• kafayi dagitmek icin birebir, super keyifli, super surukleyici, pes pese yeni bolum actiran dizi.

    son bir aydir bana dunyayi dar eden mide rahatsizliklarinda ilaclardan daha etkili oldu vallahi, sayesinde iyilestim diyebilirim. :) aciyorsun arka arkaya castle bolumlerini, baska hicbir sey gelmiyor aklina. oyle ki ise gitmeyip ard arda 7-8 bolumle castle gunu yaptigim gun bile oldu. sonucta mide sorunu = stres. keyifli insan => sorunsuz mide.

    nathan fillion'in oyunculugu ve mimikleri muhtesem. ozellikle heyecanlandigi ya da muziplik yaptigi zamanlarda oyle icten veriyor ki duyguyu, ister istemez izleyen de gulumsuyor.* cilgin anne en eglenceli karakter. castle'in ciddi konularda annesiyle yaptigi diyaloglar cok guzel. kizinin gercek otesi iyiligi, mukemmelligi de bana komik ve eglenceli geliyor. sonucta gercekcilik aramak icin izlemiyorum diziyi. dedektifler ryan ve esposito'nun ise bambaska kisilikleri olmasina ragmen ikisinin de katiksiz iyi ve sifir art niyetli insanlar olmalari hosuma gidiyor. lanie ise en sevdigim karakter.

    sahne gecisleri de cok basarili. hem cinayet sahnelerinde, hem de konusmalarda bir sonraki sahneyle oyle guzel bagliyorlar ki hic kopmuyorsun. goruntuler, diyaloglar, muzikler, hepsi iki sahne arasinda tam bir uyum saglayacak sekilde seciliyor. bir de sozde bir olaydan bahsederken bir diger olaya laf carptirmalari cok hosuma gidiyor. pek cok ornegi var ama mesela aklima gelen bir tanesi:

    --- spoiler ---
    mesela lanie-esposito iliskisinden bahsederken kate'in castle'a "ikisi de birbiriyle birlikte olmak istiyor ama inatciliklarindan soyleyemiyorlar" demesi gibi.
    --- spoiler ---

    3.sezon finali uber otesiydi. bir cumartesi sabahi izledim, evden ciktim, eve geri geldim, s4e1'i acmadan oturdum bastan bir kere daha izledim. iyi ki diziyi simdiye kadar kesfetmemisim de birikmis. 3.sezondan sonra aylarca 4.sezonu bekledigimi dusunemiyorum. simdi 4. sezonun ortalarindayim. eve gitsem de castle izlesem diye geciyor valla is gunleri...
  • 5x22 ile koskoca 5 sezonu özetlemiş, güzelliği ile göz yaşartmış dizidir.

    --- spoiler ---

    5 sezon boyunca birbirlerine söyledikleri/ima ettikleri her şeyi bu bölümde öylece görmek inanılmak güzeldi. hatta bi ara castle "daha sayabileceğim örnekler var ama senelerdir değişen saç şekillerin aklımı karıştırdı" gibi bir şey söyleyince, "neden bu diziye hastayım?" sorusunun cevabını kendimce buldum.

    yine işi son bir dakikada çözme mallığına girseler de, bütün bölüm açısından öyle olması iyi oldu.

    beckett hatıralarının bir yerinde "iyi günde kötü günde birlikte olabileceğim birini istiyorum" tarzında bir cümle kurup, castle ile olan tüm anıları geçince ekrandan, şöyle bi kenara çekilip ağlamak istedim. bölüm bitince 1. sezona yeniden başladım, öyle içime işledi bildiğin.

    lan bazen çok fena adamlar yaratıyorsunuz, ayıp oluyor sevgili senaristler. bize de bir pacey, bir chandler, bir damon, bir castle olmasın mı yani allahsızlar!

    castle bebeğim, you are best man ever!

    --- spoiler ---
  • senarist kimselerini takdir ettiğim dizi. hem dönemsel olaylara göndermeler yapıyorlar, hem vakalar ilginç. espriler kaliteli, uzun cümleler kuruluyor-bu iyi bi özellik-. yancı karakterler de oldukça sempatik ve eğlenceliler. o castle'ın annesi ne efsane bir kadın. işin romantizm kısmını beceremiyorlar bir tek. ondan pek umudum yok ama.

    nathan fillion'ın an be an çökmesine tanık olmasaydık iyiydi. adam gözlerimizin önünde yaşlandı, biz de oturup izledik... hey gidi...
  • --- spoiler ---

    beckett'ın fbı'den kovulmasına deli sevindiğim dizi, 6. sezon dc'de 1 ve 2. bölüm tadında geçecek diye çok korktum, iyi oldu böyle, gelsin new york'a castle ile dolansın o da rahat etsin biz de =)
    en way pi di opın ap =)
    --- spoiler ---
  • dedektiflerin giydikleri kurşun geçirmez yeleklerin üzerinde haliyle police yazarken castle abinin yeleğinin üzerinde writer yazmasıyla yarmıştır.

    http://www.sarawilsonetienne.com/…et-proof-vest.jpg
  • 2.sezonun 6.bolumunde nathan fillion abimizin efsane dizisi firefly a bir gönderme yapılmıştır.

    --- spoiler ---

    halloween partisine hazırlanan rick castle, malcolm (mal) reynolds kıyafeti ile baloya katılmayı düşünür...

    --- spoiler ---
  • neredeyse 10 gün önce başlayıp, 6x5'e kadar geldim bugün. 3-5 güne kadar güncel bölümlere yetişirim sanırım.
    sırf nathan fillion hatrına başladım diziye, firefly'da adama doyamadık. dizi bitti, film* bitti, çizgi romanlarını bitirmemek için bütün irademi kullanıyorum. (konu dışı: hainsin, çok kötüsün, ayrıca hiç öngörülü değilsin lan fox! iptal edilir mi öyle dizi!)

    neyse, castle ile ilgili iki sorunum var. öncelikle, the mentalist ile birlikte izleyince karakterleri birbirine karıştırıyorum, fbi'ın başındaki adamı (the mentalist) captain montgomery ile karşılaştırıyorum bir an, heyecanlanıyorum. ikinci sorun ise, agatha christie bile ölüm zamanını kırık saatten belirleme klişesini bu kadar çok kullanmadı lan! adam vurulup yere düşünce saati kırılmış, time of death 23.47 imiş. daha kaç kez aynı geyiği yapacaklar diye merakla bekliyorum.

    şimdiye kadar izlediğim bölümler itibarı ile:

    --- spoiler ---

    - 2. sezonda nathan fillion'ın captain raynolds kostümüne büründüğü ve kızının "bunu beş sene önce giymedin mi, get over it!" dediği bölüm,
    - fillion'ın the x files melodisini mırıldanarak dolaştığı bölüm,
    - comic-con bölümü,
    - taze izlediğim zaman yolculuğu temalı ve "what were you expecting, castle? time travel device? doctor who's sonic screwdriver?" sorulu bölüm

    --- spoiler ---

    ile bilim kurgu nerdlerini keyiften dört köşe ediyor. ayrıca hiçbir polisiye dizide bu kadar çok kahkaha attığımı sanmıyorum.
  • tam adı richard alexander rodgers olan ancak onu richard edgar castle olan değiştiren şahane ötesi karakter. her yattığı kadın kendisini en az bir kere bencil, çocuksu, düşüncesiz olarak tanımlasa da yeri geldiğinde düşünceli, romantik, duygusal, mantıklı, ciddi ve her daim eğlenceli olabilmektedir. en az kendisi kadar şahane kadınları, annesi ve kızı, ile muhteşem olduğunu düşündüğüm bir hayat sürdürmektedir. gilmore girls deki anne kız ilişkisinden sonra en özendiğim aile bunlardır. araştırma yapmak için girmediği delik kalmayan, usta yazarlarla poker partisi yapıp, sohbet esnasında cinayet çözen, kitaplarını yalnızca çok değer verdiği insanlara adayan, csi ve komplo tutkunu, kızının erkek arkadaşını katil kostümü giyip korkutmaya çalışacak kadar muhteşem bir adam.

    şu dünyada yaratılmış 3 adet muhteşem erkek kararkter vardır gözümde. birisi pacey witter, birisi chandler bing nihayetinde diğeri de richard castle dır. ayrıca kate beckett dünyanın en şanslı sürtüğüdür!
  • sırf firefly a çaktığı selamdan bile sevilesi dizi, ayrıca komedi dozu son derece yerinde bildiğin kahkahalara boğan eğlenceli de bir yapım. zaten ne olay örgüsü ne sonu nasıl olacak merakı, bir bu espri anlayışı bir de nathan fillion ın varlığı yeterli bu dizi için böyle sürsün mümkünse.
    gerçi stana katic de az değil kendisini unutmamak lazım.

    alakasız not: o değil de firefly ı çok özlemişim ben, evet. 14 bölüm artı bir film kime yeter, serenity de uzuuuun bir dizi bölümü gibiydi gerçi ama.
  • polisiye manyağı olarak nasıl atlamışım bilmiyorum bu diziyi ama, çok eğlenceli yaklaşık 1 ay gibi bi sürede sezonu yakaladım 5. sezon 6. bölüme kadar geldim.

    bi csi değil ; bilimsel hiçbi şey yok nerdeyse, bi criminal minds değil ; suçlular çok düz/basit öyle çözerken zeka,ekipman,adam gerekmiyo. psych kadar komedi değil, monk kadar antiromantik değil. body of proof kadar düz mantık/eğlencesiz/yan karaktersiz ve antiromantik değil. rizzoli &isles kadar kadınlı değil `:(heheh)`antiromantik değil yani.

    sonracıma en yakın olarak da mentalist kalıyor. şimdi mentalistle çok benzeşiyorlar : temel olarak kendi işi olmayan-polis olmayan- bi adam gelip polise yardımcı oluyor,çeşitli yetenekleriyle. adam yakışıklı, sevimli, ortam adamı. konular basit ve gözden kaçmış ayrıntılarla çözülüyor. temel farklarıysa sanırım romantizm ve mizah unsuru. malum beckett'la castle arasındaki gerilim diziyi canlı tutan unsurlardan, oysa sevgili mentalistteki soğuk abladan hiç tık yok. tabi bunda patrick jane'in hikayesinin çok hüzünlü olmasının da payı var. sonuçta richard castle zengin, zübbe, egoist, oyuncak arayan bi adam, tabi ki ekranda daha eğlenceli duracak.

    bir lüzumsuz dizi kritiğinin daha sonuna geldik, mentalist seviyosanız izleyin mutlaka, hiç öyle afişindeki gibi ucuz bi dizi değil. ben baya şüpheyle yaklaşmıştım imdb'de görünce çünkü. *

    s05e05i izledikten sonra 1. bölüme döndüm de, nathan fillion yaşlanmasaymış keşke. gerçekten 35le 40 yaş arasında fark oluyomuş. neyse, kendisi her zaman polisiye dizi dünyasının zengin, yakışıklı, kültürlü piç beyaz atlı prensi olarak kalacak yine de.
hesabın var mı? giriş yap