• fatih sultan mehmet öldüğü zaman büyüğü bayezid ve küçüğü cem olmak üzere iki oğlu kalmıştı;
    bayezid merkezi amasya olarak rum eyaleti ve cem de merkezi konya olmak üzere karaman eyaleti valisi idiler.
    büyük şehzade bayezid otuz dört yaşında olup, 1459’da doğan cem sultan da henüz yirmi üç yaşında bulunuyordu.
    fatih sultan mehmet'in ölüm haberini alan şehzadelerden yola çıkıp, saraya ilk varan bayezid padişah olmuştur.
    babasının vefat haberini ve kardeşinin gizlice tahta çıktığını öğrenen cem sultan askerlerini de alıp yola çıkar, bursa civarlarında ki kanlı kardeş kavgası böylelikle başlamıştır. ilk çarpışmayı cem sultan ve askerleri kazanır, bunun üzerine cem sultan kendini padişah ilan eder, hutbeler okutur adına paralar bastırır.
    fakat daha sonra bayezid'in askerlerine yenilerek kahire, fransa, italya sürgünlerinde yaşamış ve hacca giden ilk osmanoğlu olmuştur.

    hac yolculuğundan ilham alan ve cesaretlenen cem, kardeşine meydan okuyuşunu mısralara şöyle dökmüştür.

    'sen pister-i gülde yatasın şevk ile handan,
    cem hicr ile balin idine harı sebep ne'

    'bu saltanat-ı dünya ola adle mukarin,
    hacc-ül haremeyn anı talep kılsa aceb ne'

    (sen gül gibi yatağında gülerek, şevkle yatarken/ben niye dikene acıyla baş koyayım?/bu dünya saltanatı adaletle bir olsun/bir hacının bunu istemesinde tuhaf olan ne?)

    bayezid bu mesajla epey eğlendi ve kendi beyitleriyle karşılık verdi;

    'çün ruz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet,
    takdire rıza virmeyesin buna sebep ne'

    'haccü'l-haremeynim deyüben dava kılursun,
    ya saltanat-ı dünya içün bunca talep ne'

    (devlet bizim kısmetimizde var/kadere neden karşı geliyorsun?/hacıyım diyorsun, hacısın madem/dünya malını niye bu kadar çok istiyorsun?)
  • bu adamin hayati burada anlatildigindan dahi daha trajik (ve dolayisiyla daha filmlik) cunku colugu cocugu da bir turlu rahat edememis ve sonunda sivrisinek gibi soylari kurutulmus/

    once bilinen kisimdan baslayalim: taht kavgasi yuzunden rodosa kacmis, sovalyeler bunun uzerinden beyazittan harac almaya baslamislar fakat adanin kusatilmasi tehdidi karsisinda cem'i fransaya yollamislar. yillarca fransa-rodos arasinda mekik dokuyan, kendisine iyi davranilan bir tutuklu olarak kaldiktan sonra papanin kontrolune veriliyor, osmanli haraci boylece rodos,fransa,roma arasinda bolusuluyor.

    kardesi ikinci beyazit sonunda cem'in suikasti icin buyuk bir meblag onermis olabilir, tam bu sirada papa alexander borgia (ki kendisi cesaria borgianin babasidir; o cesaria da macchiavellinin "prens"inde sikca bahsi gecen, ornek lider olarak gosterilen borgia'dir, dunya kucuk iste) adami fransaya teslim eder ama buyuk ihtimalle zehirleyip de eder. neden zehirledigini bilmiyorum, belki fransizlar oldurup de parayi alamasin diyedir, yahut papayla gorusmeye gelen kapicibasi mustafa'nin tesiriyledir.

    burada bir geri donus yapmak lazim, cem'in soyu sopu ne oldu diye. oguz han diye bir oglu var cem'in. fatih'in yaninda, istanbulda esir tutuluyor. tipki beyazitin bir oglu gibi. yani fatih, oz torunlarini gerekirse bogazlamak tehdidiyle, iki cocugunu dengede tutmaya calisiyor. beyazit katakulliyle tahti ele gecirdiginde, once fatihin eski vezir'i azami gedik ahmet pasaya kafayi takiyor cem yanlisiydi diye. bir ziyafette buna siyah kaftan hediye ediyorlar, yemek bitince de boguyorlar. sonra da cem'in oglu oguz han bogduruluyor. zavalli cem bu aciyla 12 yil daha yasamis zehirlenmesine kadar.

    ikinci beyazit "imparatorlugun selameti icin" cem'in soyunu sopunu tuketmekle ugrasmis ama imparatorlugun dengeye kavustugu yok, bilakis kotuye gidiyor, zira adam daha olmeden cocuklari taht kavgasina girisiyorlar. ve ibret alinacak bir sekilde, ikinci beyazit, oglu yavuz sultan selim tarafindan tahttan indiriliyor ve buyuk ihtimalle de emekliligine cekilmek icin istanbuldan ayrilirken onun tarafindan yolda zehirletiliyor. yavuz bununla da kalmayip olmus kardeslerinin cocuklarini da tumden bogduruyor.

    ve bir dunya kucuk ornegi daha: yavuz'un amcasi cemin zehirlenmesinde pay sahibi olmasi muhtemel kapicibasi o siralarda koca mustafa pasa adiyla veziri azam'lik yapmakta ve yavuz, taht mucadelesi sirasinda kardesi ahmeti destekledigi gerekcesiyle bu adama da tipki babasinin yaptigi gibi bir siyah kaftan hediye ediyor, sonrasi malum.

    yavuzdan sonra tek varis oldugu icin kanuni sultan suleyman rahat rahat tahta cikar, neredeyse hemen gidip rodos'u kusatir, inanilmaz bir insan sarfiyatindan sonra da (kill ratio'nun en aleyhimizde oldugu "zafer"lerden biri olsa gerek) sovalyelerin oradan cikmasina izin vererek rodos'u alir.

    iste bu noktada cem'in trajedisi katlanarak artar: oguz han'dan sonra bir oglu daha olmustur murat adinda, misir'da takilmis ve sanirim yavuzun ortadogu seferlerinden tirsip rodosa gecmistir. oglu cem (cem sultan'in torunu), iki kizi ve karilariyla bir satoda efendi gibi hayatlarini yasamaktadirlar. fatih'in resmilestirdigi kardes katli yasasinca dahi oldurulmelerinin istenmesi epey garip cunku varis olmalarina varistirler ama bir ve iki kusak geriden. asil garip nokta ise baba ogul katolik olmalaridir, yani osmanli tahtinda gercekci bir iddiada bulunmalari mumkun degildir. ama pek magnificient, pek kanuni sultan suleyman bunu dinlemez ve sovalyelerle yapilan anlasmaya dayatir cem'in soyunun teslimini. 50 yasindaki murat o sirada sovalye kiligina girmis, digerlerinin arasinda adadan kacmayi planlamakta ama sovalyeler tarafindan satilir. oglu cemle birlikte oldurulur, kizlari ve karilari ise istanbula yollanir ganimet niyetine.

    cem sultanin torunu olmak ve ayni adi tasimak disinda baska bir sucu olmayan, baska bir ulkede baska bir dine mensup olarak yasayip giden birinin oldurulmesinin hicbir savunulacak yani yok. tabii soz konusu kanuni olunca standartlari dusuk tutmak lazim; bu adam birlikte buyudugu, yetistigi, en iyi arkadasi olan ve vezir-i azamliga yukselen ibrahim pasayi da hurrem sultan'in ve damadinin katakullileri sonucu oldurtmustur. o da yetmemis hem hurremden hem baskasindan olma iki oglunu da bogdurtmus, onlarin ogullarini da. ote yandan tahta ciktiktan sonra varligini ogrendigi kardesine kendi deyimiyle "allah korkusu" yuzunden dokunmamis, gizli sakli birakmistir. bu kadar tutarli adamlardan korkmak lazim.

    cem sultan'in bir ucuncu oglu daha varmis, ve onun bir kizi olmus. ama kimdir ne yapmistir, basina ne gelmistir bilinmemekte. zaten biz bilseydik, kanuni de bilirdi, yahut onun cocugu, torunu, masallah ailede deve kini var. kisacasi boylesi daha iyi, belki cem'in soyundan tek mutlu mesut bir sekilde hayatini noktalayan o olmustur.
  • dünyanın en iç burkan hayatını yaşamış soylu mültecisi. tarihin değişmesine vesile olmuş, üzerinden türlü siyasi hesapların yapıldığı talihsiz şehzade. yedi düvelin titrediği fatih'in üç oğlundan en küçüğü.
    fatih'in padişahlığı döneminde doğduğu için tahta geçmesi gerektiğine inanıyordu. bu inancı, koskoca bir imparatorluğun yıllarca avrupaya karşı elini kolunu bağladı. abisi bayezid'in şüphe içinde yaşamasına vesile oldu. beyazıd verdiği tavizlerle, cem'in zapt u rapt altında tutulması için azami çaba harcadı. osmanlı altınları ''cem'in masrafları'' adı altında rodos şövalyelerine ve ertesinde papalığa aktarıldı *. hıristiyanlarca kutsal sayılan st. jean baptiste'in (yahya) eli rodos şövalyelerine, hz isa'nın böğrünü deldiğine inanılan mızrak ile sirkeye batırılarak hz isa'nın susuzluğunu gidermiş olan sünger ise papalığa hediye edildi. ayrıca venediklilere vergi muafiyetleri verildi.
    talihsiz şehzade, esaret altında geçen 13 yılın ardından fransaya nakli esnasında vefaat etti. ölümü ile de sular durulmadı ve cesedi dahi devletler arası çekişmelere neden oldu.
    bayezid kardeşinin ölümünü haber aldığında 3 günlük yas ilan etti. gıyabi cenaze namazı kıldırdı. lakin cenazenin osmanlı topraklarına defni için aradan 4 yıl geçmesi gerekti.
    cem sultanın hayatta kalan oğlu murad ise babasının vefaatından sonra rodosta kalarak hıristiyanlığı seçti. bu şehzade, daha sonra kanuni sultan süleyman tarafından rodosun fethiyle teslim alındı ve öldürtüldü.
    osmanlıda devletin selameti için hac farizası hanedanlığın üyeleri tarafından yerine getirilemezdi. lakin bunun tek istisnası vardır. o da cem sultandır. osmanlı hanedanında cem sultandan başka hiç kimse hacca gitmemiştir.
    cem sultan, osmanlı tarihinin hüzünlü bir yaprağıdır.
  • hikayesi, sadece kendisinin değil belki de devlet-i aliyye'nin de geleceğini belirledi.

    fatih sultan mehmet'in sultan olduktan sonraki ilk icraatlarinden bir tanesi, çandarlı halil paşa'yı ve çandarlı ailesini tasfiye etmek oldu. fethe müteakip süreçte, fatih, sadrazam çandarlı halil paşa'yı, bizanslılardan rüşvet almakla itham etti ve öldürttü. bu sembolik olay, osmanlıların da çehresini değiştiren bir sürecin başlangıcı oldu. bu olaydan itibaren, özelde çandarlılar genelde ise türkmenler devletin gözünde ikinci kademeye düştü. genel olarak, türkmen aileler köklü ve güçlü ailelerdi ve osmanlı hanedanlığı, bu güçlü ailelerden bir anlamda çekinmekteydi. çünkü bu ailelerin, hanedanlığa rakip olabilecekleri düşünülmekteydi. bunun da, en güzeli örneği neredeyse, hanedan kadar güçlü olan çandarlı ailesiydi. fatih, tek otorite olarak osmanlı hanedanlığını egemen kılmak için, devşirmelere dayanmaya başladı. çünkü devşirmeler, köklü bir aile kurmaktan uzaktı ve "kul" oldukları için azledilip kolayca harcanabilmektelerdi.

    şimdi gelelim, hikayenin cem'le ilgili olan sürecine: cem isyan ettikten sonra, bir anda kendisini türkmenlerin ve devlet tarafından tasfiye edilen ailelerin himayecisi konumunda buldu. bayezit ise, devletin yeni sahipleri devşirmelerce desteklenmekteydi. yani, cem-bayezit çekişmesi, aslında türkmen-devşirme çekişmesiydi. kazanan devşirmeler olunca, türkmenlere yol gözüktü. osmanlılar, süreç içerisinde tamamen kozmopolitleşip, "türk devleti" olmaktan uzaklaşırken, "türkmen"ler ise, bizatihi osmanlılar tarafında etrak-ı biidrak olarak adlandırılageldiler. osmanlıların, "türklük"lerini yeniden hatırlaması ise ancak, ii. meşrutiyet döneminde olacaktı.

    edit: anlam bozuklukları düzeltildi.
  • bugün adının sultan cem değil de cem sultan diye geçmesinde art niyet arıyorum ben biraz. babası fatih sultan mehmet'in hitabıyla osmanlı kayıtlarına "vâris-i mülk-i süleymânî, oğlum sultan cem allahu bekah" sıfatıyla geçmişken osmanlı'da sadece kadınlara edilen bir hitap şekli olan isim + sultan kalıbıyla cem sultan diye anılması ataerkil düzende kadınlaştırma üzerinden bir aşağılama örneği olsa gerek.*
  • şehzade, sultan olan abisine hitaben;

    "sen bister-i gülde yatasun şevk ile handan
    ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne"
    (özetle diyor ki sen neşe içinde gül gibi yaşarken ben dert içinde sürünüyorum, bunun sebebi nedir)

    diye sormuş, beyazıd da cevaben demiş ki:

    "çün rûz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet,
    takdîre rıza vermeyesin böyle sebeb ne?*
    haccü’l-haremeynüm deyüben davi kılırsun
    bu saltanat-ı dünyeviye bunca talep ne"
    (özetle diyor ki bana bu saltanat ezelden kısmet olmuş kadere razı olmaman niyedir, mekke ve medine'ye gittiğini iddia edip durursun öyleyse bu dünya saltanatına talebin niyedir)

    dip not: cem sultan hacca giden ilk osmanlı olarak bilinir.
  • türkmenleri koruyan devşirme karşıtı adam.. işe yarar bi isyan olsaydı herşeyin daha iyiye gideceğini düşünüyorum..
  • aralık 1459 yılında edirne'de doğmuştur.aralık ayının kaçıncı gününde doğduğu hakkında çeşitli rivayetler vardır.22-23-16-17-3 aralık batılı ve osmanlı kaynaklarında zikredilmiştir.

    annesinin ismi çiçek hatundur sırp,macar,italyan,rum,fransız olduğuna dair rivayetler mevcuttur.

    genel itibariyle osmanlı kaynaklarında annesinin milliyetiyle alakalı birşey yoktur.yalnız ismail hami danişmend sultan cem'in,ali isminde bir dayısının olduğunu söyleyerek annesinin yabancı olduğu rivayetlerinin şüpheli olduğunu söylemiştir.

    4 yaşına kadar annesi çiçek hatun tarafından tarafından terbiye edildi.4 yaşından sonra fikir terbiyesi için tahsil görmeye başladı.

    1469 yılında 9-10 yaşlarına geldiğinde osmanlı devlet geleneği olduğu üzere kastamonu sancağına atandı.burada da öğrenim hayatına devam etti.sırpça,italyanca,arapça,farsça,rumca konuşabildiği rivayet ediliyor bu dillere ne kadar hakim bilemiyoruz.

    bunun yanı sıra edebiyat ve tarih konularına hakimdi.9-10 yaşlarında kastamonu sancağında iken babası fatih'e ithafen selaman-ı savcının farsça cemşid ü hurşid adlı eserini türkçe'ye çevirmiştir.dedesi 2.murat dönemi tarihini yazmıştır.babasının da tarihini yazdığı esnada babasının ölüm haberini aldığı zikredilmiştir.zaten fatih gibi osmanlı tarihinin en entelektüel padişahının çocuklarını sıkı bir eğitimden geçirmesi de normaldir.

    1473 yılında fatih uzun hasan üzerine sefer düzenlediğinde saltanat naibi olarak istanbul'da kalmıştır.yanında danışman olarak süleyman çelebi ve nasuh çelebi vardı.fatih savaşa gittikten sonra 40 gün haber gelmemiştir.saray çevresinde ''fatih'in savaşta esir düştüğüne,ordununun bozulup kardeşlerinin esir olduğuna'' dair söylentiler dolaşıyordu.cem bu söylentiler üzerine yanındaki danışmanlarının da teşvikiyle maiyetindekileri kendisine biat ettirmiştir.fatih,seferden döndükten sonra bu olanları öğrenmiş teşvikçilerden bazılarını idam ettirip bazılarınıda sürgüne yollamıştır.cem'in yaptığı bu davranışın sonucu idamdı ama kim bilir belki fatih oğlu olduğu için onu bağışlamıştır veya cem'in bu saltanat hırsını görüp bundan hoşnut olmuştur.gerçekte cem'e nasıl davrandı bilemiyoruz.

    fatih 1478 yılında şehzade cem'e yeni bir görev vermiştir.uzun hasan ile yapılan otlukbeli savaşında rodos açıktan uzun hasan ile ittifak etmiştir.barış görüşmeleri için cem'i tayin eder.elçiler gider gelir ama rodosdaki büyük üstat pierre d'aubusson ile anlaşma, vergi vermeyi kabul etmez.ayrıca casusları vasıtasıyla bu görüşmelerin ve barışın düzmece olduğunu fatih'in rodos seferi için büyük bir donanma hazırladığını casusları vasıtasıyla öğrenir ve görüşmeler başarısız olur.cem bu vasıta ile devlet işlerine alıştırılıyor. belki de fatih tarafından kasıtlı bir şekilde padişahlık için hazırlanıyordu.cem bu sıralarda devlet işleriyle sivrilirken fatih'e 2.bayezid'in lalası fenerizade ahmet'ten istihbarat gelmişti.2.bayezid maiyetindeki mahmut ve müeyyidzade abdurrahman gibi bazı kimselerin teşvikiyle berş ve afyon türünden keyif verici maddeler kullanmaya başlamıştı.bunu haber alan 2.bayezid hemen babası fatih'e bir mektup yazarak bu tür keyif verici maddelerden çok az dozda hastalığından dolayı kullandığını ve daha kötü olduğunu bu maddeleri kullanmayı bıraktığını yazmıştır.bu bayezid'in ilk falsosu değildi otlukbeli savaşı öncesi gedik ahmet paşa orduları teftiş ederken sultan 2.bayezid'in ordusunu gayri nizamı bir şekilde bulmuş ve bu hadise yine fatih'in kulağına gitmişti.bu olaylar şehzade bayezid'i yarışta geride bırakıyor.cem'in sivrilmesine neden oluyordu.fatih'in çıkardığı kanunnamede cem için ''veliahdım'' diye söz ederken bayezid hakkında bir söz söylemiyordu.

    cem'in karaman sancakbeyliği sırasında 1480 yılında büyük oğlu oğuzhan doğdu.bundan başka murat adında bir oğlu daha vardır.toplamda 2 erkek 2 kız olmak üzere 4 çocuğu olmuştur.oğuzhan 1482 yılında 2.bayezid tarafından öldürülmüştür.

    2.bayezid elinin güçsüz olduğunu biliyordu.bunun için babasının uyguladığı politikalarda zarar gören tarafları yanına çekmeye çalıştı.şöyle ki;fatih vakıf ve mülk topraklarının büyük kısmını devlet toprakları haline getirmiş bu toprakları tımarlı sipahilere dağatarak askeri gelirleri arttırma yoluna gitmişti.bu durum derviş,ulema vb kesimde hoşnutsuzluk yaratmıştı.2.bayezıd da bu kesime kucak açmış,kendi etraflarında toplanmalarını sağlamıştır.fatih'e doğrudan serzenişte bulunamayan bu kesim fatihten sonraki en yetkili kişi olan sadrazam karamani mehmet paşaya bileniyordu.bayezid,cem mücadelesinde de karamani mehmet paşa cem tarafını tutmuştur.türk asıllı olması da manidardır.

    1480 yılındaki başarısız rodos seferinden sonra fatih,1481 yılında tekrar büyük bir ordu meydana getirmiş ama ordunun nereye gideceğini fatihten başka kimse bilmemektedir.sefer tamamlanamadan fatih sultan mehmet vefat etmesiyle cem'in ve bayezid'in yıllarca sürecek mücadelesi başlamış oluyordu.

    fatih öldüğünde bayezıd amasya'da ,cem ise karaman'da vali olarak bulunuyordu.bayezid büyük oğul olduğu için tahtta hak sahibi olduğunu,cem ise babasının çıkardığı kanunnamede kendisinden ''varis-i mülk-i süleymani'' yani veliaht olarak söz ettiği için tahtta hak sahibi olduğunu iddia ediyordu.

    2 şehzadeye de ulak gönderilmişti.şehzade cem'e gönderilen ulak anadolu beylerbeyi sinan paşa(rivayete göre bayezid'ın damadı veya kayınpderidir) tarafından yakalanarak öldürülmüştür.sefer sırasında istanbulda kalan devşirme vezir ishak paşa yönetime el koymuş,2 bayezid'ın oğlu korkut'u saltanat naibi yapmıştır.ayrıca askeri isyana teşvik ederek sadrazam karamani mehmet paşanın konağını yağmalatmış ardından da karamani mehmet paşa öldürülmüştür.istanbuldaki baş aktör ishak paşa yaptıklarının karşılığını almıştır.bayezıd tahta çıktıktan sonra sadrazamlığa yükselmiş cem taraftarı olan kara mustafa paşayı da sürgüne gönderip ardından idam ettirmiştir.

    bayezıd babasının ölüm haberini alır almaz yola çıkmış,9 gün sonra istanbul'a varmış ve padişahlığını ilan etmiştir.cem,bunun üzerine karamandan bursa üzerine yola çıkmış,bayezıd tarafından üzerine yollanan ayas paşa komutasındaki 2000 civarındaki yeniçeriyi bursa civarında bozguna uğratmıştıp ardından bursa'ya gelmiştir.memnuyetle cemi karşılayan halk cem'e biat etmiştir. şehrin hazinesine el koyup kendi adına hutbe okutup sikke kestirmiştir.

    18-20 gün sonra 2.bayezid ortalama 20 bin kişilik bir orduyu tekrar cem'in üzerine bursa'ya yolladı.cem maiyetinde çoğunluğu karaman civarından olmak üzere 4 bin civarı asker bulunuyordu.cem,askeri anlamda güçsüz olduğunun farkındaydı.bunun için halası selçuk hatun'u elçi olarak 2.bayezid'a yollamıştır.cem'in amacı anadolu kısmını yönetmek rumeli'yi ise bayezid'e bırakmaktı.
    selçuk hatun, bayezid'e ''kardeş kanı dökmekten ve müslüman kanı akıtmaktansa rumeli ile yetininiz,bundan sonra muhalefet etmez'' dediyse de bayezid ''sultanlar arasında akrabalık bağı yoktur'' şeklinde cevap vererek teklifi reddetmiştir.müzakereden sonuç çıkmayınca 2 tarafta tekrar savaş hazırlaklarına başlamıştır.

    bu esnada 2.bayezid,cem'in lalası aştioğlu yakup bey ile gizlice haberleşmiş,kendi tarafına geçtiği takdirde anadolu beylerbeyliğini kendisine vereceğini ve 100.000 akçelik gelir getiren köyleride kendisine bağlayacığına söz vermiştir.

    haziran 1481 yılında 2.bayezid yenişehir ovasına konuşlanmış,büyük oğlu şehzade abdullah da kalabalık bir orduyla babasına katılmıştır.bu hamle üzerine sultan cem,gedik nasuh beyi öncü kuvvet olarak iznik civarına yollamıştır.sultan bayezid'in öncüsü anadolu beylerbeyi sinan paşa da,gedik nasuh'a yetişmiş,çıkan savaşta nasuh paşa bozguna uğrayıp yenişehir dolaylarına geri çekilmek zorunda kalmıştır.

    cem bu bozgun'un ardından uzguroğlu mehmed bey'i yeni bir sefere memur kılarak sinan paşa'nın üzerine yollamıştır.bu ordu da sinan paşa tarafından bozulup imha edilmiş,uzguroğlu da esir düşmüştür.işte bu kasvetli ortamda cem'in en güvendiği kişilerden biri olan lalası aştioğlu yakup ihanet ederek taraf değiştirmiştir.

    bu ihanetin üzerine saldırıya geçen cem,bayezid tarafından hersekoğlu adındaki bir askerin cem'in sancaktarının üzerine saldırarak zorla adlığı sancağı bayezid'in huzuruna götürmüştür.bu son hadise üzerine cem'in maiyetindeki askerlerde dayanma gücü bırakmamıştır.cem yenilgiyi kabul ederek geri çekilmeye başlamıştır.

    geri çekilme esnasında cem'in arkasını kollamak için karaman askerleri arada bir geriye doğru hamle yaparak kendilerini takip eden askerlere saldırmaktadırlar.bunu gören cem de askerlerini yalnız bırakmaz o da geriye doğru hamle ederdi.hatta bu esnada sol ayağını da sakatlamıştır.bu kaçış esanasında ellerindeki malları kaybetmişlerdir.ermeni derbendi denilen yerde kendilerine suikast düzenlemek isteyen türkmenlere ellerinde neleri varsa verip öyle kurtulmuşlardır.öyleki cem'in üzerinde sade bir dolama(giyisilerin önüne giyilen önü açık içlik) ile kalmıştır.

    2.bayezid,savaşı kazandıktan sonra anadolunun 4 bir tarafına zafernameler yollayıp cem'in geçebileceği yolların kapatılmasını ve kendisine teslim edilmesini istemiştir.konya'ya da oğlu şehzade abdullah'ı vali tayin etmiş yanına da yardımcı kuvvet olarak gedik ahmet paşa komutasında 4 sancak vermiştir.

    cem, haziranın son haftası güç bela konya'ya ulaşıp burada 2-3 gün kaldıktan sonra maiyetindeki 35-40 kişiyle ülkenin doğusuna kaçmaya başlamıştır.bayezid,cem'i ülkeden çıkmadan yakalayabilmek için var gücüyle uğrasşıyordu.ülkeden çıkarsa olay uluslararası bir sorun haline gelecek ve dışarıda düşman devletlerin eline koz geçmiş olacaktı.

    bu arada cem ermeni derbendinden geçerken kendisinden zorla para,mal vs alan türkmenlerde

    ''halkın sultanların işlerine karışmaları ve müdahale etmeleri görevleri değildir.onlara gereken,saltanat kime nasip olursa itaat boyunduruğuna boyunlarını uzatmaktır.
    bu işe yabancıların karışmaya ne hakkı var,rezil ve alçakların yüce kişilere kılıç çekmeye ne hakları var'' denilerek.bu kişiler idam edilmiştir.

    cem,ilk baş adana bölgesine ardından antakya'ya ordan da temmuzun son haftası halep şehrinde uluğ özbek bey ile buluştu ve iyi karşılandı.maiyetindeki kişiler 300 kadar olmuştu.ağustosun son haftası şam'a ulaştı. eylül 1481 yılında kahire'ye memlük devletine iltica etti.

    mısırda sultan kayıtbay tarafından iyi karşılandı.sultan'ın köşkünde cem'in gelmesi şerefine büyük bir ziyafet verildi.huzura çıktığı zaman kayıtbay tarafından cem'e samur kürkünden kaftan giydirdi.kayıtbay'ın katibi memalik ibn calud'un evine yerleştirildi.

    mısır'a geldikten sonra ramazan ayında cem iftar yemeklerini sarayında yemiş,kalan zamanlarında ise şehri gezmiş.kendi şerefine tertiplenen toplantılara iştirak etmiştir.bazen de kayıtbay tarafından iftar yemeklerine katılmıştır.

    bu esnada 2.bayezid,gedik ahmet paşa'yı cem'in kaçmasından mesul tuttu ve hapse attırdı.ancak fatih döneminde de sadrazamlık yapan bu kudretli vezirin hapse atılması yeniçeriler arasında huzursuzluğa yol açtı ve 2.bayezid,gedik ahmet paşayı affetmek zorunda kaldı.başındaki cem vakası yeteri kadar canını sıkıyordu.2. bir düşman edinmek için kötü bir zamandı.

    ortalama 2-3 aydır mısır'da ikamet eden cem, aralık 1481 yılında tüccar ve hacılardan oluşan bir kafile ile hac yolculuğuna başladı.hicaz da rişeni tarikatının şeyhi hasan ibn mahmud-i bayati'yle görüştü.
    ibn bayati'nin şöyle bir beyitine:

    ''öyle bir gönlüm var ki mihnet ve gamla dolu
    evet ademoğlu bir an olsun gamdan hali değildir''

    sultan cem şöyle bir beyitle karşılık vermiştir:

    ''her çend ademi zad olmaz cihanda bi-gam
    gam sonı şadıdur eya taralma epsem'' (bu gazel cem'in divanın yer almamaktadır)

    cem'in hac vazifesi ortalama 80 gün sürdü.mısır'a döndüğünde sultan kayıtbay ile görüştü ve bayram namazını beraber kıldılar.daha sonra burakütü'r rıtlı semtinden kadıoğullarından ibn muzhır'ın çocuklarının sünnet merasimine katılmıştır.

    cem mısır'a geldikten sonra abisi bayezid ile mektuplaşmaya başlamıştır cem'in yolladığı mektup şöyledir:

    ''sahilde oturan uzakta birinin ölmesini niye düşünsün
    altındakilerin halini sor,bu dünyada hakan nedir,sultan ne
    bu fakir ve düşkünün isteği şudur:sultanın katına birkaç geç mektup yazılmıştı,
    fakat hiç araştırma ve doğrulama olmadı
    bilmem ki lutuf ve kerem ırmakları niye benim gibi susuza hiç nasip olmadı
    bütün dünya şefkatinle yaşarken niye böyle zavallının ruhuna yetişmedi.
    ancak biz,müslümanların ayırıcı vasfı olan imanın riyasız imanının sultanın huzurunda yalan çıkması,padişahın kerem ordusunun günah yığınına yenileceğini düşünüp sultanın şefkatinden ve müslümanlık dayanaışmasından ümit kesmedik.
    sultanın lutfu ve ilahi kerem bufakir,muhtaç,yüzü karaya nasip olmazsa da yine de şikayetle yüzümü eşiğine sürüp keremini benden esirgememen, diliyorum

    biz düştük elden ayaktan,yapıştık eteğine,merhamet gözüyle bak bana ey sultanım
    mahşerde benim bu eteğime yapışan bu iki elimin yakana yapışmasından kurtulasın
    ancak haşa,senin sonsuz keremine ve mürüvetine bir diyeceğim yok.ancak maksat arzuhal olduğundan sözün özü bu beyitle özetlenmiştir.
    makamına bir fakir gelip yüzünü toprağa sürerse
    bu sözlere gerek yok,ne sen kalacaksın,ne ben, ne de bir kimse
    özrünü hemen affetmen yaraşır,zira bu saltanatın şanındandır.
    allah'ın emriyle benim bu sararmış yüzümü sürdüğüm kabe'nin hakkı için
    senin eşiğinden başka yerim yok,sana sadakatten baaşka düşüncen yoktur.''

    cem'in bu mektubuna karşılık sultan 2.bayezid'in mektubu şöyledir:

    ''gerçek padişah,mutlak hükümdar,hakkıyla melik ve mülkün sahibi yüce allah'ın takdiri ve nedensiz iradesi,devlet düzenini gerekli kılmıştır.bu nedenle dünyanın yaradılışındna kıyamete kadar mülkün ve dinin ayakta durması,dinin ve devlet düzeninin sürmesi dindar bir sultanın varlığına bağlıdır.her dönemde halkın iyiliği,işlerinin yürütülmesi için de tam anlamıyla adil bir sultan bulunur.rabbin ''yeryüzüne ancak iyi kullarım mirasçı olacak'' uyarınca kullarının ve beldelerinin yönetimini bana verdi.

    bu durumda gerekli ve zorunlu olan bütün insanların,toplulukların padişahın emir ve yasaklarına rıza göstermesi ve boyun eğmesidir.yüce allah'ın lütfetmediği bütün düşün ve haraketler sonuçsuz bir çaba ve faydasız bir haraketten başka bir şey değildir.

    bu girişin amacı odur ki,bir adamınızla bir mektup göndermişsiniz.açık ya da kinaye yoluyla bütün söylediklerini okuyup anladık.içeriğinde daha önce gönderdiğiniz mektubun cevabı olabilecek bir şey yok.buna karşılık yine açıkca vilayet ve memleket isteği belirtiliyor.bunun cevabı daha önce daha önce yaptığım uyarılardadır.uygun olan bu tür istek ve haraketlerden vazgeçerek huzur içinde yaşayabileceğiniz uzak ve yabancı bir yer seçerek oraya gitmenizdi.bunu yapmanız durumunda seni bağış ve armağanlarla kuşatırdık.nasılsın ? sen bizim en yakın akrabamızsın.böyleyken başka kapılara muhtaç edip başkalarından yardım istemek zorunda bırakmak padişahlığa yakışmaz.imdi,eğer söylediğimiz üzere,sultanlık davasından vazgeçerek bir yere çekilirsen sana nakit olrak yıllık bir milyon akçe tayin ettim.emekliye ayrılmış gibi oturur,bu parayı harcar,sana bağışlanan nimet,sağlık ve huzura karşılık şükredersin.eğer bu teklife razı olursan işe yarar bir adamını bana gönder.''

    2.bayezid,kardeşi cem'e birde şu dörtlüğü yollamıştır:

    gün ruz-i ezel kısmet olınmış bize devlet
    takdire rıza virmeyesin buna sebep ne

    haccü'l harameynim diyu da'valar idersin
    ya saltanat-ı dünya için bunca taleb ne

    şehzade cem'de bu dörtlüğe şöyle cevap vermiştir:

    sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan
    ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebep ne ?

    bu yazışmalardan bir sonuç çıkmamıştır.anadoludan cem'e destek haberleri gelmiştir.karamanoğlu kasım bey ve fatih sultan mehmed zamanında yeniçeri ağası olan ankara sancak bey'i mahmud bey cem'e destek olacakları haberini yollamışlardır.cem bu davetler üzerine halep'e geldi.burada mahmut bey tarafından karşılandı.ardından adana civarına gelindi burada da karamanoğlu kasım bey cem'in ordusuna katıldı.2.bayediz bu haberi alınca telaşa kapıldı.gedik ahmet paşa'nın istanbul'a doğru çekilmesini emretti.çünkü gedik ahmet paşa'nın cem taraftarı olduğundan şüpheleniyordu.işin doğrusu gedik ahmet paşa da sultan 2.bayezidden pek hoşlanmıyordu.bayezid ile cem'in yenişehirdeki ilk savaşında taraf değiştirseydi durum çok farklı olabilirdi.

    cem'in stratejisi,gedik ahmet'in ordusunu bayezid ile birleşmeden önce vurmaktı.bunu başabilirse eli daha da güçlenecekti.imha edilen ordudan geri kalanlar da cem'in tarafına geçecek ve bayezid'in oğlu şehzade abdullah da esir edilecekti.bu planı ortaya çıkarmamak için gedik ahmet'e ulak yollanarak müzakare yapılması istendi.bu sayede zaman kazanılacak ankara sancak beyi mahmut(veya mehmet)'da gedik ahmet'in ordusunun arkasın sarkacak,ordu imha edilecekti.gedik ahmet bu planı sezip gerekli önlemleri alarak çekilmeye devam etti.çukur çekmen ovası denilen yerde ankara sancak bey'i mahmut,gedik ahmet'in ordusuna saldırdı ama istenilen sonuç elde edilemedi.mahmut bey konya üzerine çekilmek zorunda kaldı.

    kasım bey,mahmut bey ve cem sultan konya'yı kuşatma altına aldılar ama konya'yı savunan ali paşa bu kuşatmaya olağanüstü bir şekilde direnç göstermiştir ve şehrin alınması mümkün olmamıştır.bayezid'in yaklaştığını öğrenen mahmud bey ailesini ankaradan almak için izin alıp ayrılmıştır.ankaraya geldiğinde 2.bayezid tarafından ailesi istanbul'a götürülmüştür.bu esnada süleyman paşa da bayezid'in ordusuna katılmak üzere yola çıkmıştır.bunun öğrenen mahmut bey ailesinin de alınmasın verdiği üzüntüyle süleyman paşanın ordusuna saldırmış ve yenilmiştir.mahmut bey'in kafası kesilerek 2.bayezid'e yollanmıştır.bunu öğrenen cem ordusuyla ankara üzerine yürümüş ama bu civara geldiğinde süleyman paşa'nın çoktan gittiğini görmüştür.

    bu felaket üzerine cem'in askerlerinin çoğu firar etti.cem ise çukurova tarafına doğru çekilmek zorunda kaldı.cemi takibe iskender paşa görevlendirildi.iskender paşa cem'e yetişememişti ama bayezid ile cem arasında yazışmalar sürüyordu.
    cem bayezid'e şöyle bir mektup göndermişti:

    ''bir mektup göndererek kimi öğütler buyurmuşsunuz.tümü okunup anlaşıldı.
    önce,''yanındaki bozguncuları uzaklaştır'' buyurmuşsunuz.şimdi yanımızda hiçbiri yoktur.tümü oradadır.
    ikinci olarak ,''mekke'de bir süre oturunuz,orada olduğunuz sürece sizi hiç kimseye muhtaç eylemem'' demişsiniz.malumunuzdur ki rızk vermek yalnız allaha aittir.eğer bir kimseye rızık yakdir etmişse,kimse onun rızkını elinden alamaz.eğer birinin de rızkını keserse,hiç kimse ona rızık veremez.biz allah'ın verdiği rızka razıyız.nerede olursak tevekkülümüz allahadır.''

    cem, kasım bey'in de bulunduğu bir savaş meclisinde ileri dönük neler yapılacağı konuşuluyordu.çünkü hal böyleyken bayezid'e daha fazla dayanmak mümkün görünmüyordu.cem ya karaman bölgesine çekilmeyi yahut da iran tarafına gitmeyi düşünüyordu.karamanoğu kasım bey ise yıldırım bayezid'in oğlu musa'nın yaptığı gibi rumeliye geçip şansını orda denemesini söylemişti.aslında kasım bey'in amacı rumeli bölgesinde cem'in isyan çıkartmasını sağlamak ardından konya'yı ele geçirmeyi düşünüyordu.

    cem rumeli'ye geçme karar alıp rodos şövalyeleri üstadı pierre d'aubusson'a adamlarından birini göndermiştir.cem'in elçisi yolda 2.bayezid'in adamları tarafından yakalanmış ve idam edilmiştir.cem'in rodos'a geçme isteği öğrenilmiş,2.bayezid, bunu engellemek için toroslara asker yollarak cem'in canlı veya ölü yakalanmasını emretmiştir.elçinin yakalandığını öğrenen cem doğan ve süleyman adında 2 yeni elçiyi rodos'a yollamıştır.bu 2 elçi sorunsuz bir şekilde rodos'a varmıştır.

    bayezid tarafından takip edilen cem kasım bey ile vedalaşarak korikos limanına (mersin bölgesinde bir liman) gelerek maiyetinden bulunan 30-35 kişiyle karaman yahut rodos gemisine binerek rodos'a doğru yol almaya başlamıştır. artık dünya gözüyle bu toprakları göremeyecek olan cem için yeni esaret hayatı başlamıştır.

    3 günlük bir yolculuktan sonra cem rodos adasına ulaşmıştır.üstat pierre d'aubusson tarafından gayet nazik bir şekilde karşılanmıştır.

    pierre d'aubusson cem'e ilk sözleri :'' siz gerçekte kaçak,tebaasının zulmüne uğramış,hükümeti elinden alınmış bir kralsınız.fakat her zaman kral her zaman sultan cemsiniz'' olmuştur.

    rodos'a gelişinin ertesi günü cem tarikatın ileri gelenleriyle bir toplantıya katıldı.burada anadolu'da ve mısır'da yaşadıklarını detaylı bir şekilde anlattı.bu ve diğer toplantılarda üstat pierre d'aubusson'ın en yakın adamlarından biri olan guillaume caoursin şehzade cem'i de bizzat yakından görmüştür.cem'in fiziki özelliklerini,ne yediğini ne içtiğini,nasıl zaman geçirdiğini uzun bir şekilde anlatımıştır.

    caoursin,cem'i şu şekilde anlatmıştır.

    ''prens cem 28 yaşındadır.boyu uzun,sağlığı yerinde,görünüşü gururludur.gözleri mavi,birazda şaşı-(bu şaşı olma mevzusu bazı osmnlı kaynaklarında da geçmektedir.bazı kaynakları cem'in küçükken ateşli hastalık geçirdiği için biraz şaşı kaldığını bazı kaynaklarda fatih'in cem doğduğunda 1 erkek evladı daha olduğunu öğrendiğinde sinirlenip beşiğine tekme atmasıyla şaşı kaldığını yazar)- kaşları sık ve hemen burnunun dibinde birleşmektedir.sol kaşı alnına doğru kalkmakta,sağı da gözüne doğru inmektedir.

    ağzı küçük,dudakları iridir,çoğunlukla sol tarafını kısar,dişlerini gösterir ve kapar,yüzünün küçük bir haraketiyle gözkapağını kapar,biraz sonra tekrar açar.burnu gaga biçiminde ve ortasına doğru da çıkıkçadır ucu da sola meyillidir.cildi kestaneye çalmakta,sakalı seyrek ve kısadır,tam yüzü hizasında makasla kesmektedir.başı büyük,kulakları küçük,vücdudu semizdir.
    şişmanlığı vucudünunun diğer yerlerinden çok karnı üzerinde görülmektedir.kolları,kalçaları,bacakları ve ayakları uyumlu büyüklüktedir.vucudunun ağırlığı kendisini o kadar az rahatsız eder ki atlamakta,ata binmekte,avlanmakta ve ok atmakta çeviktir.zayıf ve hafifmiş gibi çevik haraket eder.

    canı sıkılacak olursa gözlerinin haraketi,sesinin keskinliği derhal öfkesini gösterir,önemli bir adam geliverirse bir anda yüzü sakinleşir,güler ve yüzünü düzeltmeye çalışır.kızdığı zaman,sesi keçi sesini andırır bir tizlik alır,sakin zamanlarında konuşur.konuşması ağırbaşlıdır,ölçülü ve düşüncelidir;fakat bu haline nadiren rastlanır.göçmen ve mevkini yitirmiş olmasına rağmen prenslik onurundan hiçbir özveride bulunmaz.oburca yer,midesi fırın gibidir.sadece kokulandırılmış şarap içer,bu şekilde onu değiştirmiş,kekrekliğini gidermiş olacağını sanır.bir prense yakışmayacak şekilde hızlı yer ve içer,öyleki yemekten çok yutuyor sanılır.ağzına aldığı yemekleri iyice çiğnemez,birden yutar.kızartmaları sever,haşlama etten nefret eder.kavun,üzüm,armut ve her türlü meyveye bayılır.az ekmek yer.doğal içkisi sudur,içine şeker koyu eriritir.

    sıcağa,soğuğa ve açlığa güçlükle tahammül eder.çok terler,o zaman ter damlaları alnından yanaklarına dökülür.elbiselerinde lüksü sever,sıcak ve soğuk hamama çok gider.vucudunu sıcak suda yıkadıktan sonra soğuk suya dalar,olağanüstü yüzücüdür.nitekim hergün denizde yüzerdi.çevresindekileri incelerdi.her zamn kederli ve düşünceli görünürdü.bilhassa büyük üstadın önünde neşeli görünmeye çalışırdı.çok dindardı.muhammed'in getirdiği kanunları özenle korurdu.kendi adamlarından birinin şarap içtiğini görürse öfkeyle üzerine yürürdü.haraketliydi,bir yerde uzun süre duramazdı.yatmak için konutunun bütün odalarını uzun uzun dolaşmıştı.terastan hoşlanıyordu,yatağını oraya yaptırımıştı,birçok geceyi açık havada geçirmişti.

    türk diline çok bağlıydı, o kadar ki gençliğinden beri edebiyata çalışmış.bir sırp kralı hanedanına mensup olan annesiyle,biri erkek,diğeri kız olan iki çocuğunu kahire de bırakmıştı'' diyor.

    pierre d'aubusson,cem rodos'a geldikten sonra tüm avrupa krallarına ve papa'ya mektup yazmıştır.cem'in rodos'a gelişini adeta zafer olarak adlandırıyor ''sultan mehmet'in soyunu yok etmek için eşsiz bir fırsat olarak değerlendiriyordu'' bu sayede pierre d'aubusson'unda cem üzerindeki gerçek emelleri ortaya çıkmış oluyordu.

    pierre d'aubusson'un papa ıv. sixtus'a yazdığı mektup:

    ''artık nefret edilesi mehmed'in soyunu yok etmek için hristiyanların elinde,sultan cem'e ordu verilirse,onu tutan taraf ayaklanır,cesur olmayan kardeşi böyle birşeyden çok korkacaktır.hizmetinde iyi generalleri yok,aralarında en iyisi olan,otranto fatihi, gedik ahmet paşa ona karşı cephe almak için sadece elverişli bir olayın çıkmasını bekliyor.kaderine küsmemesini,şimdilik olaylara boyun eğmesini öğütleyerek bu yönde sultan cem'e yazdı.yunan adalarını ve takımadaları tekrar ele geçirmek için böyle bir fırsat ele geçmedi ve siz kutsal zatınız bundan büyük bir şan elde edeceksiniz......''

    pierre d'aubusson diğer avrupa krallarına da

    ''prens cem adaya hür iradesiyle gelmiş ve bizden güvenliği için söz almıştır.babasının mirasına almak için uygun zamanı kollamaktadır.başardığı takdirde hristiyanlara ait ne varsa geri vermeyi,onlara karşı asla savaşmamayı taahhüt etmektedir'' şeklinde mektuplar yazmıştır.
    rodos'un tüm bu girişimleri boşa çıkıyordu çünkü avrupa'nın siyasi yapısı tüm bu entrikalara uygun zeminde değildi.üstat pierre d'aubusson'da az çok ortamın ne olduğunu biliyordu.onun için elinden geldiği kadar cem'in vasıtasıyla sultan 2.bayezid'i tırtıklamıştır.

    diğer taraftan bayezid venedik'e başvurmuş her ne olursa olsun cem'in kendisine teslim edilmesini istiyordu venedik'e yazdığı mektup şöyledir:

    ''venedik beylerine hüküm:
    bundan önce sizlere bir adam ve bir mektup göndererek bildirmiştim ki kardeşim cem'i babam sultan mehmet han'ın ülkesi kabul etmedi.çevredeki beyler de kendi memleketlerine almadılar.başını kurtarmak için birkaç kişiyle bir gemiye binerek rodos'a gitmek zorunda kaldı.
    ayrıca şunu da belirtmiştim:bütün denizlerde hükmünüzün geçtiğini,her istediğiniz gemiyi ele geçirme gücüne sahip olduğunuzu biliyoruz.aramızdaki sağlam anlaşma ve dostluk nedeniyle söz konusu kardeşimi ele geçirmek için çaba harcayacağınızı umuyoruz.devlet ve kader ondan yüz çevirmiştir.salt halk arasında fitne ve fesat çıkarmak için çevrede gezip dolaşmaktadır.eğer bu isteğimizi yerine getirirseniz,bizde sizin bütün isteklerinizi gönlünüzün geçtiği gibi yerine getiririz.

    fakat sizden cevap alamadık.bu mektup ulaştığında dostluk ve anlaşmamızın gereğini yerine getirerek göndermiş olduğumuz mektup konusundaki düşünce ve önlemlerinizin ne olduğunu, ne gibi kararlar aldığınızı lütfen geçiktirmeden bildirin ki,biz de ona göre önlem alalım''

    yüksek ihtimal bayezid bu mektupta venedik'e cem'in vaadettiği ne varsa bizde vadediyoruz demeye çalışmıştı. ama şöyle bir sorun vardı ki hangi avrupa devleti veya krallığı cem'i ele geçirse bayezid'a teslim etmesi mümkün gözükmüyordu.bu halde bile cem'e avrupadan sayısız casus ve haberci gelip aslı astarı olmayan haberler vererek para koparmaya çalışıyordu.

    cem'in adaya gelmesinden bir süre sonra 2.bayezid'in cemi istemesi halinde olumsuz cevap verildiğinde bayezid'in adaya saldırma ihtimalide ciddi şekilde konuşulmaya başlanmıştı.tarikat üyelerinden bazıları cem'in elden çıkarılmasını bazıları da zehirli hançerle öldürülmesi taraftarıydı.cem adada bulunduğu için tarikat üyelerinin rahatsız olduğunu farketmişti.üstat pierre d'aubusson'ın da telkinleriyle fransa'ya gitmeyi düşünmeye başlamıştı.

    pierre d'aubusson hem cem'i fransa'ya yollayacak hem de cem'i isteyen bayezıd ile anlaşma yapacaktı.cem gitmeden 1 gece önce yani 31 ağustos 1482'de cem için büyük bir ziyafet verildi adada.pierre d'aubusson,cem ile yalnız yemek yemişti ama cem işin sonunun nereye varacağını kestirememesi hüzünlenmesine neden oluyordu.kendisine türk müziği söyleyen bir esir bile neşesini yerine getirememişti.
    pierre d'aubusson, cem' padişah olduğunda kendi çıkarlarını gözeten bir antlaşma da imzalatmıştı.anlaşmada tarikatla barış içinde olacağını ve zaptedilmiş yerleri geri vereceğini, taahhüt ediyordu.
    ayrıca fransa'ya kendi isteğiyle gittiğine dair de bir beyanname imzalamıştır.

    tahminen 40 gün civarı kalmıştı rodos adasında. üstat pierre d'aubusson,papaya mektup yollayarak bayezid'in tehlikeli olmaya başladığını fransa'da daha güvenli olacağını ve cem'in istediği gibi yaşayacağını söylüyordu.

    bu arada 2.bayezid'in elçisi rodos'a gelmiş bulunuyordu.bayezid'in amacı bir an önce barış yapmak ve cem'i ele geçirmekti.ama işler düşündüğü gibi gitmemiştir.elçi istanbul'a şu mektubu yazmıştır:

    ''dünya'yı süsleyen düşünceniz gizli kalmasın ki kardeşinizi bir gemiye bindirip göndermişler.nereye gittiğini bildirmiyorlar.rodos elçisi, ''sulta'nın huzurundan başka yerde konuşmama izin verilmedi'' dedi.gördüm ki dileğinizi burada bildiremeyeceksiniz.oysa bana sizinle konuşmam buyurulmuştu.madem konuşmuyorsunuz,ben aradan çıkıyorum,gidin işinizi sultanla konuşun dedim.sonunda şu kadarını ikrar ettiler ki cem doğrudan beyin elindedir.kendi istemediği bir yerde değildir ve başka kimseye de verilmemiştir.bu sözünün doğruluğuna kendi dinince yemin etti.bu sırada elçi rodos'tan ayrıldı.dileğinizin ellerinde olduğu ikrar ettirildi ve şerefli huzurunuza gönderildi.değersiz kulunuzun yapabileceği yapabileceği bu kadar oldu.bundan böyle hizmet yüksek kullarınızındır.yüce makamınızdan sonra bozulmaması için vergi sorulmaktadır.bu konuda 2 oyun kaydeilmektedir.umarız ki oyun dürüst oynanır.galiba elçi önce kendi barış yapmayı sonra da kardeşinizle barış yaptırmayı istemektedir.ikinci barış gerçekleşirse ne ala.gerçekleşmezse ilk antlaşmaya kardeşinizi sizin incineceğiniz bir yere bırakmamaları şartı konulmalıdır.
    aciz kulunuz böyle birldirirler.baki..''

    rodos'tan gelen elçiler ilk baş sultan bayezid'in huzuruna çıkmış,ardından gedik ahmet paşa ve mesih paşa ile barış antlaşması yapmak için görüşmelere başlamıştır.ilk baş söz alan rodos elçisi guy de montarnaud,barış antlaşmasının eşit şartlarda yapılması gerektiğini,vergi ve buna benzer tekliflerin yapılmaması gerektiğini söyledi.gedik ahmet paşa bu sözler üzerine sinirlenip küçük bir ada prensi olan pierre d'aubusson kendisini yenilmez bir sultanla nasıl eş tuttuğuna hayret ettiğini söyler.elçiler bu sözler üzerine sultanın gücünü bildiklerini ancak kendilerinin de şövalyelerine ve tanrının kudretine güvendiklerini söyler.2.bayezid ne pahasına olursa olsun barış istediğinden rodos'un şartları kabul edilir ve antlaşma imzalanır.

    kısaca antlaşma metni şöyledir.:

    -düşmanlığa son verilecek
    -taraflar arasında ticaret serbestliği
    -osmanlı topraklarının tümünde gümrük ve diğer yerel tarifelerin uygulanması,bu konuda ortaya çıkacak mahkeme karar ve itirazların tanınması.
    -her iki taraf sancaklarının da deniz kuvvetlerince selamlanması.
    -kaçan esirlerin eğer dinlerini değiştirmemişse bedelsiz olarak teslimi,aksi takdirde bedelleri 20 altın duka olması.
    -antlaşma sultan bayezid'in hükümdarlığı boyunca geçerli olacaktır.

    antlaşma imzalandıktan sonra 2.bayezid,rodos'a bir elçi daha yollamıştır.asıl mesele cem idi. pierre d'aubusson, cem'in kendi korumasında olduğunu,osmanlının rodos'a savaş açma tehlikesine karşın cem'in fransa'ya yollandığını söylemiştir.elçiyle sıkı bir pazarlık sonucunda cem'in masrafları için 40.000 venedik dukası vermeyi taahhüt etmiştir.

    diğer yandan anadolu'da,karamanoğlu kasım bey cem'in fransa'ya götürüldüğünü öğrendikten sonra umudunu yitirmiş,2.bayezid'a boyun eğerek biat edip,vassallığını sunmuştur.
    2.bayezid da şuanki yerinde kalmasına izin vermiştir.zaten kasım bey de 1 sene sonra 1483 yılında ölmüştür.bayezid'in büyük halası selçuk hatun da cemden ümidini kesmiş olmalı ki bayezid'e şöyle bir mektup yazmıştır

    ''benim padişahım,aziz oğlum
    mektubu bundan önce kastamonu'da mülkü bana ait olan köylerim için yazıyorum.bunlardan biri bana verilmişti,birini de paramla satın almıştım.bundan daha önce yüce huzurunuzda bildirmiştim.imdi benim beyim,benim dayıcığım,arkam sizsiniz,sizden başka kimsem yoktur.sizden istemeyip de kimden isteyeceğim ? öncede sonra da yediğimiz sizin sadakanızdır.benim mülküm olan köyleri bana bağoşlayınız.oğlum da siz,beyim de siz,devletim de sizsiniz.evvel ahir duacınızım.allah'a hamd olsun ki,beyimin mutluluk bağışlayan günlerinde bütün insanların istekleri yerine getirilir,ihsanların ulaşırken -haşa- ben zayıf duacına mı yetişmeyecek?
    benim beyim,benim değil kendi hayrınız ve ihsanınızdır,ne diyeyim ? baki ferman senindir.yüce allah şerefli varlığının gölgesini üzerimizden eksik etmesin.kabul eyle,ey alemlerin rabbi.''

    kısmen de olsa cem tehlikesi geçmiş görünüyordu.şimdi amaç içten içe cem taraftarlığı yapanları ortadan kaldırmaktı. 2.bayezid'in şehzadeliği döneminden beri gedik ahmet paşa ile arası açıktı.cem'i yakalamak için arkasından gönderdiğinde,gevşek davranarak mısır'a kaçmasına sebep olduğunu düşünüyor diğer yandan cem ile yapılan savaşta ankara sancak beyi mahmut ile anlaşmış olabileceğinden şüpheleniyordu.ayrıca gedik ahmet paşa hristiyan rodos ile yapılan antlaşmadan hiç memnun olmamıştı.bu zamana kadar gedik ahmet'i ortadan kaldırmaya güçü yetmemişti ama artık devlet içerisinde otoritesini kurmuştu.işler değişiyordu.

    sultan 2.bayezid,sarayda bir ziyafet vermiş,bu eğlenceye gedik ahmet paşa da davet edilmişti.gecenin sonunda adet olduğu üzere devlet erkanına kaftan giydirilirdi.herkse sırma işlemeli kaftan giydirilmiş,sıra gedik ahmet paşa'ya geldiğinde kendisine idam alameti olan siyah kaftan giydirilmiştir.bunun üzerine gedik ahmet paşa, 2.bayezid tarafından dilsiz cellatlara boğdurulmuştur.

    bayezid,gedik ahmet'in işini edirnede bitirdikten sonra istanbul'a iskender paşa'ya şu mektubu yollamıştır:

    ''kulum iskender
    bu mektup eline geçer geçmez bilmiş ol ki,gedik ahmed'i ortadan kaldırdım.sende cem'in oğlunu(şehzade oğuzhan) aman vermeyip boğdurmalısın.bu çok önemlidir.ancak hiç kimse bunu öğrenmemelidir.bunu aklından çıkarma.tuğra benimdir,güvenle işi bitir.''

    bu ferman niteliğindeki gizli mesajı alan iskender paşa 2 yaşındaki şehzade oğuzhan'ı boğdurmuş ardından sultan 2.bayezid'e şu mektubu yollamıştır

    ''değersiz kulunuz arz eder ki,kardeşiniz oğlu oğuzhan çelebi 17 şubat 1483 gününde çocuk hastalığı tuttu.iyileşmesi asla mümkün olmadı.ahirete intikali kesin olduğu için şubat ayının 22'sinde olay ayrıntılı olarak yazılarak sultanıma arz olundu.baki emir sultanımındır.eğer ölümü gerçekleşirse mezar yeri tayin buyurulsun...''

    cem sultan 2 yaşındaki oğlu oğuzhan'ın öldüğünü öğrendiği zaman şu mersiyeyi yazmıştır

    ''ey vefasız hain ü bi-emn ü bi-eman felek
    ve'y hata-perver bela-bahş u kaza-gerdan felek

    husrev-i sahib zamanlar kanın içen zulm ile
    pür-sitem pür-mihnet ü pür-derd ü pür efgan felek

    sensin ahir tahtını viren süleyman'ın yile
    mülk-i abadın mülükun eyleyen viran felek

    yedi yıl eyyub'a derd ü renc ü gamı yoldaş idüb
    nuh'a öz kendü tennurundan viren tufan felek

    gözlerin ya'kub'un kan itdürüben yusuf'ı
    geh kuyuya bırağub geh atduran zindan felek

    matbahında zulmünün bişse ne tan yüz bin ciğer
    payesinde kahrunun çün çerhdür kazgan felek

    mülk-i yunan'a ser-a şer hükmiderken ah kim
    eyledin mesken bize şimdi frengistan felek

    yakamı yırtub elünden nicesi ah itmeyem
    canumı odlarda atdı derd-i oğuz han felek

    ağlamaktan ol ciğer kuşem fırakından müdam
    kara kara kanlara boyandı bahristan felek

    başıma karanıluk etdün cihan aydınlığın
    kara yüzlü kara bulıtlı pür-baran felek

    bir kılına virseler virmezdim oğuzhan'ımın
    genc-i karun ile bin bin mülket-i osman felek

    sinemi çak eyle canum hak ü gönlüm derd-nak
    çünki oğuz han'um oldı hak ile yeksan felek

    ah ü va-veyla diriğ ü hasret ü sad-derd ah
    kim oğuz han'um dahi görmeğe yok imkan felek

    kimseyi alemde hergiz kılmamışsın şad-man
    ah idüb ağlar elinden bende vü sultan felek

    ey felek na-mihrsin bi-emn ü bi-emansın
    kej-rev ü kej-şekl ü kej ayin ü kej-devran felek

    sultan cem,rodos adasından maiyetindeki 30 kişiyle fransa'ya doğru yola çıkmıştı.9 gün sonra cos istanköy adasına varmış,cem'in isteği üzerine rodos şovalyeleri nezaretinde 1 gün adada kalmıştır.ardından sicilya sahiline ulaşan gemi 1 gün de burada yiyecek ve içecek temini için kalmıştır.tekrar denize açılan gemi 1 gün sonra venedik gemilerine rastlamıştı.cem maiyetiyle beraber hemen ambara indirilmiş,venedik gemisi de kayıkla rodos gemisine çıkıp üstün körü gemiyi kontrol etmişlerdi çünkü bayezid,venediklere mektup yazıp kardeşi cem'i kendisine teslim ettikleri takdirde yüklü bir para vereceğini söylemişti.neyseki tehlike ucuz atlatılmış venedikli denizciler sultan cem'in gemide olduğunu anlamamışlardır.

    15 ekimde cem savoie dükünün hüküm alanındaki ville-franche gelmişti.şehirde veba salgını olduğu gerekçesiyle cem şehire girmemiştir.birgün sonra nice şehrine doğru yelken açmışlardır.cem,fransa'ya gittiğinde fransa kralı yaşlı ve koyu dindar hristiyan olan louis idi.cem'in bu topraklarda kalabilmesi kralın iznine bağlıydı.cem nice şehrinde 4 ay beklemiştir.nice şehrindeki şatafatlı ve zevkli hayat cem'in son derece ilgisini çekmiş burada şöyle bir beyit yazmıştır:

    ''acayib şehr imiş bu şehr-i nitse
    ki kalur yanına hem kim nitse''

    1483 şubatında cem,rumily şehrine götürülmüştür.şehre geldiğinde halk arasında ''konstantiniyye'yi fetheden türk beyinin oğlu gelmiştir'' dedikodular çıkmıştı.cem sürekli etrafında dolanan rodos şovalyelerinden rahatsızdı.savoie dukası 1.charles cem'i kaçırmak için plan yapmaya başlamış,bunun içinde venedik ile yakınlığı bulunan duc de lorraine ile antlaşmıştı.bu plan çok gizli tutulmasına rağmen rodos şovalyelerin kulağına kadar gitmesine engel olmamaıştı.bu haberlerden son derece endişelenen şövalyeler 26 haziran'da cem'i bir gemiye bindirerek dauphine pouet'e götürmüşlerdir.
    cem, pouet şehrindeyken sultan bayezid'in elçisi hüseyin bey savoie'ye gelmiş bulunuyordu.cem ile görüşmek istemiş ama buna izin verilmemiştir.

    30 ağustor 1484 yılında fransa kralı louis'in ölmesi üzerine çıkan keşmekeş yüzünden cem'in kaçırılmasından korkan rodos şövalyeleri 800 zırhlı süvari daha takviye kuvvet olarak getirmişlerdi.ayrıca cem'in yanındaki güvenilir 29 adamını apar topar yanından alıp rodos'a yollamışlardı.cem bu durumdan şikayetçi olduğunu,kendisine esir muamelesi yapıldığını defalarca söylemesine rağmen şövalyeler cevap olarak bunun kendisinin güvenliği için yapıldığı söylemişlerdi.

    bu sırada cem'in annesi mısır'da ikamet etmekteydi.sık sık cem ile mektuplaşıyorlar annesi, cem'i bir an önce mısır'a geri getirmek istiyordu.bunun için üstat d'aubusson'a başvurmuş,üstat da bu yağlı kapıyı kaçırmamıştır.cem'i mısır'a getirmeleri için güçlü bir donanma hazırlaması gerektiğini söyleyip annesinden de 20.000 altın koparmıştır.

    osmanlı'nın memlükler ile arası fatih sultan mehmet devrinden beri arası bozuktu. sultan kayıtbay'ın cem'i himaye etmesi ve ona maddi olarak yardım etmesi aradaki ilişkileri daha da geriyordu.birde cem ile annesinin bazı yazışmaları bayezid'in casusları aracılığıyla bayezid'in eline geçmiş bu olay sonrası 6 yıl sürecek memlük-osmanlı savaşları başlamıştır.bu orta büyüklükteki savaşlarda taraflar birbirine tam olarak üstünlük sağlayamadıysa da bir savaş neticesinde osmanlı tarafından anadolu beylerbeyi hersekzade ahmet paşa mısır'a esir düşmüştür.topyekün savaşa girmek istemeyen 2 tarafta 6 yılın sonunda barış antlaşması imzalamışlardır.

    cem bu kaçırılma olaylarından sonra bourgogne şehrine getirilmişti.duc de savoie ile duc lorraine'nin adamları cem'in bulunduğu saraya 28 silahlı askerle baskın düzenlemek için gitmişlerdir.bu sırada fransa kralının adamları tarafından yakalanıyorlar.kral charles tarafından angers'e sürügün gönderiliyor.bir süre sonra serbest kalmışlardır ama bir daha cem'i kaçırmaya teşebbüs edememişlerdir.

    cem'in akıbeti ve nereye gideceği konusunda müzayede yapılması kararlaştırıldı.hemen hemen tüm avrupa kralları cem'i almak için bu müzayedeye elçi yolladı.macar kralı,fransa dükleri,venedik,napoli hatta mısır sultanı bile bu müzayedeye katılmıştı.mısır,cem'in kendisine verilmesi karşılığında fransa kralına 1 milyon duka teklif ediyordu.rodos büyük üstadı d'aubusson cemden faydalanmaya devam etmek için papa ile ittifak kurdu.bu duruma ziyadesiyle memnun olan papa, d'aubusson'un osmanlıdan alınan 45.000 duka altından faydalanmaya devam etmesine müsaade etti.ayrıca papa,cem'i aldığı takdirde kendisine kardinallik de vadediyordu.bayezid'in muzayedelerden haberi olmuş,fransaya casuslar yollamıştı.2 tane casusu yakalanmış ve idam edilmişti.akdeniz kıyılarında da osmanlı tarafında hummalı bir haraketlilik olduğu fransa'ya haber edilmişti.2.bayezid'in saldırıya geçmesinden korkan fransa kralı kendi düşmanlarına karşı itifakta kullanılmayacağı şartıyla sultan cem'i papa'ya vermeye razı olmuştu.

    cem, maiyetiyle birlikte 6 martda civita vecchia adlı liman şehrine ostie'ye oradan da deniz yoluyla pora portese'ye gelmişti.papalık süvarileri ve kardinaller burada cemi karşılamıştır.buradaki karşılama töreninden sonra cem,on kişi kadar olan maiyetiyle roma'ya götürülmüştür.

    14 mart günü papa ınnocent tarafından yapılan kardinaller meclisinde sultan cem de kabul edilmiştir.papa ile selamlaşma şekli olan diz çökme ve ayak öpme gibi dini törenleri reddeden cem,papanın karşısına çıktığında hafifçe başını eğerek selam vermekle yetinmiştir.cem,resmi kabulden 2-3 gün sonra papa ile özel olarak görüşmüştür.papa başka bir dinin hükmü altındaki topraklara neden geldiğini sormuş cem de amacının fransa'ya veya italya'ya gelmek olmadığını macaristan'a geçmek istediğini; bunun içinde rodoslular ile işbirliği yaptığını onlarında sözlerine sadık kalmayarak kendisine hapis hayatı yaşattığını söylemiştir.ayrıca ailesinin yanına gidebilmek için de yardım istemiştir.bu olayları anlatırken ağlamaya başlayan cem'i gören papa da kendini tutamayarak ağlamış daha sonra isteklerini yerine getireceğini söyleyen papa ile görüşmesini sonlandırmıştır.

    roma'ya gelişinden 2-3 gün sonra cem'in korumalarına başvuran bir kişi bayezid'in elinden kaçarak cem'e biat etmeye geldiğini söyleyip,görüşmek istemiştir.cem ile görüşen bu kişi saray mufafızları tarafından sorguya çekilmiş,sorgu sonucunda napoli kralı tarafından cem'i öldürmek için yollandığını itiraf etmiştir.

    yine bu esnada venedikte papalığın memuriyetinde bulunan biri cem'e karşı düzenlenecek olan suikasti haber vermişti. bu suikastçi cristofano di castrano isimli bir tacirdi.castrano memura başvurmuş,istanbulda bulunduğu esnada sultan bayezid'ın kendisine kiralayarak cem'in ve papanın içtiği çeşmeyi zehirlemesini söylemişti.bunun için kendisine de 2 şişe zehir vermişti.ülkeye geri dönünce bu işin zorluğunu anlamış,vicdan azabı duyarak suçunu itiraf etmişti.bu haberlere inandırıcı bulmayan papa yinede olayın araştırılmasını istemiş ve castrano'yu romadan sürgüne yollamıştır.papa ile irtibatı koparmayan sultan bayezid bir elçi vasıtasıyla cem'in 3 yıllık masrafı olan 120.000 dukayı da papa'ya yollamıştı.ayrıca bayezid dostluk nişanesi olarak elinde bulundurduğu isa'nın göğsünü delen mızrağı da papa'ya yollamıştı.bu dini hediye törenle saint-pierre kilisesine gmtürülmüştü.

    ınnocent öldükten sonra yeni papa rodrigo borgia seçilmişti.cem ise durumundan şikayetçiydi.bayezid tarafından yollanan 40.000 dukadan kendisine sadece aylık 300 duka veriliyordu.kaçmak için plan yapmaya başlamıştı.bunun duyulması üzerine cem güvenlik gerekçesiyle saint-ange şatosuna götürülmüştü.

    papa'nın oğlu duc de gandie ile dostluk kuran cem bu sayede roma'da atlı gezintilere çıkabiliyordu.bu sayede papalık sarayında verilen yemeklere,toplantılara da katılabiliyordu.hatta bu toplantıların birinde papa'nın kızı lucrece borgia ince tülden yapılmış bir elbiseyle cem'in önünde uzun bir süre dans etmişti.bu dans daha sonraları da tekrarlanmıştı.

    fransa'da 8.charles tahta çıktığında son bizans imparatorunun yeğeni andreas paleologos o sıralarda avrupadaydı.andreas,tüm bizans hukukunu noter huzurunda 4.300 duka karşılığında charles'e satmıştı.charles eline geçen bu hayali fırsat ile papa'dan cem'i istemiştir.papa ''bıçağı boğazıma dayasalar da fransa kralına baş eğmeyeceğini ''söylerek bu isteği reddetmiştir..fransa kralının emellerini duyan bayezid da cem'in roma'da kalmasını sağlamak için elinden geleni yapıyordu.bir taraftan da bayezid papa ile haberleşerek cem'i ortadan kaldırmak istiyordu.
    papa'ya yazdığı bir mektupta ''onu bu hayatın acılarından kurtarıp ruhunu, daha yüce bir huzura kavuşturacağı öteki dünyaya göndermesi'' gerektiğini söylüyordu.bunun karşılığında da 300.000 duka teklif ediyordu.

    italya'ya karşı savaş açan charles'in karşısında papa cem'i vermeye mecbur kalır.ocak 1495'te cem fransaya gitmek için maiyetiyle yola çıkar ki bu cem'in son yolculuğu olacaktır.yola çıtkıktan 1-2 gün sonra cem rahatsızlanmaya başlamıştı.rahatsızlığın artması üzerine öleceğini anlayan cem,maiyetindeki kişilere vasiyetini açıklamış,naaşının ne olursa olsun türkiye'ye götürülmesini istemişti.bayezid'e yazdığı vasiyetnamede ise annesi ve çocuklarının istanbul'a getirilmesini,kendi maiyetindeki kişilere de iyi davranılmasını istemişti.kralın hekimleri cem'i ilk baş avessa'ya oradan da napoliye götürmeyi kararlaştırmışlardı.sık sık baygınlık geçiren ve ateşi yükselen cem,annesinden gelen mektubu dahi okuyamamış,kendisine okunulan mektubu da anlamamıştı.

    muhtemelen 25 şubat 1495 günü 35 yaşında capoue şatosunda ölmüştür.

    bu güne kadar zehirlenrek mi yoksa eceliyle mi öldüğü tartışılmıştır.eceliyle öldüğünü iddai edenler genel olarak yer değiştirmeden kaynaklanan soğuk algınlığı sebebiyle öldüğünü söylemektedir.

    zehirlenerek öldürüldüğüne dair ise 4 görüş vardır.

    birincisi fransa kralının zehirlettiğini ki bunu söyleyen genel itibariyle papalıktır.en uzak ihtimal budur.ikincisi fransa'nın güçlenmesini istemeyen venedik bir şekilde cem'e ulaşmayı başarmış ve zehirlemiştir.üçüncüsü ise sultan bayezid'ın istanbuldan gönderilen mustafa isminde bir berberin zehirli usturayla cem'i traş etmesiyle öldürdüğü söylenmektedir.bayezid taraftarı olan hoca saadeddin bu ustura rivayetine ithafen şu dizeleri yazmıştır.

    bak feleğe usturayı nice de bilemiş
    nice cem'i cihanda kahr ile yok eylemiş.

    her kimi alsa ele bir an tıraş eylese
    canı,özünü ağlaya,inlete

    dördüncü iddia ise papa borgia'nın cemi zehirlettiğidir.iddialar içinde en güçlü ihtimaldir.papa,fransa kralına cem'i vermeden önce bayezid mektuplaşmıştır.zaten bayezid mektupta cem'in ölmesini istemektedir.diğer taraftan mektubun devamında bayezid, cem'in fransa kralına verilmesi islamı olduğu kadar hristiyanlığı da tehlikeye düşürdüğünü cem'in ergeç öleceğini papanın rahatı ve sultanın ehemmiyeti için cem'in ölümünün çabuklaştırılması bunun karşılığında papa'ya 300.000 duka teklif edilmektedir.hatta cem'in papa tarafından zehirlendiğini söyleyenler bu ustura olayını yapanın da papalık olduğunu cem traş edildikten sonra yüzünün ve gözlerinin şiştiğini söylemektedir.

    cem islamı şartlara göre gasl edilmiş ve kendi adamları tarafından cenaze namazı kılınmıştır.ölümü bildirmek için osmanlı topraklarına gitmek üzere cem'in adamlarından sinan bey fransızlar tarafından 2 ay tutuklu kalmış haberi vermesi geçikmiştir.ölüm haberini ilk veren venedikmiş.iyi türkçe bilen alvero sagundino bayezıd'a elçi olarak gönderilmiş.kardeşinin ölüm haberini alan bayezid, ''demek doğru ? bunu bize bildirmişlerdi,fakat inanmak istememiştik.'' demiş ve iki elini başına götürerek ''allah allah'' diyerek allah'a şükretmiş.

    cem'in naaşı da ayrı bir olay olmuş,cesedin üstünden para kazanmak için ülkeler birbiriyle yarışmaya başlamıştır.papalık fransa kralından cem'in naaşını istemiş fransa ise cesedi kendisinin koruyacağını söylemiştir.cesedi mumyalamış ve kurşundan bir tabuta koydurmuştur.

    bayezıd ise oğlu korkut'a ferman göndererek cem'in öldüğünü bildirmiş.camilerde ruhunun bağışlanması için ceneze namazı kılınmasını söylemiştir.istanbulda 3 gün yas ilan edilmiş,gıyabında cenaze namazı kıldırmış,imapartorluk topraklarındaki camilerde hatim indirtmiştir.kendisi de yas göstergesi olarak 3 gün siyah elbiseler giymiştir.beyoğlundaki mağazalar kapanmış,her gün fakirlere sadakalar dağıtılmıştır.istanbulda 100.000 edirnede 80.000 akçe dağıtılmıştır.

    1499 yılında bayezıd napoli'ye elçi yollayarak cem'in naaşının 8 gün içinde kendisine teslim edilmesse türkler'in hucuma geçeceğini söylemesi üzerine cem'in naaşı teslim edildi.sultan cem'in cenazesi,kitapları,mücevherleri,elbiseleri,atları ve kişisel eşyalarıyla birlikte alınıp türkiye'ye geirildi.bunların içinde cem'in satranç oynmayı öğrettiği maymunu ve beyaz papağını da bulunuyordu.

    cem'in kızlarından biri 1496 yılında memlük sultanı kayıtbay'ın oğlu mehmet ile evlenmiştir.1498 yılında öldürülünce bu kadın türkiye'ye getirilerek anadolu beylerbeyi sinan paşa ile evlendirilmişti.
    vebadan öldüğü söylenen annesi çiçek hatun'un ne olduğu hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

    oğullarından oğuzhan,bayezıd tarafından öldürülmüştür.diğer oğlu muratın ise rodos'a sığındığı kanuni zamanında rodos'un fethinde murat ve 2 oğlu idam edildiği söylenmektedir.2 kızı da istanbul'a getirilmiştir.memlük tarihçisi ibn iyas ise kayıtbay'ın cem'in oğullarından birini sünnet ettirdiği yazmaktadır.eğer bu anlatılanlar doğruysa cem'in 3 tane erkek çocuğu olmuştur.

    kaynaklar

    sultan cem-ismail hakkı ertaylan(alıntılar ve mektuplar birebir bu eserden alınmıştır.ayrıca olayların kronolojik sıralaması da bu esere göre yapılmıştır.)

    hoca sadettin efendi - tacü´t-tevarih cilt 3

    ismail hami danişmend - izahlı osmanlı tarihi kronolojisi cilt 1

    ahmer rasim-osmanlı tarihi cilt 1

    cavit baysun-cem sultan hayatı ve şiirleri
  • manyak mısınız lan siz, adam profesyonel bir spor takımında kendisinden kaç yaş büyük milli sporcu tarafından darp ediliyor, millet terbiyeden bahsediyor. futbolcu olunca iş arkadasları tarafından dayak yemek mi normal? ya da milli sporcunun kardeşi yaşındaki "çocuğu" dövmesi mi?

    çok afedersin anasını sikerim ben bana vuracak mesai arkadasının... gayet de haklı olan kişidir verdiği tepkiler ve bu tepkilerin olduğu mecralarda.

    kol kırılıp yen içinde kalmamalı artık galatasarayımda.
  • ii. beyazit'in kardeşi..
    fatih sultan mehmet öldükten sonra bir yeniçeri isyanı patlak vermiş, bu arada beyazit daha çabuk saraya yetişmiştir.. ama genç cem'in de tahtta gözü vardır.. olaylar gelişir..
hesabın var mı? giriş yap