği kadar.

    türkiye'de sivil politikacılar, cemal madanoğlu'nun çeyreği kadar dürüst, idealist ve yalnızca vatanı şuuru ile milletine hizmet eden insanlar olabilseydi, türkiye cumhuriyeti siyasi tarihi bugün daha farklı yazılabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap