• bu gece izlediğim müzikal.

    yarım saatlik arayla beraber toplam üç saat sürmesinden dolayı biraz uzun olduğunu kabul edebilirim fakat görsel ve müzikal olarak şu fâni ömrünüzde en az bir kez izlenmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum, yani kesinlikle overrated falan değil. öncelikle kısacık bir özet yapayım, sonralıkla notlarımı sıralayayım o zamansa:

    jellicle kedileri yılda bir kez toplanır. lider kedi old deuteronomy, heavyside layer'a gidip hayata yeniden gelecek kediyi seçecektir. heavyside'a gönderilmek, güzel dans edip şarkı söyleme yetenekleriyle donanmış olarak yeniden yaşama imkânına sahip olmak demektir. jellicle kedileri kendilerine özgü becerileri sergilemeye başlarlar. bir ara iki ayrı köpek çetesi kavga eder ve kırmızı gözlü great rumpus cat tarafından korkutularak dağıtılırlar. kediler yeniden toplaşıp eğlenmeye devam ederler. arada sırada ortaya çıkan macavity denilen kötü kediden korkup kaçışırlar, sonra yeniden toplaşırlar. grizabella denilen gösterişli fakat yaşlanmış kedi, diğer kedilerce dışlanmasına rağmen "memory" isimli şarkısını söyler, hüzünlü ve hâlâ çok güzel bir kedidir, şarkısı da çok güzeldir. sonra macavity adındaki hain kedi yeniden ortaya çıkar ve old deuterenomy'yi kaçırır. sihirbaz kedi mr. mistoffelees yaşlı kediyi macavity'nin elinden kurtarır. oyunun sonunda old deuterenomy, kediler arasından grizabella'yı seçer ve bu yaşlı kedicik heavyside layer'a gönderilmeye hak kazanır, sahneye inen devâsa bir lastiğe binip yükselerek uzaklaşır.

    - kostümler birbirinden renkli ve güzel, makyaj falan enfesti, karşınızda gerçek bir çöplüğün gerçek kedileri varmış gibi hissetmeniz için her şey düşünülmüş.
    - kedilerin zaman zaman seyirciler arasında dolanmasını çok sevdim, elinizi uzatıp okşayasınız geliyor her birini.
    - kediler arasında en çok çapkın kedi rum tum tugger'dan (oliver savile) hoşlandım. zaten bütün dişi kediler bu gösterişli ve eğlenceli kediye bayılır. ^^
    - gösterişli ama yaşlanmış kedi grizabella'nın (joanna ampil) sesi ve şarkıları harikaydı.
    - perde arasında, old deuterenomy sahneden hiç ayrılmadı, yarım saat boyunca çocukların broşürlerini imzaladı, çok tatlıydı.
    - tombul kedi bustopher jones, meraklı minik kedi victoria, yaramaz kediler mungojerrie ve rumpelteazer, eski tiyatrocu kedi gus, tek gözlü growltiger, beyaz iran kedisi griddlebone, tren yolları kedisi skimbleshanks oyunun diğer karakterlerindendir.
    - yüzüklerin efendisi'ndeki orijinal karakter isimleri beni hep büyülemiştir, burada da harika bir hayalgücüyle hepsi birbirinden ilginç isimler ve özgün karakterlerle bezenmiş masalsı bir eser izledim.

    sonuç olarak, müzikaller arasındaki favorim muhteşem the phantom of the opera'dır* ama kediler de nerede ve ne şekilde olursa olsun daima sevimli ve güzeldir.
  • cocuklugumdan beri defalarca farkli kayitlarini izledigim, iki gun evvel ise su fani gozlerimle, olmeden once canli canli gorme firsati buldugum guzeller guzeli muzikal. yaklasik 3 saat surmesine ragmen bana 10 dakikada bitmis gibi geldi. mest olduk efenim mest olduk. bankalarin "cats muzikali" kredisi diye bir kredi cesidi cikarmasi gerektigine karar verdik bir de. her gun olsa, her gun izlesek.
  • (bkz: michael jackson şarkıcısı)

    bu sözlük cats müzikali diye başlık da gördü. taşınmış şimdi tabi. olsun silmiyorum ibret-i alem olarak dursun burada bu entry.
  • doğrusu cats'dir. cats müzikali, elmaya elma meyvesi demektir. müzikallerin birçoğunun domain adı genellikle xxxthemusical.com olarak biter, hairthemusical, motownthemusical, matildathemusical, kinkybootsthemusical gibi… ama eğer elmaya elma demek cahillik ve ukalalık sayılıyorsa daha fazla açıklama yapmak katli vacip demektir, susmak sıhhat ve huzur getirir.
  • müzikal boyunca şayet evinizde kediniz varsa, karakterine göre kedinizi bulmaya çalıştığınız müzikal.

    kediniz, dışarılara çıkmayı seviyor, dişi peşinde koşan değil de dişilerin hastası olduğu yakışıklı bi kediyse rum tum tugger,

    mama dilenme konusunda cilvesi tavan yaptıysa, göbeği alıp başını gittiyse ve belki 11(!) kiloysa bustopher jones,

    sizin yaşınızı dörde katlamış, hareketi sevmiyor ve rakı masasında tavsiye veren ağır abi modunda takılıyorsa old deuteronomy,

    güzel, beyaz, cilveli bir dişiyse victoria,

    eşyalarınızı alıp sürekli bir yerlere saklama huyu varsa ve bir türlü onu iş üstünde yakalayamıyorsanız mungojerrie veya rumpelteazerdir.

    hmm, tabi mahallede tüm diğer kedilere saldıran, kıyak bir yiyecek çöpte bulunduğunda en leziz bölgesini kimselere bırakmayan, bela bir kedi biliyorsanız o macavitydir.

    kedimizi bulduk rahatladık, tamam. ama müzikal hastası bir birey olarak söylemeliyim ki fazla overrated. kedinin eniğini kaybetse bulamayacağı gibi bir dağınıklığın ayarlandığı dekor şahane, kostümler ve makyaj şahane, parçalar şahane. ancak tekrarlanan danslar, ilk perdedeki yavaş tempo göz kapaklarımı yer yer indirdi. efendi yerine piç adam tercih eden ve macavityden etkilenen dişilerin seksi dansları ve şahane mr mistoffelees dansı ilgiyi topladı sadece o kadar.

    en hoş ayrıntı da kedilerin seyirciler arasında dolaşmaları. çöp kutusundan çıkan kedi misali ani çıkışları ile seyirciyi korkutmaları ve seyirci çığlıkları.
  • universal’ı yaklaşık 90 milyon dolares zarara sokup, sert batmış olan film. imdb bottom rated movies sıralamasında da şu an 42.

    g.o
  • bir arkadaş, cats'in sahne arkasında, orkestranın yanına konuk olmuş. broadway müzikalinin, cats'in playback olduğunu iddia eden, ulusal basında yazan, herşeyin ve herkesin otoritesi yazarlar tabiki izlemeyecek ama ilgilenen arkadaşlar arkadaki ortamı da görmüş olsunlar.

    [http://www.facebook.com/…to.php?v=10153804114100193 http://www.facebook.com/…to.php?v=10153804114100193]
  • en güzel doğum günü hediyesi bu müzikali canlı izleyebilmektir... tabii londra'da orjinal versiyonunu göremedim belki; ama istanbul'da da çok keyifli geçti.

    çıkışında kedilere dalasınız geliyor. bir kediye hitap etmeyi bilmek önemli tabii, adabını izlerken öğrenebilirsiniz.
  • turkce mealleri soyledir:

    jennyanydots: evinin kedisi.
    rum rum tugger: jön kedi.
    bustopher jones: ehlikeyf ingiliz beyfendisi.
    mungojerrie ve rumpleteaser: soytari kediler.
    grizabella: prufrock'un ta kendisi (bkz: t s eliot)
    old deuteronomy: koy muhtari.
    gus: entel tiyatro oyuncusu.
    growltiger: kabadayi kedi.
    griddlebone: bonnie & clyde'in bonnie'si.
    skimbleshanks: tcdd memuru.
    macavity: gangsta kedi.
    mr. mistofelees: deyvid kopırfiyıld.
  • canlı canlı izleyebildiğim için oldukça şanslı olduğumu düşündüğüm müzikal.

    zamanında phantom of the opera'yı yerinde izlemiştim. ufacıktım pek farkına varacak yaşta değildim ama yine de büyüleyiciydi. ancak izleyenler hep cats'in daha başarılı olduğunu söylerlerdi bana. aslına bakarsanız aralarında kıyaslama yapmam şu an çok da mümkün değil çünkü bir kere cats'i zorlu gibi dandirik bir yerde seyrediyorsunuz. londra'da bu müzikallere ayrılan alana kıyasla sahne 5 kat falan daha küçük. belki daha sağlam donanımlı bir yerde izleseydim daha çok etkilenebilirdim ama yine de müzikleri baz aldığımızda cats adeta bir şölen. memory seslendirilirken tüyleri diken diken olmayacak insan lütfen defolsun gitsin. o orkestra üyelerinin tek tek elinden öpmek lazım. dansı ve müziği seviyorsanız çok keyif alacağınızı garanti ediyorum, bu yüzden mutlaka gidin ve görün.

    oyun esnasında sinsice yanınıza yanaşan kedileri sevin, başlarını okşayın. moron halkımızın yaptığı gibi kafanızı çevirip görmezden gelmeyin. sizinle diyalog kurmaya çalışıyorlar onlar. mesela griddlebone önlerden bir adamın boynuna şal dolayıp ona kur yaptığında adam kafasını çevirdi yahu. kafasını çevirdi! tepkisiz bir şekilde oturmaya devam etti. rum tum tugger gelip bir kıza kol atınca kızın bir "uff snne be slk" demediği kaldı. yahu o tugger benim yanıma yaklaşsa ben onu kaçırır eve götürürdüm be kızım! manyak mısın nesin? rum tum tugger yaa, onun gelip yanına oturması ne demek? çocukluk aşkım o benim. bir de oliver savile canlandırmış. yerim ya nasıl da yakışmış. 3 koltuk önüme oturduğuna inanamıyorum! neyse tamam sakinim.

    --- spoiler ---

    yalnız değinmek istediğim ufak bir nokta var. orjinalinde (videolardan izlediğim kadarıyla) finalde oyuncular çöplüğün tepesinde duran ay'dan çıkıp tek tek geliyorlardı. keşke zorlu'da da bunu sağlayabilselermiş. 3 saat bunun için bekledim ama olmadı, yapmadılar. yapsalardı şahane olurdu. bir de türkiye'ye gelenlerin 7. cast olduğunu duydum. senkronizasyon sorunları biraz vardı tabii, ama yine de sıkılmadan geçirebileceğiniz şahane saatler sunan bir müzikal. gidin ve kulaklarınızın pasını sildirin.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap